TÜRLÜ sıt.
1. Çoğulluğun ve değişikliğin bir arada değerlendirildiğini belirtir; birçok, çeşitli: Türlü alışkanlıklar edinmek. Türlü söylentiler duymak.
2. Belli bir niteliğiyle belirginleşen; tür, cins: Ona göre iki türlü insan vardır
3. Türlü türlü, çeşit çeşit.
—Mutf. Mevsimlik birkaç sebzeyi parça et ya da kuşbaşıyla pişirerek yapılan yemek. (Kereviz, havuç, patates vb. kış sebzele riyle yapılanına kış türlüsü; patlıcan, taze fasulye, domates, bamya vb. yaz sebze teriyle yapılanına yaz türlüsü denir. Güveçte de pişirilir.)
♦ a. (3. k. iyelik ekiyle)
1. Pek çok çeşidi: Acıların türlüsünü görmüştü.
2. Belli bir türü, çeşidi: Başka türlüsünü bulama dım.
♦ be. Bir belgisiz sıfatla ya da işaret sıfatıyla, sıfatın gösterdiği yolda, biçimde: Bunu başka türlü anlatamazdı. Bu türlü düşünmen doğru değil.
1. Çoğulluğun ve değişikliğin bir arada değerlendirildiğini belirtir; birçok, çeşitli: Türlü alışkanlıklar edinmek. Türlü söylentiler duymak.
Sponsorlu Bağlantılar
3. Türlü türlü, çeşit çeşit.
—Mutf. Mevsimlik birkaç sebzeyi parça et ya da kuşbaşıyla pişirerek yapılan yemek. (Kereviz, havuç, patates vb. kış sebzele riyle yapılanına kış türlüsü; patlıcan, taze fasulye, domates, bamya vb. yaz sebze teriyle yapılanına yaz türlüsü denir. Güveçte de pişirilir.)
♦ a. (3. k. iyelik ekiyle)
1. Pek çok çeşidi: Acıların türlüsünü görmüştü.
2. Belli bir türü, çeşidi: Başka türlüsünü bulama dım.
♦ be. Bir belgisiz sıfatla ya da işaret sıfatıyla, sıfatın gösterdiği yolda, biçimde: Bunu başka türlü anlatamazdı. Bu türlü düşünmen doğru değil.
Kaynak: Büyük Larousse
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.