SAYI a.
1. Canlı ya da cansız varlıkları saymaya, sayımını yapmaya, nesneleri sınıflandırmaya, nicelikleri ölçmeye yarayan kavram: Sayı saymayı öğrenmek.
2. Bir birimi ya da birim dizisini niteleyen sembol: Bir sayıyı romen rakamlarıyla yazmak. Üç rakamlı bir sayı.
3. Aynı türden öğelerin çokluğu, nicelik: Düşman sayı olarak bizden çok üstün. Bu önlemler hoşnutsuzların sayısını artırabilir. O yıllarda okuyan insan sayısı birkaç bini aşmazdı.
4. Daha büyük nicelik, toplam, sayı avantajı: Sayıyla yenmek
5. Süreli yayınların ayrı ayrı çıkan her bölümü, her fasikülü: Bu derginin son sayısı olağanüstüydü.
6. Sıf. + sayıda, şu ya da bu çoklukta: Az, çok, belli sayıda okuyucu.
7. Sayım suyum yok, "oyunun kurallarına uyulmadığı için kazanılan sayılar geçerli değil, yeniden başlamamız gerekir" anlamında oyun oynarken çocukların kullandığı söz. || Sayısını Allah bilir, bir şeyin sayılmakla bitmeyecek kadar çok olduğunu vurgulamak için kullanılır. || Bir şeyi (bir kimseye) sayıyla vermek, onu verirken cömert olmamak.
—Anayas. huk. Yetersayı, bir seçimin kazanılması için gerekli en az oy sayısı. (Seçim yeter sayısı da denir.)
—Arit. N , Z , D , Q , R ya da C kümelerinden birinin elemanı (NCZCDCOC RC C kapsama bağıntısıyla birbiri içinde bulunan kümeler) [Sayı sözcüğü özellikle ilköğretimde kullanılır, ama daha sonra çok belirsiz biçim alır ve doğal, tam, ondalık, oransal, gerçek ya da karmaşık sözcüklerinin tek başına, kimi kez de sonlarına "sayı" sözcüğünü ekleyerek kullanılması yeğlenir. || “Altın sayı.
—Bilş. Bir sayılama sisteminde, tabandan daha küçük pozitif bir tamsayıyı göstermede kullanılan simge. (2 tabanında, bir sayı ancak "1” ve "0” değerlerini alabilir ve bir bitle gösterilir.)
—Dilbil. Tekil ile çoğul, kimi dillerde de ikil arasındaki karşıtlığı belirtmeye yarayan dilbilgisel kategori. (Türkçede, dilbilgisel sayı kategorisi ikili bir sistemdir. Bir işaretin [-lar/-ler] yokluğu ile varlığı arasında ikili bir sistemdir ve konuşucu bu sistemi tekilliği ya da çoğulluğu belirtmek için kullanır.) || Sayı sıfatı, sayıya, sıraya, dağılıma ya da bir bütünü bölümlemeye ilişkin bir fikri açıklayan sıfat (asıl sayı sıfatı, sıra sayı sıfatı, üleştirme sayı sıfatı, kesir sayı sıfatı). [Bk. ansikl. böl.]
—Dübilg. Sayı adı, asıl sayı sıfatı; daha genel anlamda bir sayıyı belirtmeye yarayan sözcük (asıl, sıra, kesir vb ).
—Eczc. Bir majistral formülün sonuna, fransızca kısaltılmış şekli olan no. halinde eklenerek, bu formüle göre hazırlanacak ve verilecek birim ilaç miktarını gösterir
—geom. Sayılar geometrisi, sayılar kuramının, iç alanına ilişkin bilgilerin göz önüne alındığı bir eğrinin, koordinatları tamsayı olan noktalara göre konumunu belirlemeye çalışan bölümü. (Minkovvski teoremi bu araştırmalardan doğmuştur.)
—Kim. müh. Özgün sayı, kimya mühendisliğinde yasaların basit bir biçimde gösterilmesini sağlayan fiziksel büyüklüklerin boyutsuz oranı. (Sözkonusu sayılar, modeller kuramında bir maket ya da sanayi- sel ilkörnek için, benzerlik koşullarını, değerlerinin eşitliğinde ifade etmeye yarayan Reynolds, Mach, Nusselt sayılarıdır.)
