YAPRAK a.
1. Bitkilerde sapın üzerinden çıkan, yassı biçimi, ikiyanlı bakışımı, belirli boyutları, zaman ve mekândaki sınırlı büyümesi ile belirgin uzantı. (Bk. an- siki. böl. Bot.)
2. Sık sık başka bitki organlarına da verilen ad: Enginar yaprağı.
3. Taç yaprağı: Gül yapraklarından şurup yapmak.
4. Dolma, sarma yapmaya yarayan asma yaprağı.
5. Bir kitabın, bir derginin, bir gazetenin ya da defterin birbirine tutturulmuş bir ön ve bir arka yüzden oluşan parçası: Kitabın bir yaprağı kopmuş.
6. Belli büyüklükte kâğıt parçası: Beş yaprak çizgisiz kâğıt almak.
7. Çok ince tahta, metal, mineral, karton vb: Altın yaprak. Mermer yaprağı
8. Yufka.’
9. Esk. Birkaç parça kumaştan dikilen bir şeyin her bir parçası: Yelkenin en büyük yaprağı.
10. Eni 50 cm, boyu 75 cm olan bayrak ölçüsü.
11. Yaprak dökümü, sonbahar; ailede dağılma, perişan olma durumu. || Yaprak oynamamak, yaprak kımıldamamak, hava çok durgun olmak. || Yaprak gibi titremek, çok korkmak. || Yaprak yaprak, katları üst üste gelmiş olan, katları bulunan.
—Bilş. Manyetik yaprak, üzerine verilerin kaydedilebilip yeniden okunabildiği mıknatıslanabilir bir maddeyle kaplı, plastik, esnek bir yapraktan oluşmuş bilgi kayıt ortamı. (Uygun bir erişim mekanizmasıyla bir araya getirildiklerinde, manyetik yapraklar, bilgisayar için adreslenebilir yardımcı bellekler oluşturabilir.)
—Bitki patol. Yaprak kıvrılma hastalığı, patateslerde görülen virüs hastalığı. (Belirtileri yaprakların külah biçiminde kıvrılma sı ve kırılır duruma gelmesidir. Ağır durumlarda, bitki aşırı ölçüde cüceleşir.) || Yaprak lekesi ya da alacası, yaprak damarları boyunca oluşan nekroz bölgeleriyle belirgin bitki hastalığı. (Patates yaprak lekesi bir virüs hastalığıdır.)
—Bot. Yaprak gübresi, yapraklar üzerine püskürtülen çözelti halinde gübre. || Yaprak indisi, bir bitkinin ya da bitkisel topluluğun etkin yapraklarının toplam yüzeyinin bitki ya da bitkisel topluluk tarafından işgal edilen toprak yüzeyine oranı. (Bk. ansikl. böl.) || Yaprak koltuğu, yaprağın dibi ile onu taşıyan dalın üst bölümü arasındaki açı. (Dibinden dal ya da çiçek tomurcuğu çıkabilir.) || Büyük yaprak, eğreltilerde görülen çok parçalı uzun yaprak. (Bir ya da birkaç tepe hücresi bulunan bu yapraklar uzayarak büyür, damarları da dikotomiktir.) || İlk yapraklar, embriyonun tomurcuk taslağında bulunan ve biçimi, kendisinden sonra gelecek yaprakların biçiminden çoğunlukla farklı olan başlangıç yaprakları. || Meyve yaprağı, MEYVEYAP- RAK’ın eşanlamlısı. || Yalancı yaprak, bazı açıktohumlularda (çamlar vb.) pul haline dönüşmüş yapraklara karşıt olarak iğne yapraklara verilen ad.
—Çiçekç. Yaprak şişi, uzun bir sapın ucuna takılmış bir ya da iki sivri uçtan oluşan ve yaprakları toplamaya yarayan aygıt.
—Denize. Bir yelkeni oluşturan bez şeritlerden her biri.
—Elekt. ve Manyet. Manyetik yaprak, yüz leri, eşit ve zıt işaretli manyetik yoğunluklara sahip genellikle saymaca yapraksı mıktanıs. (içinden bir elektrik akımı geçen kapalı bir devre manyetik bir yaprağa benzetilebilir. Öte yandan bir manyetik yaprak, zıt işaretlerde mıknatıslanmış, koşut ve birbirine sonsuz yakın iki yüzeyden oluşmuş bir bütün olarak da tanımlanabilir; bu yüzeyler için mıknatıslanma, bütün noktalarda yüzeye diktir; yaprağın bir noktadaki gücü, mıknatıslanmayla yaprağın iki yüzü arasındaki uzaklığın değişmez çarpımıdır. Manyetik yaprakların sözkonusu olduğu olayların çözümlenmesi, belli sayıda elektromanyetiklik problemini çözmeye olanak verir.)
