ARKA

1. Ünün karşıtı olan taraf; geri: Arkada durun. Arkaya bakmak.
Sponsorlu Bağlantılar
3. Bir şeyin önüne karşıt olarak geride bulunan bölümü: Paketleri arabanın arkasına koy. Kafatasının arkası.
4. Bir şeyin asıl yüzüne, ön ya da göze çarpan ilk yüzüne karşıt yüzü; tersi: Halının, sayfanın arkası.
5. Gövdenin sırt bölümü: Arkam ağrıyor.
6. Bir kimsenin bedeni, üstü, sırtı (iyelik ekiyle): Arkana bir şey al. Arkandakini çıkar.
7. Bir şeyin geride kalan bölümü, gerisi, devamı: Yemeğin arkası yok. Arkasını yarın anlatırsın.
8. Bir şeyin gizlenen, görünmeyen yönü: Bu neşenin arkasında neler var?
9. Bir kimseye destek olan güçlü kimse ya da kimseler: Arkan var mı?
10. Elbisenin sırta gelen bölümü: Ceketin arkası.
11. Sandalye, koltuk vb.'nin arkalığı: Paltonu sandalyenin arkasına as.
12. insanın ya da hayvanın kalça ve kıçını kapsayan bölümü: Arkasına bir tekme atmak.
13.
- Arka arka, geriye doğru.
- Arka arkaya, arkası arkasına, art arda, peşpeşe, birbirini izleyerek: Arka arkaya beş el silah atıldı.
- Arka arkaya, sırt sırta vermek, birleşmek, dayanışmak.
- Bir kimseye arka çevirmek, ona eski dostluğunu, yakınlığını göstermemek.
- Bir kimseye arka çıkmak, onu başkalarına karşı koruyup kayırmak.
- Arka üstü, arkası üstü, sırtı yere gelecek biçimde sırtüstü.
- Bir kimseye arka vermek, onu destekleyerek yüreklendirmek. Arkada, geride, geçmişte; bu dünyada anlamıyla kullanılır: Köyleri arkada bırakıyoruz. Arkada bıraktığı yıllar. Arkada kalanların acısı. Arkada hanlar, apartmanlar bırakmak.
- Arkadan arkaya, gizli gizli, belli etmeden, sinsice: Meğer arkadan arkaya ne işler çeviriyormuş.
- Arkadan, arkasından konuşmak, bir kimsenin dedikodusunu yapmak, aleyhinde konuşmak.
- Bir kimseyi arkadan vurmak, ona dost gibi davranarak sinsice kötülük etmek, ihanette bulunmak.
- Arkası gelmek, sürmek, kesilmemek: Bakalım bu yardımların arkası gelecek mi?
- Arkası mihrapta, etkili ve güçlü birine güvenen,ondan destek alan bir kimsenin bu yönünü anlatmak için kullanılır.
- Arkası pek, güçlü bir kimseden yardım gören, sağlam bir şeye sırtını vermiş birinin bu durumunu belirtmek için söylenir. Arkası sıra, peşi sıra, ardından, arkasından.
- Arkası, sırtı yere gelmemek, yenilgiye uğramamak, gücünü ve yerini korumak: yirmi yıl güreşmiş, bir kez bile arkası yere gelmemişti.
- Arkası yufka, sevilen bir yemeğin ardından başka önemli bir yemeğin bulunmadığını belirtmek için söylenir.
- Bir kimseyi, bir şeyi arkasına almak, onu taşımak, sırtına koymak.
- Bir kimseyi arkasına almak, etkili, güçlü bir kimsenin yardımını, koruyuculuğunu sağlamak.
- Arkasına bakmadan gitmek, geride kalanlara duygularını belirtecek bir davranışta bulunmadan bir yerden uzaklaşmak; öfkelenme, kızma, utanma vb. nedenlerle bulunduğu yerden fırlayıp gitmek.
- Bir işin arkasına düşmek, onu bitirmek için aralıksız çalışmak.
- Bir kimsenin, bir şeyin arkasına saklanmak, onun koruyuculuğuna sığınmak: Babasının arkasına sığınıp herkese meydan okurdu. Milletvekilliği dokunulmazlığının arkasına sığınmak.
- Bir kimsenin arkasına düşmek, takılmak, onu izlemek, onun ardından ayrılmamak.
- Arkasında bir kimse (olmak), o kimsenin destek ve koruyuculuğundan yararlanmak ya da sürekli gözetimi altında bulunmak: isyancıların arkasında ordudan bazı kimseler varmış. Babam her zaman arkamdadır.
- (Bir kimsenin) arkasında dolaşmak, gezmek, işini yapıp sonuçlandıracak kimseyi izleyerek, onunla görüşme olanağı bulmaya çalışmak.
- Arkasında yumurta küfesi yok ki, verdiği sözden cayan, sık sık düşünce ve tutum değiştirmede bir sakınca görmeyen kimselerin bu tutumunu vurgulamak için söylenir.
- Arkasından, zaman içinde bir şeyden sonra: Ünce babası arkasından da annesi ölmüştü; bir kimse orada yokken, gıyabında: Arkasından atıp tuttular.
- Bir işin arkasından koşmak, onu yapmaya, bitirmeye çalışmak.
- Bir kimsenin arkasından koşmak, ona ilgi duymak: Arkamdan koştuğun günleri unuttun mu?
- Arkasından sürüklemek - SÜRÜKLEMEK.
- Arkasından teneke çalmak, bir kimseyi aşağılayarak, onurunu kırıcı biçimde bir yerden kovmak, buna sevinmek.
- Bir işin ya da bir şeyin arkasını almak, onu bitirmek.
- Arkasını, peşini bırakmamak, bir şeyi izlemekten vazgeçmemek.
- Bir kimseye arkasını dayamak, ondan güç almak.
- Arkasını getirememek, istekle başladığı bir işi sürdürüp sona erdirememek.
- Bir kimsenin arkasını sıvazlamak, onu okşayıp severek yüreklendirmek.
- Bir şeye arkasını, sırtını vermek, ona arkasını çevirmek, dönmek ya da dayamak: Güneşe arkasını verip çömeldi. Duvara arkasını verdi.
- Bir kimseye arkasını vermek, ona dayanmak, yaslanmak.
- Arkaya bırakmak, bir işin yapımını sonraya, başka bir zamana bırakmak, ertelemek.
- Arkaya kalmak, arkada kalmak.
—
- Arkaya dönme, bir kâğıdın arka yüzünü basma eylemi .
- Arkaya dönmek, ÇEVİRMEK’ın eşanlamlısı.
- Arkaya verme, basılı kâğıtta mürekkebin arka yüze geçmesi ve böylece ön yüzdeki yazı ya da resmin arka yüzden görülebilmesi için uygulanan işlem.
Kaynak: MsXLabs.org & Büyük L.
Son düzenleyen Safi; 6 Mayıs 2017 14:02
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
🌘 🚀