TUĞ a.
1 . Eskiden Doğu ülkelerinde hükümdarlık, vezirlik, beylik, paşalık vb.’nin alameti olan ve öküz ya da at kılından yapılan sorguç. (Bk. ansikl. böl.)
2. Tuğ yuvası. tuğun içine yerleştirildiği, yuvarlak boru biçiminde parça. (Miğferlerin üzerinde bir ya da birden fazla tuğ yuvası olabilir.)
—Hat. Tuğranın üst bölümündeki elif harfi biçiminde çizgi. (Tuğlar elif, lâm ya da zı harflerinin çizgisidir. Kimi tuğralarda tuğ bir harfin uzantısı olmayan bir işarettir. Tuğların yanlarındaki eğrilere de zülüf ya da zülfe denir.)
—ANSİKL. Kur. tar. Tuğ, eski Türkler'de, Hintlilerde Çinlilerde beylik, paşalık, vezirlik, hükümdarlık alametiydi. Önceleri ke tas denilen ve birçok Asya ulusunca kutsal sayılan yak türü tibet öküzünün kuyruk kıllarından yapılırken, Türkler tuğları at kuyruğu kıllarından yapmaya başladılar Terim, ilk olarak bir uygur hakanının adına dikilen Şineusu adlı yazıtta geçer (VIII. yy. ortaları). Cengiz Han, Onan ırmağı kaynağında dokuz parçalı tuğ dikerek imparatorluğunu ilan etti (1202).
Tuğ, müslümanlığın kabulünden sonra da türk devletlerinde kullanıldı. Cengiz imparatorluğu'nda, Selçuklularda, Memluklarda, Timurlular'da olduğu gibi OsmanlIlarda da tuğ vardı. OsmanlIlarda tuğ hükümdarlık, vezirlik, beylerbeyliği, sancakbeyliği vb. askeri görevlerle şeyhülislamın, kazaskerin, yeniçeri ağasının, sekban- başının, kapıkulu süvari bölüklerinin, cebecilerin, Erdel kralının, Eflak ve Boğdan voyvodasının görev alametiydi. Sancakbeyle- rinin bir, beylerbeylerinin iki, vezirlerin üç, şeyhülislamların iki, kazaskerlerin bir, yeniçeri ağalarının önceleri biı; sonraları iki; padişahların ise altı tane tuğu olurdu. Padişah tuğlarına tuği şahi ya da tuği hümayun denirdi. Sadrazam, serdarıekrem unvanıyla sefere çıktığında padişahın altı tuğunu da beraberinde götürürdü. Kapıkulu askerleri sefere çıkmadan bir buçuk, iki ay önce, padişahın tuğlarından iki tanesi Enderun’dan alınır. Cebehane önüne dikilirdi. Daha sonraları tuğlar, Ortakapı önüne dikilmeye başlandı. Bunun dışında, sadrazam ve sefere katılacak öteki tuğ sahibi görevliler, tuğlarını kendi konaklarının önüne dikerlerdi. Sefer sırasında padişahın altı tuğundan dördü yanında, ikisi bir konak ileride götürülürdü. Padişahın tuğlarını taşıyanlara tuğdyan-ı hassa denirdi. OsmanlIlarda XVIII. yy.'dan sonra padişahlar seferlere katılmadıklarında, sefer sırasında tuğları sarayda dikilmeye başlandı.
1 . Eskiden Doğu ülkelerinde hükümdarlık, vezirlik, beylik, paşalık vb.’nin alameti olan ve öküz ya da at kılından yapılan sorguç. (Bk. ansikl. böl.)
Sponsorlu Bağlantılar
—Hat. Tuğranın üst bölümündeki elif harfi biçiminde çizgi. (Tuğlar elif, lâm ya da zı harflerinin çizgisidir. Kimi tuğralarda tuğ bir harfin uzantısı olmayan bir işarettir. Tuğların yanlarındaki eğrilere de zülüf ya da zülfe denir.)
—ANSİKL. Kur. tar. Tuğ, eski Türkler'de, Hintlilerde Çinlilerde beylik, paşalık, vezirlik, hükümdarlık alametiydi. Önceleri ke tas denilen ve birçok Asya ulusunca kutsal sayılan yak türü tibet öküzünün kuyruk kıllarından yapılırken, Türkler tuğları at kuyruğu kıllarından yapmaya başladılar Terim, ilk olarak bir uygur hakanının adına dikilen Şineusu adlı yazıtta geçer (VIII. yy. ortaları). Cengiz Han, Onan ırmağı kaynağında dokuz parçalı tuğ dikerek imparatorluğunu ilan etti (1202).
Tuğ, müslümanlığın kabulünden sonra da türk devletlerinde kullanıldı. Cengiz imparatorluğu'nda, Selçuklularda, Memluklarda, Timurlular'da olduğu gibi OsmanlIlarda da tuğ vardı. OsmanlIlarda tuğ hükümdarlık, vezirlik, beylerbeyliği, sancakbeyliği vb. askeri görevlerle şeyhülislamın, kazaskerin, yeniçeri ağasının, sekban- başının, kapıkulu süvari bölüklerinin, cebecilerin, Erdel kralının, Eflak ve Boğdan voyvodasının görev alametiydi. Sancakbeyle- rinin bir, beylerbeylerinin iki, vezirlerin üç, şeyhülislamların iki, kazaskerlerin bir, yeniçeri ağalarının önceleri biı; sonraları iki; padişahların ise altı tane tuğu olurdu. Padişah tuğlarına tuği şahi ya da tuği hümayun denirdi. Sadrazam, serdarıekrem unvanıyla sefere çıktığında padişahın altı tuğunu da beraberinde götürürdü. Kapıkulu askerleri sefere çıkmadan bir buçuk, iki ay önce, padişahın tuğlarından iki tanesi Enderun’dan alınır. Cebehane önüne dikilirdi. Daha sonraları tuğlar, Ortakapı önüne dikilmeye başlandı. Bunun dışında, sadrazam ve sefere katılacak öteki tuğ sahibi görevliler, tuğlarını kendi konaklarının önüne dikerlerdi. Sefer sırasında padişahın altı tuğundan dördü yanında, ikisi bir konak ileride götürülürdü. Padişahın tuğlarını taşıyanlara tuğdyan-ı hassa denirdi. OsmanlIlarda XVIII. yy.'dan sonra padişahlar seferlere katılmadıklarında, sefer sırasında tuğları sarayda dikilmeye başlandı.
Kaynak: Büyük Larousse
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.