SİLMEK g. f.
1. Bir ıslaklığı (araç tümleci +) silmek, bir yerdeki ıslaklığı, bir beze emdirerek gidermek, kurulamak: Hastanın alnındaki teri silmek. Elindeki mendille gözyaşlarını silmek. Yerlere saçılan suyu silmek.
2. Bir şeyi (araç tümleci +) silmek, o şeyi, genellikle ıslak bir bezle ovarak temizlemek; tozundan, kirinden arındırmak: Camlan silmek. Yemekten sonra çocukların elini ağzını silmek.
3. Bir lekeyi, bir izi, bir yazıyı vb. (araç tümleci +) silmek, sürterek, ovarak, kazıyarak vb. ya da özel bir gereçle, bir maddeyle, bir yöntemle gidermek, yok etmek: Tahtadaki bir sözcüğü silgiyle silmek. Banttaki kaydı silmek. Parmak izlerini silmek.
4. Bir yüzeyi silmek, orada yazılı, kayıtlı bir şeyi gidermek, ortadan kaldırmak: Tahtayı silmek. Başka bir müzik kaydederek bandı silmek.
5. Bir şeyi, bir şeyden silmek, onu oradan kaldırmak, yok etmek: Bir ülkeyi haritadan silmek. Bir anıyı belleğinden silmek; üzerini çizerek ya da karalayarak iptal etmek: Listeden bir kimsenin adını silmek.
6. Sil baştan, büyük çabalarla ortaya konan bir işin, herhangi bir nedenle yok sayılarak yeniden yapılacağını vurgulamak için kullanılır. || Silip süpürmek, her tarafı iyice temizlemek; sofraya konanların tümünü yemek, bitirmek: Ben bir lokma alana değin o hepsini silip süpürdü; ne var ne yoksa hepsini alıp götürmek ya da yok etmek: Bir sel geldi, ekinlerimizin tümünü silip süpürdü. || Ayağını, ayaklarını (bir şeye) silmek, ayaklarını bir şeye sürterek, ayakkabılarının çamurunu gidermek. || Burnunu silmek, burnunu temizlemek. || Gözyaşlarını silmek, artık ağlamamak, gözyaşlarını kurulamak.
—Grav. Planşı silmek, ofort çalışmasında yedirme işleminden sonra planşın üzerindeki verniği çıkarmak.
♦sildirmek ettirg. f. Bir şeyin silinmesini, kurulanmasını, temizlenmesini ya da giderilmesini, yok edilmesini sağlamak: Yerleri, kapıları sildirmek. Yazı tahtasını bir öğrenciye sildirmek. Banttaki kaydı sildirmek.
♦ sildirilmek edilg. f. Sildirmek eylemine konu olmak.
♦sildirtmek ettirg. f. Sildirmek eylemini yaptırmak.
♦ silinmek dönş. f.
1.Kendi kendini silmek, ıslak bezle vb. silerek kirlerinden arınmak: Sular kesilince şöyle bir silinip giyinmek zorunda kaldık.
2. Kurulanmak: Duştan çıkınca iyice silinmeden eşofmanlarınızı giymeyin.
♦ silinmek dönşl. f. ve edilg. f.
1. Somut bir şeyden söz ederken, seçilmez olmak, silikleşmek ya da yok olmak: Zamanla yazılar silinmiş, metin okunmaz olmuştu. Bu bant silinmiş.
2. Soyut bir şeyden söz ederken, canlılığını yitirmek, yok olmak; unutulmak: Bu olay belleklerden silinmeyecektir.
3. Silinip gitmek, sözkonusu bir şeyse, çok kısa bir süre içipde yok olmak, gözden kaybolmak, unutulup gitmek: Sonra o iki karaltı da silinip gitti. Adı da belleklerden silinip gitti.
—inş. Silinmiş kesme taş, yüzeyi düz gibi görünmekle birlikte derinliği 0,2 mm’den az, rasgele ince çiziklerle kaplı kesme taş. (Silinmiş kesme taş, kumtaşı ve su ya da eşdeğer bir aşındırıcı kullanarak yüzeye elle ya da cilalama makinesiyle sürterek elde edilir.)
♦silinmek edilg. f. Bir şeyden söz ederken, bir bezle ovularak temizlenmek, tozundan, kirinden arıtılmak: Kapılar camlar silindi.
