TATMAK g. f.
1. Bir şeyi (somut) tatmak, tadını, kalitesini anlamak için ağzına değdirmek, ondan biraz yemek ya da içmek: Tattığında onun nişasta değil un olduğunu anladı.
2. (Bir şeyden) tatmak, (ondan) biraz yemek ya da içmek: O kadar yemek yaptım, hiç birinden tatmadı.
3. Bir şeyi (somut) tatmak, onu hissetmek, yaşamak; hissetmiş, yaşamış olmak: Mutluluğu ilk kez onunla tattı. Hayatın acılarını tatmak. Yenilgiyi ilk kez tadıyordu.
♦ tattırmak ettirg. f.
1. Bir yiyeceğin, bir içkinin tadına baktırmak; bir yiyecekten, bir içecekten az miktarda yemesini, içmesini sağlamak: Bana akşam için hazırladığı nefis yemeklerden tattırdı.
2. Bir şeyi (soyut) [bir kimseye] tattırmak, o şeyi o kimsenin yaşamasını, tanımasını sağlamak ya da buna yol açmak: Size mutluluğu tattırmak istiyor. Ona yenilgiyi tattırdı.
1. Bir şeyi (somut) tatmak, tadını, kalitesini anlamak için ağzına değdirmek, ondan biraz yemek ya da içmek: Tattığında onun nişasta değil un olduğunu anladı.
Sponsorlu Bağlantılar
3. Bir şeyi (somut) tatmak, onu hissetmek, yaşamak; hissetmiş, yaşamış olmak: Mutluluğu ilk kez onunla tattı. Hayatın acılarını tatmak. Yenilgiyi ilk kez tadıyordu.
♦ tattırmak ettirg. f.
1. Bir yiyeceğin, bir içkinin tadına baktırmak; bir yiyecekten, bir içecekten az miktarda yemesini, içmesini sağlamak: Bana akşam için hazırladığı nefis yemeklerden tattırdı.
2. Bir şeyi (soyut) [bir kimseye] tattırmak, o şeyi o kimsenin yaşamasını, tanımasını sağlamak ya da buna yol açmak: Size mutluluğu tattırmak istiyor. Ona yenilgiyi tattırdı.
Kaynak: Büyük Larousse
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.