KÂĞIT a. (fars. kâğız).
1. Birbirine karışmış ya da keçeleşmiş liflerden ya da lif parçalarından oluşan, ince ve kuru yaprak biçiminde madde. (Gerçek anlamıyla kâğıt gramajı 224 g'ın altındaki yapraklar için kullanılır. Bu değerin üzerinde karton sözkonusudur.) [Bk. ansikl. böl.)
2. Üzerine yazı yazılabilen kâğıt ya da kâğıt parçası: Bu kâğıdı alın ve isteklerinizi yazın.
3. Belli bir önem taşıyan yazılı ya da basılı kâğıt yaprağı; belge, doküman: Kâğıtları imzalamak. Belediyeden gerekli kâğıtları almak.
4. Yazılı sınav kâğıdı: Öğretmen kâğıtları henüz okumamış.
5. Tkz. Kâğıt para: Bu alete kaç kâğıt verdin?
6. (Yüzü) kâğıt gibi olmak, can sıkıcı bir durum ya da kötü bir olay karşısında rengi solmak, sararmak: Mektubu okuyunca yüzü kâğıt gibi oldu. \\.Kâğıt oyunu, iskambil kâğıtlarıyla oynanan oyun. || Kâğıt uçurmak, çok acele olarak mektup yazıp göndermek. || Kâğıt üzerinde, kuramsal ya da düşünsel olarak: Kâğıt üzerinde kolay da, uygulamada çok güç olur söylediklerin.
|| Kâğıt üzerinde kalmak, bir şey söz konusuysa, tasarı biçiminde kalmak, uygulamaya konmamak: Bunlar da kâğıt üzerinde kalacaksa, hiç söz etmeyelim. || Bir tasarıyı, düşünceyi vb. kâğıda dökmek, onu yazılı biçime dönüştürmek: Söylemekle olmaz, kâğıda dökmek gerekir. || Kâğıda kaleme sarılmak, hızla, vakit geçirmeden ,a koyulmak: Haberi duyar duyğıda kaleme sarılmış, ilgilileri uya bir mektup yazmıştı.
Yan kâğıdı, bir kitabın başına, iç m önce, ve sonuna, basımla ilgili n verildiği kâğıttan sonra konulan /a da renkli yaprak. (Bk. ansikl) Kâğıt içi yazma, ince kâğıtlar yerleştirilip istiflenerek satışa sunulan yazma, yemeni. (Yazmaiar genellikle ince kalite pamuklu bezler üzerine yapıldığından, birbirine yapışmasını önlemek ve düzgün durmasını sağlamak amacıyla ince kâğıtlar arasına yerleştirilir.)
—Foto. Fotoğraf kâğıdı, üzerine ince bir duyarkat katmanı sürülmüş kâğıt (selüloz ya da plastik). [Bk. ansikl. böl.]
—İkt. tar. Kâğıt emini, OsmanlIlarda, Maliye nezareti ve saray arasındaki haberleşme işlerine bakan memura verilen ad. (Yeni berat alan ya da beratlarını yenileyenlere beratlarının verilmesi ve berat harcı alınması bu memur tarafından yapılırdı.) || Kâğıd-ı birun (enderun) emiri, OsmanlIlarda Maliye nezareti'nin evrak işleriyle görevli memur.
—Kâğ. san. Birinci hamur kâğıt, temelde kimyasal hamurdaki oluşan ve içindeki odun hamuru oranı % 10'u aşmayan kâğıt. (Birinci hamur kâğıtlar A, B, C, D kategorilerine ayrılır. A ve B kategorileri % 100 kimyasal selülozdan oluşur; C kategorisi en az % 95, D ise en az % 90 kimyasal selüloz içerir. Beyazlık oranı Ada °/o 91-93, Bde 86-88, Cde 81-83, D de 75 -77 arasında değişir.) || ikinci hamur kâğıt,
yaklaşık % 40 kimyasal selüloz ve en az % 60 odun hamurundan oluşan kâğıt. (A ve B kategorilerine ayrılır. Beyazlık oranı Ada % 69-71, Bde % 58-62 arasında değişir.) || Kırpıntı kâğıt, kırpma işlemi sırasında kesilen, kâğıt ve karton yapımında hammadde olarak kullanılmak üzere toplanan kâğıt parçaları. || Kütsüz kâğıt, tam yakıldığında göz ardı edilebilecek oranda artık bırakan kâğıt. || Odunsuz kâğıt, lif bileşimi genellikle yalnız kimyasal hamurdan oluşan kâğıt ya da karton. || Tuvalet kâğıdı, sağlık amacıyla kullanılarivK rulolar ya da yaprak paketleri biçisntnde. satışa sunulan kâğıt. || Üçüncü hatnuf F. ğıt, °/o 30 esmer ya da yarı Jşey^stıfıiSış sülfat selülozu ve °/o ZO .adün.-bamurundan oluşan kâğıt. (Beyazitk-safânı % 65'tir.)
