SERMEK g. f.
1. Bir şeyi (bir yere) sermek, onu uzunlamasına, enlemesine bir yerin, bir şeyin üzerini örtecek biçimde yaymak: halı sermek. Masanın üstüne bir örtü sermek. Duvan boyamadan önce yere kağıt sermek.
2. Bir şeyi sermek, kıvrılmış, katlanmış bir şeyi açmak, yaymak: Yataktan sermek.
3. Çamaşın, çamaşırları sermek, kuruması için bir yere asmak, yaymak.
4. Bir şeyi (bir yere) sermek, kurutmak için bir yüzeye dağıtarak yaymak: Dama bulgur, tarhana sermek.
5. Mallan, çeyizleri vb (bir yere) semıek, onları görülmek, satılmak üzere bir yere dizmek, yerleştirmek, sergilemek.
6. Bir kimseyi (yere) sermek, onu devirmek, düşürmek, boylu boyunca yatırmak: Harika bir sol vuruşla rakibini yere serdi.
7. Tkz. Bir şeyi sermek, onunla ilgilenmemek, onu önemsememek, boşlamak, savsaklamak: ödevlerini, işlerini sermek.
8. Bir şeyi (soyut) bir kimsenin, gözlerinin önüne sermek, bir şeyi tüm yönleriyle ortaya koymak, açıklamak: Gerçeği tüm çıplaklığıyla gözlehnizin önüne serdim.
9. Sere serpe, yayılıp dağılarak, geniş geniş açılıp dökülerek, sıkışmadan: Herkes evin bir köşesine sere serpe uzandı. Yer çok, sere serpe otumn.
—Geom. Bir çokgeni sermek, kimi Izometriler yardımıyla bu çokgenin serimini yapmak.
—Kâğ. san. Boyalı kâğıt üreten fabrikalarda, bir kâğıt rulosunu, boyamadan sonra yayarak kurutmak.
♦ serdirmek ettirg. f. Sermek, yaymak eylemini yaptırmak.
♦ serilmek dönüşl. f.
1. Bir yere uzanmak, yayılmak; uzanıp kalmak: Divana serilmiş, uyukluyor. Kapının önünde kayıp kaldırıma senidi.
2. Senlip serpilmek, büyüyüp gelişmek: Bir yılda bayağı senlip serpildi; kollannı bacaklarını açarak rahat bir biçimde yatmak. || Senlip yatmak, boylu boyunca uzanarak rahatça yatmak.
♦serilmek edilg. f. Bir yere senlmek, bir şey sözkonusuysa, yayılmak: Çamaşırlar senidi. Yere boydan boya halılar seni- mişti. Çeyizler senlecek.
1. Bir şeyi (bir yere) sermek, onu uzunlamasına, enlemesine bir yerin, bir şeyin üzerini örtecek biçimde yaymak: halı sermek. Masanın üstüne bir örtü sermek. Duvan boyamadan önce yere kağıt sermek.
Sponsorlu Bağlantılar
3. Çamaşın, çamaşırları sermek, kuruması için bir yere asmak, yaymak.
4. Bir şeyi (bir yere) sermek, kurutmak için bir yüzeye dağıtarak yaymak: Dama bulgur, tarhana sermek.
5. Mallan, çeyizleri vb (bir yere) semıek, onları görülmek, satılmak üzere bir yere dizmek, yerleştirmek, sergilemek.
6. Bir kimseyi (yere) sermek, onu devirmek, düşürmek, boylu boyunca yatırmak: Harika bir sol vuruşla rakibini yere serdi.
7. Tkz. Bir şeyi sermek, onunla ilgilenmemek, onu önemsememek, boşlamak, savsaklamak: ödevlerini, işlerini sermek.
8. Bir şeyi (soyut) bir kimsenin, gözlerinin önüne sermek, bir şeyi tüm yönleriyle ortaya koymak, açıklamak: Gerçeği tüm çıplaklığıyla gözlehnizin önüne serdim.
9. Sere serpe, yayılıp dağılarak, geniş geniş açılıp dökülerek, sıkışmadan: Herkes evin bir köşesine sere serpe uzandı. Yer çok, sere serpe otumn.
—Geom. Bir çokgeni sermek, kimi Izometriler yardımıyla bu çokgenin serimini yapmak.
—Kâğ. san. Boyalı kâğıt üreten fabrikalarda, bir kâğıt rulosunu, boyamadan sonra yayarak kurutmak.
♦ serdirmek ettirg. f. Sermek, yaymak eylemini yaptırmak.
♦ serilmek dönüşl. f.
1. Bir yere uzanmak, yayılmak; uzanıp kalmak: Divana serilmiş, uyukluyor. Kapının önünde kayıp kaldırıma senidi.
2. Senlip serpilmek, büyüyüp gelişmek: Bir yılda bayağı senlip serpildi; kollannı bacaklarını açarak rahat bir biçimde yatmak. || Senlip yatmak, boylu boyunca uzanarak rahatça yatmak.
♦serilmek edilg. f. Bir yere senlmek, bir şey sözkonusuysa, yayılmak: Çamaşırlar senidi. Yere boydan boya halılar seni- mişti. Çeyizler senlecek.
Kaynak: Büyük Larousse
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.