YAKIŞMAK gçz. f.
1. Bir kimseye yakışmak, sözkonusu bir giysi, bir saç biçimi, bir renk vb. ise ona uymak, onda güzel durmak; bir eylem, bir davranışsa, ona, onun durumuna, konumu vb. uygun olmak, iyi karşılanmak; yaraşmak: Bu etek size çok yakışmış. Kısa saç ona hiç yakışmıyor. Lacivert sana her zaman yakışıyor. Yalan söylemek sana yakışır mı?
2. Bir şeye yakışmak, birlikte iyi durmak, birbirine uygun olmak, uymak: Bu kırmızı bu maviye hiç yakışmamış.
♦ yakıştırmak ettirg. f.
1. Bir şeyi yakıştırmak, onu özenip kendine uygun, yakışacak bir duruma getirmek: Saç biçimini kendine yakıştırmış. Giydiği her şeyi yakıştırır.
2. Bir şeyi (soyut) bir kimseye yakıştırmak, bir davranışının, bir eyleminin ona yakışır, ona uygun olduğunu düşünmek, onu yerinde doğru bulmak (genellikle olumsuz kullanılır): Doğrusu bu tavrı size yakıştıramıyorum. Tam da ona yakış- tırabileceğiniz bir hareket.
3. Bir kimseyi (bir kimseye) yakıştırmak, onların birbirle- riyle uygun, uyumlu bir çift oluşturduklarını düşünmek, onu o kimseye uygun görmek: Gelinle damadı birbirine yakıştıramamak
4. Bir şeyi bir kimseye (durum tümleci +) yakıştırmak, genellikle olumsuz bir niteliği, bir durumu o kimseye yüklemek, o niteliğin, o durumun o kimsede bulunduğunu düşünmek: Bu aptallığı bana nasıl yakıştırırsınız?
1. Bir kimseye yakışmak, sözkonusu bir giysi, bir saç biçimi, bir renk vb. ise ona uymak, onda güzel durmak; bir eylem, bir davranışsa, ona, onun durumuna, konumu vb. uygun olmak, iyi karşılanmak; yaraşmak: Bu etek size çok yakışmış. Kısa saç ona hiç yakışmıyor. Lacivert sana her zaman yakışıyor. Yalan söylemek sana yakışır mı?
Sponsorlu Bağlantılar
♦ yakıştırmak ettirg. f.
1. Bir şeyi yakıştırmak, onu özenip kendine uygun, yakışacak bir duruma getirmek: Saç biçimini kendine yakıştırmış. Giydiği her şeyi yakıştırır.
2. Bir şeyi (soyut) bir kimseye yakıştırmak, bir davranışının, bir eyleminin ona yakışır, ona uygun olduğunu düşünmek, onu yerinde doğru bulmak (genellikle olumsuz kullanılır): Doğrusu bu tavrı size yakıştıramıyorum. Tam da ona yakış- tırabileceğiniz bir hareket.
3. Bir kimseyi (bir kimseye) yakıştırmak, onların birbirle- riyle uygun, uyumlu bir çift oluşturduklarını düşünmek, onu o kimseye uygun görmek: Gelinle damadı birbirine yakıştıramamak
4. Bir şeyi bir kimseye (durum tümleci +) yakıştırmak, genellikle olumsuz bir niteliği, bir durumu o kimseye yüklemek, o niteliğin, o durumun o kimsede bulunduğunu düşünmek: Bu aptallığı bana nasıl yakıştırırsınız?
Kaynak: Büyük Larousse
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.