—Kronol. Altın sayı, 19 yıl süren ay çevrimi; halk meclisi (ekklesia) takvimini düzenlemekte kullanıldı. (İ.Ö. V. yy.'da atinalı gökbilimci Meton tarafından ortaya atılan ve takvimin düzenlemesinde çok önemli bir yer tuttuğu düşünülen altın sayı, Yunanlılar tarafından kamu yapılarının üzerine altın harflerle kazınıyordu.)
—Küm. kur. Sıra sayısı. Şu koşulları gerçekleyen a kümesi: 1. x e y bağıntısı a üzerinde sıkı olan iyi sıralama bağıntısıdır; 2. a geçişli bir kümedir, yani x £ ot, x c a yı gerektirir. [ a nın bir sıra sayısı olduğunu göstermek için Or (a) yazılır.] (ORDİNAL de denir.) [Bk. ansikl. böl ]
—Mat. Sayılar kuramı, aritmetiğin uzantısı olan ve cebirsel geometri, analitik fonksiyonlar kuramı ve gruplar kuramı yardımıyla, Diophantos denklemleri, Diophan- tos yaklaştırımları, asal sayılar, VVaring sanısı, Goldbach sanısı, orandışı sayılar, cebirsel ve üstün sayılarda ortaya çıkan geleneksel problemleri çözmeye çalışan matematik dalı. (Bk. ansikl. böl.)
—Oy. Her kâğıda verilen ve oyuna göre değişen değer birimi. || Oyun zarının her bir yüzündeki noktaların toplamı. || Her atıştan sonra elde edilen ve önceden belirlenmiş bir toplama ulaşıldığında oyunu kazananı belirleyen puan. || Flş’in eşanlamlısı. || Bir partide her oyuncunun kazandığı puanların hesabı. || Bezikte as ve onlu. (Eşanl. BEZİK.) || Bazı kâğıt oyunlarında örneğin bezikte, aynı renkteki bazı kâğıtların oluşturdukları puan. || Sayı almak, aynı renk kâğıtta, rakibininkinden daha fazla sayı elde etmek. || Sayı kâğıdı, üstünde surat bulunmayan ve belirttiği sayı değerinde olan iskambil kâğıdı. || Bir sayı yapmak, bilardoda karambol yapmak. || Giriş sayıları, bazı iskambil oyunlarında oynamaya başlamadan önce kazanılan sayılar.
—Petrokim. İNDİS'in eşanlamlısı.
—Spor. (Teniste, masatenisinde, voleybolda) Oyun, set, maç sayısı, kazanma durumunda oyunun, setin ya da maçın alınmasını sağlayan servis atışı.
—Tayfölç. Dalga sayısı, tayfgözlemde bir ışınımı nitelemek için kullanılan büyüklük. (Bu, 1 cm'deki dalga boylarının sayısı, yani santimetre cinsinden ifade edilen dalga boyunun tersidir.)
—ANSİKL. Arit. Altın sayı. Bu sayının kullanımına ilişkin ilk örneklere, eski mısır sanat eserlerinde rastlanır. Geometrik özelliklerinin esası Eukleides’in Stoikheia adlı yapıtında bulunmaktadır.
—Dilbil. Asıl sayı sıfatları kategorisinde, sözce içinde özgül belirleyici işlevi gören yalın ya da bileşik (kuramsal olarak birden sonsuza dek giden belli sayıdaki birimleri simgeleyen) biçimler toplanır: çocuk I BİR çocuk I ON İKİ çocuk. Bu birimler eşlik ettikleri sayılabilir adlarla gösterilen nesnelerin kesin sayısını gösterir. Sıra sayı sıfatlarıysa, asıl sayı sıfatlarına -inci, -inci, -ncu, -üncü soneklerinin katılmasıyla elde edilen türetme biçimlerdir; niteleme sıfatları gibi kullanılırlar ve sıra belirtirler (ikinci gün). Dağılımı belirten üleştirme sayı sıfatları asıl sayılara -er, -ar / -şar, -şer eklerinin getirilmesiyle türetilen biçimlerdir (ikişer ikişer geldiler). Kesir sayı sıfatları ise bir bütünün bölümlerini belirtmek üzere, bütünün kaça bölündüğünü gösteren ilk sayıya eklenen -da (bulunma eki) ve bu parçalardan kaçının alındığını gösteren ikinci sayıyla oluşturulan bir öbek halinde kurulur (üçte iki). Bunlardan başka bir bütünü gösteren (bir düzine) adlar da vardır.