—Kâğ. sant. Aharlı kâğıt -- AHARLI. || Ebrulu kâğıt -EBRLU.il. || Elvan kâğıt ELVAN. || Frenk kâğıdı, OsmanlI döneminde Avrupadan gelen kâğıtlara verilen ad. (Bunlar arasında en beğenileni, İngiliz kâğıdıydı ve yaldızlı İngiliz kâğıtları takriklik olarak kullanılırdı.) || Meşk kâğıdı, birkaç kez silinip kullanılabilmesi amacıyla kalınca aharlanmış kâğıt. || Mühreli kâğıt, aharlandıktan sonra mühreyle parlatılmış kâğıt. (Bu tür kâğıtlar mürekkebi emmez ve kalem, üzerinde kolaylıkla kayar.)
—Mutf. Kâğıt kebabı, yağlı kâğıda sarılarak fırında pişirilen koyun ya da kuzu eti. (Soğan ya da soğan suyu, tuz, biber ve baharatla bir süre dinlendirilen et, yağlı kâğıdın ortasına konup kâğıdın dört ucu birleştirilerek paket yapılır ve iple bağlanır. Orta ateşli fırında iki saate yakın pişirilir. Etler küçük doğranıp sebzeli olarak da yapılabilir.) || Kâğıtta balık, yağlı kâğıt arasında fırında ya da yağsız tavada pişirilen balık. (Daha çok barbunya, tekir, lüfer vb. balıklar bu yöntemle pişirilir. Yağlı kâğıdın içine tereyağı sürülür, balık ortasına konup paket edilir ve fırında ya da yağsız tavada pişirilir Yağlı kâğıdın arasına balıkla birlikte soğan, maydanoz, domates vb. koyup bir süre dinlendirdikten sonra pişirerek de yapılır.)
—Müz. Nota kâğıdı, nota yazmak için düzenlenmiş kâğıt. || Fransız nota kâğıdı, eni boyundan az olan nota kâğıdı. || İtalyan nota kâğıdı, eni boyundan fazla olan nota kâğıdı.
—Orm. san. Kâğıt odunu, kâğıt hamuru yapmaya yarayan sanayi odunu.
—Oy. iskambil oyunlarında kullanılan ve genetikle elli iki karttan oluşan deste. || Kâğıt açmak, bazı iskambil oyunlarında (konken, elli bir vb.) oyunu bitirmek.
—Bezik vb. bazı iskambil oyunlarında koz olacak kâğıdı öteki oyuncunun göreceği biçimde yere koymak. (Kaz açmak da denir.)