—Embriyol. Embriyon yaprakları, ince lamlar ya da yapraklar halinde yerleşmiş embriyon taslağının temel bileşenleri. (Bk. ansikl. böl.)
—Kâğ. san. Kesilmiş kâğıt ya da karton. (Yaprak, boyutları genellikle belirli olan bir dikdörtgen biçimindedir.) || Kâğıt ya da kartonun üretim ya da biçim değiştirme sırasındaki sürekli dokusu. (Eşanl. SAFİHA.)
—Kim. Yaprak dökücü, yaprak dökmekte kullanılan kimyasal ürün. (Bk. ansikl. böl.)
—Marangl. Kaplama yaprağı, soyma, kesme ve biçme yöntemlerinden biriyle elde edilen ve kalınlığı 0,6-8 mm arasında değişen ince ağaç levha
—Mim. ve Süslem. sant Yaprak biçiminde süsleme. (Bk. ansikl. böl.) || Köşe yaprağı, silmeli iki öğenin taşkın ya da girintili birleşme noktasına yerleştirilen yaprak.
■ —Mutf. Yaprak dolması ya da yaprak sarması, asma yaprağının ortasına iç konup sarılarak yapılan etli ya da zeytinyağlı dolma. (Asma yaprağı taze ya da salamura olabilir. Asmanın yerine pazı, fındık yaprağı vb. kullanılarak da yapılır. Salamuraysa tuzu çıkarılan ve haşlanan yapraklar, ortasına iç konduktan sonra iki ucundan katlanarak sarılır. Etlisi küçük, zeytinyağlısı daha irice olur.)
—Nalbantl. Nalın geri kaymasını önlemek için sünbük ya da meme bölümüne çıka rılan demir parçası.
—Ormanc. Yaprak döken, yapraklarını her yıl döken ağaçlara (kayın, armut vb.) ve teşmil yoluyla, böyle ağaçlardan oluşan ormanlara denir.
—Oto. Yay yaprağı, çelikten ya da plastik malzemeden yapılmış, belirgin esneklik özelliklerine sahip, haddelenmiş ve bükülmüş çubuk; üst üste yerleştirilerek oluşturulan demetler, günümüzde birçok taşıtın süspansiyonlarının esnek öğelerini meydana getirir.
—Polim. Kalınlığı uzlaşımsal olarak 0,2-2 mm arasında değişen düz plastik madde.
—Sil. KAMA’nın eşanlamlısı.
—Süslem. sant. Sert kartondan özel bir kalıpla önce plise yapıldıktan sonra, yelpazenin saplarına yapıştırılan kâğıt, kumaş ya da çok ince deriden şerit. (Tek ya da çift katlı olabilir.)
—Tekst. Levent yaprağı, kaba malzemeden yapılmış çözgülerin kenarlarını desteklemek için, çözgü levendinin her iki ucuna yerleştirilen, hareketli geniş pervaz.
—Tüt. Yaprak dizme, tütünlerin kurutulması ya da kırık ve kıymık meydana gelmeden kıyılabilmesi için tütün yapraklarının orta damarları paralel gelecek biçimde dizilmesi.
—Yapış. Yaprak yapıştırıcı, yaprak biçiminde hazırlanan, genellikle ısılsertleşir ya da ısılyumuşar özellikleri olan yapıştırıcı. (Bileşim ve kalınlıkları bakımından birbirine çok benzeyen bu tür yapıştırıcıların bileşiminde pratik olarak uçucu madde bulunmaz, kullanılmaları kolaydır ve asıl nitelikleri özellikle ısı ve basınç etkisi altında ortaya çıkar.)
—Yerbil. Bir arazi katmanının, bir kayacın ince bölümü.
—Zool. Bazı örümceklerin (haçlı örümcek vb.) karnının sırt yüzünde bulunan. Yaprak biçiminde leke.
♦ sıf. Yaprak halinde, yaprak biçiminde olan; Yaprak altın. Yaprak tütün. Yaprak döner.
—Al. tak. Yaprak eğe, vida başlarını yarmaya ve fazla açık olmayan oyuk bölümleri işlemeye yarayan, her iki kenarı keskin uzun biçimli küçük eğe.
—Zootekn. Yaprak yem, bazı ağaçların (karaağaç, dişbudak, gürgen vb), hayvanlara yem olarak vermek üzere kurutulan yapraklı körpe dalları.
