SURAT, -tı a. (ar. şereften).
1. Tkz. insan yüzü, çehre: Suratını boyamışsın, yıka da gel. Suratını görünce hemen tanıyacaksınız. Çirkin bir surat.
2. Somurtkanlık, asık yüzlülük: Kimse senin suratını çekmek zorunda değil.
3. Surat asmak, hoşnutsuzluğunu kaşlarını çatarak yüzüne sert, küskün ve dargın bir görünüm vererek, göstermek; somurtmak. || Surat, suratı bir karış, öfkeli, küskün, asık suratlı, somurtkan. || Surat düşkünü, çirkin. || (Birine) surat etmek, bir kimseye karşı küskün durmak, güleryüz göstermemek. || Surat katmamak, hiçbir şeyden utanç duymamak, utanma duygusunu yitirmek. || Surat değil mahkeme duvarı, hiçbir şeyden utanmayan, utanması sıkılması olmayan. || Surata bak, süngüye davran, aşırı ölçüde asık suratlı olan kimselerin bu yönünü vurgulamak için alay yollu söylenir.|| Suratı değişmek, karşılaştığı bir durum, gördüğü bir şey vb. nedeniyle yüzünün ifadesi sertleşmek. || Suratı kasap süngeriyle silinmiş, utanma, sıkılma duygusunu yitirmiş; arsız. || Suratına bakanın kırk yıl işi rast gitmez, bir kimsenin uğursuzluğunun yüzünden aktığını belirtmek için söylenir. || Suratına indirmek, tokat atmak. || Suratından, yüzünden düşen bin parça olmak, aşırı ölçüde canının sıkıldığını somurtarak açıkça belli etmek. || Suratını, yüzünü ekşitmek, buruşturmak, yüzüne, memnun olmadığını, canının sıkıldığını belirten bir anlam vermek.
—Oy. Üzerinde insan resmi olan oyun kâğıdı (papaz, kız, oğlan).
1. Tkz. insan yüzü, çehre: Suratını boyamışsın, yıka da gel. Suratını görünce hemen tanıyacaksınız. Çirkin bir surat.
Sponsorlu Bağlantılar
3. Surat asmak, hoşnutsuzluğunu kaşlarını çatarak yüzüne sert, küskün ve dargın bir görünüm vererek, göstermek; somurtmak. || Surat, suratı bir karış, öfkeli, küskün, asık suratlı, somurtkan. || Surat düşkünü, çirkin. || (Birine) surat etmek, bir kimseye karşı küskün durmak, güleryüz göstermemek. || Surat katmamak, hiçbir şeyden utanç duymamak, utanma duygusunu yitirmek. || Surat değil mahkeme duvarı, hiçbir şeyden utanmayan, utanması sıkılması olmayan. || Surata bak, süngüye davran, aşırı ölçüde asık suratlı olan kimselerin bu yönünü vurgulamak için alay yollu söylenir.|| Suratı değişmek, karşılaştığı bir durum, gördüğü bir şey vb. nedeniyle yüzünün ifadesi sertleşmek. || Suratı kasap süngeriyle silinmiş, utanma, sıkılma duygusunu yitirmiş; arsız. || Suratına bakanın kırk yıl işi rast gitmez, bir kimsenin uğursuzluğunun yüzünden aktığını belirtmek için söylenir. || Suratına indirmek, tokat atmak. || Suratından, yüzünden düşen bin parça olmak, aşırı ölçüde canının sıkıldığını somurtarak açıkça belli etmek. || Suratını, yüzünü ekşitmek, buruşturmak, yüzüne, memnun olmadığını, canının sıkıldığını belirten bir anlam vermek.
—Oy. Üzerinde insan resmi olan oyun kâğıdı (papaz, kız, oğlan).
Kaynak: Büyük Larousse
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.