ŞAHADET, -ti a. (ar. şahadet). Esk.
1. Tanıklık, şahitlik.
2. Yüksek bir ülkü, özellikle de İslam dini uğrunda ölme; şehit olma, şehitlik.
3. Bir şeyin doğruluğuna inanma.
4. işaret, iz.
5. Şahadet âlemi, âlem-i şahadet, gözle görülen varlıkların tümü; dünya. || Şahadet etmek, herhangi bir konuda, bildiğini, gördüğünü söylemek, tanıklık etmek. || Şahadet parmağı şahadetparmaği. || Şahadete nail olmak, şehitlik mertebesine ulaşmak, şehit olmak. || Şahadette bulunmak, tanıklık yapmak. || Şahadet-i sür, yalancı şahitlik.
—Huk. - TANlKLlK’ın eşanlamlısı.
—isi. Şahadet getirmek, “Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühu ve resulühu” diyerek Allah’ ın varlık ve birliğini, Hz. Muhammet’in peygamberliğini onaylamak. (Kelime-i şahadet getirmek de denir.) [ KELİME.]
—isi. huk. Bir kimsenin, başkasının hakkını ispat etmek için hâkim önünde beyanda bulunması, tanıklık, (islamiyette tek kişinin tanıklığı kabul edilmez. Bir sorunun kaç tanıkla ispat edileceği soruna göre değişir. Örneğin, zina için dört erkek şahidin şahadeti; hırsızlık, öldürme, evlenme gibi durumlarda iki erkek şahit ya da bir erkekle iki kadının şahitliği gerekir. Çocukların, delilerin, bunakların, kölelerin şahadeti kabul edilmez. Dilsizlerin ve görmeyenlerin şahadetleri geçerli değildir.) || Şahadet aleşşahadet, şahidin kendi yerine şahadette bulunması için bazı kişilere şahitlik görevi yüklemesi; şahadete şahadet. (Şahadet etmek için asıl şahidin mahkemeye önemli bir nedenle gidememesi durumunda, örneğin ağır derecede hasta olması halinde şahadete şahadet kabul edilir.)
1. Tanıklık, şahitlik.
Sponsorlu Bağlantılar
3. Bir şeyin doğruluğuna inanma.
4. işaret, iz.
5. Şahadet âlemi, âlem-i şahadet, gözle görülen varlıkların tümü; dünya. || Şahadet etmek, herhangi bir konuda, bildiğini, gördüğünü söylemek, tanıklık etmek. || Şahadet parmağı şahadetparmaği. || Şahadete nail olmak, şehitlik mertebesine ulaşmak, şehit olmak. || Şahadette bulunmak, tanıklık yapmak. || Şahadet-i sür, yalancı şahitlik.
—Huk. - TANlKLlK’ın eşanlamlısı.
—isi. Şahadet getirmek, “Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühu ve resulühu” diyerek Allah’ ın varlık ve birliğini, Hz. Muhammet’in peygamberliğini onaylamak. (Kelime-i şahadet getirmek de denir.) [ KELİME.]
—Şahadet mertebesi, şehitlik makamı, şehitlik onuru. ( ŞEHİT.)
Kaynak: Büyük Larousse
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.