YÜKSEKLİK a.
1. Bir şeyin tabanından tepesine kadar olan boyutu; Direğin yüksekliği yedi metredir. Duvar iki metre yüksekliktedir.
2. Bir şeyin, düşey boyut üzerinde, bulunduğu belirli konum: Depodaki suyun yüksekliği iki metreyi buldu.
3. Yükselti, irtifa: Dağın yüksekliği. Bir yerin denizden yüksekliği. Hava basıncı yüksekliğe göre değişir.
—Akustik., Sesbil. ve Fizyol. Frekansın yüksek ya da alçak olmasına göre, sesin tiz ya da pes olarak nitelenmesine yol açan periyodik bir sesin, frekansına bağlı işitme duyusunun özelliği. (Sesbilgisinde, yükseklik değişimleri, çeşitli derecelerde, ayırıcı, sınırlayıcı işlevler üstlenir. Bu işlevler sözcük titrem, vurgu ya da cümle düzeyinde [titremleme] etkilidir.)
—Antropol. Bir antropolojik nirengi noktasının, yere olan düşen mesafesi. || iki anatomik nirengi noktası arasında ölçülen düşey mesafe (örneğin, burun yüksekliği)
—Denize. Su yüksekliği, su düzeyini dipten ayıran uzaklık. || Su yükseklik eğrisi, gelgit olayının etkili olduğu yerlerde, su düzeyinin günlere göre alçalma ve yükselme değerlerini gösteren eğri.
—Geom Düzlemin ya da uzayın kimi şekillerinin tabanlarına dik olan ve tabana eşlik edip tepeden (varsa) geçen doğru || Bu doğruca taşınan ve onu tanımlamaya yarayan doğru (ya da düzlem) ile tepe arasında kalan doğru parçası. || Bu doğru parçasının uzunluğu. || Bir birim seçildiğine göre, bu uzunluğun ölçüsü olan gerçek sayı. (Yön, çoğu kez sözün gelişine göre verilir; aşağıdaki belirlemeler birinci tanımla ilgilidir; oysa üçüncü tanımı ilgilendiren sonuçlar besbellidir.) || Açısal yükseklik || Bir dörtyüzlünün yüksekliği, bir köşeden geçen ve karşı yüzü içeren düzleme dik olan doğru. (Dört yüksekliğin aynı bir noktadan geçmesi gerekmez.) || Bir piramidin yüksekliği, tabanın (üçgen olmayan yüz) düzlemine dik olan ve karşı köşeden geçen doğru. || Bir prizmanın yüksekliği, tabanlarını içeren koşut iki düzleme dik olan doğru. || Bir silindirin (cisim) yüksekliği, bu silindiri sınırlayan koşut iki düzleme dik olan doğru. || Bir üçgenin yüksekliği, bir köşeden geçen ve karşı kenarın taşıyıcısına dik olan doğru. (Üç yükseklik, yükseklik merkezi denen bir noktada kesişir.) || Bir yamuğun yüksekliği, küçük ve büyük tabanın, koşut olan taşıyıcılarına dik olan doğru.
—Gökölçm. Bir gökcisminin yüksekliği, bu gökcisminin doğrultusu (çapı görünebiliyorsa merkezinin doğrultusu) ile ufuk düzlemi arasındaki açısal uzaklık. (Bir gökcisminin yüksekliği başucu uzaklığının tamamlayıcısıdır.) || Güneş'in, bir yıldızın, bir gökcisminin yüksekliğini almak, bu gökcisimlerinin ufka en yakın olduğu uzaklığı ölçmek.
—inş. Kilittaşı yüksekliği, bir kemerde ya da bir tonozda tepe noktası ile üzengi hattının yatay düzlemi arasındaki uzaklık. || Korkuluk yüksekliği, genellikle bütün korkuluklar için benimsenen 1 m dolayındaki yükseklik.
—Koregr. Yükseklikte, serbest olan bacağın ikinci ya da dördüncü pozisyonda önde, kalça düzeyine çıkarılarak üzerine basılan bacakla 90°’lik bir açı oluşturduğu pozisyon için kullanılır. (Ara pozisyona yarım-yükseklikte; [bazen 135°'den de büyük bir açı oluşturacak biçimde] daha yükseğe kaldırıldığı pozisyona da büyük yükseklikte denir.)
—Mak san. Euler yüksekliği, akışkanın ideal kabul edilmesi halinde, türbomakinelerde çarktan akışkana ya da akışkandan çarka verilen enerji miktarını gösteren yükseklik. (Çarkın geometrik yapısı göz önünde tutularak hesaplanan Euler yüksekliği, hem akışkanın ideal öldüğü hem de çarktaki kanat sayısının sonsuz olduğu varsayımına dayandığından uygulamada gerçekleştirilemez.) || Kuramsal yükseklik, sonlu sayıda kanat için ideal akışkan halinde elde edilen ve yukarıda belirtilenden daha küçük olan yükseklik.
