TECDİT a. (ar. cidd’den tecdid). Esk.
1. Yenileme, tazeleme: "Bir busei medîd ile tecdidi izdivaç" (Tevfik Fikret).
2. Tecdit etmek, yenilemek: "Bugün hayatımı tecdid eden tenezzülünüz..." (Tevfik Fikret).
3. Tecdit olunmak, yenilenmek: "Hâtırı eşreft hümayunu / Gördü tecdid olunmasını reva" (Nedim, XVIII. yy.).
4. Tecdidi nikâh, nikâh tazeleme.
—Ed. Tecdidi matla, kasidenin içinde yeniden matla kullanma. (Bk. ansikl. böl.)
—isi. Tecdidi iman, bir müslümanın İslam inançlarına aykırı bir söz söylemesi ya da davranışta bulunması durumunda kelimei şahadet getirerek inancını (imanını) yenilemesi.
—Ansİkl. Ed. Kasidede ilk beytin (matla) iki dizesinde ortak olan uyak, sonraki beyitlerin ikinci dizelerinde yinelenir (aa ba vd.). Uzun bir kasidede uyağı değiştirmek için tecdidi matla yoluna başvurulur; kaside içinde yeni bir matla beyti kullanılır (a'a'). Bundan sonraki beyitlerde bu yeni uyağa (a') yer verilir. Böyle kasidelere zülmetali ya da zat ül-metali denir. Bazı kasidelerde ikiden fazla matla da bulunur.
Kaynak: Büyük Larousse