YÜKSELMEK gçz. f.
1. Sözkonusu bir şeyse, yukarı doğru çıkmaya başlamak, yukan doğru yönelmek; bir yerse, yüksekliği artmak: Bulutlar yavaş yavaş yükseliyor. Evin bacasından dumanlar yükseliyordu. Nehrin suları birden yükseldi. Köyün yakınında arazi birden yükseliyor.
2. Yukarı doğru yönlenmiş, dikilmiş olmak; yüksekliğiyle belirginleşip göze çarpmak: Uzaklarda yükselen çan kulesi. Gecekonduların yanında kocaman apartmanlar yükseliyor.
3. Sayıca, nicelikçe, değerce vh daha yüksek olmak, artmak: Banka faizleri yükseliyor. Dolar yine yükseldi. Ateşi yükselmek. Ölü sayısının yükselmesinden korkuluyor.
4. Bitkilerden söz ederken, büyümek, uzamak: Bakımsız kalan bahçede yabani otlar dize kadar yükseliyordu.
5. Bir ses söz konusuysa, güçlenmek, uzaktan işitilecek biçimde hızlı çıkmak: Evden bir feryat yükseldi.
6. Bir kimsenin maaşı, ücreti, bir şeyin fiyatı sözkonusuysa, artmak, zam görmek: Bu ay maaşlar yükselecek. Televizyon fiyatları çok yükseldi.
7. Bir kimse ve görevi sözkonusuysa, aşaması artmak, terfi etmek: Kısa zamanda şefliğe yükseldi.
8. Zihinsel, tinsel, toplumsal vb. yönden daha üstün bir düzeye gelmek, erişmek; gelişmek, yücelmek: Yükselmek, daha iyi bir iş için okumak. Büyük şampiyonlar düzeyine yükseldi. Toplumun yaşama düzeyi yükseldi.
—Denize. Dalgada iyi yükselmek, bir gemiden söz ederken, dalga etkisiyle rahatça ve sallanmadan yükselmek. || Enlemde yükselmek, bir gemiden söz ederken, ekvatordan kutba doğru gitmek.
♦ yükseltmek ettirg. f.
1. Bir şeyi (somut) yükseltmek, onun yüksekliğini artırmak, yukarı kaldırmak: Bahçe duvarını yükseltmek.
2. Bir şeyi yükseltmek, onun değerini, sayısını, oranını vb. artırmak; yükselmesine neden olmak: Kimi bankalar faizleri yükseltti. Yiyecek fiyatlarını yükseltmek.
3. Bir kimseyi yükseltmek, onu rütbe ve mevki bakımından daha yüksek duruma getirmek, terfi ettirmek: Başarılı çalışmaları nedeniyle onu genel müdürlüğe yükselttiler.
4. Bir şeyi (soyut) yükseltmek, onu daha değerli, daha üstün ve saygın bir düzeye çıkarmak, yüceltmek: Büyük, köklü ve uygar uluslar, varlıklarının yapısını milli kültürlerinin temelleri üzerinde yükseltenlerdir.
—Elektron. Bir gerilimi, bir akım yeğinliğini ya da elektriksel bir gücü, bir yükselteç yardımıyla artırmak.
♦ yükseltilmek edilg. f. Yükseltmek eylemine konu olmak.
1. Sözkonusu bir şeyse, yukarı doğru çıkmaya başlamak, yukan doğru yönelmek; bir yerse, yüksekliği artmak: Bulutlar yavaş yavaş yükseliyor. Evin bacasından dumanlar yükseliyordu. Nehrin suları birden yükseldi. Köyün yakınında arazi birden yükseliyor.
Sponsorlu Bağlantılar
3. Sayıca, nicelikçe, değerce vh daha yüksek olmak, artmak: Banka faizleri yükseliyor. Dolar yine yükseldi. Ateşi yükselmek. Ölü sayısının yükselmesinden korkuluyor.
4. Bitkilerden söz ederken, büyümek, uzamak: Bakımsız kalan bahçede yabani otlar dize kadar yükseliyordu.
5. Bir ses söz konusuysa, güçlenmek, uzaktan işitilecek biçimde hızlı çıkmak: Evden bir feryat yükseldi.
6. Bir kimsenin maaşı, ücreti, bir şeyin fiyatı sözkonusuysa, artmak, zam görmek: Bu ay maaşlar yükselecek. Televizyon fiyatları çok yükseldi.
7. Bir kimse ve görevi sözkonusuysa, aşaması artmak, terfi etmek: Kısa zamanda şefliğe yükseldi.
8. Zihinsel, tinsel, toplumsal vb. yönden daha üstün bir düzeye gelmek, erişmek; gelişmek, yücelmek: Yükselmek, daha iyi bir iş için okumak. Büyük şampiyonlar düzeyine yükseldi. Toplumun yaşama düzeyi yükseldi.
—Denize. Dalgada iyi yükselmek, bir gemiden söz ederken, dalga etkisiyle rahatça ve sallanmadan yükselmek. || Enlemde yükselmek, bir gemiden söz ederken, ekvatordan kutba doğru gitmek.
♦ yükseltmek ettirg. f.
1. Bir şeyi (somut) yükseltmek, onun yüksekliğini artırmak, yukarı kaldırmak: Bahçe duvarını yükseltmek.
2. Bir şeyi yükseltmek, onun değerini, sayısını, oranını vb. artırmak; yükselmesine neden olmak: Kimi bankalar faizleri yükseltti. Yiyecek fiyatlarını yükseltmek.
3. Bir kimseyi yükseltmek, onu rütbe ve mevki bakımından daha yüksek duruma getirmek, terfi ettirmek: Başarılı çalışmaları nedeniyle onu genel müdürlüğe yükselttiler.
4. Bir şeyi (soyut) yükseltmek, onu daha değerli, daha üstün ve saygın bir düzeye çıkarmak, yüceltmek: Büyük, köklü ve uygar uluslar, varlıklarının yapısını milli kültürlerinin temelleri üzerinde yükseltenlerdir.
—Elektron. Bir gerilimi, bir akım yeğinliğini ya da elektriksel bir gücü, bir yükselteç yardımıyla artırmak.
♦ yükseltilmek edilg. f. Yükseltmek eylemine konu olmak.
Kaynak: Büyük Larousse
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.