—Ûlçbil. Barometrik yükseklik, cıvalı bir barometrede sütundaki ve kaptaki cıva düzeyleri arasındaki fark.
—Radyotekn. Bir antenin (düşey) gerçek ya da eşdeğer yüksekliği, bütün uzunluğu boyunca, yayımda kullanılan ve yatay düzlemde aynı alanı oluşturacak olan gerçek antenin uçlarındaki akımın genliğine eşit değişmez genlikli bir akım dolaşan saymaca düşey bir antenin yüksekliği; alımda kullanılan gerçek antenin uçlarındaki elektromotor kuvvetin, elektrik alanının düşey bileşenine oranı. (Aynı anten için, bu iki tanım eşdeğerdir.) || Biriyonosfer katmanının gizil yüksekliği, yansıyan elektromanyetik dalgaların hızı, ışığın loşluktaki hızı olsaydı, aynı gecikmeyle, belli bir iyonosfer katmanınkiyle aynı yansımayı oluşturacak olan saymaca bir aynanın yükseltisi. (Bu gizil yükseklik, iyonosfer sondajlarıyla belirlenir.)
—Ruhbil. Yükseklik korkusu, yüksek bir yerden dik aşağı bakıldığı zaman duyulan iç sıkıntısı, aşağı bakma korkusu.
—Sil. Patlama yüksekliği, topçu nişancısının, mermilerin hedefin çok üstünde patladığını gördüğü açı; bir nükleer hava atışında, barut imla hakkının patladığı uzaklık. (Fledefin düşey doğrultusundan itibaren ölçülür.) [Bk. ansikt. böl.]
—Topogr. Yükseklik farkı, aynı fiziksel bütünün (raylar, bir yolun kenarları yb.) iki yakın noktası arasındaki düzey farkı.
—Yerbil. Bir kıvrımın yüksekliği, bir kıvrımın doruğuyla dibine teğet düzlemler arasındaki eksen düzleminde ölçülen yarıyükseklik.
—ANSİKL. Sil. Patlama yüksekliği, bir nükleer hava atışında, atışın sürdürülebilmesi için gerekli en önemli öğedir, çünkü patlamanın neden olduğu hasar ve kayıp üzerinde belirleyici bir etkisi vardır. Bu yükseklik, silahın özelliklerine bağlıdır ve toprağın kirlenmesini koşullandırır (radyoaktiflik ve serpintiler). Ayrıca güvenlik yarıçapını da hesaplamayı sağlar.
1. Bir şeyin tabanından tepesine kadar olan boyutu; Direğin yüksekliği yedi metredir. Duvar iki metre yüksekliktedir.
Sponsorlu Bağlantılar
3. Yükselti, irtifa: Dağın yüksekliği. Bir yerin denizden yüksekliği. Hava basıncı yüksekliğe göre değişir.
—Akustik., Sesbil. ve Fizyol. Frekansın yüksek ya da alçak olmasına göre, sesin tiz ya da pes olarak nitelenmesine yol açan periyodik bir sesin, frekansına bağlı işitme duyusunun özelliği. (Sesbilgisinde, yükseklik değişimleri, çeşitli derecelerde, ayırıcı, sınırlayıcı işlevler üstlenir. Bu işlevler sözcük titrem, vurgu ya da cümle düzeyinde [titremleme] etkilidir.)
—Antropol. Bir antropolojik nirengi noktasının, yere olan düşen mesafesi. || iki anatomik nirengi noktası arasında ölçülen düşey mesafe (örneğin, burun yüksekliği)
—Denize. Su yüksekliği, su düzeyini dipten ayıran uzaklık. || Su yükseklik eğrisi, gelgit olayının etkili olduğu yerlerde, su düzeyinin günlere göre alçalma ve yükselme değerlerini gösteren eğri.
—Geom Düzlemin ya da uzayın kimi şekillerinin tabanlarına dik olan ve tabana eşlik edip tepeden (varsa) geçen doğru || Bu doğruca taşınan ve onu tanımlamaya yarayan doğru (ya da düzlem) ile tepe arasında kalan doğru parçası. || Bu doğru parçasının uzunluğu. || Bir birim seçildiğine göre, bu uzunluğun ölçüsü olan gerçek sayı. (Yön, çoğu kez sözün gelişine göre verilir; aşağıdaki belirlemeler birinci tanımla ilgilidir; oysa üçüncü tanımı ilgilendiren sonuçlar besbellidir.) || Açısal yükseklik || Bir dörtyüzlünün yüksekliği, bir köşeden geçen ve karşı yüzü içeren düzleme dik olan doğru. (Dört yüksekliğin aynı bir noktadan geçmesi gerekmez.) || Bir piramidin yüksekliği, tabanın (üçgen olmayan yüz) düzlemine dik olan ve karşı köşeden geçen doğru. || Bir prizmanın yüksekliği, tabanlarını içeren koşut iki düzleme dik olan doğru. || Bir silindirin (cisim) yüksekliği, bu silindiri sınırlayan koşut iki düzleme dik olan doğru. || Bir üçgenin yüksekliği, bir köşeden geçen ve karşı kenarın taşıyıcısına dik olan doğru. (Üç yükseklik, yükseklik merkezi denen bir noktada kesişir.) || Bir yamuğun yüksekliği, küçük ve büyük tabanın, koşut olan taşıyıcılarına dik olan doğru.
