Arama

Olmak Nedir?

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 17 Aralık 2015 Gösterim: 769 Cevap: 0
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
17 Aralık 2015       Mesaj #1
Safi - avatarı
SMD MiSiM
OLMAK gçz f.
1. Bir şey söz konusuysa, ortaya çıkmak, meydana gelmek, oluşmak, vuku bulmak: O büyük kar fırtınasının olduğu gün neredeydin? Tanrı ol dedi ve oldu. Bu söylenenlerin belki de hiçbiri olmayacaktı.
Sponsorlu Bağlantılar
2. Bir varlık, bir gerçeklik kazanmak (tümleçsiz): Olmak ya da olmamak.
3. Bir şey sözkonusuysa, gerçekleştirilmek, yapılmak: Sen hiç emek vermeden, bu işin kendi kendine olacağını mı sanıyorsun? İstanbul, bir günde İstanbul olmadı. Bu kadar yetersiz olanaklarla bilim olmuyor, istediğim oldu.
4. Bir san, bir orun ya da bir mesleği uygulama yetkisi kazanmak: Vali olmak. Babası gibi kasap oldu.
5. Bir kimse sözkonusuysa, bir niteliğe sahip olmak: insan olmak. Ahlaklı olmak. Sabırlı olmak.
6. Bir şey olmak, bir halden bir başka hale geçişi, bir şeyin, bir kimsenin değişimini, bu değişimin sonucunu gösterir (genellikle zaman belirten bir belirteçle): Yaşı ilerledikçe aksi bir insan oluyor. Onu tanıdığımda küçücük bir çocuktu, şimdi koca bir adam oldu. Yıl sonunda ustabaşı oluyor. Şarap sirke olmuş.
7. Bir kimse sözkonuysa, şu ya da bu durumda bulunmak: Sen onun kim olduğunu bilmiyor musun? Onun müdür olduğunu bilseydi böyle davranmazdı. Siz onun yerinde olsaydınız ne yapardınız?
8. Bir ilişkiden, bir durumdan söz ederken belli bir nitelik taşımak: ilişkilerimizin dostça olmasını istiyorum.
9. Bir kimse sözkonusuysa, (bir yerde) [bir kimseyle] belli bir nitelikteki ilişkiyi, bir durumu yaşamak: Orada çok kötü anlarım oldu. Onunla güzel günlerimiz oldu. Seninle yıpratıcı bir beraberliğimiz oldu.
10. Bilgisi, haberi vb. olmak, bir kimse sözkonusuysa, onu edinmek, elde etmek: Bu konuda biraz bilgisi olsaydı başka türlü davranırdı. Gittiklerinden haberi bile olmamış.
11. Bir eylem sözkonusuysa, uygun düşmek, yerinde görülmek: Bu kadar erken yola çıkmasaydık olmaz mıydı? Oraya bugün gitmesek de olur.
12. Bir meyve, bir sebze ya da bir yiyecek sözkonusuysa, olgunlaşmak, istenen niteliği kazanıp yenecek duruma gelmek: Kirazlar oldu mu? Bu turşu daha olmamış.
13. Hazırlanmak, hazır duruma gelmek: Yemek olduysa masayı hazırlayacağım. Çay oldu, içmek isteyenler söylesin.
14. Mevcut olmak, bir yerde hazır bulunmak: Saat dokuzda burada olun. Olduğu yere yığılıp kalmak.
15. Bir zaman dilimi sözkonusuysa (geçmişte bir an ile belirli bir anzaman belirtilmiyorsa, konuşulan an- arasında geçen süre), geçmek: Onu görmeyeli üç ay oluyor. Biz evleneli yarın tam iki yıl olacak. Görüşmeyeli kaç yıl oldu?
16. Bir zaman sözkonusuysa, gelmek, yaklaşmak; Sabah oluyor, birazdan güneş yükselir. Ne çabuk akşam oldu. Yaz olunca her şey değişecek.
17. Bir grupla, bir kuruluşla, bir örgütle, vb. ilgisi, ilişkisi bulunmak; ona mensup olmak: Artık siz de bizden oldunuz. Okullu olmak.
18. Bir kimse sözkonusuysa, bir şeyi mülkiyeti altına almak, onun sahibi olmak: Bir arabam olsaydı. Bir evi olmasını istemek.
19. Bir şeyden söz ederken, mülkiyeti el değiştirmek, bir başkasına geçmek (genellikle bunu gösteren bir belirteçle): Evimiz artık onların oldu.
20. Özne bir ad tamlaması olduğunda, tamlayanın tamlanana iyeliği düşüncesini verir: Evimizin bir bahçesi olsaydı.
21. Bir kimseye, bir şeye yararı, zararı vb. olmak, ona yol açmak ya da onu sağlamak: Onun sana yararından çok zararı olur. Bu yağmurların tarlalara taydaşı olur.
22. Tkz. Sarhoş olmak: Dün gece iyice olmuştun.
23. Bir kimseye, bir şeye, bir yere olmak, ona, o şeye, oraya uymak, tam gelmek: Bu elbise sana olmadı. Bu vida buraya olmuyor. Pantolon belime olmuyor