— Blum vb. oyunlarda, elde kalıp sayı yazılmaması için gruplandırılmış kâğıtları yüzü açık olarak yere koymak. || Kâğıt almak, pokerde elindeki kâğıtların bir bölümünü artan desteden dağıtılan aynı sayıdaki kâğıtla değiştirmek. || Kâğıt çalmak, iskambil oyunlarında kâğıt dağıtılırken ya da oyun sırasında gerekli kartı gizlice almak. || Kâğıt çekmek, bazı iskambil oyunlarında her elde ya da gerektiğinde yerdeki desteden kâğıt almak. || Kâğıt çektirmek, elde kalan kâğıtların olumsuz puanla değerlendirildiği kimi kâğıt oyunlarında, rakip oyuncuyu desteden kâğıt çekmeye zorlamak. || Kâğıt dağıtmak, yapmak ya da vermek, oyunun kurallarına göre oyunculardan her birine eşit sayıda iskambil kartı vermek. || Kâğıt değiştirmek, yerdeki kâğıdın üzerine farklı renkte ve değerde kâğıt atarak oyunun yönünü değiştirmek. || Kâğıt dizmek ya da kurmak, kâğıt dağıtırken kendisine iyi kâğıt gelecek biçimde kartları sıralamak; kartları kendi yararına sıralamak, hile yapmak. || Kâğıt karıştırmak ya dâ karmak, iskambilleri ikiye ayırıp birbirinin arasına sokarak karıştırmak, sırasını değiştirmek. || Kâğıt kesmek, kâğıt dağıtmak üzere karıştırılmış desteyi ikiye bölmek. (Kâğıt kesildikten sonra üstteki deste alta konur.) || Kâğıt oynamak, iskambil kâğıtlarıyla oyun oynamak. || Büyük kâğıt, oyunda değeri yüksek olan kâğıtların her biri (genellikle as, papaz, kız, vale). || Elli iki kâğıdı, kimi iskambil oyunlarında kullanılan ve elli iki karttan oluşan deste || Küçük kâğıt, oyunda değeri düşük olan kâğıtlardan her biri, (ikili en küçük kâğıttır.)
—Ruhbil. Kâğıt kalem testi, yapılacak işin basılı olarak gösterildiği ve yanıtı yazılı olarak verilmesi gereken test.
—Süslem. sant. Kâğıda çekmek, tezhip ya da yaldız işleme sırasında, altın varakları deste kâğıda geçirmek.
—Tüt. Filtre kâğıdı, sigara filtresi yapımında sargı ya da dolgu olarak kullanılan kâğıt. || Sigara kâğıdı, sigara yapımında kullanılan ince kâğıt.
♦ sıf. Kâğıttan yapılmış: Kâğıt fener. Kâğıt bardak, tabak. Kâğıt mendil.
—Güz. sant. Kâğıt oyma - KATİA.
—ikt. Kâğıt para, genellikle değerli metale çevrilemeyen itibari para.
—ANSİKL. insanlar düşüncelerini yazmak için taş, kil tabletler, ağaç levhalar, papirüs ruloları (Mısır, İ.Ö. 3000), parşömen (Bergama, İ.Ö. 3000'e doğr.) ya da tirşe (koyun ya da buzağı derisi) yaprakları gibi gereçler kullandı. İ.S. 105 yılında çinli Tarım bakanı Tsai Lun dut ağacı, bambu, rami liflerini suda döverek keçeleştirmeyi düşündü. Böylece doğan kâğıdın üretim sırları Uzakdoğu'da 600 yıl boyunca büyük bir titizlikle gizli tutuldu. 751 'de Arap- lar kâğıtçılığı bilen çinli askerleri esir alarak önce Semerkand'da, sonra Bağdat ve Şam'da kâğıt üretimine başladılar. Arap fetihleriyle birlikte kâğıt üretimi, Kuzey Afrika, Sicilya ve ispanya'ya yayıldı. Louis IX' un haçlı seferinde esir düşen fransız askerleri Şam'daki kâğıt imalathanelerinde zorla çalıştırıldı. Bu askerler, salındıktan sonra, edindikleri deneyimlerden yararlanarak 1270’e doğru Ambert bölgesinde imalathaneler kurdu. Yavaş yavaş imalathaneler öbür bölgelere yayıldı (Troyes, Essonne vb.). Bir yandan paçavra bitkilerin yerini alırken, öbür yandan parşömen ve tirşe yerine kâğıt kullanılmaya başlandı.
