SALMA a.
1. Salmak eylemi.
2. Kuşların üretilmesine ayrılan özel oda.
3. Salma gezmek, başıboş bırakılmış hayvan gibi dolaşıp durmak.
—Denize. Bir gemi pruvasının, rüzgârın, gelgitin ya da akıntının etkisiyle yön değiştirmesi. || Demir üzerinde salma, demirli ya da şamandıraya bağlı bir geminin gelgit ya da rüzgârın etkisiyle demir ya da şamandıra çevresinde dönmesi.
—Fırınc. Salma küreği, hamurun üzerine konup fırına verildiği, kısa saplı, ince ve uzun kürek. (Genellikle gürgenden yapılır.)
—Fizyol. Organizmanın bir salgıyı (örneğin adrenalin) ani olarak salıvermesi.
—Kur. tar. Salma çuhadarı, Osmanlılar’da kılık değiştirerek suçluları, sabıkalıları izleyen ve İstanbul'da gece ve gündüz esenliği sağlayan görevlilerin başı. (Bk. ansıkl böl.) | Salma karakullukçu, yeniçerilik kaldınlıncaya (1826) kadar İstanbul'da dirlik ve düzenliliği sağlayan zabıta. | Salma tomruk (ya da tomruğu), OsmanlIlar döneminde gece sokakta yakalanan şüpheli kişi yada sııçlulann geçici olarak hapsedildikleri yer.
-Mal. Köy işlerinin görülmesi için. Köy ihtiyar heyeti’nin kararıyla köylülerden toplanan para. (Salma, köylülerin mali durumuna göre yılda bir kez ve hane başına alınır. Köy sandığında toplanan para, yalnız toplandığı iş için harcanabilir.)
—Mutf. Pirinçte birlikte pişirilen bir tür et yemeği. (Etler kendi suyunu salıp çekinceye değin pişirilir, aynı tencereye pirinç konup et suyu ya da su eklenir; pirinçler piştikten sonra bir tabağa ters yüz edilir.) || Suyunu salma, et ve çeşitli sebzeler için, pişme sırasında kendi suyunu bırakma.
♦ sıf.
1. Başıboş gezen hayvan için kullanılır.
2. Sürekli akan su İçin kullanılır.
—Balıkç. Salma olta, ne kurşunu, ne yüzdürücüsü bulunan ve yemi (genellikle bir kurt) serbestçe akıntıda sürüklenen olta.
-Denize. Salma omurga, yelkenli teknelerin dengesini sağlamak ve rüzgârın etkisiyle yana yatmasını önlemek için, tekne gövdesinin merkezindeki bir kasa (sandık) içine yerleştirilen hareketli omurga. (Bu omurgalar teknenin rüzgâr altına kaçmasını önler ve dengesini artınr. Büyük teknelerde ana omurgaya çelik saplamalarla bağlanan salma omurgalarda safra olarak beton, kurşun vb. ağırlıklar kullanılır ve böytece yelkenlinin denge konumu artırılır. Küçük yelkenlilerde ise salma omurga, salma omurga kasası ya da sandığı denilen sızdırmaz bir bölme içinde hareket eder. Başlıca salma omurga tipleri düşey hareketli salma omurga ve dönme hareketli salma omurgadır. Uzun ve dar olan bu sonuncusu salma omurga kasası içinde düşey olarak, iner çıkar. Aynca yanal salma omurgalar da kullanılır.) || Salma omurga kasası ya da sandığı, İçinde salma omurganın hareket ettiği sızdırmaz kasa. || Düşey hareketli salma omurga, salma omurga kasası içinde düşey olarak hareket eden, uzun ve dar salma omurga. || Yanal salma omurga, çektiği su az olan bir teknenin rüzgâr altına kaymasını önlemek için tekne bordasının dış tarafına yerleştirilen salma omurga.
—Giy. Yûrs. Bazı giysilerde kolun yeninden sarkan kumaş parçası. || Salma yemeni, kadınların kullandığı bir baş bağlama biçimi. (Bk. ansikl. böl.)
—AnsIkl. Giy. Salma yemeni bağlamak İçin yemeni ortadan katlanarak üçgen biçimi verilir. Geniş kenan alın üstüne gelecek biçimde başa dolanıp arkada kalan sivri uç sırta salınır Kenarlardaki uçlar arkaya salınan kısmın altından geçirilerek başın ortasında bağlanır.
—Kur. tar Salma çuhadannın maiyetinde, "tebdil neferi" denilen 20 kadar görevli vardı. Bunlar, kahvehaneler, pazar yerleri gibi umuma açık yerleri dolaşır; uyuşturucu madde içilmesi, kumar oynanması gibi yasak eylemleri önler, bu tür suçları işleyenleri yakalayarak cezalandırmaları için kolluk kuvvetlerine teslim ederlerdi, izinli yeniçerilerin kent içindeki davranışlarını İzleyip denetlemek, ezan okunduğunda camiye gitmeyenleri gitmeleri için uyarmak, toplu hamama gittiklerinde yeniçeriler arasında düzeni sağlamak, hayat kadınlarının olay ve rezalet çıkartmalannı önlemek de görevleri arasındaydı. Bütün bu olaylarla ilgili olarak her gün ağakapısındaki amirlerine bilgi verirlerdi. Salma çuhadarları, kara kuzu postundan tepesi yeşil çuhalı kalpak, pirpiri adlı kırmızı cüppe; dövme şalvardan oluşan giysilerini kışlalarında giyerlerdi.
