YIPRATMAK g. f.
1. Bir şeyi yıpratmak, yıpranmasına, eskimesine, aşınmasına, bozulmasına yol açmak: Yeni ayakkabılarını çok çabuk yıpratmışsın. Ani ve sert fren arabayı yıpratır.
2. Bir kimseyi, sinirlerini yıpratmak, gücünü tüketmek, aşın ölçüde yormak: Yıllar onu çok yıpratmıştı. Bu olay sinirlerini yıprattı.
3. Bir kimseyi yıpratmak, onun etkisini, saygınlığını azaltmak: Bir politikacıyı yıpratmak için düzenlenen oyunlar.
1. Bir şeyi yıpratmak, yıpranmasına, eskimesine, aşınmasına, bozulmasına yol açmak: Yeni ayakkabılarını çok çabuk yıpratmışsın. Ani ve sert fren arabayı yıpratır.
Sponsorlu Bağlantılar
3. Bir kimseyi yıpratmak, onun etkisini, saygınlığını azaltmak: Bir politikacıyı yıpratmak için düzenlenen oyunlar.
Kaynak: Büyük Larousse
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.