—Gökölçm. Bir gökcisminin yüksekliği, bu gökcisminin doğrultusu (çapı görünebiliyorsa merkezinin doğrultusu) ile ufuk düzlemi arasındaki açısal uzaklık. (Bir gökcisminin yüksekliği başucu uzaklığının tamamlayıcısıdır.) || Güneş'in, bir yıldızın, bir gökcisminin yüksekliğini almak, bu gökcisimlerinin ufka en yakın olduğu uzaklığı ölçmek.
—inş. Kilittaşı yüksekliği, bir kemerde ya da bir tonozda tepe noktası ile üzengi hattının yatay düzlemi arasındaki uzaklık. || Korkuluk yüksekliği, genellikle bütün korkuluklar için benimsenen 1 m dolayındaki yükseklik.
—Koregr. Yükseklikte, serbest olan bacağın ikinci ya da dördüncü pozisyonda önde, kalça düzeyine çıkarılarak üzerine basılan bacakla 90°’lik bir açı oluşturduğu pozisyon için kullanılır. (Ara pozisyona yarım-yükseklikte; [bazen 135°'den de büyük bir açı oluşturacak biçimde] daha yükseğe kaldırıldığı pozisyona da büyük yükseklikte denir.)
—Mak san. Euler yüksekliği, akışkanın ideal kabul edilmesi halinde, türbomakinelerde çarktan akışkana ya da akışkandan çarka verilen enerji miktarını gösteren yükseklik. (Çarkın geometrik yapısı göz önünde tutularak hesaplanan Euler yüksekliği, hem akışkanın ideal öldüğü hem de çarktaki kanat sayısının sonsuz olduğu varsayımına dayandığından uygulamada gerçekleştirilemez.) || Kuramsal yükseklik, sonlu sayıda kanat için ideal akışkan halinde elde edilen ve yukarıda belirtilenden daha küçük olan yükseklik.
—Ûlçbil. Barometrik yükseklik, cıvalı bir barometrede sütundaki ve kaptaki cıva düzeyleri arasındaki fark.
—Radyotekn. Bir antenin (düşey) gerçek ya da eşdeğer yüksekliği, bütün uzunluğu boyunca, yayımda kullanılan ve yatay düzlemde aynı alanı oluşturacak olan gerçek antenin uçlarındaki akımın genliğine eşit değişmez genlikli bir akım dolaşan saymaca düşey bir antenin yüksekliği; alımda kullanılan gerçek antenin uçlarındaki elektromotor kuvvetin, elektrik alanının düşey bileşenine oranı. (Aynı anten için, bu iki tanım eşdeğerdir.) || Biriyonosfer katmanının gizil yüksekliği, yansıyan elektromanyetik dalgaların hızı, ışığın loşluktaki hızı olsaydı, aynı gecikmeyle, belli bir iyonosfer katmanınkiyle aynı yansımayı oluşturacak olan saymaca bir aynanın yükseltisi. (Bu gizil yükseklik, iyonosfer sondajlarıyla belirlenir.)
—Ruhbil. Yükseklik korkusu, yüksek bir yerden dik aşağı bakıldığı zaman duyulan iç sıkıntısı, aşağı bakma korkusu.
—Sil. Patlama yüksekliği, topçu nişancısının, mermilerin hedefin çok üstünde patladığını gördüğü açı; bir nükleer hava atışında, barut imla hakkının patladığı uzaklık. (Fledefin düşey doğrultusundan itibaren ölçülür.) [Bk. ansikt. böl.]
—Topogr. Yükseklik farkı, aynı fiziksel bütünün (raylar, bir yolun kenarları yb.) iki yakın noktası arasındaki düzey farkı.
—Yerbil. Bir kıvrımın yüksekliği, bir kıvrımın doruğuyla dibine teğet düzlemler arasındaki eksen düzleminde ölçülen yarıyükseklik.
—ANSİKL. Sil. Patlama yüksekliği, bir nükleer hava atışında, atışın sürdürülebilmesi için gerekli en önemli öğedir, çünkü patlamanın neden olduğu hasar ve kayıp üzerinde belirleyici bir etkisi vardır. Bu yükseklik, silahın özelliklerine bağlıdır ve toprağın kirlenmesini koşullandırır (radyoaktiflik ve serpintiler). Ayrıca güvenlik yarıçapını da hesaplamayı sağlar.
Kaynak: Büyük Larousse
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.