SAATÇİLİK a.
1. Sarkaçlı saatleri, duvar, kol ya da cep saatlerini yapma, onarma tekniği. (Bk. ansikl. böl.)
2. Saat ticareti.
—ANSİKL. Tarihçe. Zamanı ölçmek için, başlangıçta gündüz ve gecenin almaş masından, mevsimlerden, Güneş (güneş zamanı) ve yıldızlardan (yıldız zamanı) yararlanıldı. Antikçağ’da gnomonlar, dikili taşlar, kum saatleri, dereceli mumlar, su saatleri kullanıldıktan sonra, Ortaçağ’da (XIV. yy.) hiçbir duyarlığı olmayan ilk mekanik duvar saatleri ortaya çıktı. Katedrallerdeki ya da kamu yapılarındaki kimi saatlere, belirli aralıklarla çalan otomatlar ve çanlar eklendi. Rönesans’a ait ilk cep saatleri oldukça büyük hacimliydi.
Saat yapımında, duyarlı osilatörleri (sarkaç ve sarmal balans) ilk kez XVII. yy.’da Huygens kullandı. Daha sonra, özellikle XVII. yy.’da çeşitli eşapmanlar, karmaşık parçalar bulundu ve geliştirildi; aynı dönemde Graham, maşalı serbest eşapmanı icat etti.
1840 a doğru ilk elektrikli duvar saatleri ortaya çıktı. Kesin saatin korunmasında kullanılan son derece hassas saatler arasında yer alan kuvarslı duvar saatleri 1930'da bulundu. 1955'ten başlayarak, bu saatlerin yerini çok daha hassas olan (3 000 yılda bir saniyelik sapma) atom saatleri aldı.
Elektrikli ilk kol saati 1952'de, sesli metal diyapazonlu kol saati de 1960’ta yapıldı. Nihayet 1967'den sonra kuvarslı ibreli saat (örneksemeli saat), ardından 1971'de, entegre devrelerin ve elektro-ışıldayan diyotlu ve sıvı kristalli görüntüleyicilerin gerçekleştirilmesiyle birlikle sayısal saat (rakamlar) ortaya çıktı. Saatçilikte çağlar boyunca sanat ve estetik, özellikle de teknik alanlarında büyük bir çeşitlilik görülür. Saatçiler, mekanikte olduğu kadar mekaniği minyatürleştirmede de (otomatlar, mikromekanik) öncü oldular.
• Saatçiliğin dalları arasında, küçük boyutlu saat yapımcılığı (kol saatleri, cep saatleri), büyük boyutlu saat yapımcılığı (evlerdeki duvar saatleri, çalarsaatler, masa saatleri, ayaklı saatler, otomobil saatleri, havalimanlarındaki ya da garlardaki saatler), teknik saatçilik (zamanlama devreleri ğtecikmeli zaman röleleri, programlayı- cılar, geciktiriciler, deklanşörler, park saatleri, hızyazarlar vb.), yapı saatçiliği (çan kuleleri, saat kuleleri, kamu yapıları) yer alır.
• Üretim ve yapım. Dünya saat sanayisi özellikle İsviçre, Japonya, Hongkong, ABD, Fransa ve Almanya'da gelişmiştir. 1990 yılında 372 milyonu Japonya'da olmak üzere 700 milyon saat üretilmiştir.
Elektronik duvar saatlerinin ve kuvarslı kol saatlerinin ortaya çıkışı bir sanayi dev- rimine ve Güneydoğu Asya'da özellikle sayısal saatlerle ilgili çok önemli üretim merkezlerinin kurulmasına yol açtı.
Mekanik saatçilik yalnızca mekanik düzeneklerin (dişli düzenleri, mandalla tespit mekanizmaları, levyeler, kamlar ve devin- dirici güç olarak ağırlıklar, zemberekler) kullanıldığı kol saatlerini, çalarsaatleri, duvar saatlerini kapsar.
