ŞEHZADE

a. (fare şeh ve zade den şehzade). Padişah soyundan gelen erkek çocuklara verilen san.
Sponsorlu Bağlantılar
—Ed. Masallarda, halk hikâyelerinde, mesnevilerde serüvenleri konu edinilen başlıca kişilerden. (Bk. ansikl. böl.)
—Kur. tar.
- Şehzade alayı, Osmanlılar’da sancak beyi olarak görevlendirilen şehzadelerin başkentten görev yapacaklan sancağa giderlerken düzenlenen tören.
- Şehzade hocası, Osmanlılar'da şehzadelerin eğitim ve öğrenimiyle görevli kişi. (Bk. ansikl. böl.)
- Şehzade lalası, sancakta görevlendirilen şehzadelerin maiyetlerindeki danışman niteliğindeki görevli. (Bunlar, padişahın güvenini kazanmış deneyimli kişiler arasında seçilirdi. Devlet yönetimi, askerlik vb konularda şehzadelere bilgi vererek, onların bu konuda eğitilmelerine çalışırlardı.)
- Şehzade sancakları, Osmanlılar'da şehzadeler tarafından yönetilen sancaklar. (Bk. ansikl. böl.)
—Kur. tar. Şehzade hocası. 5-6 yaşına gelen şehzade, kendisi için atanan hocadan eğitim ve öğrenim görmeye başlardı. Devlet önde gelenlerinin bulundukları bed’i besmele denilen törende şeyhülislam tarafından önce elifba (abece) okutulur, daha sonra şehzade Darüssaade ağası'nın dairesinde hocasından gerekli dersleri görmeye başlardı. Sancakta görevlendirilen şehzade, yanında hocasını da götürürdü. Şehzade, şimşirliğe kapatılırsa hocasının görevi de son bulurdu. Tahta geçen şehzadenin hocası da padişah hocası olurdu.
Şehzade sancakları.
Bunlar, Anadolu' da Konya, Manisa, Trabzon, Kastamonu, Kütahya, Çankırı, Aydın, Amasya ve Teke'ydi. Kefe, Anadolu dışındaki tek şehzade sancağıydı. (Tek istisna, şehzade Selim [Yavuz Sultan Selim] babasına karşı ayaklandığında kendisine yasa ve geleneklere aykırı olarak Rumeli’de Semadirek sancakbeyliği verilmiş olmasıydı.) Sancakbeyliğine atanan şehzadeler, başkentten şehzade alayı denilen görkemli bir törenle uğurlanır, yanlannda aralannda lala, silahtar, mirialem, kapıcıbaşı, imrahor, solak, peyk gibi kapı halkını da görev yapacakları yere götürürlerdi. Şehzadeler, sancakta kendi adlarına para bastırma dışında tuğra çekmek, dirlik vermek, hüküm yazmak gibi padişahın bütün yetkilerini ellerinde bulundururlar; ancak yaptıkları atamaları, verdikleri dirlikleri merkeze bildirirlerdi, ödenekleri 1-2 milyon akçe arasında değişirdi. Mehmet III (1595 -1603) sancağa çıkan ve sancaktan gelerek tahta oturan son osmanlı padişahı oldu. Bu tarihten sonra Osmanlılar'da şehzadelerin sancağa çıkma geleneğine son verildi.
—Tar. Osmanlı padişahlarının erkek çocukları, Çelebi Mehmet dönemine (1413 -1421) kadar çelebi, bu tarihten sonra şehzade ya da sultan, Tanzimat'tan (1839) sonra efendi lakaplarıyla anıldılar. XVII. yy.'dan başlayarak şehzadelerin doğumları bir hattı hümayunla sadrazama bildirilir, üst düzey devlet yöneticileri saraya gelerek padişahı kutlarlardı. Padişahların ilk oğullarının ve öteki oğullarının doğuşları nedeniyle birkaç gün süren donanma şenlikleri düzenlenirdi. “Usta" adı verilen 20 kadar genç kız, yeni doğan şehzadenin bakım ve yetiştirilmesini, şehzadenin annesinin gözetiminde yerine getirirlerdi. Şehzade, bir yaşında sütten kesildikten sonra, en kıdemlisine baş lala denilen, has odadan üç kişi tarafından bakılıp yetiştirilirdi. Şehzade beş-altı yaşına gelince, eğitim-öğrenimi için kendisine bir hoca atanır ve derslere özel bir törenle başlardı. Şehzadelerin sünnet düğünlerinde de görkemli törenler yapılırdı. Sünnet olan ve 13-14 yaşına gelen şehzadeye ayrı bir daire verilir, buraya annesiyle kız kardeşlerinin dışında başka bir kadın giremezdi.
OsmanlI şehzadeleri, başlangıçta, devlet yönetiminde deneyim kazanmaları için sancakbeyi olarak, genellikle eski beyliklerin merkezleri olan Kütahya, Kastamonu, Manisa, Konya vb sancaklara gönderilirlerdi. Geniş bir maiyetle ve bir ya da birkaç “lala"nın gözetiminde sancaklara gönderilen ve "çelebi sultan" adıyla anılan bu şehzadeler, adlarıyla tuğra çekerler, hüküm yazarlar, ancak adlarına para bastıramaz ve hutbe okutamazlardı. Mehmet H'nin yasalaştırdığı kardeş katli geleneği, XVI. yy. sonlarına kadar bazı şehzadelerin babalarına ya da kardeşlerine karşı ayaklanarak taht kavgasına girişmelerine yol açtı. Bu nedenle Selim ll'den başlayarak, yalnızca veliaht şehzadeler sancağa gönderilmeye başlandı, Mehmet III döneminde (1595-1603) bu uygulama da kaldırıldı. Şehzadeler, sarayın Şimşirtik denilen bölümünde, sıkı bir gözaltında yaşamaya başladılar. Cariyelerden çocuk yapmalan yasaklandı; doğan çocuklar kız erkek ayrımı yapılmaksızın öldürüldü. Yasaklardan bir tanesi de şehzadelerin sakal bırakmalarıydı. Hasta olan şehzadelerin yanına hekimler ancak padişahın özel izni ile girebilirlerdi. Şehzadelerin Şimşirlik dairesindeki bu yaşamları XVIII. yy.'ın son yıllarına kadar sürdü.
Bu tarihten sonra padişahlar kardeşlerinin ve yeğenlerinin özgürce yaşamalarına izin verdiler. Kales de denilen Şimşirtik, Tanzimat'tan (1839) sonra ortadan kaldırıldıysa da Abdülhamit II döneminde (1876-1909) OsmanlI şehzadeleri çeşitli saray ve konaklarda çok sıkı bir göz hapsi altında yaşamlarını sürdürdüler. İkinci meşrutiyetken (1908) sonra ise osmanlı şehzadelerine geniş bir özgürlük tanındığı gibi eğitimlerine de önem verildi.
Kaynak: Büyük Larousse
Son düzenleyen Safi; 16 Mart 2017 20:43
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.