REBAP a. (ar. rebâb). İslam ülkelerinde kullanılan kimi mızraplı ya da yaylı çalgıların ortak adı. (RÜBAB da denir.)
—ANSİKL. Türkiye; Kuzey Afrika ve Güney -doğu Asya'da rebap, kabak kemaneye benzer, yaylı bir çalgıdır. Yanm küre ya da armut biçimindeki teknesi ağaçtan oyularak, su kabağından ya da hindistancevizinden yapılır. Göğsü deridendir. Düşey olarak iki diz arasında ya da sol diz üzerinde tutularak çalınır Tel sayısı bir, iki ya da üçtür. XVIII. yy.'a değin klasik türk müziğinde kullanılan rebap üç telliydi. En tiz teli, bir demet at kılıydı. Ses alanı bir buçuk oktavı zor bulan bu çalgı, daha sonra yerini sinekemanırıa bıraktı. Günümüzde birkaç amatör dışında rebap çalan kalmamıştır.
Rebap, İran, Afganistan, Pakistan ve Hindistan’da ut benzeri bir mızraplı çalgıdır. Gövdesi, sapı ve burguluğu udunki gibidir. Ahşap göğüslü rebaplar olduğu gibi deri göğüslü olanları da vardır. Çalgıya, sayısı değişen melodi telleri dışında, çok sayıda ahenk teli de takılır. (IKLIĞ, KABAK KEMANE.)
—ANSİKL. Ed. Türkler mızrapla ya da yayla çalınan telli bazı çalgıları "rebap” diye adlandırdılar. Bunlar arasında "ıklığ" adlı kemençe ile kopuz da yer alıyordu. Orta Asya'da yaygın koç boynuzlu türk rebabının teknesinin biraz üzerinde, aşağıya doğru kıvrılmış iki koç boynuzu vardı. Türkler genellikle kendilerine yabancı sazlara "çalgı" anlamında bu adı veriyorlardı. Selçuklular ve Osmanlılar’da İranlIlar' dan alınarak kullanılan rebaptan, sazlı sözlü içki meclisini anlatan şiirlerde söz edilir. Sultan Velet farsça Rebapname adlı mesnevisine bu sazı anarak başlar. Bu, babası Mevlana'nın neyden söz ederek başlayan Mesnevi'sine bir naziredir. Şair yapıtının ney gibi tek feryadı değil, yapısında kıl, tahta, demir gibi bulundukları yerden koparılıp getirilmiş birçok öğe yer aldığı için feryatları dile getirdiğini anlatır. Kitabına Rübabı şikeste adını veren Tevfik Fikret, rübap (rebap) sözcüğünü batı edebiyatında şiir sanatının simgesi olan lir yerine kullanmıştı. Servetifünun yazarları “lirik" sözcüğünü de rebaptan türetilen "rebabi” sözcüğüyle karşıladılar.
Sponsorlu Bağlantılar
Rebap, İran, Afganistan, Pakistan ve Hindistan’da ut benzeri bir mızraplı çalgıdır. Gövdesi, sapı ve burguluğu udunki gibidir. Ahşap göğüslü rebaplar olduğu gibi deri göğüslü olanları da vardır. Çalgıya, sayısı değişen melodi telleri dışında, çok sayıda ahenk teli de takılır. (IKLIĞ, KABAK KEMANE.)
—ANSİKL. Ed. Türkler mızrapla ya da yayla çalınan telli bazı çalgıları "rebap” diye adlandırdılar. Bunlar arasında "ıklığ" adlı kemençe ile kopuz da yer alıyordu. Orta Asya'da yaygın koç boynuzlu türk rebabının teknesinin biraz üzerinde, aşağıya doğru kıvrılmış iki koç boynuzu vardı. Türkler genellikle kendilerine yabancı sazlara "çalgı" anlamında bu adı veriyorlardı. Selçuklular ve Osmanlılar’da İranlIlar' dan alınarak kullanılan rebaptan, sazlı sözlü içki meclisini anlatan şiirlerde söz edilir. Sultan Velet farsça Rebapname adlı mesnevisine bu sazı anarak başlar. Bu, babası Mevlana'nın neyden söz ederek başlayan Mesnevi'sine bir naziredir. Şair yapıtının ney gibi tek feryadı değil, yapısında kıl, tahta, demir gibi bulundukları yerden koparılıp getirilmiş birçok öğe yer aldığı için feryatları dile getirdiğini anlatır. Kitabına Rübabı şikeste adını veren Tevfik Fikret, rübap (rebap) sözcüğünü batı edebiyatında şiir sanatının simgesi olan lir yerine kullanmıştı. Servetifünun yazarları “lirik" sözcüğünü de rebaptan türetilen "rebabi” sözcüğüyle karşıladılar.
Kaynak: Büyük Larousse
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.