TERATOGENEZ a. (fr. töratogenöse'deri).
1. Biçim bozukluklarının nedenlerini araştırmayı konu edinen teratoloji dalı. (Bk. ansikl. böl.)
2. Deneysel olarak gelişim anomalileri yaratma.
—ANSİKL. Antikçağ'da, teratogenezle ilgili olarak birbirine aykırı iki eğilim vardı: biri dinsel ve doğaüstü nedenlere dayanıyor, diğeri bozukluğu farklı türler arası melez- lemeye bağlıyordu. Bu kuramlar Rönesans’a kadar geçerli sayıldılar. Sonra, XIX. yy.’ın sonuna kadar, biçim bozuklukları dölütteki bazı bölgelerin hastalıklarına, alkol zehirlenmesinin sonuçlarına ve amnios kökenli yapılara ve yapışıklıklara bağlandı. Daha sonra 1912’de Duval ve Mulon biçim bozukluklarıyla sonuçlanan gelişim bozuklukları ile genellikle metabolizma kökenli olan ve tam gelişmiş dölütü etkileyen bozuklukları birbirinden ayırdılar. Biçim bozukluklarının hem genetik, hem sıralıoluş kökenli olabilecekleri sonucuna vardılar,Teratogenez, döllenmeyle başlayan ve embriyona özgü üç tabakanın oluşmasıyla belirginleşen başlangıç döneminde (embriyon dönemi) etkili nedenleri araştırmaya çalışır; çünkü 3. ayın sonunda tamamen oluşan organ taslaklarını bu üç tabakanın kombinezonları verir. 4. ayın başından doğuma kadar uzanan daha sonraki dönemde (dölüt dönemi) dölütün organizması tam oluşur. Bu ikinci evrede bazı aksaklıklar olsa da, bunlar gerçek anlamda biçim bozuklukları yapmazlar, ancak bazı değişiklikler yapabilirler ki, onların nedenleri teratogenezin konusu dışında kalır.
• Çifte ucube teratogenezleri. Bunlar, nedenleri pek bilinmeyen ve tek yumurta ikizliğine bağlı olarak gelişen tam teratolojik örneklerdir. Bunlarda genetik etmenlerin rol oynadığı sanılmamaktadır Ancak, tek vitellüslü ikiz gebeliklerin sıklığının annenin yaşına orantılı olarak arttığı bilinmektedir: bu etmen, çifte ucube oluşumunda kuşkusuz rol oynamaktadır ve eşit ucubelerin oranı gerçek ikiz (tekyumurta ikizi) doğumlarında 100’de 1 olarak tahmin edilebilir.
• Basit ucube teratogenezleri. Döllenmeden önce var olan genetik etmenlerden ve genetik bakımdan normal bir embriyonu, dölyatağındaki yaşamın ilk 3 ayında etkileyebilecek dış etmenlerden doğabilir. Bu dış etmenler arasında, anormal derecede uzun süren bir radyolojik muayene, bir radyoterapi ya da nükleer bir patlama (Nagazaki olgusu) sonucunda embriyonun aldığı İyonlaştırıcı ışınları saymak gerekir. Kızamıkçık virüsü büyüme etkinliğinin en yüksek olduğu sırada, yani gebeliğin 4. ve 7. haftaları arasında embriyon taslaklarına zarar verir. Ayrıca, gebeliğin başlangıcında verilen bazı ilaçlar da teratojen olabilir (talidomit örneği binlerce fokomeli olgusuyla sonuçlanmıştır). Şeker düzeyini düşürücü sülfamitlerle antimitotik ilaçlar da büyük bir olasılıkla biçim bozukluklarına neden olmaktadır. Anneye gebeliğin başlangıcında verilen bazı steroit hormonlar çocukların cinsel organları üzerinde etkili olarak ilaca bağlı bir erdişilik tablosu oluşturabilirler; bunların başlıcaları androjenler ve testosteron türevi bazı erkekleştirici progestatiflerdir. Progesteronun kendisi ve türevleri zararsızdır.