24. Bir şey sözkonusuysa uygun düşmek, yakışık almak: Bu koltuk burada olmadı.
25. Bir şeyden, bir kimseden olmak, bir şeyi, bir görevi vb. yitirmek; sevilen bir kimseyi artık yanında bulamamak: Rüşvetçiliği yüzünden işinden oldu. Kumar yüzünden servetinden oldu. Sürekli aldattığı için karısından, çocuklanndan oldu. Böyle giderse en yakın dostlarından olacak.
26. Bir şeyden olmak, ondan yapılmak: Ev olsun da. isterse kerpiçten olsun.
27. Biryer olmak, orada doğmuş olmak, kökü oraya dayanmak: Buralardan olmayan buraların değerini, güzelliklerini bilemez.
28. Bir kesinleme belirtir (3. tekil kişi ve şimdiki ya da geniş zaman çekimiyle): O benim yeğenim olur (o benim yeğenimdir). Neyiniz oluyor? (Neyinizdir?)
29. Bir çocuğu olmak, çocuk dünyaya getirmek.
30. Bir şey olmak, kötü bir şeyle karşılaşmak, başına bir iş gelmek: Aman taşırken dikkat edin, bir şey olmasın.
31. Olur/olmaz, kabul ya da ret belirtir: Bu gece onlarda kalayım mı? —Olur —Olmaz!
32. Oldu / olmadı, beğenme ya da beğenmeme belirtir: işte şimdi oldu. Bak bu olmadı.
33. Ne soru adılıyla birlikte, nesneyle eylem arasında ne gibi bir ilgi kurulabileceğini sormak ya da nesneyle sözkonusu eylem arasında hiçbir ilgi bulunmadığını belirtmek için kullanılır: Size ne oluyor bu işle sizin bir ilişkiniz yok ki. Size ne oldu, niçin her şey böylesine kötü gitti. Gitse ne olur gitmese ne olur?
34. Ola, soru tümceleri sonunda kullanıldığında "acaba" anlamında kullanılır: O karşıda gözüken köy mü ola? || Ola ki, belki, olabilir ki: Ola ki buraya da gelir. || Olan biten, olup biten, olan ya da ortaya çıkan olay ve durumların tümü: Olanı biteni bana bildir. || Olan oldu, iş işten geçti, artık yapacak bir şey yok anlamında söylenir: Olan oldu bir kez, bundan sonrasını düşün. || Oldu bir kere, bir pişmanlığı belirtir. || Oldu olacak, "artık bir sakınca, çekinilecek yan kalmadı” anlamında söylenir: Oldu olacak birini de kendime ayırayım bari. || Oldu olacak kırıldı (kör) nacak, iş işten geçti, olup biteni kabul etmek gerek" anlamında söylenir (tkz.). || Bir kimseye oldu olanlar, istenmeyen, beklenmeyen kötü bir durumun bir kimsenin başına geldiğini belirtmek için kullanılır. || Olduğu gibi, bütünüyle; değiştirmeden. || Olduğu gibi görünmek; bir kimse sözkonusuysa, içi dışı bir olmak: Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol. || Oldum bittim, oldum olası, oldum olasıya, baştan beri, kendimi bildim bileli, öteden beri: Oldum bittim tembellikten hoşlanmaz. \\Olmayacak duaya amin demek, gerçekleşmeyecek ya da olumlu bir sonuç vermeyecek işlerle uğraşmak. || Olmaz olsun, "keşke olmasaydın, doğma- saydın” anlamında söylenen ilenme sözü: Senin gibi evlat olmaz olsun. || Olmasa gerek, "olmadığını sanıyorum” anlamında kullanılır. || Olsa olsa, olsun olsun da, aşağı yukarı, nihayet: Olsa olsa iki saat çeker orası. ||.... olsun .... olsun, sözcükleri, sözcük öbeklerini, aynı görevli öğeleri eşitlik sağlama, birleştirme ya da istemleri seçme ilişkisiyle bağlar: Sanat alanında olsun, ekonomik alanda olsun büyük atılımlar yapıldı; karşıt anlamlı sözcükleri bağlayarak anlamı pekiştirir: Büyük olsun, küçük otsun herkes bu kurala uyacak. || Olup bitmek, hızla yapılmak, sona ermek: Her şey bir saatte olup bitmişti. || Olup olacağı, hepsi, tümü; erişebileceği son aşama: Bizde para ne gezer, olup olacağı yüz Hra. Olup olacağı bir bekçi değil mi? || Olup çıkmak, bir duruma gelmek, bir duruma erişmek: Sonunda takımın en iyi oyuncusu olup çıkmıştı. || Olur ya, olur a, olabilir. || Olursa, bu kadar olur, olumsuz bir davranış karşısında, büyük bir şaşkınlığı belirtir.

