Arama

Sallamak Nedir?

Güncelleme: 17 Eylül 2015 Gösterim: 966 Cevap: 0
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
17 Eylül 2015       Mesaj #1
Safi - avatarı
SMD MiSiM
SALLAMAK g. f.
1. Bir şeyi, bedenin bir yerini, bir kimseyi sallamak, onu (sabit bir noktadan, bir eksenden) düzenli, sürekli ve sıralı olarak aynı doğrultuda hareket ettirmek; onu sağa sola oynatmak; sarsmak: Çantayı sakın sallama, içinde dökülecek şeyler var. Bir kimseyi uğurlarken mendilini sallamak. Koilannı sallaya sallaya yürümek. Deprem kenti günlerce salladı. Bir çocuğu salıncakta sallamak.
Sponsorlu Bağlantılar
2. Tkz. Bir işi sallamak, onu sürekli olarak ileri bir tarihe ertelemek; gerçekleşmesini geciktirmek; savsaklamak: Bu işi bu kadar sallamamaiıydın.
3. Tkz. Direksiyon, kürek vb. sallamak, onu sürekli olarak kullanmak: On saattir direksiyon sallıyorum.
4. Tkz. Bir kimseye tokat, tekme vb. sallamak, ona şiddetle vurmak.
5. Bir şeyi sallamak, onu bir yerden sarkıtmak: Sepeti sallayın da ekmekleri içine koyalım.
6. Arg Bir kimseyi, bir şeyi sallamamak, ona, o şeye önem vermemek, aldırış etmemek, aldırmamak: O kimseyi sallamaz. Yönetmelikleri, kuralları vb. sallamamak.

—Oy. Tavla oyununda pulu, üzerinde en az iki pul bulunan başka bir haneye (kapı) haneye oynamak. (Özellikle pul toplama sırasında hanede rakibin pulu varsa ya da rakibin pulu kırıksa, oyunu tehlikeye sokmamak için atılan zara göre pullar sallanır; tehlikeli durum ortadan kalktıktan sonra toplanır.) || Zar sallamak, zarla oynanan oyunlarda zarları avuç içine ya da fincan vb. bir kaba koyarak hareket ettirmek; çalkalamak.

sallanmak dönşl. t.
1. Salıncak, hamak vb. bir şeyde kendini sallamak: Sa- lıncakta sallanırken başı döndü.
2. Bir kimse sözkonusuysa, yararlı hiçbir iş yapmayarak zamanını boşa harcamak, yavaş hareket etmek, oyalanmak: Ne sallanıyorsun, yapacak çok işimiz var.
3. Bir kimse, bir topluluk sözkonusuysa, bir yerdeki, bir makamdaki, bir görevdeki konumu sarsılmak; görevi bırakması ya da görevden, makamından uzaklaştırılması yakın olmak: Hükümet sallanıyor.
4. Sallana saltana, sallanarak, yavaş yavaş.

sallanmak edilg. f.
1. Sağa sola hareket ettirilmek: Bir kimseyi yolcularken sallanan mendiller.
2. Sabit bir noktadan sağa sola, sürekli olarak gidip gelmek, sarsılmak, titremek: Doğu Anadolu dün de bütün gün sallandı.
3. Sabit olarak bulunduğu yerden oynamak: Sallanan bir dişini çektirmek.

—Mobc. Sallanan koltuk, kavisli ayaklar üzerine monte edilmiş, öne ve arkaya doğru sallanabilen koltuk.

sallandırmak ettirg. f.
1. Bir şeyi sallandırmak, onu bir yerden sarkıtmak.
2. Bir kimseyi sallandırmak, onu asmak, idam etmek.

Kaynak: Büyük Larousse

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.

Benzer Konular

8 Haziran 2014 / Mira X-Sözlük