—ANSİKL. Bot. Yaprağın esas kısmı, aya denen ve çoğunlukla ince bir parçayla (yaprak sapı) sapa bağlı olan yassı bölgesidir; kimi bitkilerde, yaprağın saplı ya da sapsız dibi, sapı az ya da çok saran bir kın biçiminde genişler; yapraklar düğüm ya da yastık denen şişkinlikler hizasında sapa yapışır; yaprağın sapa yapıştığı ya da bitiştiği yerin iki tarafında çoğunlukla iki küçük yapraksı lam, yani kulakçık bulunur. Sapı olmayan yaprağa sapsız denir. Yaprakların sapa bitişme tarzı her türde, belirli bir yasaya göre olur. Her düğüm ya da yastıkta bir tek yaprak bulunursa yapraklara tek, dağınık ya da almaşık; biri diğerinin karşısında olacak şekilde iki tane bulunursa karşıt; her düğümün çevresinde bir çeşit halka ya da taç oluşmumsu cila turacak biçimde birçoğu bir arada olursa çevrem denir. (-> FILDTAKSİ.) ister yalın (tek ayalı), ister bileşik (az ya da çok sayıda yaprakçıklı) olsun, yaprakların kenar çizgileri değişik olabilir: ona göre yaprağa düz, dişli, tırtıklı, dilimli, parçalı, yarık... denir. Dilimli, parçalı, yarık ni- temleri yaprak ayasının ne derece parçalı olduğunu gösterdiği gibi damarların durumuyla birlikte kullanıldığı zaman ikisini birden ifade eder: el ayası damarlı, tek- tüysü vb. Gerçekten de saptan çıkan soymuk-odun demetleri yaprak sapının içine girer ve damarlar'ı oluşturarak aya içinde dallanır Damarlanma türe özgüdür ve çok değişik biçimlerde olabilir: tek damarlı, tüysü damarlı, el ayası damarlı, paralel damarlı ve ağ damarlı yapraklar vb. Damarlanma ve yaprak biçimi sıkı bir şekilde birbirine bağlıdır. Birçeneklilerin yaprakları genellikle dikey, paralel damarlı ve homojen yapılı (örneğin süsen yaprağı) olduğu halde ikiçeneklilerin yaprakları yatay, dallı damarlı ve heterojen yapılıdır (üst yüz alt yüze göre daha yeşil ve daha kü- tinli). Tomurcuk içinde gelişmesini taslak olarak sürdüren yaprak, bu organın açılmasından sonra tamamlanır. Zaten süresi de sınırlıdır: yaprak döken ağaçlarda, tomurcukların açmasını izleyen sonbaharda bütün yapraklar ölür; hepyeşil yapraklı ağaçlarda birkaç yıl kalabilir ve bitki kışın, da yaprakla dolu kalır.
Yapraksapı, sapınkinin devamı olan bir üstderiyle korunur. Özellikle ya da salt alt yüzü gözeneklerde dolu olan yaprak ayasının üstderisi, klorofil yüklü bir parankimayla kaplıdır: kimi bitkilerde homojen olan parankima çoğunlukla heterojendir (üst yüzde palisat parankiması, alt yüzde boşluklu parankima). Dış ortamdan doğan koşullar yaprağın yapısı üzerinde önemli bir etki gösterir: nitekim sulu ortamın etkisi gözenekleri ortadan kaldırır, üst- derinin kütinleşmesini azaltır, orada klorofil oluşumunu harekete geçirir, parankima içinde boşlukların gelişmesini kolaylaştırır ve destek dokularını azaltır.
Kuraklık da yaprakların yapısı üzerinde derin etki gösterir: yaprak ayası son derece küçülür, hatta büsbütün yok olur; kütiküla kalınlaşabilir ve destek dokuları büyük önem kazanabilir: diken-yaprakların (dikenli katırtırnağı) oluşumu böyle açıklanabilir.
Yaprak, normal olarak etkin bir solunum, fotosentez* ve terleme* yeridir. Damarlardaki odunborularla gelen ve parankima içinde dağıtılan ham besisuyu, klorofilce zengin üst yüz üzerine düşen ışık sayesinde orada ongun besisuyu'na dönüşür; bu da soymukborular tarafından alınarak bitkinin bütün kısımlarına dağıtılır Bu arada değiş tokuş edilen gazlar (oksijen, karbondioksit) ile terleme suyu boşluklu dokularda dolaşır ve gözeneklerden girer, çıkar. Bazı türlerde yaprak çok çeşitli işlevler yapabilir: savunma (salkıma- ğacının, kadıntuzluğunun dikenleri), koruma (tomurcukların pulları), besin deposu (soğanların kabuklan), tutunma (kelebek- çiçekligillerin sülükdalları), av yakalatma (drosera ve dione’nin yaprakları, sarracenia, nepentes'lerin tulumsu yaprakları), üreme (damarlı kriptogamların sporkeseli yaprakları, tohumlubitkilerin çiçek parçalan).
