RAHATLAMAK gçz. f.
1. Bir kimse söz konusuysa, üzüntü, sıkıntı, tedirginlik yaratan bir sorunun, bir durumun ortadan kalkmasıyla ya da etkisini azaltmasıyla rahata kavuşmak: Bu ikramiyeyle borçları- ' m ödeyip rahatladı. Ateşi düşünce biraz rahatladı.
2. Sözkonusu bir etkinlik alanıysa, darlık, sıkışıklık yaratan etkenlerin ortadan kalkmasıyla yeniden, gelişebilir, ilerleyebilir, işleyebilir duruma dönmek: Son önlemler etkisini gösterdi, piyasa rahatlıyor.
♦ rahatlatmak ettirg. f.
1. Bir kimseyi rahatlatmak, onu bir sıkıntıdan, bir üzüntüden, bir endişeden kurtarmak; onun rahatlamasını sağlamak: Bakıyorum, bu haber sizi rahatlattı. Bu konuşma bizi son derece rahatlattı. Sizi rahatlatacak bir ilaç ister misiniz?
2. Bir şeyi rahatlatmak, sıkışıklık, darlık vb. yaratan etkenleri ortadan kaldırarak rahatlama sağlamak: Bu önlemler ekonomiyi rahatlatabilir.
1. Bir kimse söz konusuysa, üzüntü, sıkıntı, tedirginlik yaratan bir sorunun, bir durumun ortadan kalkmasıyla ya da etkisini azaltmasıyla rahata kavuşmak: Bu ikramiyeyle borçları- ' m ödeyip rahatladı. Ateşi düşünce biraz rahatladı.
Sponsorlu Bağlantılar
♦ rahatlatmak ettirg. f.
1. Bir kimseyi rahatlatmak, onu bir sıkıntıdan, bir üzüntüden, bir endişeden kurtarmak; onun rahatlamasını sağlamak: Bakıyorum, bu haber sizi rahatlattı. Bu konuşma bizi son derece rahatlattı. Sizi rahatlatacak bir ilaç ister misiniz?
2. Bir şeyi rahatlatmak, sıkışıklık, darlık vb. yaratan etkenleri ortadan kaldırarak rahatlama sağlamak: Bu önlemler ekonomiyi rahatlatabilir.
Kaynak: Büyük Larousse
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.