Arama

Uzaklaşmak Nedir?

Güncelleme: 12 Temmuz 2015 Gösterim: 647 Cevap: 0
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
12 Temmuz 2015       Mesaj #1
Safi - avatarı
SMD MiSiM
UZAKLAŞMAK gçz. f.
1. Giderek daha uzak olmak: Biz açıldıkça kıyı uzaklaşır. Bulutlar uzaklaşıyor.
Sponsorlu Bağlantılar
2. (Bir yerden, bir şeyden, bir kimseden) uzaklaşmak, (oradan) ayrılmak, uzağa gitmek: Burdan uzaklaşmayın, hemen döneceğim. Füze yörüngesinden giderek uzaklaşıyor.
3. Bir şeyden uzaklaşmak, zamanda geriye doğru gitmek: Anılar uzaklaştıkça acılarının küllendiğini görüyordu.
4. Bir şeyden (soyut) uzaklaşmak, ondan sapmak, ondan uzağa düşmek, onun dışına çıkmak: Kompozisyonunuzda verilen konudan çok uzaklaşmışsınız. Asıl sorundan uzaklaşıyoruz.
5. Bir kimseden uzaklaşmak, ondan yüz çevirmek, ona duyduğu ilgi, sevgi azalmak: Onun benden uzaklaştığını hissediyorum. Gün geçtikçe bizden uzaklaşıyor.
6. Bir çevreden, bir etkinlikten uzaklaşmak, onlara artık yakın olmamak, o alanda etkinlik göstermez olmak: Siyasi yaşamdan uzaklaşmak. Sinemadan uzaklaşmak.

—Koregr. Sahnenin gerisine doğru bir yön izleyen adımlar gerçekleştirmek. (Karşt YAKLAŞMAK.)

—Tit. Platonun bir ucuna gitmek için, bir grup oyuncudan ya da partnerden ayrılarak sahnede yer değiştirmek.

uzaklaşılmak edilg. f. Uzaklaşmak eylemi yapılmak.
uzaklaştırmak ettirg. f.
1 .Birşeyi, bir kimseyi (bir şeyden, bir yerden, bir kimseden) [belli bir miktar] uzaklaştırmak, birbirinden [belli bir miktar] uzaklaştırmak, aralarına (belli bir) uzaklık koymak, uzağa koymak, uzağa götürmek: Masayı duvardan elli santim uzaklaştırmak. Çocuğu buradan uzaklaştırın. Teknenin üzerine atılmaya çalışan köpekbalıklarını uzaklaştırmak için üst üste ateş ediyordu.
2. Bir şeyi uzaklaştırmak, onu uzak göstermek: Nesneleri uzaklaştıran içbükey aynalar.
3. Bir kimseyi, bir şeyden (soyut) uzaklaştırmak, onu o şeyden saptırmak, ayırmak; ona yol, yön değiştittirmek: Bu tutum, bizi gerçeklerden uzaklaştırır. Bu konuşmalar bizi esas konudan uzaklaştırıyor.
4. Bir kimseyi, bir kimseden bir şeyden uzaklaştırmak, aralarında görüş ayrılıkları, uyuşmazlıklar yaratmak; bunları vurgulayarak aralarını açmak: Siyasi tavrı onu sendikadan yavaş yavaş uzaklaştırdı. Beni ondan uzaklaştırmak için etinden geleni yaptı.
5. Bir kimseyi bir çevreden, iktidardan, bir etkinlikten uzaklaştırmak, onu oradan atmak, ya da oraya girmesini, orada kalmasını engellemek: izlenen ekonomik politika onları iktidardan uzaklaştırdı. Bu program, taraftarlarımızı bizden uzaklaştırır Bir kimseyi okuldan uzaklaştırmak.
6. Bir kimseyi, bir şeyden (zaman) uzaklaştırmak, onu geçmişten ayıran zaman aralığını büyütmek: Her geçen gün bizi gençliğimizden uzaklaştırıyor.
7. Bir tehlikeyi, bir kuşkuyu vb. uzaklaştırmak, onu önlemek, ortadan kaldırmak, uzak tutmak, ya da gerçekleşmesini geciktirmek: Takımımız gol tehlikesini başarıyla uzaklaştırdı. Kuşkuları uzaklaştırmak. Salgın tehdidini uzaklaştırmak için alınan önlemler.

Kaynak: Büyük Larousse

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.