1. Salmak eylemi.
Sponsorlu Bağlantılar
3. Salma gezmek, başıboş bırakılmış hayvan gibi dolaşıp durmak.
—Denize. Bir gemi pruvasının, rüzgârın, gelgitin ya da akıntının etkisiyle yön değiştirmesi. || Demir üzerinde salma, demirli ya da şamandıraya bağlı bir geminin gelgit ya da rüzgârın etkisiyle demir ya da şamandıra çevresinde dönmesi.
—Fırınc. Salma küreği, hamurun üzerine konup fırına verildiği, kısa saplı, ince ve uzun kürek. (Genellikle gürgenden yapılır.)
—Fizyol. Organizmanın bir salgıyı (örneğin adrenalin) ani olarak salıvermesi.
—Kur. tar. Salma çuhadarı, Osmanlılar’da kılık değiştirerek suçluları, sabıkalıları izleyen ve İstanbul'da gece ve gündüz esenliği sağlayan görevlilerin başı. (Bk. ansıkl böl.) | Salma karakullukçu, yeniçerilik kaldınlıncaya (1826) kadar İstanbul'da dirlik ve düzenliliği sağlayan zabıta. | Salma tomruk (ya da tomruğu), OsmanlIlar döneminde gece sokakta yakalanan şüpheli kişi yada sııçlulann geçici olarak hapsedildikleri yer.
-Mal. Köy işlerinin görülmesi için. Köy ihtiyar heyeti’nin kararıyla köylülerden toplanan para. (Salma, köylülerin mali durumuna göre yılda bir kez ve hane başına alınır. Köy sandığında toplanan para, yalnız toplandığı iş için harcanabilir.)
—Mutf. Pirinçte birlikte pişirilen bir tür et yemeği. (Etler kendi suyunu salıp çekinceye değin pişirilir, aynı tencereye pirinç konup et suyu ya da su eklenir; pirinçler piştikten sonra bir tabağa ters yüz edilir.) || Suyunu salma, et ve çeşitli sebzeler için, pişme sırasında kendi suyunu bırakma.
♦ sıf.
1. Başıboş gezen hayvan için kullanılır.
2. Sürekli akan su İçin kullanılır.
—Balıkç. Salma olta, ne kurşunu, ne yüzdürücüsü bulunan ve yemi (genellikle bir kurt) serbestçe akıntıda sürüklenen olta.
-Denize. Salma omurga, yelkenli teknelerin dengesini sağlamak ve rüzgârın etkisiyle yana yatmasını önlemek için, tekne gövdesinin merkezindeki bir kasa (sandık) içine yerleştirilen hareketli omurga. (Bu omurgalar teknenin rüzgâr altına kaçmasını önler ve dengesini artınr. Büyük teknelerde ana omurgaya çelik saplamalarla bağlanan salma omurgalarda safra olarak beton, kurşun vb. ağırlıklar kullanılır ve böytece yelkenlinin denge konumu artırılır. Küçük yelkenlilerde ise salma omurga, salma omurga kasası ya da sandığı denilen sızdırmaz bir bölme içinde hareket eder. Başlıca salma omurga tipleri düşey hareketli salma omurga ve dönme hareketli salma omurgadır. Uzun ve dar olan bu sonuncusu salma omurga kasası içinde düşey olarak, iner çıkar. Aynca yanal salma omurgalar da kullanılır.) || Salma omurga kasası ya da sandığı, İçinde salma omurganın hareket ettiği sızdırmaz kasa. || Düşey hareketli salma omurga, salma omurga kasası içinde düşey olarak hareket eden, uzun ve dar salma omurga. || Yanal salma omurga, çektiği su az olan bir teknenin rüzgâr altına kaymasını önlemek için tekne bordasının dış tarafına yerleştirilen salma omurga.
—Giy. Yûrs. Bazı giysilerde kolun yeninden sarkan kumaş parçası. || Salma yemeni, kadınların kullandığı bir baş bağlama biçimi. (Bk. ansikl. böl.)
—AnsIkl. Giy. Salma yemeni bağlamak İçin yemeni ortadan katlanarak üçgen biçimi verilir. Geniş kenan alın üstüne gelecek biçimde başa dolanıp arkada kalan sivri uç sırta salınır Kenarlardaki uçlar arkaya salınan kısmın altından geçirilerek başın ortasında bağlanır.
—Kur. tar Salma çuhadannın maiyetinde, "tebdil neferi" denilen 20 kadar görevli vardı. Bunlar, kahvehaneler, pazar yerleri gibi umuma açık yerleri dolaşır; uyuşturucu madde içilmesi, kumar oynanması gibi yasak eylemleri önler, bu tür suçları işleyenleri yakalayarak cezalandırmaları için kolluk kuvvetlerine teslim ederlerdi, izinli yeniçerilerin kent içindeki davranışlarını İzleyip denetlemek, ezan okunduğunda camiye gitmeyenleri gitmeleri için uyarmak, toplu hamama gittiklerinde yeniçeriler arasında düzeni sağlamak, hayat kadınlarının olay ve rezalet çıkartmalannı önlemek de görevleri arasındaydı. Bütün bu olaylarla ilgili olarak her gün ağakapısındaki amirlerine bilgi verirlerdi. Salma çuhadarları, kara kuzu postundan tepesi yeşil çuhalı kalpak, pirpiri adlı kırmızı cüppe; dövme şalvardan oluşan giysilerini kışlalarında giyerlerdi.
Kaynak: Büyük Larousse
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.