Mekanik bir saatte şu bölümler bulunur:
1. devindirici organ (sabit büyük saatlerde [duvar saati, sarkaçlı saat] ağırlık, taşınabilir saatlerde [kol saatleri, çalarsaatler] tulumba içine yerleştirilen ve ince uzun çelikli bir lamadan oluşan zemberek);
2. iletim organı ya da çark takımı, bir dişli takımından oluşur;
3. dağıtım organı ya da eşapman. sarkacın ya da sarmal balansın salınmalarını sürdürebilmesi için çark takımının sürekti hareketini almaşık çembersel harekete dönüştürür ve bu salınmaların sayılmasını sağlar;
4. ayar organı ya da osilatör, temel zaman işlevi görür; sabit saatlerde (duvar saatleri) sarkacın, kol ve cep saatleriyle genellikle bütün taşınabilir saatlerde de sarmal balansın eşzamanlı salınımları, çark takımının, yani saniye çarkı gibi ibreleri taşıyan kimi çarkların çok düzenli bir biçimde çalışmasını sağlar;
5. öbür organlar elle kurmayı, saati ve osilatörü ayarlamaya yarar.
Çok işlevli saatlerde, ayrıca bir takvim (tarih, gün, saat vb.), bilek hareketiyle salınım yapan bir paleti taşıyan otomatik bir kurma düzeneği (kol saatleri), kısa zamanları ölçmek için bir kronometre düzeneği, uyandırma, zil düzenekleri vb. bulunabilir.
Elektrikli saat yapımcılığı XIX. yy.’ın ortalarına doğru başladı; ayar organının (sarkaç, sarmal balans, metal diyapazon) çalışmasını doğrudan manyetik ve elektromanyetik yolla sağlamadan önce, devindirici ağırlığı, sonradan da zembereği kurmak için başlangıçta farklı sistemlerden yararlanıldı.
Devindirici organın manyetik ve elektromanyetik yolla çalıştırılması durumunda, osilatör aynı zamanda devindirici organ işlevi görür ve ibrelerle görüntüleme yapmak için, kullanılan çark takımını hareket ettirir. Osilatör, salınımların sürdürülmesi için gerekli akımın komütasyonunu sağlar ve uygun zamanda akımı keser. Enerji doğru akım biçiminde pillerden ya da akümülatörlerden sağlanır. Buna karşılık, kimi duvar ve masa saatlerinde eşzamanlı ve asenkron motorlar kullanılır; bu saatler 50 Hz'lik şebeke akımıyla çalışır.
Elektronik saatçilik'te bir ya da birçok elektronik bileşenden yararlanılır 1952'de, Marlus Lavet elektrikli kontaklı düzenekler yerine elektronik komütasyonlu bir düzenekten yararlanmak için, sönümsüz osilatörlü sistemlerde tranzistor kullanmaya başladı. Gerçekten de eski düzeneklerde bobinin indüklenmesinden ileri gelen kesme aşırıakımının kıvılcımı, uzun vadede kontakların aşınmasına neden olmaktaydı. Tümüyle elektronik olan sıvı kristalli sayısal kuvarslı saatlerin bulunmasıyla birlikte tek bir tranzistor yerine binlerce bileşen kullanılmaya başladı: tranzistorfar, diyotlar, kondansatörler vb.
Kuvarslı saat yapımcılığı her boyutta saat (duvar saatleri, sarkaçlı saatler, kol saatleri, vb.) yapımını kapsar. Ana maddesi silisyum dioksit (SİO2) olan kuvars, bir re- zonatör oluşturacak biçimde özel olarak yontulduğunda eşdeğer elektrik devresi seri bağlı bir indüktans, bir kondansatör ve bir direnç ile bunlara paralel bağlı olan ve kuvars yüzeyine kaplanmış metal elektrottan kaynaklanan bir parazit kondansatörden oluşmuş bir salınım devresi gibi davranır. Kuvarsın frekansı genellikle kol saatlerinin frekansı olan 32 768 Hz'de bile kararlı kalarak hassasiyeti yaklaşık 50 kez artırmaya olanak verir (günde 0,1 ile 0,5 saniye).
Yapay olarak elde edilen kuvarslar, küçük çubuklar (ilk saatler) ya da diyapazonlar (günümüz saatleri) oluşturmak için elektrik eksenine göre çok hassas bir kesme açısıyla kesilir. Bükülme durumunda çalışan bu iki kuvars türü (çubuk ve diyapazon) iyilik çarpanını artırmak için havası alınmış kapsüllere yerleştirilmiştir.