—Mat. Sayılar kuramının tarihçesi, Gauss, Disçuisitiones arithmeticae (1801) adlı yapıtında önemli bir kuramsal atılım yapıncaya kadar bu kuram aritmetik kuramından ayırt edilemedi: Gauss uygunluklar kuramını, daha sonra H. J. S. Smith, A. Hurvvitz ve H. Poincarâ’nin geliştireceği biçimler kuramını sistemleştirdi ve cebirsel sayılar kuramının temellerini attı. O zamandan beri çağdaş kuram, sayı sınıfları kümelerini kullanmakta ve matematiğin bütün alanlarından yararlanmaktadır. Cebirsel sayılar, tamsayılara cebirin bütün işlemleri uygulanarak elde edilen sayılardır. Kuramlarının iki kökeni vardır: x türünden bir polinom denklemi çözme koşullarının incelenmesi ve alman okulunu (E. E. Kummer, R. Dedekind), Z deki bölünebilme kuramını cebirsel tamsayılar halkasına genişletmeye götüren Fermat’nın “büyük” teoremini çözme girişimleri. L. Kronecker, daha sonra D. Hilbert sınıf cisimleri kuramını Galois kuramına bağladılar ve bir süre sonra, C. Chevalley yerel tıkız topolojik gruplarda daha yalın bir aritmetik inceledi. Genel uyumlu çözümleme ve Lie grupları kuramı da aynı biçimde bu incelemeye konu oldu. Üstün sayılar (cebirsel olmayan), katsayıları tamsayı olan başka hiçbir denklemin kökü olmaz ve ancak çözümlemenin yöntemleriyle tanımlanabilir.
J. Liouville bu sayıların varlıklarını tanıtladı (1844), G. Cantor frenkanslarını inceledi, bazıları çözümlemenin değişmezleri olan özel sayıların üstün sayı olma niteliği adım adım C. Hermite (e: 1872), F. Lin- demann T: 1882), K. VVeıerstrass (Log 2) ve C. L. Siegel (1932) tarafından ortaya kondu. Üstünlüğün çağdaş tanıtlamalarında, P G. Lejeune-Dirichlet, H. Minkovvski, A. Thue ve Siegel tarafından hazırlanan "çekmece ilkesi"nden yararlanılmıştır (nesneler, kendi sayılarından daha küçük sayıdaki çekmecelere dağıtılmışsa, bu durumda, çekmecelerden biri en az iki nesne içerecektir) ve bu yöntem A. O. Guelfond ve. T. Schneider'i Hilbert’in yedinci probleminde biçimlenen Euler sanısini tanıtlamaya yöneltmiştir; Hilbert problemi şöyledir: a bir cebirsel sayı ise (0 dan ve 1 den farklı) ve b de orandışı cebirsel bir sayı ise, a>> üstün sayıdır. Cebirsel ve üstün sayıların incelenmesi, Thue (1909), Siegel (1929), Dyson, K. F. Roth ve A. Baker tarafından açıklanan yeni yaklaştırım yöntemleri sağlamak için sürekli kesirlerin incelenmesini izlemiştir. Son üstünlük ölçütlerinde. H. Minkovvski tarafından ortaya atılan sayılar geometrisi (R. Salem, C. Pisot) ile sayıların analitik kuramı da kullanılmıştır. Tek amaca yönelik olarak C. G. J. Jacobi’nin yararlandığı bu kuram, sonlu aritmetik dizilerin, M gibi, sonsuz sayıda asal sayı içermesi özelliğini tanıtlamak için Lejeune-Dirichlet tarafından geliştirildi (1837); bu özellik N. Shapiro tarafından karmaşık tamsayılarla genişletildi (1950). Yine bu kuram Goldbach sanısını, VVaring sanısını tanıtlamada (G. H. Hardy, J. E. Littlevvood, i. M. Vinogradov), iki ardışık asal sayıyı ayıran aralığı incelemede (P Erdös, Turan, Procharz, H. ishikava, G. Ricci) kullanıldı, ama özellikle bu kuram x ten küçük asal sayıların sayısını gösteren T (x)dağılım fonksiyonunu incelemek
1. Canlı ya da cansız varlıkları saymaya, sayımını yapmaya, nesneleri sınıflandırmaya, nicelikleri ölçmeye yarayan kavram: Sayı saymayı öğrenmek.
