Yaylı Nedir?

—Müz. Yaylı çalgılar, senfonik orkestrada ya da oda müziğinde, tahta ve bakırların karşıtı olarak, telli ve yaylı çalgılara verilen ad (keman, viyola, viyolensel ve kont rabas). || Yaylı tambur, tamburun yayla çalınan türü. (Bk. ansikt. böl.) || Yaylı sazlar, keman, viyola, viyolonsel, kemençe, tambur gibi yayla çalınan çalgılara verilen ad. (Yaylı çalgılar da denir)

—Nalbantl. Yaylı nal, ayakta kemikleşmeyi tedavi etmekte kullanılan, tırnaklaşma bulunan yere denk gelen kolu geniş ve uzun, içten dışa doğru eğimli ve ince olan, böylece at yürürken esneyebilen nal.

—Patol. Yaylı parmak, bir ya da birkaç parmağı germekte zorluk çekilmesiyle belirgin hastalık. (Duyulan direnç, atma ya da tetik çekmeye benzer bir duyu ile ortadan kalkar. Kadında daha sık görülen bu hastalık, tarakkemiği ile parmakkemi- ği arasındaki eklemin ön yüzünde bulunan bir kiriş düğümcüğünden ileri gelir. Düğümcük, bükücü kirişin kaymasına engel olur. Tedavi, ya yerel olarak kortizon verilmesini ya da ameliyatı gerektirir.)

—Teknol. Yaylı halka, zıt biçim değiştirmeli çiftler halinde, üst üste konarak kullanılan, hafif konik ya da helisel, kesik halka biçiminde sıkıştırma yayı.

—Tarım mak. Yaylı kültivatör, çalışırken titreşimleri karşılayan ve engellere karşı güvenlik sağlayan sarmal bir zemberekle birlikte bir çatıya eklemli olan ve yüzeysel sürmede kullanılan kültivatör tipi.

♦ sıf. ve a. Üstü ve yanları kapalı, gövdesi yaylar üzerine oturtulmuş, atla çeki len binek arabası: Yaylıyla adayı dolaşmak.

—ANSİKL. Müz. Mızraplı tambur yatay tutulurken, yaylı tambur dizler üstünde (bazı sanatçılar bacakları arasına alır) dikey tutularak viyolonsel, keman ya da kemençe yayı ile çalınır. Ancak en geçerli yay, viyolonsel yayıdır. Abdülkadir Meragi'ye göre XV. yy.'da tambur yay ile çalınmış, sonraları terk edilmiştir. Tanburi Cemil Bey tamburu yayla çalarak bu sazın tutulup sevilmesine önder oldu. XX. yy.'ın ikinci yarısında Ercüment Batanay, yaylı tamburu olağanüstü geliştirip mükemmel bir teknikle çaldı. Yaylı tambur önceleri ağaçtan yapılırken, sonraları metal bir gövdenin üzerine deri bir göğüs geçirilerek kullanıldı. Ancak tınısı çok yüksek olduğundan yalnızca piyasada tutuldu, radyo ve klasik konserlerde pek yeri olmadı Ercüment Batanay'ın uğraşıları ile sazın gövdesi yine ağaca dönüştürüldü; göğsündeki deri bölüm bırakıldı; gövde içine can direği takıldı. Yaylı tamburda perdelere basılan bir çift çelik tel, sap üzerindeki baş eşik ten göğüs üzerindeki eşiğe kadar biroir feriyle birleştirilir ve eşik üzerinde öteki tellerden biraz daha yükseltilerek yayın diğer tellere sürtülmeden çalışması sağlanır.

yaylı ingilizcesi

• springy, with springs; stringed