• Yaprak indisi, bitkisel topluluk tarafından ışık enerjisini tutma potansiyelinin temel verilerinden biridir. Tam etkinlik halindeki bitkiler için, en elverişli indis, bitkisel örtü tipine ve beklenen hasada göre 5 ila 15 arasında yer alır. İndis, büyüme organlarında (yapraklar, yeşil durumda bütün bitkiler, odun) maksimuma ulaşmak bakımından yüksek, daha fazla yedek besin organları (tohum, yumru, meyve) üretimi bakımından düşüktür.
—Embriyol. Çokhücrelilerde (metazoa) yumurtanın bölütlenmesinden blastula* doğar; o da çok geçmeden birçok embriyon yaprağı içeren bir gastrulaya dönüşür; embriyon yapraklan şunlardır: ektoblast, entoblast, mezoblast (ve kordalılar- da korda gereçleri). Diploblastiklerde (süngerler, selantereler) gastrula ancak iki yaprak içerir. Her yaprağın belirli bir görevi vardır ve bir dizi organ doğurur. Ek- toblast örtü dokusunu ve sinir sistemini, deri bezlerini, omurgalılarda önhipofizi ve büyük çoğunlukla, sindirim borusunun arka ve ön bölümlerini verir. Entoblast bağırsağı ve eklerini ve uçan omurgalılarda ciğerleri verir. Mezoblast iskeletin elemanlarını, kasları, bağ dokusunu, damarları ve kalbi, hematopoyetik organları, gonatlan, serözleri verir. Birçok organın (böbrek, endokrin bezleri, deri) embriyonsal kökeni karmadır.
—Kim. Yaprak dökücü ürünlerden kimileri (2,4,D-2,4,5T pikloram) dikotiledonlar, kimileri (arsenikli türevlerin kakodilatları) monokotiledonlar üzerine etki eder. Öte yandan N-1-naftilmaleimit de kuvvetli bir yaprak dökücüdür; özellikle bitkisel büyüme hormonları üzerinde olumsuz bir etki gösterir. Bu ürünlerin uygulanmasından sonra yeşil yapraklar üç gün içinde dökülür. Kimi durumlarda ağaçlar ve otlar tümüyle yok olmasa bile yeşil örtünün yeniden oluşabilmesi için yıllar gerekebilir ve kimi zaman zararlı otlar (tropikal bölgelerdeki bambular) doğaya egemen olur.
—Mim. ve Süslem. sant. Sütun başlıklarını sepetini ya da silmeleri bezemek için yaprak motiflerinin yorumlanarak kullanılması çok yaygın bir uygulamadır Mısır'da, daha eski imparatorluk döneminde palmiye biçimli sütun başlıkları yapıldı. Yunanlıların bir buluşu olan w akanthos ya da maydanoz yapraklarıyla'bezenen korinthos sütun başlığı iyice yaygınlaştı. Defne ve zeytin yaprakları da büyük ölçüde kullanıldı. Ortaçağda, yılanyastığı, lahana gibi bitkilerin yanı sıra, çeşitli ağaç yapraklarına başvuruldu. Yapraklar mızrak ucu biçiminde, dolu, kertik kenarlı, kıvrık, dilimli, testere dişi biçiminde kertilmiş, düzensiz bir biçimde uzatılmış ya da yanlara doğru küçülen dilimler biçiminde betimlendi.
Ykprak, Orhan Veli Kanık tarafından Ankara’da yayımlanan on beş günlük fikir ve edebiyat gazetesi. Mahmut Dikerdem’in parasal desteğiyle ocak 1949-15 haziran 1950 arasında 28 sayı çıkan tek yapraklı derginin sürekli yazarları arasında Sabahattin Eyüboğlu, Oktay Rifat, Melih Cevdet Anday, Necati Cumalı, Orhan Kemal, Cahit Sıtkı Tarancı, Abidin Dino, Sabahattin Kudret Aksal, Cevdet Kudret vb. bulunuyordu. Çok partili parlamenter rejime geçiş döneminde yayımlanan Yaprak, sanata bakış açısı yönünden günümüz için de önem taşımaktadır. Milliyet sanat dergisi tarafından bütün sayıları tıpkıbasım olarak yayımlanmıştır (1981).
