Arama

Yaymak Nedir?

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 21 Mart 2016 Gösterim: 850 Cevap: 5
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
22 Haziran 2015       Mesaj #1
Safi - avatarı
SMD MiSiM
YAYMAK g. t.
1. Bir şeyi (bir yere) yaymak, onu açarak yerleştirmek; bir yerin, bir şeyin üzerini örtecek biçimde sermek: Yere halı, kilim yaymak.
Sponsorlu Bağlantılar
2. Bir şeyi (bir yere) yaymak, onu oraya dağıtarak sermek: Dama tarhana yaymak.
3. Şeyle ri (bir yere) yaymak, onları oraya buraya dağınık ve düzensiz bir biçimde atmak: Elbiselerini odanın her tarafına yaymış.
4. Bir haberi, bir sözü yaymak, onu çok sayıda insana duyurmak, iletmek ya da bir söylentinin ortalıkta dolaşmasına yol açmak: Bu dedikoduları kimin yaydığını tahmin ediyorum. Bu haberleri huzuru bozmak için yayıyorlar.
5. Işık, ısı, koku vb yaymak, onların kaynağı, akış noktası olmak, çevreye dağılmalarına yol açmak ya da bunu sağlamak: Sahneye gözleri kamaştıran bir ışık demeti yayan dev projektörler. Tütsü çok hoş bir koku yayıyor.
6. Isıyı, ışığı, sesi yaymak, bir şeyden söz ederken, eşit dağılımla ve rahatsız etmeyecek biçimde vermek: Lamba soluk bir ışık yayıyordu. Radyatör ısıyı iyi yayar.
7. Bir şeyi yaymak, onu bir topluluğa benimsetmek, tanıtmak, o topluluk içinde yaygın bir duruma getirmek: Bir moda yaymak. Her yola başvurarak bu ilkeleri yaymalıyız.
8. Bir hastalığı yaymak, o hastalığın birçok kimseye bulaşmasına yol açmak: Bu tür sivrisinekler sıtmayı yayar.
9. Bir şeyi (somut) yaymak, boyutlarını büyütmek, sınırlarını genişletmek: Kullandığı madde, lekeyi gidermek şöyle dursun daha da yaydı.
10. Sürüyü, hayvanları yaymak, otlatmak.
11. Bir şeyi (soyut) yaymak, ayrıntılara girmek, dağıtmak: Konuyu çok yaymışsın.

—Seram. Seramik yapımında, çalışılan malzemeyi ortadan kenarlara doğru açmak.

yayılmak edilg. t.
1. Açılarak, düzeltilerek bir yere serilmek: Yere yayılmış kilimlerin üzerine boylu boyunca uzandık.
2. Bir yere dağıtılarak serilmiş olmak: Damlarda çarşafların üzerine serilmiş bulgurluklar vardı.

♦ dönşl t ve edilg t
1. Bir yere yayılmak, bir maddeden, bir akışkandan vb söz ederken, çeşitli yönlere dağılmak, bir yerde dağılarak orayı kaplamak: Şişe kırılınca, döşemeye pis kokulu bir sıvı yayıldı. Asfalta yayılan yağ tabakası. Radyasyon hızla yayılıyor.
2. Birçok noktaya ulaşmak, bir yeri kaplamak: Kırmızı lekeler vücudunun her tarafına yayıldı.
3. Bulaşıcı bir hastalıktan söz ederken, giderek daha çok kimseyi etkilemek: AİDS yayılıyor Salgın tüm ülkeye yayıldı.
4. Bir olay vb. sözkonusuysa, daha geniş bir bütünü, bir topluluğun, bir bölgenin tümünü etkiler duruma gelmek: Olaylar hızla
yayılınca, sokağa çıkma yasağı kondu.
5. Giderek daha çok kimse tarafından öğrenilmek, bilinmek, duyulmak, kulaktan kulağa geçmek: Haber hızla yayıldı. Bu hikâye serviste yayılırsa başımız derde gı rer.
6. Çok sayıda insanı kapsar duruma gelmek; genelleşmek: Bu moda çok çabuk yayıldı.
7. Ayrıntılara girmek: Bu noktada fazla yayılmak doğru değil. Çok yayıldı, bir türlü toparlanamıyor.
8. Ed. Bir duygudan söz ederken, görünmek, yüzü kaplamak; Yüzüne bir mutluluk ifadesi yayıldı.
9. Tkz. Çok yer kaplamak, rahat bir biçimde sere serpe uzanmak: Yayılmışsın, biraz toparlan biz de oturalım.
10. Sürüden söz ederken, otlamak: Uzaktaki yamaçlarda yayılan sürüler

yaydırmak ettirg. f. Bir şey (bir kimseye) yaydırmak, yaymak eylemini (bir kimseye) yaptırmak.


Kaynak: Büyük Larousse

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
21 Mart 2016       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
yaymak
(-i durum ekiyle kullanılan fiil, -e durum ekiyle kullanılan fiil)
Sponsorlu Bağlantılar

1 . Bir şeyi açarak, düzelterek bir alanı örtecek biçimde sermek:
"Kardeşleri çardağın içine, dışına yatakları yayıyorlardı."- N. Cumalı.
2 . Birçok kimseye duyurmak:
"Kıran Bey, çetesinin şöhretini her tarafa yaydı."- R. H. Karay.
3 . Çevreye dağılmasına sebep olmak.
4 . Sınırı genişletmek.
5 . Otlatmak.
6 . Dağınık ve düzensiz bir biçimde saçmak, dağıtmak.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
21 Mart 2016       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
yaymak ingilizcesi

1. /ý, a/ to spread (one thing) on/over (something else).
2. /ý/ to spread, broadcast, disseminate (news).
3. /ý/ to spread (disease).
4. /ý/ to scatter; to spread.
5. /ý/ to take (animals) to pasture
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
21 Mart 2016       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
yayılmak
(nesne almayan fiil, -e durum ekiyle kullanılan fiil)

1 . Yaymak işine konu olmak veya yaymak işi yapılmak.
2 . Hastalık, pek çok kimseye geçmek veya bulaşmak.
3 . Genelleşmek:
"O zamanlarda saz, halkın bütün sınıfları arasında iyice yayılmıştı."- A. Ş. Hisar.
4 . Genişlemek, büyümek:
"...bu Buket'in şöhreti de arkadaşları arasında derhâl yayılmış."- A. Ş. Hisar.
5 . Serilmek, döşenmek.
6 . mecaz Ayrıntıya girmek, açılmak:
"Türlü yönlerden ele alınabilecek olan bu konuda şimdilik pek yayılmak istemiyorum."- O. V. Kanık.
7 . (sürü için) Otlamak.
8 . Rahat bir biçimde, sere serpe oturmak.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
21 Mart 2016       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM
yayılmak ingilizcesi
  • to be spread, to spread; to diffuse; (haber, söylenti) to get about, to get around, to get round; (ýsý) to radiate; (koku) to pervade
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
21 Mart 2016       Mesaj #6
Safi - avatarı
SMD MiSiM
yaydırmak
(-i durum ekiyle kullanılan fiil, -e durum ekiyle kullanılan fiil)
  • Yaymak işini yaptırmak, yayılmasını sağlamak.
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

12 Ekim 2011 / Misafir Cevaplanmış