1. Bir ıslaklığı (araç tümleci +) silmek, bir yerdeki ıslaklığı, bir beze emdirerek gidermek, kurulamak: Hastanın alnındaki teri silmek. Elindeki mendille gözyaşlarını silmek. Yerlere saçılan suyu silmek.
Sponsorlu Bağlantılar
3. Bir lekeyi, bir izi, bir yazıyı vb. (araç tümleci +) silmek, sürterek, ovarak, kazıyarak vb. ya da özel bir gereçle, bir maddeyle, bir yöntemle gidermek, yok etmek: Tahtadaki bir sözcüğü silgiyle silmek. Banttaki kaydı silmek. Parmak izlerini silmek.
4. Bir yüzeyi silmek, orada yazılı, kayıtlı bir şeyi gidermek, ortadan kaldırmak: Tahtayı silmek. Başka bir müzik kaydederek bandı silmek.
5. Bir şeyi, bir şeyden silmek, onu oradan kaldırmak, yok etmek: Bir ülkeyi haritadan silmek. Bir anıyı belleğinden silmek; üzerini çizerek ya da karalayarak iptal etmek: Listeden bir kimsenin adını silmek.
6. Sil baştan, büyük çabalarla ortaya konan bir işin, herhangi bir nedenle yok sayılarak yeniden yapılacağını vurgulamak için kullanılır. || Silip süpürmek, her tarafı iyice temizlemek; sofraya konanların tümünü yemek, bitirmek: Ben bir lokma alana değin o hepsini silip süpürdü; ne var ne yoksa hepsini alıp götürmek ya da yok etmek: Bir sel geldi, ekinlerimizin tümünü silip süpürdü. || Ayağını, ayaklarını (bir şeye) silmek, ayaklarını bir şeye sürterek, ayakkabılarının çamurunu gidermek. || Burnunu silmek, burnunu temizlemek. || Gözyaşlarını silmek, artık ağlamamak, gözyaşlarını kurulamak.
—Grav. Planşı silmek, ofort çalışmasında yedirme işleminden sonra planşın üzerindeki verniği çıkarmak.
—Mak. san. Metallerin yüzeyini, küçük pürüzleri bir siliciyle gidererek parlatmak.
—Oy. Silip süpürmek, oyun masası üzerindeki paranın tümünü kazanmak.
—Tekst. İplikçilikte, tarak dişlerinin arasına dolan tekstil hurdalarını temizlemek.
—Oy. Silip süpürmek, oyun masası üzerindeki paranın tümünü kazanmak.
—Tekst. İplikçilikte, tarak dişlerinin arasına dolan tekstil hurdalarını temizlemek.
♦ sildirilmek edilg. f. Sildirmek eylemine konu olmak.
♦sildirtmek ettirg. f. Sildirmek eylemini yaptırmak.
♦ silinmek dönş. f.
1.Kendi kendini silmek, ıslak bezle vb. silerek kirlerinden arınmak: Sular kesilince şöyle bir silinip giyinmek zorunda kaldık.
2. Kurulanmak: Duştan çıkınca iyice silinmeden eşofmanlarınızı giymeyin.
♦ silinmek dönşl. f. ve edilg. f.
1. Somut bir şeyden söz ederken, seçilmez olmak, silikleşmek ya da yok olmak: Zamanla yazılar silinmiş, metin okunmaz olmuştu. Bu bant silinmiş.
2. Soyut bir şeyden söz ederken, canlılığını yitirmek, yok olmak; unutulmak: Bu olay belleklerden silinmeyecektir.
3. Silinip gitmek, sözkonusu bir şeyse, çok kısa bir süre içipde yok olmak, gözden kaybolmak, unutulup gitmek: Sonra o iki karaltı da silinip gitti. Adı da belleklerden silinip gitti.
—inş. Silinmiş kesme taş, yüzeyi düz gibi görünmekle birlikte derinliği 0,2 mm’den az, rasgele ince çiziklerle kaplı kesme taş. (Silinmiş kesme taş, kumtaşı ve su ya da eşdeğer bir aşındırıcı kullanarak yüzeye elle ya da cilalama makinesiyle sürterek elde edilir.)
♦silinmek edilg. f. Bir şeyden söz ederken, bir bezle ovularak temizlenmek, tozundan, kirinden arıtılmak: Kapılar camlar silindi.
Kaynak: Büyük Larousse
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.