1. Bitkilerde sapın üzerinden çıkan, yassı biçimi, ikiyanlı bakışımı, belirli boyutları, zaman ve mekândaki sınırlı büyümesi ile belirgin uzantı. (Bk. an- siki. böl. Bot.)
Sponsorlu Bağlantılar
3. Taç yaprağı: Gül yapraklarından şurup yapmak.
4. Dolma, sarma yapmaya yarayan asma yaprağı.
5. Bir kitabın, bir derginin, bir gazetenin ya da defterin birbirine tutturulmuş bir ön ve bir arka yüzden oluşan parçası: Kitabın bir yaprağı kopmuş.
6. Belli büyüklükte kâğıt parçası: Beş yaprak çizgisiz kâğıt almak.
7. Çok ince tahta, metal, mineral, karton vb: Altın yaprak. Mermer yaprağı
8. Yufka.’
9. Esk. Birkaç parça kumaştan dikilen bir şeyin her bir parçası: Yelkenin en büyük yaprağı.
10. Eni 50 cm, boyu 75 cm olan bayrak ölçüsü.
11. Yaprak dökümü, sonbahar; ailede dağılma, perişan olma durumu. || Yaprak oynamamak, yaprak kımıldamamak, hava çok durgun olmak. || Yaprak gibi titremek, çok korkmak. || Yaprak yaprak, katları üst üste gelmiş olan, katları bulunan.
—Bilş. Manyetik yaprak, üzerine verilerin kaydedilebilip yeniden okunabildiği mıknatıslanabilir bir maddeyle kaplı, plastik, esnek bir yapraktan oluşmuş bilgi kayıt ortamı. (Uygun bir erişim mekanizmasıyla bir araya getirildiklerinde, manyetik yapraklar, bilgisayar için adreslenebilir yardımcı bellekler oluşturabilir.)
—Bitki patol. Yaprak kıvrılma hastalığı, patateslerde görülen virüs hastalığı. (Belirtileri yaprakların külah biçiminde kıvrılma sı ve kırılır duruma gelmesidir. Ağır durumlarda, bitki aşırı ölçüde cüceleşir.) || Yaprak lekesi ya da alacası, yaprak damarları boyunca oluşan nekroz bölgeleriyle belirgin bitki hastalığı. (Patates yaprak lekesi bir virüs hastalığıdır.)
—Bot. Yaprak gübresi, yapraklar üzerine püskürtülen çözelti halinde gübre. || Yaprak indisi, bir bitkinin ya da bitkisel topluluğun etkin yapraklarının toplam yüzeyinin bitki ya da bitkisel topluluk tarafından işgal edilen toprak yüzeyine oranı. (Bk. ansikl. böl.) || Yaprak koltuğu, yaprağın dibi ile onu taşıyan dalın üst bölümü arasındaki açı. (Dibinden dal ya da çiçek tomurcuğu çıkabilir.) || Büyük yaprak, eğreltilerde görülen çok parçalı uzun yaprak. (Bir ya da birkaç tepe hücresi bulunan bu yapraklar uzayarak büyür, damarları da dikotomiktir.) || İlk yapraklar, embriyonun tomurcuk taslağında bulunan ve biçimi, kendisinden sonra gelecek yaprakların biçiminden çoğunlukla farklı olan başlangıç yaprakları. || Meyve yaprağı, MEYVEYAP- RAK’ın eşanlamlısı. || Yalancı yaprak, bazı açıktohumlularda (çamlar vb.) pul haline dönüşmüş yapraklara karşıt olarak iğne yapraklara verilen ad.
—Çiçekç. Yaprak şişi, uzun bir sapın ucuna takılmış bir ya da iki sivri uçtan oluşan ve yaprakları toplamaya yarayan aygıt.
—Denize. Bir yelkeni oluşturan bez şeritlerden her biri.
—Elekt. ve Manyet. Manyetik yaprak, yüz leri, eşit ve zıt işaretli manyetik yoğunluklara sahip genellikle saymaca yapraksı mıktanıs. (içinden bir elektrik akımı geçen kapalı bir devre manyetik bir yaprağa benzetilebilir. Öte yandan bir manyetik yaprak, zıt işaretlerde mıknatıslanmış, koşut ve birbirine sonsuz yakın iki yüzeyden oluşmuş bir bütün olarak da tanımlanabilir; bu yüzeyler için mıknatıslanma, bütün noktalarda yüzeye diktir; yaprağın bir noktadaki gücü, mıknatıslanmayla yaprağın iki yüzü arasındaki uzaklığın değişmez çarpımıdır. Manyetik yaprakların sözkonusu olduğu olayların çözümlenmesi, belli sayıda elektromanyetiklik problemini çözmeye olanak verir.)
