OLANAKLI sıf. Olanak içinde bulunan, olabilirliği olan şey için kullanılır; mümkün.
—Fels. Aristoteles'e göre, edim halinde olan şeyin tersine, erk halinde olan şey. (Eşanl. OLABİLİR.)
—Küm. kur. Bir iç bileşim yasasıyla donatılı bir kümenin bir altkümesi sözkonusu olduğunda soldan ve sağdan olanaklı bulunmak. (Bir halkanın iki yanlı bir ideali, bu halkanın çarpmaya olanaklı bir toplama altgrubudur) || Soldan (aynı biçimde sağdan) olanaklı, çarpma ile gösterilen iç bileşim yasasıyla donatılı bir E kümesinin bir A altkümesi sözkonusu olduğunda, A altkûmesinin her a elemanı için ve E kümesinin her x elemanı için, x aeA (aynı biçimde axe A) olan eleman. [Bir halkanın soldan bir ideali, bu halkanın, soldan çarpmaya olanaklı bir toplama altgrubudur.]
♦ be. Olanak içinde, mümkün: imkânsızlıklar nedeniyle bu projenin gerçekle& meşini olanaklı görmüyorum.
Sponsorlu Bağlantılar
—Küm. kur. Bir iç bileşim yasasıyla donatılı bir kümenin bir altkümesi sözkonusu olduğunda soldan ve sağdan olanaklı bulunmak. (Bir halkanın iki yanlı bir ideali, bu halkanın çarpmaya olanaklı bir toplama altgrubudur) || Soldan (aynı biçimde sağdan) olanaklı, çarpma ile gösterilen iç bileşim yasasıyla donatılı bir E kümesinin bir A altkümesi sözkonusu olduğunda, A altkûmesinin her a elemanı için ve E kümesinin her x elemanı için, x aeA (aynı biçimde axe A) olan eleman. [Bir halkanın soldan bir ideali, bu halkanın, soldan çarpmaya olanaklı bir toplama altgrubudur.]
♦ be. Olanak içinde, mümkün: imkânsızlıklar nedeniyle bu projenin gerçekle& meşini olanaklı görmüyorum.
Kaynak: Büyük Larousse
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.