Düğmeleri ve agrafları ayıklanan paçavralar nemli bir mahzene konarak yavaş yavaş bozunması sağlandı (çürütme). Yeterince bekletildikten sonra şeritler halinde kesilir, bir yandan hidrolik enerjiyle çalışan ağır tokmaklarla saatlerce dövülürken, öbür yandan çok temiz ve arı suyla yıkanarak katışkılar gideriliyordu. Arıtılan bu hamur bir tekneye aktarılarak istenen derişikliğe göre seyreltilirdi. Kalıbı tekneye daldıran işçi, liflerin karışmasını sağlamak ve suyun elekten süzülmesini kolaylaştırmak için kalıbı her yönde sallayarak çıkarırdı. Suyu süzülen yaprak yün bir keçeyle kalıptan alınır, arka yüzü başka bir keçeyle kaplanırdı. Böylece, iki keçe arasına yerleştirilen ıslak yapraklar bir presin tablasına istif edilirdi. Preslendikten sonra yapraklar açık havada kurutulur, jelatinli bir tutkal içine daldırılarak soğurucu özelliği giderilirdi; daha sonra açık havada yeniden kurumaya bırakılırdı. Bu üretimin çeşitli evreleri günümüzde de kullanılır; ama açma, yaprak oluşturma ve kurutma günümüzde büyük debilerde kesiksiz olarak gerçekleştirilir. Kâğıtçılık zanaatçılıktan bir ağır sanayi haline dönüşmüştür. Bu dönüşüm sırasında geçirilen aşamalar şunlardır: tokmakların yerini hollender aldı (1660'a doğr); sürekli kâğıt yaprağı oluşumunu sağlayan uzun elek (Nicolas Robert [1798], daha sonra İngiliz Fourdrinier) kullanılmaya başlandı; reçineli ağaçlardan hamur üretimine (XIX. yy. sonu) geçildi. 1900'den sonra kâğıt makinelerinin boyutlarında ve hızında büyük gelişmeler gözlendi: geniş yapraklı ağaç kullanıldı; yarı kimyasal hamur üretildi; sürekli açma, üretimde birçok yardımcı üründen yararlanma yolunda gidildi; ku- şeleme ve yüzey tutkallama yöntemleri geliştirildi; daha sonra hamur ve kâğıt üretimi süreçleriyle denetim otomatikleşti; çevre kirlenmesini önleyen işlemlere başvuruldu.
İslam ülkelerinde üretilen eski kâğıtların en değerlilerinden biri, İran-Hindistan ve Çin’de ipekten yapılan abadi'ydi (Avrupalılaşın yaptığı benzerine frenk abadisi deniyordu). Türkler de önemli ve resmi yazışmalarda ve belgelerde bu kâğıdı kullanıyordu. Bu ülkelerde üretilen öteki kâğıtlar arasında adilşahi, dımışki, haşebi, hatayi, hariri semerkandi, hariri hindi, sultani, muhayyer, nizamşahi sayılabilir. Muallim Cevdet'in Topkapı sarayı'nda yaptığı incelemelere göre XVI. yy.’da İstanbul' da hindi ve semerkandi kâğıtları ünlüydü. Yazma eserlerde ve levhalarda Doğu'dan ve Avrupa'dan gelen ham kâğıtlar aharlanıp mührelenerek kullanılıyordu. Bunlar boyutlarına göre de battal, çifte battal, İstanbul, eseri cedit, takrirlik, tezkerelik gibi adlar alıyordu.
•
Kâğıt üretimi. Lifli asıltıyı hazırlama. Başlıca hammadeler su, çeşitli kâğıt hamurları ve eski kâğıtlardır (döküntü açma); ayrıca yaprağa tamamlayıcı ya da özel nitelikler (dayanım, renk, geçirimsizlik vb.) kazandırmak için yardımcı maddeler katılır. Ticari hamurlar ve eski kâğıtlar lif açıcılarda açılır, ardından da katışkıları kabaca giderilir. Böylece elde edilen ilk hamur, önce inceltilir (kabarma, liflerin salaklanması), sonra lifli asıltılar seyreltilerek 50 g/l'den 19 g/I'nin altına düşürülür ve kâğıt makinesine girmeden hemen önce temizlenir. Dolgu maddeleri ve yardımcı ürünler genellikle inceltme işleminin hemen ardından katılır. Kâğıt makinesi, hamur kasası, yaprağı oluşturma ve süzme birimi, pres bölümü ve kurutucudan oluşur. Lifli asıltı hamur kasasının tüm genişliği boyunca ya bir uzun elek üzerine yayılır ya da bir ikizeleğin oluşturduğu köşeye püskürtülür. Sürekli yaprağın suyu emici kasalarda süzüldükten sonra, yaprak elekten ayrılır ve kurutucuya girmeden önce ıslak pres bölümünde bulunan keçe üzerine alınır. Elekaltı suyu devresi (elekaltında toplanan sular) tümüyle kapalıdır: bu sular lif açmak ve hamuru seyreltmek için yeniden kullanılabilir. 1980’de kâğıt makinelerinin genişliği genellikle 2,5 ile 10 m, hızlarıysa 100 ile 2 000 m/dk (120 km/sa) arasında değişiyordu.