—Embriyol. Embriyon yaprakları, ince lamlar ya da yapraklar halinde yerleşmiş embriyon taslağının temel bileşenleri. (Bk. ansikl. böl.)
—Kâğ. san. Kesilmiş kâğıt ya da karton. (Yaprak, boyutları genellikle belirli olan bir dikdörtgen biçimindedir.) || Kâğıt ya da kartonun üretim ya da biçim değiştirme sırasındaki sürekli dokusu. (Eşanl. SAFİHA.)
—Kim. Yaprak dökücü, yaprak dökmekte kullanılan kimyasal ürün. (Bk. ansikl. böl.)
—Marangl. Kaplama yaprağı, soyma, kesme ve biçme yöntemlerinden biriyle elde edilen ve kalınlığı 0,6-8 mm arasında değişen ince ağaç levha
—Mim. ve Süslem. sant Yaprak biçiminde süsleme. (Bk. ansikl. böl.) || Köşe yaprağı, silmeli iki öğenin taşkın ya da girintili birleşme noktasına yerleştirilen yaprak.
■ —Mutf. Yaprak dolması ya da yaprak sarması, asma yaprağının ortasına iç konup sarılarak yapılan etli ya da zeytinyağlı dolma. (Asma yaprağı taze ya da salamura olabilir. Asmanın yerine pazı, fındık yaprağı vb. kullanılarak da yapılır. Salamuraysa tuzu çıkarılan ve haşlanan yapraklar, ortasına iç konduktan sonra iki ucundan katlanarak sarılır. Etlisi küçük, zeytinyağlısı daha irice olur.)
—Nalbantl. Nalın geri kaymasını önlemek için sünbük ya da meme bölümüne çıka rılan demir parçası.
—Ormanc. Yaprak döken, yapraklarını her yıl döken ağaçlara (kayın, armut vb.) ve teşmil yoluyla, böyle ağaçlardan oluşan ormanlara denir.
—Oto. Yay yaprağı, çelikten ya da plastik malzemeden yapılmış, belirgin esneklik özelliklerine sahip, haddelenmiş ve bükülmüş çubuk; üst üste yerleştirilerek oluşturulan demetler, günümüzde birçok taşıtın süspansiyonlarının esnek öğelerini meydana getirir.
—Polim. Kalınlığı uzlaşımsal olarak 0,2-2 mm arasında değişen düz plastik madde.
—Sil. KAMA’nın eşanlamlısı.
—Süslem. sant. Sert kartondan özel bir kalıpla önce plise yapıldıktan sonra, yelpazenin saplarına yapıştırılan kâğıt, kumaş ya da çok ince deriden şerit. (Tek ya da çift katlı olabilir.)
—Tekst. Levent yaprağı, kaba malzemeden yapılmış çözgülerin kenarlarını desteklemek için, çözgü levendinin her iki ucuna yerleştirilen, hareketli geniş pervaz.
—Tüt. Yaprak dizme, tütünlerin kurutulması ya da kırık ve kıymık meydana gelmeden kıyılabilmesi için tütün yapraklarının orta damarları paralel gelecek biçimde dizilmesi.
—Yapış. Yaprak yapıştırıcı, yaprak biçiminde hazırlanan, genellikle ısılsertleşir ya da ısılyumuşar özellikleri olan yapıştırıcı. (Bileşim ve kalınlıkları bakımından birbirine çok benzeyen bu tür yapıştırıcıların bileşiminde pratik olarak uçucu madde bulunmaz, kullanılmaları kolaydır ve asıl nitelikleri özellikle ısı ve basınç etkisi altında ortaya çıkar.)
—Yerbil. Bir arazi katmanının, bir kayacın ince bölümü.
—Zool. Bazı örümceklerin (haçlı örümcek vb.) karnının sırt yüzünde bulunan. Yaprak biçiminde leke.
♦ sıf. Yaprak halinde, yaprak biçiminde olan; Yaprak altın. Yaprak tütün. Yaprak döner.
—Al. tak. Yaprak eğe, vida başlarını yarmaya ve fazla açık olmayan oyuk bölümleri işlemeye yarayan, her iki kenarı keskin uzun biçimli küçük eğe.
—Zootekn. Yaprak yem, bazı ağaçların (karaağaç, dişbudak, gürgen vb), hayvanlara yem olarak vermek üzere kurutulan yapraklı körpe dalları.
