Arama

Al Nedir?

Güncelleme: 23 Haziran 2015 Gösterim: 1.006 Cevap: 1
Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
23 Haziran 2015       Mesaj #1
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye
AL a. 1. Parlak, koyu, canlı kırmızı. —2. Süslenme amacıyla yüze sürülen koyu pembe düzgün; allık: Yüzüne al sürmüş. —3. Kırmızı renkli giysi: Al giymek. Tepeden tırnağa allar giymiş. —4. Al al olmak, yüz, yanak sözkonusuysa, utançtan, heyecandan, vb. kızarmak: Bir kız görse yüzü al al olurdu. || Al bağlamak, sevincini mutluluğunu göstermek için başa al yazma sarmak (Bk. ansikl böl. Folk ); sevinmek, mutlu olmak. Bu kızı alan al bağlasın. || Al giymedim ki alınayım, '' bu işle bir ilgim yok ki, alınganlık göstereyim" anlamında kullanılır || Alı al, moru mor, telaştan, heyecandan yüzü kıpkırmızı kesilmiş olarak.
—Dilbilg. Osmanlıca kimi tamlamalarda farsça söyleyişe uydurularak al biçiminde kullanılmıştır: Al-i muasler (turuncu); reng-i âl (al renk), ruhsar-ı âl (al yanak), verd-i âl (kırmızı gül), vb.
Sponsorlu Bağlantılar
—Folk. Halk inanışında, loğusaların ve yeni doğmuş bebeklerin hastalanıp ölmesine neden olan kırmızı giysili düşsel yaratık. (Halk arasındaki yaygın kullanımı al karısı biçimindedir. (Bk. ansikl. böl.]) || Al basmak, al karısının neden olduğu hastalığa yakalanmak. || Al ocağı, al karısını yakalayabileceğine ve neden olduğu hastalığı iyileştirebileceğine inanılan ailelere verilen ad. (Bk. ansikl. böl.)
♦sıf. 1. Rengi kırmızı olan şey için kullanılır: Omuzlarını örten al bir şal. Al yazma. Al yanaklı. —2. Al bayrak, al sancak, türk bayrağı. || Al kanlara boyanmak, bulanmak, yüce bir amaç için vurulmak, yaralanmak, çimek (ed ). || Al kiraz üstüne kar yağmış, olması olanaksız gibi görünen şeylerin de olabileceğini belirtmek için kullanılır.
—Atç. Donu tümüyle al a çalan ve yelesi de kıllarıyla aynı renkte olan ata, katıra denir. (Al ın da çeşitleri vprdır: açık al, koyu al, sarı al, altın al, yanık al, tarçıni al, kiraz alı.)
—Dökme. Al taraklı Bursa, Bursa’da dokunan bir tür ipekli kumaş. (Al renkli ve yekpare olur, etek ve baş kısmında tarak benzeri kesik çizgiler bulunur. Cumhuriyetten önce, kadın sokak giyimi olan çarşaf yapımında kullanılırdı.)
—Folk. Al duvak, gelinlerin yüzüne örtülen sırma işlemeli al krep.
—Geleneks. giy. Al vata, al renkli bir tür ipekli baş örtüsü. Geleneksel kesimde gelin duvağı olarak kullanılır. (— valal) —ANSİKL. Folk. Geleneksel türk giyiminde al renk, sevinci, yaşamdan hoşnut olmayı simgeler. Al rengin kişiyi kötülüklerden, nazardan koruyacağına inanılır. Bu nedenle gelinlere al giydirilir, al duvak örtülür. Yeni doğum yapanlar al karısından korunmak için üzerlerinde al renk bulundurur. Yeni gelinler ya da sevinçli bir haber alanlar başlarına al yazma bağlarlar. Bu gelenek günümüzde de Anadolu’nun birçok yöresinde sürmektedir.
•Al karısı, halk inanışında iri yarı, çirkin, eli ayağı küçük, al giysili bir kadın olarak düşünülür. Issız yerlerde yaşar, geceleri ahıra girip atları, özellikle kısrakları koşturur, yelelerini kadın saçı gibi örer. Loğusaya doğumdan sonra verilen yemeğin ilk lokmasına kıl biçiminde girer, midesine ulaştığında loğusa hastalanır. (—ALBASTI.) Daha sonra göğsüne çöküp, ciğerlerini söker ve bir akarsuya çarpıp yer. Ciğerleri suya çarpmadan yakalanırsa hasta kurtulur, yoksa kırk gün içinde ölür. Bu nedenle Anadolu’nun birçok yöresinde loğusaya, yemeğin ilk lokması yediril- mez. Ocaklıların al karısını yakalayabileceğine inanılır. Kısrakların üstüne zift sürerek ya da eğere birkaç sıra çuvaldız saplayarak yakalanır. Yakalandığında hemen üzerine iğne saplanırsa, o evin kölesi olur, her işi görür, eve bereket getirir, o evden olanlara zarar vermez. Kökeni şamanlığa değin uzanan eski bir inanıştır.
• Al ocağı'nın Anadolu’nun birçok yöresinde, kimi ailelerin al karısını yakalayacak ve albastı hastalığını sağaltacak gücü olduğuna inanılır. Sağaltma yöntemlerine ilişkin bilgiler ve kullanılan araçlar gizlidir, babadan oğula geçer. Loğusa ya da çocuğa albastığında bu ailelere başvurulur. Ocaklı, birlikte getirdiği kılıcı odanın dört yanına sallar; al yazması, takkesi ve kuşağını loğusanın göğsüne koyar, okur üfler. Yazmayı loğusanın başına başlayıp kılıcı yastığın altına koyar. Sağaltma yöntemleri ve okunan dualar, ailelere göre değişir.

MsXLabs & Büyük L.

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
🌘 🚀
Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
23 Haziran 2015       Mesaj #2
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye
AL ya da ÂL a. Esk. 1. Hile, düzen, tuzak, aldatma: Bir kimseyi al ile aldatmak. "Hep sınadım OsmanlI 'nın alını / Bulamadım her giz gönlüm alanı "(Köroğlu, XVI. yy ). —2. Al etmek, eylemek, hile yapmak aldatmak:"Seni baştan çıkarır al eyler/ Ser-i zülfü gibi pâmâl eyler" (Ataî, XVII.
yy)
Sponsorlu Bağlantılar
—Dilbil. Türkçede VIII. yy.'dan beri kullanılmakta olan sözcük farsçaya âl biçiminde geçmiştir. Osmanlıcada her iki biçimde de görülür.
Al Org. kim. Alüminyum'un simgesi.
ÂL a. (ar. âl). Esk. Aralarında akrabalık bağı bulunan topluluk, aile, hanedan, boy ya da kabile: âl-i Firavun (Firavun hanedanı, Firavun ailesi), âl-i İbrahim (İbrahim hanedanı), âl-i Musa (Musa hanedanı), vb.
—Dilbil. Şiilerin sadece Peygamber’in ailesi için kullandıkları âl sözcüğü, sünniler tarafından daha da genişletilerek, bütün müslümanlar hakkında kullanıldı. Böyle- ce bu terim, sonraki hanedanların adlarının başında da yer aldı: âl-i Osman, âl-i Faysal, vb.
ÂL a. (ar. al). Esk. 1. Serap. —2. Buğu,
sis.
ÂL sıf. (ar. 'al). Esk. 1. Yüce, yüksek. —2. Âl-ül-âl, çok yüksek.

MsXLabs & Büyük L.

🌘 🚀