NAN a. (fars. nah). Esk.
1. Ekmek.
2. Nan ü nemek, ekmek ve tuz. || Nan ü ne- mek hakkı, bir iyiliğe karşı beklenen şükran duygusu. || Nan ü nimet, ekmek ve tuz; yapılan iyilik, bağış: "...nan ü nimet-i devlet-i aliyye ile perverde olmuş olan..." (Cevdet Paşa, XIX. yy.). || Nan-cû, nan -hah, nan-hor, dilenci. || Nan-pare, ekmek parçası; geçimi sağlayan iş, görev: "Ben de bittecrübe gördüm oluyor / Bir şiir parçası bir nan-pare" (A. H. Tarhan). || Nan-pareye muhtaç olmak, çok yoksullaşmak. || Nan-püz, ekmek pişiricisi. || Nan-ı aziz, ekmeğe duyulan saygıyı belirtir. || Nam aziziyle perverde olmak, bir kimsenin yardımıyla geçimini sağlamak. || Nam cevin, arpa ekimeği. || Nam gülaç, ekmek kadayıfı; güllaç baklavası. || Nan-ı haram, yasadışı yollardan sağlanan kazanç, yiyecek vb. || Nan-ı helal, emek vererek yasal yollardan kazanılmış kazanç, geçim parası. || Nan-ı huşk, kuru ekmek. || Nan-ı keşkin, buğdaydan başka tahıllarla yapılmış ekmek. || Nan-ı telh, acı ekmek. || Nan-ı tenk, küçük kalıplarla yapılan ekmek.
—ikt. tar. Nan baha, OsmanlI döneminde, bazı devlet memurlarına ekmek bedeli olarak verilen para.
— OsmanlI döneminde orduda görevli subay, er ve memurlara bir yerde ikamet etmek, gecelemek, dinlenmek için kaldıkları süre içinde verilen ödeneği karşılamak için konulan bir tür geçici vergi.
NAN a. (hindi söze.). Hindistan'ın kuzeyinde, yumuşak buğdaydan yapılarak fırında pişirilen kalın kurabiye.
1. Ekmek.
Sponsorlu Bağlantılar
—ikt. tar. Nan baha, OsmanlI döneminde, bazı devlet memurlarına ekmek bedeli olarak verilen para.
— OsmanlI döneminde orduda görevli subay, er ve memurlara bir yerde ikamet etmek, gecelemek, dinlenmek için kaldıkları süre içinde verilen ödeneği karşılamak için konulan bir tür geçici vergi.
NAN a. (hindi söze.). Hindistan'ın kuzeyinde, yumuşak buğdaydan yapılarak fırında pişirilen kalın kurabiye.
Kaynak: Büyük Larousse
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.