SÜNNİLİK a Ehl-i sünnet mezhebi; Kuran hükümlerine, Hz. Muhammet'in söz, davranış ve uygulamalarına özen ve titizlikle uymayı ilke edinen İslam mezhebi.
—ANSİKL. Yaygın anlayışa göre Sünnilik, Şiiliğin karşıtı bir mezheptir. Sünnilik, Hz. Muhammet'in sünnetini tam bir saygı ve bağlılıkla izleme, Şiilik ise genel olarak halifelik sorununda, özellikle halife Ali ile Muaviye arasındaki anlaşmazlıkta Ali'den yana olma anlayışına dayanır. Bununla birlikte, Ali bağlısı müslümanların Sünnilik içinde gösterilmemeleri, onların Hz. Muhammet'in sünnetine saygı duymadıkları ve sünnet kurallarını uygulamadıkları anlamına gelmediği gibi, sünnilerin şiadan ayrı tutulmaları da onlann halife Ali’ye karşı olduğu, onu sevmedikleri anlamını da taşımaz. Gerçekten, her ne kadar gulat ve rafızi gibi sünnetten uzak çeşitli sapkın mezhepler de kendilerini şiilik içinde göstermişlerse de Şiiliğin en büyük kolları olan imamiye, zeydiye gibi ılımlı kesimler sünnete bağlı oldukları gibi adı geçen sapkın mezheplere de karşıdırlar. Öte yandan, baştan beri sünniler ilk üç halifenin seçiminde bir haksızlık olmadığını düşündükleri gibi, Suriye'deki küçük bir kesim dışında bütün sünniler halife Ali ile Muaviye arasındaki anlaşmazlıkta Ali'yi desteklemişler ve bu Ali sevgisi günümüze kadar gelmiştir.
Kelam ve akaid kitaplarında Sünniliğe bağlı olanlar genellikle Ehl-i sünnet ve'l -cemaat deyimiyle anılırlar. ( EHİL.) Sünniliğin en belirgin özelliği ve bütün sünnilerin ana ilkesi, Kuran ve sünnetin (Hz. Muhammet'in söz, davranış, uygulama ve onaylarının) hükümlerini, bu kaynakların genel anlatım, anlam ve içeriğine aykırı yorumlarla değiştirmekten, saptırmaktan titizlikle kaçınmaktır. Bu nedenle Sünnilik, dinsel dogmaların (Kuran ve sünnet) felsefi spekülasyonlarla saptırılmasını ya da ikinci kaynak durumuna düşürülmesini onaylamaz; Tanrı'nın varlığı ve nitelikleri, Tanrı-evren, Tanrı-insan ilişkileri, evrenin yaratılışı ve sonu, insanın önü ve sonu (mebde ve mead) gibi metafizik konularda felsefi kuramlar yerine Kuran ve sünnette verilen bilgileri olduğu gibi benimsemeyi ilke edinir Sünniliğe özgü tutumlardan ve özellikle sünnilerin şiadan ayrıldıkları noktalardan biri d e Selefi salihin denilen bütün sahabiler ile ikinci ve üçüncü kuşaktan müslümanlara, ayırım yapmadan saygı göstermektir. Sünnilikte halife Ali ile birlikte Ebubekir, Ömer, Osman gibi önde gelen ve Hz. Muhammet’in kendilerinden övgü ile söz ettiği sahabilerin eleştirilmesini ve hakaretle anılmalarını onaylamaz. Sünniler hilafet konusundaki anlaşmazlık ve çatışmalara dinsel olmaktan çok siyasal olaylar olarak bakar ve bu olayların geçmişte kalması, bir kan davasıymış gibi yaşatılmaması gerektiğini düşünürler.
İslam dünyasında ilk sünniler selefiye’ diye anıldılar. Daha sonra haricilik, şiilik, mutezile gibi ehl-i sünnet dışı akımlar ile olan bilimsel ve fikri tartışmalar sonunda Sünniliğin iki ana kolu olan eşariye ile matûridiye doğdu. Eşariye, imam Ebülhasan el-Eşari (öl. 936); matüridiye, imam Ebu Mansur el-Matüridi (öl. 944) tarafından kuruldu. Bütün İslam düşünce tarihinde Sünnilik denildiğinde bu iki mezhep akla gelir. Sünniliğin ilk ve en önemli kaynaklarından olan imam Ebül haşan el-Eş'ari'nin Makalât el-islamiyin adlı yapıtında bu mezhebin başlıca itikat ilkeleri otuz iki maddede özetlenir. (EŞARİLİK.) Sünniliğin, dinin uygulama alanlarıyla (ibadet ve hukuk) ilgili görüşleri hanefilik, Şafiilik, ma- likilik, hanbelilıkten oluşan dört mezhep tarafından ortaya konulmuştur.
Kaynak: Büyük Larousse