Yardımcı fiil.

1. Ad, ve ad soylu sözcüklerle tek bir fiil değerinde sözcük ya da, sözcük öbekleri oluşturur: Mahvolmak. Kahrolmak. Hasta olmak. Kısa sürede iyi olmak istiyorsanız, kendinize çok iyi bakmalısınız. (BİLEŞİK FİİL.)
2. f. + -dik + iyelik eki + olmak, bir eylemi yapmak durumunda bulunmak: Arada bir denize girdiği de oluyordu. Zaman zaman yoksa o mu haklı diye kendime sorduğum oluyor.
3. f. + -da + olmak, bir eylemi gerçekleştiriyor bulunmak: Yazmakta olduğu romanın konusu çok ilginç.
4. f. + -an + olmak, özneyi, yaptığı eylemle belirtir: Beni dinleyen olmadı. Onu gören olmamış mı?
5. f + -r + olmak, başlama düşüncesini belirtir: Onu gözünden bile sakınır oldu.
6. f. + -maz (geniş zaman sıfatfiilinin olumsuzu) + olmak, ilenme, kızgınlık belirtir: Böyle iş olmaz olsun: Eli kırılsaydı da yapmaz olsaydı.
7. f. + miş + olmak, eylemi geleceğe yöneltir: Bize gelirsen, ailemi de tanımış olursun.
8. t. + -maz (geniş zaman sıfatfiilinin olumsuzu) + olur muyum, bir eyleme kesinlik, pekiştirme anlamı katar: —Onu sevmiyor musun? —Sevmez olur muyum? || t. + acak + olmak, niyeti belirtir: Gidecek oldu, bırakmadılar.

oldurmak ettirg. f.
1. Bir şeyi oldurmak, meydana gelmesini, oluşmasını sağlamak: Olmazı oldurmak.
2. Bir sebzeyi, meyveyi vb. oldurmak, onun olgunlaşmasını sağlamak; olgunlaştırmak: Sıcaklar domatesleri iyice oldurdu.

olunmak edilg. f. Olmak (yardımcı fiil) eylemine konu olmak: Size yardımcı olundu mu? Tayin olunmak. Kaydolunmak.

Kaynak: Büyük Larousse

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.

Benzer Konular

21 Mart 2013 / aslihancik Cevaplanmış
3 Ocak 2009 / badboy Soru-Cevap
20 Eylül 2010 / Misafir Soru-Cevap
22 Aralık 2013 / het Soru-Cevap
25 Mart 2013 / misafir Soru-Cevap