Çubuktan daha az yer kaplayan ve daha az kırılgan olan diyapazonlu rezonatör, günümüzdeki biçimiyle hemen hiçbir tedirginliğe uğramadan tabana iyice tespit edilebilmektedir. Diyapazon kollarının uzunluğuna ve genişliğine bağlı olan frekans, yapım sırasında laserle ve saat üzerinde, trimer adı verilen bir kondansatörle ayarlanır. Kuvars yüzeyi, kısmen metalle kaplanıp iki elektrota bağlandığında, kuvarsın uyanlması yoluyla ters piezoelektrik etki oluşturmaya olanak verir; kuvarsın uyarılması, bunun pil enerjisiyle salınan bir devrenin (salınım sürdürme işlevi gören bu devre daha az enerji harcamak için rezonans frekansında salınır) etkisiyle titreşmesine dayanır. Buna karşılık, kuvarsın ardışık bükülmeleri öteki yüzde al- maşmalı olarak artı ve eksi yükler meydana getirir. Bu 1880'de, Curie’nin bulduğu doğrudan piezoetektrik erto'dir; bu etki, çok duyarlı bir zaman etalonu işlevi gören ve 32 768 Hz'lik (21S Hz) son derece sabit bir frekansı olan sinüzoidal bir akım oluşturur.
Çalarsaatlerin, masa, güverte saatlerinin yapımında, makaslanma yoluyla çalışan, daha kalın ve daha çok yer tutan mercimek biçiminde kuvarslar kullanılır; bunlar bir frekans bölünmesi gerektirdiğinden daha çok enerji tüketirler. Bununla birlikte, bu tip kuvarsların, genellikle 4 194 304 Hz (222 Hz ya da 4 M Hz) dolayında olan yüksek frekansları daha büyük bir hassasiyet sağlar ve 10 ile 40 °C arasında göz ardı edilebilecek kadar küçük bir sıcaklık etkisi doğurur. Köprülü mercimek kuvars (Besson tipi) ve bir termostatla elde edilen ısıl kararlılık (hassas saatler, uçaklardaki çarpışma önleyici düzenekler, balistik aygıtlar vb.), daha yüksek frekanslarla çok daha büyük bir hassasiyet elde etmeye olanak verir.
Kol saatlerindeki çubuklu ve diyapazonlu rezonatörlerin parabol biçiminde bir ısıl sapmaları vardır. Bu tedirginliğin saatin duyarlığı üzerindeki etkisini sınırlandırmak için parabolün evirtim noktası 25 °C'ta, yani bileğin normal sıcaklığında tutulur.
Başka tedirginlikler de vardır: kuvarsın eskimesi (etkisi göz ardı edilebilecek kadar küçüktür); pillerde görülen gerilim değişmesi (eşanlılığı ortadan kaldırır) vb. Bununla birlikte, gümüş oksitli ya da lityumlu düğme pillerin kullanım gerilimi son derece kararlıdır.
Kimi piller; örneksemeli saatlerde düşük rejimli (zayıf akım, yüksek empedans), aydınlatma düzeneğiyle donatılmış sıvı kristalli saatlerdeyse, ampulün fazla akım tüketmesi nedeniyle yüksek rejimlldir.
Saat alıcıları (telsiz, telefon ya da telgrafla), bir gözlemevinde atom saatleriyle saptanan ve belli bir dalga boyunda yayımlanan resmi saate göre çalışan aygıtlardır. İletim mesafesi bakımından erimi sınırlı olan ve günümüzde yalnızca kronometrede kullanılan bu alıcılar sayesinde ilerde belki de az ya da çok evrenselleştirilmiş bir saat ayarına tevuşulacaktır. Saatçilik müzaal (Uluslararası), La Chaux-de-Fonds'da (İsviçre) yer alan, "insan ve zaman" teması üzerine kurulu müze 1973’te açılan müzede dünya tarihi boyunca tüm saatçiliği temsil eden 3 000’ den fazla parçayı içeren (masa, duvar, kol vb. saatleri ve bunların yapımında kullanılan aletler) iki yeraltı salonu bulunmaktadır.