Sponsorlu Bağlantılar
3. Aynı türden öğelerin çokluğu, nicelik: Düşman sayı olarak bizden çok üstün. Bu önlemler hoşnutsuzların sayısını artırabilir. O yıllarda okuyan insan sayısı birkaç bini aşmazdı.
4. Daha büyük nicelik, toplam, sayı avantajı: Sayıyla yenmek
5. Süreli yayınların ayrı ayrı çıkan her bölümü, her fasikülü: Bu derginin son sayısı olağanüstüydü.
6. Sıf. + sayıda, şu ya da bu çoklukta: Az, çok, belli sayıda okuyucu.
7. Sayım suyum yok, "oyunun kurallarına uyulmadığı için kazanılan sayılar geçerli değil, yeniden başlamamız gerekir" anlamında oyun oynarken çocukların kullandığı söz. || Sayısını Allah bilir, bir şeyin sayılmakla bitmeyecek kadar çok olduğunu vurgulamak için kullanılır. || Bir şeyi (bir kimseye) sayıyla vermek, onu verirken cömert olmamak.
—Anayas. huk. Yetersayı, bir seçimin kazanılması için gerekli en az oy sayısı. (Seçim yeter sayısı da denir.)
—Arit. N , Z , D , Q , R ya da C kümelerinden birinin elemanı (NCZCDCOC RC C kapsama bağıntısıyla birbiri içinde bulunan kümeler) [Sayı sözcüğü özellikle ilköğretimde kullanılır, ama daha sonra çok belirsiz biçim alır ve doğal, tam, ondalık, oransal, gerçek ya da karmaşık sözcüklerinin tek başına, kimi kez de sonlarına "sayı" sözcüğünü ekleyerek kullanılması yeğlenir. || “Altın sayı.
—Bilş. Bir sayılama sisteminde, tabandan daha küçük pozitif bir tamsayıyı göstermede kullanılan simge. (2 tabanında, bir sayı ancak "1” ve "0” değerlerini alabilir ve bir bitle gösterilir.)
—Dilbil. Tekil ile çoğul, kimi dillerde de ikil arasındaki karşıtlığı belirtmeye yarayan dilbilgisel kategori. (Türkçede, dilbilgisel sayı kategorisi ikili bir sistemdir. Bir işaretin [-lar/-ler] yokluğu ile varlığı arasında ikili bir sistemdir ve konuşucu bu sistemi tekilliği ya da çoğulluğu belirtmek için kullanır.) || Sayı sıfatı, sayıya, sıraya, dağılıma ya da bir bütünü bölümlemeye ilişkin bir fikri açıklayan sıfat (asıl sayı sıfatı, sıra sayı sıfatı, üleştirme sayı sıfatı, kesir sayı sıfatı). [Bk. ansikl. böl.]
—Dübilg. Sayı adı, asıl sayı sıfatı; daha genel anlamda bir sayıyı belirtmeye yarayan sözcük (asıl, sıra, kesir vb ).
—Eczc. Bir majistral formülün sonuna, fransızca kısaltılmış şekli olan no. halinde eklenerek, bu formüle göre hazırlanacak ve verilecek birim ilaç miktarını gösterir
—geom. Sayılar geometrisi, sayılar kuramının, iç alanına ilişkin bilgilerin göz önüne alındığı bir eğrinin, koordinatları tamsayı olan noktalara göre konumunu belirlemeye çalışan bölümü. (Minkovvski teoremi bu araştırmalardan doğmuştur.)
—Kim. müh. Özgün sayı, kimya mühendisliğinde yasaların basit bir biçimde gösterilmesini sağlayan fiziksel büyüklüklerin boyutsuz oranı. (Sözkonusu sayılar, modeller kuramında bir maket ya da sanayi- sel ilkörnek için, benzerlik koşullarını, değerlerinin eşitliğinde ifade etmeye yarayan Reynolds, Mach, Nusselt sayılarıdır.)