—ANSİKL. Bot. Yaprağın esas kısmı, aya denen ve çoğunlukla ince bir parçayla (yaprak sapı) sapa bağlı olan yassı bölgesidir; kimi bitkilerde, yaprağın saplı ya da sapsız dibi, sapı az ya da çok saran bir kın biçiminde genişler; yapraklar düğüm ya da yastık denen şişkinlikler hizasında sapa yapışır; yaprağın sapa yapıştığı ya da bitiştiği yerin iki tarafında çoğunlukla iki küçük yapraksı lam, yani kulakçık bulunur. Sapı olmayan yaprağa sapsız denir. Yaprakların sapa bitişme tarzı her türde, belirli bir yasaya göre olur. Her düğüm ya da yastıkta bir tek yaprak bulunursa yapraklara tek, dağınık ya da almaşık; biri diğerinin karşısında olacak şekilde iki tane bulunursa karşıt; her düğümün çevresinde bir çeşit halka ya da taç oluşmumsu cila turacak biçimde birçoğu bir arada olursa çevrem denir. (-> FILDTAKSİ.) ister yalın (tek ayalı), ister bileşik (az ya da çok sayıda yaprakçıklı) olsun, yaprakların kenar çizgileri değişik olabilir: ona göre yaprağa düz, dişli, tırtıklı, dilimli, parçalı, yarık... denir. Dilimli, parçalı, yarık ni- temleri yaprak ayasının ne derece parçalı olduğunu gösterdiği gibi damarların durumuyla birlikte kullanıldığı zaman ikisini birden ifade eder: el ayası damarlı, tek- tüysü vb. Gerçekten de saptan çıkan soymuk-odun demetleri yaprak sapının içine girer ve damarlar'ı oluşturarak aya içinde dallanır Damarlanma türe özgüdür ve çok değişik biçimlerde olabilir: tek damarlı, tüysü damarlı, el ayası damarlı, paralel damarlı ve ağ damarlı yapraklar vb. Damarlanma ve yaprak biçimi sıkı bir şekilde birbirine bağlıdır. Birçeneklilerin yaprakları genellikle dikey, paralel damarlı ve homojen yapılı (örneğin süsen yaprağı) olduğu halde ikiçeneklilerin yaprakları yatay, dallı damarlı ve heterojen yapılıdır (üst yüz alt yüze göre daha yeşil ve daha kü- tinli). Tomurcuk içinde gelişmesini taslak olarak sürdüren yaprak, bu organın açılmasından sonra tamamlanır. Zaten süresi de sınırlıdır: yaprak döken ağaçlarda, tomurcukların açmasını izleyen sonbaharda bütün yapraklar ölür; hepyeşil yapraklı ağaçlarda birkaç yıl kalabilir ve bitki kışın, da yaprakla dolu kalır.
Yapraksapı, sapınkinin devamı olan bir üstderiyle korunur. Özellikle ya da salt alt yüzü gözeneklerde dolu olan yaprak ayasının üstderisi, klorofil yüklü bir parankimayla kaplıdır: kimi bitkilerde homojen olan parankima çoğunlukla heterojendir (üst yüzde palisat parankiması, alt yüzde boşluklu parankima). Dış ortamdan doğan koşullar yaprağın yapısı üzerinde önemli bir etki gösterir: nitekim sulu ortamın etkisi gözenekleri ortadan kaldırır, üst- derinin kütinleşmesini azaltır, orada klorofil oluşumunu harekete geçirir, parankima içinde boşlukların gelişmesini kolaylaştırır ve destek dokularını azaltır.
Kuraklık da yaprakların yapısı üzerinde derin etki gösterir: yaprak ayası son derece küçülür, hatta büsbütün yok olur; kütiküla kalınlaşabilir ve destek dokuları büyük önem kazanabilir: diken-yaprakların (dikenli katırtırnağı) oluşumu böyle açıklanabilir.
Yaprak, normal olarak etkin bir solunum, fotosentez* ve terleme* yeridir. Damarlardaki odunborularla gelen ve parankima içinde dağıtılan ham besisuyu, klorofilce zengin üst yüz üzerine düşen ışık sayesinde orada ongun besisuyu'na dönüşür; bu da soymukborular tarafından alınarak bitkinin bütün kısımlarına dağıtılır Bu arada değiş tokuş edilen gazlar (oksijen, karbondioksit) ile terleme suyu boşluklu dokularda dolaşır ve gözeneklerden girer, çıkar. Bazı türlerde yaprak çok çeşitli işlevler yapabilir: savunma (salkıma- ğacının, kadıntuzluğunun dikenleri), koruma (tomurcukların pulları), besin deposu (soğanların kabuklan), tutunma (kelebek- çiçekligillerin sülükdalları), av yakalatma (drosera ve dione’nin yaprakları, sarracenia, nepentes'lerin tulumsu yaprakları), üreme (damarlı kriptogamların sporkeseli yaprakları, tohumlubitkilerin çiçek parçalan).
