TELAŞLANMAK gçz. f.
1. Herhangi bir nedenden dolayı kaygı, endişe duymak, telaşa düşmek: Oğlunu evde bulamayınca telaşlandı. Telaşlanacak bir şey yok, sakin olun.
2. Acele etmek, sabırsızlık göstermek: Haberi arkadaşına biran önce iletebilmek için telaşlanıyordu.
♦ telaşlandırmak ettirg. f. Bir kimseyi telaşlandırmak, onun telaşa düşmesine, kaygılanıp endişelenmesine yol açmak: Telefon edip gelemeyeceğini büdirseydin, onları da telaşlandırmazsım.
1. Herhangi bir nedenden dolayı kaygı, endişe duymak, telaşa düşmek: Oğlunu evde bulamayınca telaşlandı. Telaşlanacak bir şey yok, sakin olun.
Sponsorlu Bağlantılar
♦ telaşlandırmak ettirg. f. Bir kimseyi telaşlandırmak, onun telaşa düşmesine, kaygılanıp endişelenmesine yol açmak: Telefon edip gelemeyeceğini büdirseydin, onları da telaşlandırmazsım.
Kaynak: Büyük Larousse
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.