1. Sarkaçlı saatleri, duvar, kol ya da cep saatlerini yapma, onarma tekniği. (Bk. ansikl. böl.)
Sponsorlu Bağlantılar
—ANSİKL. Tarihçe. Zamanı ölçmek için, başlangıçta gündüz ve gecenin almaş masından, mevsimlerden, Güneş (güneş zamanı) ve yıldızlardan (yıldız zamanı) yararlanıldı. Antikçağ’da gnomonlar, dikili taşlar, kum saatleri, dereceli mumlar, su saatleri kullanıldıktan sonra, Ortaçağ’da (XIV. yy.) hiçbir duyarlığı olmayan ilk mekanik duvar saatleri ortaya çıktı. Katedrallerdeki ya da kamu yapılarındaki kimi saatlere, belirli aralıklarla çalan otomatlar ve çanlar eklendi. Rönesans’a ait ilk cep saatleri oldukça büyük hacimliydi.
Saat yapımında, duyarlı osilatörleri (sarkaç ve sarmal balans) ilk kez XVII. yy.’da Huygens kullandı. Daha sonra, özellikle XVII. yy.’da çeşitli eşapmanlar, karmaşık parçalar bulundu ve geliştirildi; aynı dönemde Graham, maşalı serbest eşapmanı icat etti.
1840 a doğru ilk elektrikli duvar saatleri ortaya çıktı. Kesin saatin korunmasında kullanılan son derece hassas saatler arasında yer alan kuvarslı duvar saatleri 1930'da bulundu. 1955'ten başlayarak, bu saatlerin yerini çok daha hassas olan (3 000 yılda bir saniyelik sapma) atom saatleri aldı.
Elektrikli ilk kol saati 1952'de, sesli metal diyapazonlu kol saati de 1960’ta yapıldı. Nihayet 1967'den sonra kuvarslı ibreli saat (örneksemeli saat), ardından 1971'de, entegre devrelerin ve elektro-ışıldayan diyotlu ve sıvı kristalli görüntüleyicilerin gerçekleştirilmesiyle birlikle sayısal saat (rakamlar) ortaya çıktı. Saatçilikte çağlar boyunca sanat ve estetik, özellikle de teknik alanlarında büyük bir çeşitlilik görülür. Saatçiler, mekanikte olduğu kadar mekaniği minyatürleştirmede de (otomatlar, mikromekanik) öncü oldular.
• Saatçiliğin dalları arasında, küçük boyutlu saat yapımcılığı (kol saatleri, cep saatleri), büyük boyutlu saat yapımcılığı (evlerdeki duvar saatleri, çalarsaatler, masa saatleri, ayaklı saatler, otomobil saatleri, havalimanlarındaki ya da garlardaki saatler), teknik saatçilik (zamanlama devreleri ğtecikmeli zaman röleleri, programlayı- cılar, geciktiriciler, deklanşörler, park saatleri, hızyazarlar vb.), yapı saatçiliği (çan kuleleri, saat kuleleri, kamu yapıları) yer alır.
• Üretim ve yapım. Dünya saat sanayisi özellikle İsviçre, Japonya, Hongkong, ABD, Fransa ve Almanya'da gelişmiştir. 1990 yılında 372 milyonu Japonya'da olmak üzere 700 milyon saat üretilmiştir.
Elektronik duvar saatlerinin ve kuvarslı kol saatlerinin ortaya çıkışı bir sanayi dev- rimine ve Güneydoğu Asya'da özellikle sayısal saatlerle ilgili çok önemli üretim merkezlerinin kurulmasına yol açtı.
Mekanik saatçilik yalnızca mekanik düzeneklerin (dişli düzenleri, mandalla tespit mekanizmaları, levyeler, kamlar ve devin- dirici güç olarak ağırlıklar, zemberekler) kullanıldığı kol saatlerini, çalarsaatleri, duvar saatlerini kapsar.