Tamamlama. Yüzey tutkallama ve kuşe- leme işlemleri ya kâğıt makinesi kurutucusunda ya da ayn bir atölyede yapılır. Kuru yaprak makinenin çıkışında sarıldıktan sonra, bobin kesme makinelerinde bobine ya da kesim atölyesinde ebat kâğıdına dönüştürülür. Pürüzsüz ve parlak kâğıtlar kalenderlerde perdahlanır.
•
Türkiye'de kâğıt sanayisi. Türkiye'de kâğıt sanayisinin tarihi çok eski değildir. En eski kâğıt tesisi olarak Osmanlılar'ın İstanbul'u aldıkları zaman Kâğıthane köyü dolaylarında bir kâğıt imalathanesinin bulunduğu bilinmektedir. Ancak, bu imalathanenin kâğıt mı yaptığı, yoksa ham olarak gelen kâğıtları mı işlediği konusunda kesin bir bilgi yoktur. Türkiye'ye kâğıt, XVI. yy. sonlarına kadar Doğu ülkelerinden gelmiş, Avrupa'da kâğıt sanayisi kurulup geliştikten sonra, daha çok Batı'dan satın alınmaya başlanmıştır. OsmanlIlar döneminde, doğrudan kâğıt ürettiği konusunda kesin bilgiye sahip olunan ilk kâğıt imalathanesi, 1744’te Yalova'da kurulmuştur. ilktürk matbaasını kuran İbrahim Müteferrika öncülüğünde gerçekleştirilen tesisin çalıştırılması ve türk ustaların yetiştirilmesi için Lehistan'dan üç usta getirilmiş, bunlarla bir yıllık anlaşma yapılmış, imalathane çevresindeki su yolları onarılmıştır. Yalova kâğıt fabrikası 15 yıl çalıştıktan sonra su yollarının sık sık bozofması, teknik eleman yetersizliği, Ayctîîia kâğıtlarının rekabeti gibi nedenlerle kapanmıştır. 1804 te, İstanbul Beykoz'da, Hünkâr iskelesi'nin Değirmen ocağı mevkisinde kurulan Beykoz kâğıt fabrikası ise 1832'ye kadar çalışmıştır. 1843'te, İzmir Kâğıt fabrikası'nın yapımına başlanmış, gerekli makineler Londra’dan getirtilmiş ve fabrika 1846’da üretime geçmiştir. Kesin tarihi bilinmemekle birlikte, bu fabrikanın da Avrupa kâğıtları ve kırtasiye eşyasının rekabetine dayanamadığı ve yapılan veresiye satışlar yüzünden mali güçlüğe düşerek kapandığı bilinmektedir. OsmanlIlar döneminde kurulan son kâğıt fabrikası ise Beykoz'da, Kır mevkisi çevresinde kurulan Hamidiye kâğıt fabrikası'dır. Bu tesis, Abdülhamit II döneminde 50 yıl için verilen bir ayrıcalığa dayanarak Serkârin Osman Bey tarafından İngilizlerle ortak olarak kurulmuştur (1893). Makineleri Masson Scott firmasına ısmarlanan bu fabrika, İstanbul ve Londra’da şubeleri olan Hamidiye kâğıt fabrikası ya da Ottoman paper manifacturing company limited adıyla kurulan şirket tarafından yönetilmekteydi. Yapıcı firma ile yönetici firma arasında çıkan mali sorunlar yüzünden üretime geçemeyen bu fabrikanın işletilebilmesi için 1912’de yeniden girişimde bulunulmuş, ancak Birinci Dünya savaşı’nın çıkması bu girişimi engellemiş, Osmanlı devletinin savaşı kaybetmesi üzerine galip devletler tesisleri parçalayarak dağıtmışlardır.