• Yaprak indisi, bitkisel topluluk tarafından ışık enerjisini tutma potansiyelinin temel verilerinden biridir. Tam etkinlik halindeki bitkiler için, en elverişli indis, bitkisel örtü tipine ve beklenen hasada göre 5 ila 15 arasında yer alır. İndis, büyüme organlarında (yapraklar, yeşil durumda bütün bitkiler, odun) maksimuma ulaşmak bakımından yüksek, daha fazla yedek besin organları (tohum, yumru, meyve) üretimi bakımından düşüktür.
—Embriyol. Çokhücrelilerde (metazoa) yumurtanın bölütlenmesinden blastula* doğar; o da çok geçmeden birçok embriyon yaprağı içeren bir gastrulaya dönüşür; embriyon yapraklan şunlardır: ektoblast, entoblast, mezoblast (ve kordalılar- da korda gereçleri). Diploblastiklerde (süngerler, selantereler) gastrula ancak iki yaprak içerir. Her yaprağın belirli bir görevi vardır ve bir dizi organ doğurur. Ek- toblast örtü dokusunu ve sinir sistemini, deri bezlerini, omurgalılarda önhipofizi ve büyük çoğunlukla, sindirim borusunun arka ve ön bölümlerini verir. Entoblast bağırsağı ve eklerini ve uçan omurgalılarda ciğerleri verir. Mezoblast iskeletin elemanlarını, kasları, bağ dokusunu, damarları ve kalbi, hematopoyetik organları, gonatlan, serözleri verir. Birçok organın (böbrek, endokrin bezleri, deri) embriyonsal kökeni karmadır.
—Kim. Yaprak dökücü ürünlerden kimileri (2,4,D-2,4,5T pikloram) dikotiledonlar, kimileri (arsenikli türevlerin kakodilatları) monokotiledonlar üzerine etki eder. Öte yandan N-1-naftilmaleimit de kuvvetli bir yaprak dökücüdür; özellikle bitkisel büyüme hormonları üzerinde olumsuz bir etki gösterir. Bu ürünlerin uygulanmasından sonra yeşil yapraklar üç gün içinde dökülür. Kimi durumlarda ağaçlar ve otlar tümüyle yok olmasa bile yeşil örtünün yeniden oluşabilmesi için yıllar gerekebilir ve kimi zaman zararlı otlar (tropikal bölgelerdeki bambular) doğaya egemen olur.
—Mim. ve Süslem. sant. Sütun başlıklarını sepetini ya da silmeleri bezemek için yaprak motiflerinin yorumlanarak kullanılması çok yaygın bir uygulamadır Mısır'da, daha eski imparatorluk döneminde palmiye biçimli sütun başlıkları yapıldı. Yunanlıların bir buluşu olan w akanthos ya da maydanoz yapraklarıyla'bezenen korinthos sütun başlığı iyice yaygınlaştı. Defne ve zeytin yaprakları da büyük ölçüde kullanıldı. Ortaçağda, yılanyastığı, lahana gibi bitkilerin yanı sıra, çeşitli ağaç yapraklarına başvuruldu. Yapraklar mızrak ucu biçiminde, dolu, kertik kenarlı, kıvrık, dilimli, testere dişi biçiminde kertilmiş, düzensiz bir biçimde uzatılmış ya da yanlara doğru küçülen dilimler biçiminde betimlendi.
Ykprak, Orhan Veli Kanık tarafından Ankara’da yayımlanan on beş günlük fikir ve edebiyat gazetesi. Mahmut Dikerdem’in parasal desteğiyle ocak 1949-15 haziran 1950 arasında 28 sayı çıkan tek yapraklı derginin sürekli yazarları arasında Sabahattin Eyüboğlu, Oktay Rifat, Melih Cevdet Anday, Necati Cumalı, Orhan Kemal, Cahit Sıtkı Tarancı, Abidin Dino, Sabahattin Kudret Aksal, Cevdet Kudret vb. bulunuyordu. Çok partili parlamenter rejime geçiş döneminde yayımlanan Yaprak, sanata bakış açısı yönünden günümüz için de önem taşımaktadır. Milliyet sanat dergisi tarafından bütün sayıları tıpkıbasım olarak yayımlanmıştır (1981).
Kaynak: Büyük Larousse
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.