Mekanik bir saatte şu bölümler bulunur:
1. devindirici organ (sabit büyük saatlerde [duvar saati, sarkaçlı saat] ağırlık, taşınabilir saatlerde [kol saatleri, çalarsaatler] tulumba içine yerleştirilen ve ince uzun çelikli bir lamadan oluşan zemberek);
2. iletim organı ya da çark takımı, bir dişli takımından oluşur;
3. dağıtım organı ya da eşapman. sarkacın ya da sarmal balansın salınmalarını sürdürebilmesi için çark takımının sürekti hareketini almaşık çembersel harekete dönüştürür ve bu salınmaların sayılmasını sağlar;
4. ayar organı ya da osilatör, temel zaman işlevi görür; sabit saatlerde (duvar saatleri) sarkacın, kol ve cep saatleriyle genellikle bütün taşınabilir saatlerde de sarmal balansın eşzamanlı salınımları, çark takımının, yani saniye çarkı gibi ibreleri taşıyan kimi çarkların çok düzenli bir biçimde çalışmasını sağlar;
5. öbür organlar elle kurmayı, saati ve osilatörü ayarlamaya yarar.
Çok işlevli saatlerde, ayrıca bir takvim (tarih, gün, saat vb.), bilek hareketiyle salınım yapan bir paleti taşıyan otomatik bir kurma düzeneği (kol saatleri), kısa zamanları ölçmek için bir kronometre düzeneği, uyandırma, zil düzenekleri vb. bulunabilir.
Elektrikli saat yapımcılığı XIX. yy.’ın ortalarına doğru başladı; ayar organının (sarkaç, sarmal balans, metal diyapazon) çalışmasını doğrudan manyetik ve elektromanyetik yolla sağlamadan önce, devindirici ağırlığı, sonradan da zembereği kurmak için başlangıçta farklı sistemlerden yararlanıldı.
Devindirici organın manyetik ve elektromanyetik yolla çalıştırılması durumunda, osilatör aynı zamanda devindirici organ işlevi görür ve ibrelerle görüntüleme yapmak için, kullanılan çark takımını hareket ettirir. Osilatör, salınımların sürdürülmesi için gerekli akımın komütasyonunu sağlar ve uygun zamanda akımı keser. Enerji doğru akım biçiminde pillerden ya da akümülatörlerden sağlanır. Buna karşılık, kimi duvar ve masa saatlerinde eşzamanlı ve asenkron motorlar kullanılır; bu saatler 50 Hz'lik şebeke akımıyla çalışır.
Elektronik saatçilik'te bir ya da birçok elektronik bileşenden yararlanılır 1952'de, Marlus Lavet elektrikli kontaklı düzenekler yerine elektronik komütasyonlu bir düzenekten yararlanmak için, sönümsüz osilatörlü sistemlerde tranzistor kullanmaya başladı. Gerçekten de eski düzeneklerde bobinin indüklenmesinden ileri gelen kesme aşırıakımının kıvılcımı, uzun vadede kontakların aşınmasına neden olmaktaydı. Tümüyle elektronik olan sıvı kristalli sayısal kuvarslı saatlerin bulunmasıyla birlikte tek bir tranzistor yerine binlerce bileşen kullanılmaya başladı: tranzistorfar, diyotlar, kondansatörler vb.
Kuvarslı saat yapımcılığı her boyutta saat (duvar saatleri, sarkaçlı saatler, kol saatleri, vb.) yapımını kapsar. Ana maddesi silisyum dioksit (SİO2) olan kuvars, bir re- zonatör oluşturacak biçimde özel olarak yontulduğunda eşdeğer elektrik devresi seri bağlı bir indüktans, bir kondansatör ve bir direnç ile bunlara paralel bağlı olan ve kuvars yüzeyine kaplanmış metal elektrottan kaynaklanan bir parazit kondansatörden oluşmuş bir salınım devresi gibi davranır. Kuvarsın frekansı genellikle kol saatlerinin frekansı olan 32 768 Hz'de bile kararlı kalarak hassasiyeti yaklaşık 50 kez artırmaya olanak verir (günde 0,1 ile 0,5 saniye).
Yapay olarak elde edilen kuvarslar, küçük çubuklar (ilk saatler) ya da diyapazonlar (günümüz saatleri) oluşturmak için elektrik eksenine göre çok hassas bir kesme açısıyla kesilir. Bükülme durumunda çalışan bu iki kuvars türü (çubuk ve diyapazon) iyilik çarpanını artırmak için havası alınmış kapsüllere yerleştirilmiştir.