Cumhuriyet döneminde kurulan ilk kâğıt fabrikası 1936'da, Sümerbank selüloz kâğıt sanayii adıyla İzmit'te işletmeye açılmıştır. Kuruluş, 1955’te, 6560 sayılı yasa’y- la bir iktisadi devlet teşekkülü niteliğine dönüştürülerek Türkiye Selüloz ve kâğıt fabrikası işletmesi genel müdürlüğü (SEKA) adını almıştır. 1983'te, 2929 sayılı yasayla "Türkiye Selüloz ve kâğıt fabrikaları işletmeleri kurumu" adını alan kuruluş, 1984’te, 233 sayılı Kanun hükmünde kararname ile yeniden düzenlenerek Türkiye Selüloz ve kâğıt fabrikaları (SEKA) adıyla çalışmalarını sürdürmektedir. SE- KA’nın İzmit’te bulunan tesislerinden başka, çeşitli tarihlerde hizmete giren Çaycuma (Zonguldak), Aksu (Giresun), Dalaman (Muğla), Balıkesir, Afyon, Akdeniz (İçel), Kastamonu ve Bolu müesseseleri olmak üzere, toplam dokuz bağlı kuruluşu vardır.
Türkiye'de, özel kesimde kâğıt üretimi ise ciddi olarak 1950 yılından sonra başlamış ve zamanla gelişme göstermiştir. Devlet planlama teşkilatı verilerine göre, Türkiye kâğıt sanayisi üretimi, dışsatımı ve dışalım değerlerini gösteren tablo sayfa 6185'tedir.
—Ciltç. Renkli, fantezi kâğıttan yapılmış, ebrulu, damarlı, boyanmış ya da basılmış yan kâğıtları, beyaz yan kâğıtlarından önce ve sonra gelir. Lüks ciltlerde yan kâğıtları, ipek ya da deriden olabilir; bir kanat kapak kartonunun iç yüzüne, öbür kanat kitaba yapıştırılır ve bir deri ekle kanatlar birbirinden ayrılır.
—Foto. Fotoğraf kâğıtları.
1. Gizli görüntülü kâğıtlar, gümüş bromür ya da klorür içeren bir ya da birçok jelatin katmanından oluşur (gümüş jelatinli bromür ve gümüş jelatinli klorür kâğıtları). Henkli baskı için bu tür kâğıtlar kullanılır. Bu kâğıtların üç ana katmanı vardır ve bunlar sırasıyla mavi, yeşil ve kırmızıya karşı duyarlıdır. Duyarlı gümüş tuzları renklendiricilerle birleştirilerek izhar sırasında renklerin oluşması sağlanır. Kimi kâğıtlar boyarmaddeleri de içerir (Cibachrome) ve görüntünün renkleri oluştuktan sonra kalan fazla boya, işleme (banyo) sırasında temizlenir.
Fotoğraf kâğıtlarını karanlıkta ya da ak- tinik olmayan ışıkta işlemek gerekir. Bu kâğıtlar çekim duyarkatları gibi izhar edilir.
Siyah beyaz fotoğrafta kullanılan kâğıtlar yumuşak, normal, medyum, sert, çok sert özelliklerle belirtilen çeşitli gradasyonlarda üretilir. Bu özellikler, seçimin, negatifin taşıdığı gradasyonlara göre yapılması konusunda bilgi verir: yumuşak kâğıtlar kontrast klişeleri basmakta kullanılır. Tüm negatiflerin basılmasında yararlanılan "çokdereceli" kâğıtlar da vardır. Bu durumda görüntünün kontrastına göre ayarlama, büyütme sırasında kâğıt poz- landırılırken filtrelemeyle gerçekleştirilir.
2. Doğrudan karartmak kâğıtlar, “özbanyolu”, "sitratlı" kâğıtlar ve "selloidinli” kâğıtlar bu türdendir; bir tutkal, bir jelatin.katmanı ya da özel bir kdodyum, gümüş klorür ile bu klorürü görünür kolloidal gümüşe dönüştürebilecek tuzların üstünü kaplar. Bu fotoğraf kâğıtlar! için laboratuvar izharına gerek yoktur; görüntü ışıklama sırasında oluşur ve izhar tespit banyosuyla ya da yalnızca tespit banyosuyla sabitleştirilir.