—Kronol. Altın sayı, 19 yıl süren ay çevrimi; halk meclisi (ekklesia) takvimini düzenlemekte kullanıldı. (İ.Ö. V. yy.'da atinalı gökbilimci Meton tarafından ortaya atılan ve takvimin düzenlemesinde çok önemli bir yer tuttuğu düşünülen altın sayı, Yunanlılar tarafından kamu yapılarının üzerine altın harflerle kazınıyordu.)
—Küm. kur. Sıra sayısı. Şu koşulları gerçekleyen a kümesi: 1. x e y bağıntısı a üzerinde sıkı olan iyi sıralama bağıntısıdır; 2. a geçişli bir kümedir, yani x £ ot, x c a yı gerektirir. [ a nın bir sıra sayısı olduğunu göstermek için Or (a) yazılır.] (ORDİNAL de denir.) [Bk. ansikl. böl ]
—Mat. Sayılar kuramı, aritmetiğin uzantısı olan ve cebirsel geometri, analitik fonksiyonlar kuramı ve gruplar kuramı yardımıyla, Diophantos denklemleri, Diophan- tos yaklaştırımları, asal sayılar, VVaring sanısı, Goldbach sanısı, orandışı sayılar, cebirsel ve üstün sayılarda ortaya çıkan geleneksel problemleri çözmeye çalışan matematik dalı. (Bk. ansikl. böl.)
—Oy. Her kâğıda verilen ve oyuna göre değişen değer birimi. || Oyun zarının her bir yüzündeki noktaların toplamı. || Her atıştan sonra elde edilen ve önceden belirlenmiş bir toplama ulaşıldığında oyunu kazananı belirleyen puan. || Flş’in eşanlamlısı. || Bir partide her oyuncunun kazandığı puanların hesabı. || Bezikte as ve onlu. (Eşanl. BEZİK.) || Bazı kâğıt oyunlarında örneğin bezikte, aynı renkteki bazı kâğıtların oluşturdukları puan. || Sayı almak, aynı renk kâğıtta, rakibininkinden daha fazla sayı elde etmek. || Sayı kâğıdı, üstünde surat bulunmayan ve belirttiği sayı değerinde olan iskambil kâğıdı. || Bir sayı yapmak, bilardoda karambol yapmak. || Giriş sayıları, bazı iskambil oyunlarında oynamaya başlamadan önce kazanılan sayılar.
—Petrokim. İNDİS'in eşanlamlısı.
—Spor. (Teniste, masatenisinde, voleybolda) Oyun, set, maç sayısı, kazanma durumunda oyunun, setin ya da maçın alınmasını sağlayan servis atışı.
—Tayfölç. Dalga sayısı, tayfgözlemde bir ışınımı nitelemek için kullanılan büyüklük. (Bu, 1 cm'deki dalga boylarının sayısı, yani santimetre cinsinden ifade edilen dalga boyunun tersidir.)
—ANSİKL. Arit. Altın sayı. Bu sayının kullanımına ilişkin ilk örneklere, eski mısır sanat eserlerinde rastlanır. Geometrik özelliklerinin esası Eukleides’in Stoikheia adlı yapıtında bulunmaktadır.
—Dilbil. Asıl sayı sıfatları kategorisinde, sözce içinde özgül belirleyici işlevi gören yalın ya da bileşik (kuramsal olarak birden sonsuza dek giden belli sayıdaki birimleri simgeleyen) biçimler toplanır: çocuk I BİR çocuk I ON İKİ çocuk. Bu birimler eşlik ettikleri sayılabilir adlarla gösterilen nesnelerin kesin sayısını gösterir. Sıra sayı sıfatlarıysa, asıl sayı sıfatlarına -inci, -inci, -ncu, -üncü soneklerinin katılmasıyla elde edilen türetme biçimlerdir; niteleme sıfatları gibi kullanılırlar ve sıra belirtirler (ikinci gün). Dağılımı belirten üleştirme sayı sıfatları asıl sayılara -er, -ar / -şar, -şer eklerinin getirilmesiyle türetilen biçimlerdir (ikişer ikişer geldiler). Kesir sayı sıfatları ise bir bütünün bölümlerini belirtmek üzere, bütünün kaça bölündüğünü gösteren ilk sayıya eklenen -da (bulunma eki) ve bu parçalardan kaçının alındığını gösteren ikinci sayıyla oluşturulan bir öbek halinde kurulur (üçte iki). Bunlardan başka bir bütünü gösteren (bir düzine) adlar da vardır.