Çubuktan daha az yer kaplayan ve daha az kırılgan olan diyapazonlu rezonatör, günümüzdeki biçimiyle hemen hiçbir tedirginliğe uğramadan tabana iyice tespit edilebilmektedir. Diyapazon kollarının uzunluğuna ve genişliğine bağlı olan frekans, yapım sırasında laserle ve saat üzerinde, trimer adı verilen bir kondansatörle ayarlanır. Kuvars yüzeyi, kısmen metalle kaplanıp iki elektrota bağlandığında, kuvarsın uyanlması yoluyla ters piezoelektrik etki oluşturmaya olanak verir; kuvarsın uyarılması, bunun pil enerjisiyle salınan bir devrenin (salınım sürdürme işlevi gören bu devre daha az enerji harcamak için rezonans frekansında salınır) etkisiyle titreşmesine dayanır. Buna karşılık, kuvarsın ardışık bükülmeleri öteki yüzde al- maşmalı olarak artı ve eksi yükler meydana getirir. Bu 1880'de, Curie’nin bulduğu doğrudan piezoetektrik erto'dir; bu etki, çok duyarlı bir zaman etalonu işlevi gören ve 32 768 Hz'lik (21S Hz) son derece sabit bir frekansı olan sinüzoidal bir akım oluşturur.
Çalarsaatlerin, masa, güverte saatlerinin yapımında, makaslanma yoluyla çalışan, daha kalın ve daha çok yer tutan mercimek biçiminde kuvarslar kullanılır; bunlar bir frekans bölünmesi gerektirdiğinden daha çok enerji tüketirler. Bununla birlikte, bu tip kuvarsların, genellikle 4 194 304 Hz (222 Hz ya da 4 M Hz) dolayında olan yüksek frekansları daha büyük bir hassasiyet sağlar ve 10 ile 40 °C arasında göz ardı edilebilecek kadar küçük bir sıcaklık etkisi doğurur. Köprülü mercimek kuvars (Besson tipi) ve bir termostatla elde edilen ısıl kararlılık (hassas saatler, uçaklardaki çarpışma önleyici düzenekler, balistik aygıtlar vb.), daha yüksek frekanslarla çok daha büyük bir hassasiyet elde etmeye olanak verir.
Kol saatlerindeki çubuklu ve diyapazonlu rezonatörlerin parabol biçiminde bir ısıl sapmaları vardır. Bu tedirginliğin saatin duyarlığı üzerindeki etkisini sınırlandırmak için parabolün evirtim noktası 25 °C'ta, yani bileğin normal sıcaklığında tutulur.
Başka tedirginlikler de vardır: kuvarsın eskimesi (etkisi göz ardı edilebilecek kadar küçüktür); pillerde görülen gerilim değişmesi (eşanlılığı ortadan kaldırır) vb. Bununla birlikte, gümüş oksitli ya da lityumlu düğme pillerin kullanım gerilimi son derece kararlıdır.
Kimi piller; örneksemeli saatlerde düşük rejimli (zayıf akım, yüksek empedans), aydınlatma düzeneğiyle donatılmış sıvı kristalli saatlerdeyse, ampulün fazla akım tüketmesi nedeniyle yüksek rejimlldir.
Saat alıcıları (telsiz, telefon ya da telgrafla), bir gözlemevinde atom saatleriyle saptanan ve belli bir dalga boyunda yayımlanan resmi saate göre çalışan aygıtlardır. İletim mesafesi bakımından erimi sınırlı olan ve günümüzde yalnızca kronometrede kullanılan bu alıcılar sayesinde ilerde belki de az ya da çok evrenselleştirilmiş bir saat ayarına tevuşulacaktır. Saatçilik müzaal (Uluslararası), La Chaux-de-Fonds'da (İsviçre) yer alan, "insan ve zaman" teması üzerine kurulu müze 1973’te açılan müzede dünya tarihi boyunca tüm saatçiliği temsil eden 3 000’ den fazla parçayı içeren (masa, duvar, kol vb. saatleri ve bunların yapımında kullanılan aletler) iki yeraltı salonu bulunmaktadır.
Kaynak: Büyük Larousse
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.