3. Ayıklamak kâğıtlar, bir jelatin ya da, içinde toz halinde bir pigmentin (kömür ya da başka bir eylemsiz madde) bulunduğu bikromatlı tutkal katmanından yapılmıştır. Alkali bikromat, jelatini ya da tutkalı ışıklamayla çözünmez hale getirir; oysa, klişenin saydamsız yerlerinin koruduğu bölümler çözünme özelliğini kaybetmemiştir ve yıkama ya da uygun bir işleme sonucu giderilir.
—Oy. Kullanılan başlıca suratların (şah -papaz; vezir (kraliçe] - kız) benzerliği nedeniyle, oyun kâğıtlarının başlangıçta satrançtan kaynaklandığı söylenebilir; ancak ilk nerede ve ne zaman ortaya çıktıkları hakkında kesin bir bilgi edinilememiştir. Önce ispanya'da, büyük bir olasılıkla Katalonya'da gözüktüğü ileri sürülür. Eğer bu iddia doğruysa, XIV. yy.'da ortaya çıkmış olması gerekir; çünkü XIII. yy.’da kaleme alınmış olan Bilge Alfonso'nun Libro de los juegos (Oyunlar kitabı) adlı yapıtında oyun .kâğıtlarından söz edilmez; buna karşılık Juan l’in çıkarttığı yasada (1387) oyun kâğıtlarının yasaklandığı bildirilir. Ancak bu tarihler kesin değildir; yalnızca ilk kez görüldükleri dönemi az-çok belirlerler. Oyun kâğıtlarının belirli kişilerce (Vilhan, Nicolas Pâpin, vb.) yaratıldığı yolundaki iddialar doğru değildir, ispanya'dan İtalya'ya ve Fransa'ya hızla yayılmıştır; Fransa kralı Charles Vl'nın hastalığı sırasında kâğıt oynayarak oyalandığı ileri sürülmektedir. Başlangıcından beri kâğıtlar belli simgesel değerler taşıyan dört ayrı renge bölündü: ispanya ve İtalya'da: para (karo); kupa; kılıç (maça); sopa (sinek). Fransa'da: para, daha sonra karo (karo); kalp (kupa); mızrak (maça); yonca (sinek). İngiltere'de: para (karo); kalp (kupa); bel (maça); sopa (sinek). Germen ülkelerinde de çeşitli değişik simgeler kullanıldı. Renk, sayı ve suratların bileşimleri, kâğıt oyunlarına sonsuz bir çeşitlilik sağlar. Kâğıt oyunları başlıca iki esasa dayanır: birinci tür oyunlarda amaç karşıdaki oyuncunun öne sürdüğünü aşmaktır; ikinci tür oyunlar ise kâğıt atmaya ve eldeki kozları artırmaya dayanır. Talih oyunları, pek çok kişinin iflas etmesine, toplumsal düzenin bozulmasına neden oldukları gerekçesiyle, çeşitli dönemlerde yasaklanmıştır. Günümüzde bu konuda çeşitli önlemler alınmıştır: kimi yerlerde oyunlar tümüyle yasaklanmış; kimi yerlerde kumarhanelerin çalışması belli kurallara bağlanmış; bazı ülkelerde ise tümüyle seıbest bırakılmış
tır. Dünyada bilinen, oynanan tüm kâğıt oyunlarını saymak olanaksızdır. XIX. yy.'ın ortalarında iki önemli buluş, oyun kâğıtları yapımında büyük değişikliğe yol açtı: metalik yuvarlak köşebentler ve bir ara kâğıt kullanılarak sağlanan saydamsızlık iki buluşun da patentini fransız oyun kâğıdı yapımcısı B. R Grimaud (1819-1899) aldı; bu gelişme, fransız oyun kâğıtlarının yaygınlaşmasında önemli bir rol oynadı. O döneme kadar kâğıtlar saydam; köşeleri ise sivriydi. Günümüzde bir oyun kâğıdı üç kâğıdın yapıştırılmasından oluşur: resimli ve yazılı ön yüz; sertliği ve saydamsızlığı sağlayan kcyu renkteki ara kâğıt; arka yüz.
Kaynak: Büyük Larousse