—Mat. Sayılar kuramının tarihçesi, Gauss, Disçuisitiones arithmeticae (1801) adlı yapıtında önemli bir kuramsal atılım yapıncaya kadar bu kuram aritmetik kuramından ayırt edilemedi: Gauss uygunluklar kuramını, daha sonra H. J. S. Smith, A. Hurvvitz ve H. Poincarâ’nin geliştireceği biçimler kuramını sistemleştirdi ve cebirsel sayılar kuramının temellerini attı. O zamandan beri çağdaş kuram, sayı sınıfları kümelerini kullanmakta ve matematiğin bütün alanlarından yararlanmaktadır. Cebirsel sayılar, tamsayılara cebirin bütün işlemleri uygulanarak elde edilen sayılardır. Kuramlarının iki kökeni vardır: x türünden bir polinom denklemi çözme koşullarının incelenmesi ve alman okulunu (E. E. Kummer, R. Dedekind), Z deki bölünebilme kuramını cebirsel tamsayılar halkasına genişletmeye götüren Fermat’nın “büyük” teoremini çözme girişimleri. L. Kronecker, daha sonra D. Hilbert sınıf cisimleri kuramını Galois kuramına bağladılar ve bir süre sonra, C. Chevalley yerel tıkız topolojik gruplarda daha yalın bir aritmetik inceledi. Genel uyumlu çözümleme ve Lie grupları kuramı da aynı biçimde bu incelemeye konu oldu. Üstün sayılar (cebirsel olmayan), katsayıları tamsayı olan başka hiçbir denklemin kökü olmaz ve ancak çözümlemenin yöntemleriyle tanımlanabilir.
J. Liouville bu sayıların varlıklarını tanıtladı (1844), G. Cantor frenkanslarını inceledi, bazıları çözümlemenin değişmezleri olan özel sayıların üstün sayı olma niteliği adım adım C. Hermite (e: 1872), F. Lin- demann T: 1882), K. VVeıerstrass (Log 2) ve C. L. Siegel (1932) tarafından ortaya kondu. Üstünlüğün çağdaş tanıtlamalarında, P G. Lejeune-Dirichlet, H. Minkovvski, A. Thue ve Siegel tarafından hazırlanan "çekmece ilkesi"nden yararlanılmıştır (nesneler, kendi sayılarından daha küçük sayıdaki çekmecelere dağıtılmışsa, bu durumda, çekmecelerden biri en az iki nesne içerecektir) ve bu yöntem A. O. Guelfond ve. T. Schneider'i Hilbert’in yedinci probleminde biçimlenen Euler sanısini tanıtlamaya yöneltmiştir; Hilbert problemi şöyledir: a bir cebirsel sayı ise (0 dan ve 1 den farklı) ve b de orandışı cebirsel bir sayı ise, a>> üstün sayıdır. Cebirsel ve üstün sayıların incelenmesi, Thue (1909), Siegel (1929), Dyson, K. F. Roth ve A. Baker tarafından açıklanan yeni yaklaştırım yöntemleri sağlamak için sürekli kesirlerin incelenmesini izlemiştir. Son üstünlük ölçütlerinde. H. Minkovvski tarafından ortaya atılan sayılar geometrisi (R. Salem, C. Pisot) ile sayıların analitik kuramı da kullanılmıştır. Tek amaca yönelik olarak C. G. J. Jacobi’nin yararlandığı bu kuram, sonlu aritmetik dizilerin, M gibi, sonsuz sayıda asal sayı içermesi özelliğini tanıtlamak için Lejeune-Dirichlet tarafından geliştirildi (1837); bu özellik N. Shapiro tarafından karmaşık tamsayılarla genişletildi (1950). Yine bu kuram Goldbach sanısını, VVaring sanısını tanıtlamada (G. H. Hardy, J. E. Littlevvood, i. M. Vinogradov), iki ardışık asal sayıyı ayıran aralığı incelemede (P Erdös, Turan, Procharz, H. ishikava, G. Ricci) kullanıldı, ama özellikle bu kuram x ten küçük asal sayıların sayısını gösteren T (x)dağılım fonksiyonunu incelemek
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.