YAS a.
1. Sevilen bir kimsenin ölümünden duyulan ya da uğranılan bir felaketin yol açtığı büyük acı, derin üzüntü; matem: Facia nedeniyle ülke yas içinde Oğulları öldü, yasları var.
2. Yas tutmak, aşırı ölçüde üzülmek, yas içinde olmak; duyulan aa ve üzüntüyü eğlenmeme, süslenmeme gibi davranışlarla göster mek: Kocasının ardından iki yıl yas tuttu || Yasa gömülmek, batmak, çok derin bir üzüntü içinde bulunmak. || Genel yas, bir devlet büyüğünün ölümü ya da uğranılan bir felaket karşısında duyulan acıyı ülke ölçüsünde gösterme: Olaydan sonra televizyon ve radyo programları değişti, üç günlük genel yas ilan edildi
—Denize. Yas alameti, direklerdeki düşey serenlerin başa-kıça çapraz olarak çevrilmesi. || Gemide yas olduğunu belirtmek için kıç gönderde mezestre edilmiş ulusal bayrak —Folk. -> ÖLÜM
—Psikan Bir dış sevgi nesnesinin yitimiyle öznede beliren ruhsal süreç. (Bk. ansıkl böl.)
—ANSİKL Psikan. 1915'te S. Freud, yas ve melankoli sürecinin karşılaştırmalı bir incelemesine girişti (Trauer und Melarıco- lie) [Yas ve melankoli]. Dış nesnenin yitip gittiğinin benimsenmesi karşısında özne belli bir yas işini yerine getirmek zorundadır. Libido, kendisini yitik nesneye bağlayan anı ve umutlardan kopar, ben de bun
dan sonra, yeniden özgürleşir. Melanie Klein, K. Abraham'ın çalışmalarından yararlanarak 1940'ta yas ve yasın manyakodepresif durumlarla ilişkisi üzerine yayımladığı bir çalışmada, iyilik ve sağlamlıkları bir dış nesnenin yitirilmesi sırasında sınamadan geçen iç nesnelerin varoluş alanı olan iç ruhsal uzaylara ilişkin bulgusuyla freudcu görüşü zenginleştirdi.
M. Klein'a göre, acılı ve normal bir yas işi, çöküntülü duruşları işlemeyi ve geliştirmeyi başaran küçücük çocuk daha önce gerçekleştirmiştir. Çöküntülü duruşlar sırasında çocuk, sevdiği kişiyle fantazmalarında saldırdığı kişinin gerçeklikte aynı kişi olduğunun farkına varır. Bunun üzerine bir yas evresinden geçer. Bu evrede hem dış, hem iç nesne yıpranmış, yitirilmiş nesneler olarak yaşanarak çocuğu kendi çöküntüsüyle baş başa bırakırlar. Bu ikiyanlılığı işleyen ve çöküntülü suçlulukla yönlendirilen çocuk iyi ve yatıştırıcı bir iç nesneyi kendinden yeniden oluşturma başarısını ancak yavaş yavaş ve acı çekerek gösterir.
Benzer bir sürece göre, yaslı kişi iyi nesnelerini ve sevgili anababasını, kendi içine yeniden yerleştirmeye çalışır. Bunun üzerine içindeki sevilen varlığa yeniden güven duymaya başlar ve bu iç varlık yardımıyla dış ve yitirilmiş nesnenin yetkin bir nesne olmadığı düşüncesine katlanabilir. Bu yas işinin melankolik ve manyakodepresif durumlara bağlı başarısızlığı, M. Klein'a göre "ölümü bir işkenceciye dönüştürür ve öznenin kendi iyi iç nesnelerine karşı duyduğu güveni de sarsar”.
1. Sevilen bir kimsenin ölümünden duyulan ya da uğranılan bir felaketin yol açtığı büyük acı, derin üzüntü; matem: Facia nedeniyle ülke yas içinde Oğulları öldü, yasları var.
Sponsorlu Bağlantılar
—Denize. Yas alameti, direklerdeki düşey serenlerin başa-kıça çapraz olarak çevrilmesi. || Gemide yas olduğunu belirtmek için kıç gönderde mezestre edilmiş ulusal bayrak —Folk. -> ÖLÜM
—Psikan Bir dış sevgi nesnesinin yitimiyle öznede beliren ruhsal süreç. (Bk. ansıkl böl.)
—ANSİKL Psikan. 1915'te S. Freud, yas ve melankoli sürecinin karşılaştırmalı bir incelemesine girişti (Trauer und Melarıco- lie) [Yas ve melankoli]. Dış nesnenin yitip gittiğinin benimsenmesi karşısında özne belli bir yas işini yerine getirmek zorundadır. Libido, kendisini yitik nesneye bağlayan anı ve umutlardan kopar, ben de bun
dan sonra, yeniden özgürleşir. Melanie Klein, K. Abraham'ın çalışmalarından yararlanarak 1940'ta yas ve yasın manyakodepresif durumlarla ilişkisi üzerine yayımladığı bir çalışmada, iyilik ve sağlamlıkları bir dış nesnenin yitirilmesi sırasında sınamadan geçen iç nesnelerin varoluş alanı olan iç ruhsal uzaylara ilişkin bulgusuyla freudcu görüşü zenginleştirdi.
M. Klein'a göre, acılı ve normal bir yas işi, çöküntülü duruşları işlemeyi ve geliştirmeyi başaran küçücük çocuk daha önce gerçekleştirmiştir. Çöküntülü duruşlar sırasında çocuk, sevdiği kişiyle fantazmalarında saldırdığı kişinin gerçeklikte aynı kişi olduğunun farkına varır. Bunun üzerine bir yas evresinden geçer. Bu evrede hem dış, hem iç nesne yıpranmış, yitirilmiş nesneler olarak yaşanarak çocuğu kendi çöküntüsüyle baş başa bırakırlar. Bu ikiyanlılığı işleyen ve çöküntülü suçlulukla yönlendirilen çocuk iyi ve yatıştırıcı bir iç nesneyi kendinden yeniden oluşturma başarısını ancak yavaş yavaş ve acı çekerek gösterir.
Benzer bir sürece göre, yaslı kişi iyi nesnelerini ve sevgili anababasını, kendi içine yeniden yerleştirmeye çalışır. Bunun üzerine içindeki sevilen varlığa yeniden güven duymaya başlar ve bu iç varlık yardımıyla dış ve yitirilmiş nesnenin yetkin bir nesne olmadığı düşüncesine katlanabilir. Bu yas işinin melankolik ve manyakodepresif durumlara bağlı başarısızlığı, M. Klein'a göre "ölümü bir işkenceciye dönüştürür ve öznenin kendi iyi iç nesnelerine karşı duyduğu güveni de sarsar”.
Kaynak: Büyük Larousse
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.