1. Biçim bozukluklarının nedenlerini araştırmayı konu edinen teratoloji dalı. (Bk. ansikl. böl.)
Sponsorlu Bağlantılar
—ANSİKL. Antikçağ'da, teratogenezle ilgili olarak birbirine aykırı iki eğilim vardı: biri dinsel ve doğaüstü nedenlere dayanıyor, diğeri bozukluğu farklı türler arası melez- lemeye bağlıyordu. Bu kuramlar Rönesans’a kadar geçerli sayıldılar. Sonra, XIX. yy.’ın sonuna kadar, biçim bozuklukları dölütteki bazı bölgelerin hastalıklarına, alkol zehirlenmesinin sonuçlarına ve amnios kökenli yapılara ve yapışıklıklara bağlandı. Daha sonra 1912’de Duval ve Mulon biçim bozukluklarıyla sonuçlanan gelişim bozuklukları ile genellikle metabolizma kökenli olan ve tam gelişmiş dölütü etkileyen bozuklukları birbirinden ayırdılar. Biçim bozukluklarının hem genetik, hem sıralıoluş kökenli olabilecekleri sonucuna vardılar,Teratogenez, döllenmeyle başlayan ve embriyona özgü üç tabakanın oluşmasıyla belirginleşen başlangıç döneminde (embriyon dönemi) etkili nedenleri araştırmaya çalışır; çünkü 3. ayın sonunda tamamen oluşan organ taslaklarını bu üç tabakanın kombinezonları verir. 4. ayın başından doğuma kadar uzanan daha sonraki dönemde (dölüt dönemi) dölütün organizması tam oluşur. Bu ikinci evrede bazı aksaklıklar olsa da, bunlar gerçek anlamda biçim bozuklukları yapmazlar, ancak bazı değişiklikler yapabilirler ki, onların nedenleri teratogenezin konusu dışında kalır.
• Çifte ucube teratogenezleri. Bunlar, nedenleri pek bilinmeyen ve tek yumurta ikizliğine bağlı olarak gelişen tam teratolojik örneklerdir. Bunlarda genetik etmenlerin rol oynadığı sanılmamaktadır Ancak, tek vitellüslü ikiz gebeliklerin sıklığının annenin yaşına orantılı olarak arttığı bilinmektedir: bu etmen, çifte ucube oluşumunda kuşkusuz rol oynamaktadır ve eşit ucubelerin oranı gerçek ikiz (tekyumurta ikizi) doğumlarında 100’de 1 olarak tahmin edilebilir.
• Basit ucube teratogenezleri. Döllenmeden önce var olan genetik etmenlerden ve genetik bakımdan normal bir embriyonu, dölyatağındaki yaşamın ilk 3 ayında etkileyebilecek dış etmenlerden doğabilir. Bu dış etmenler arasında, anormal derecede uzun süren bir radyolojik muayene, bir radyoterapi ya da nükleer bir patlama (Nagazaki olgusu) sonucunda embriyonun aldığı İyonlaştırıcı ışınları saymak gerekir. Kızamıkçık virüsü büyüme etkinliğinin en yüksek olduğu sırada, yani gebeliğin 4. ve 7. haftaları arasında embriyon taslaklarına zarar verir. Ayrıca, gebeliğin başlangıcında verilen bazı ilaçlar da teratojen olabilir (talidomit örneği binlerce fokomeli olgusuyla sonuçlanmıştır). Şeker düzeyini düşürücü sülfamitlerle antimitotik ilaçlar da büyük bir olasılıkla biçim bozukluklarına neden olmaktadır. Anneye gebeliğin başlangıcında verilen bazı steroit hormonlar çocukların cinsel organları üzerinde etkili olarak ilaca bağlı bir erdişilik tablosu oluşturabilirler; bunların başlıcaları androjenler ve testosteron türevi bazı erkekleştirici progestatiflerdir. Progesteronun kendisi ve türevleri zararsızdır.
Kaynak: Büyük Larousse
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.