Arama

Maliye Nedir?

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 4 Ocak 2016 Gösterim: 1.067 Cevap: 0
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
4 Ocak 2016       Mesaj #1
Safi - avatarı
SMD MiSiM
MALİYE a.
1. Kamu mal. Kamu mâliyesi, devletin ya da bir idari bölgenin gelir kaynaklarının ve giderlerinin tümü; bu gelir ve giderlerle ilgili yasa ve kuralların tümü; bu konuda işletilen iktisadi ve siyasi mekanizmaların tümü. (Günümüzde yaygın olarak kamu mâliyesi denmektedir.) (Bk. ansikl. böl.)
Sponsorlu Bağlantılar
2. Bu kuralları inceleyen bilim dalı.
3. Devletin gelir ve giderlerini yöneten kuruluş.

—Ask. Silahlı kuvvetler'de maliye ve bütçe hizmetlerini yürütmekle görevli sınıf. (Bk. ansikl. böl.)

—Kamu mal. Yerel yönetimler mâliyesi, idari bölgeler kamu mâliyesi. (Bk. ansikl. böl.)

—Kur. tar. Osmanlı devletinde bütçenin gelirlerini toplayan, paralannı saklayıp işleten, gerektiğinde borç para bulan bütçe giderlerini gereken yerde ve zamanında ödenmesini sağlayan kamu kuruluşu. (Bk. ansikl. böl.) || Maliye ahkâm defteri, Osmanlı devletinde Maliye nezareti'nin kurulmasından önce defterdarlıkta, nezaretin kurulmasından sonra da nezarette "mali kanun ve nizamname" niteliğinde olan buyrukların kaydının tutulduğu defter. || Maliye hâzinesi — HAZİNE’I BlRUN. || Maliye kalemi, Osmanlı devletinde para işlerine ilişkin buyrukların kaydedildiği daire. (Bu buyruklar defterdarın imzasını, padişahın tuğrasını taşıyan evraka ait hükümlerle fermanlar oluştururdu. Ayrıca, ilmiye sınıfının, evkafı yönetenlerin ve vakıflardan para alanların da beratları bu kalemde işleme girip düzenlenirdi.) || Maliye kalemi şakirtleri, maliye kaleminde çalışan stajyer memurlar. (Bunlar bir süre aylık almadan çalışırlar, gösterdikleri yetenek ve ustalık derecesine göre maaş bordrosuna geçirilirlerdi.) || Maliye mahkemesi, Osmanlı devletinde Maliye ile halk arasındaki sorunları çözümlemek için oluşturulmuş kurum. (Bk. ansikl. böl.) || Maliye tarihçisi, Tarihçi kalemi'nin hacegân mensubu olan amiri.

—ANSİKL. Ask. Maliye sınıfı alınan büç- teye göre gerekli programı hazırlamak, mali konularla ilgili raporları düzenlemek, ödenekleri birliklerin gereksinimine göre dağıtmak, personelin maaş, yolluk vb. tahakkuk ve ödeme işlemlerini yapmakla görevlidir.

—Kamu mal. Özel mâliyelerin özel çıkarlara hizmet etmesine ve dolayısıyla kendileri için konulmuş ilke ve kurallara bağlı olmasına karşılık, kamu mâliyesi, ulusal meclisler tarafından tanımlanan genel yararın hizmetindedir. Bunun için, kamu mâliyesinin sorunu, giderleri sınırlandırıp gelirleri en yüksek düzeye çıkarmak değil, önceden belirlenen giderleri karşılayabilmek için gerekli gelirleri saptamaktır. Öte yandan, kamu mâliyesi, genel hukukun tümüyle zora dayanan araçlarını işleme koyar. Özellikle, gelir toplama işlemlerinin en büyük bölümü, tek yönlü olarak belirlenen zorunlu tahsilatla, yani vergi toplama yoluyla gerçekleştirilir. Kamu mâliyesinin konusu, bazen birbiriyle çelişen birçok görüşün ortaya çıkmasına yol açmıştır.
Bir görüşe göre, kamu mâliyesi “devletin kamu harcamalannı karşılayabilmesi için gerekli kaynakları sağlamasına ve bunun külfetini yurttaşlar arasında bölüştürmesine yarayan yöntemler’in (G. Jöze) incelenmesidir. Burada, kamu mâliyesinin temel sorunu vergi, verginin matrahı ve dağılımıdır; kamu harcamalarıysa ikinci plandadır, çünkü bunlar kısıtlanması olanaksız ve kesinlikle zorunlu görülmektedir.
Kamu harcamalarının büyük ölçüde artması ve gerek harcamaların, gerekse bunların karşılanması için gerekli olan tahsilatın ekonomi üzerindeki etkileri, yeni bir kamu mâliyesi anlayışına yol açtı. Bu yeni anlayış, bunun iktisadi yanlarını çok daha açık bir biçimde hesaba katan bir anlayıştır. Buna göre, kamu mâliyesi, devletin toplama ve harcama işlemleri aracılığıyla iktisadi ve sosyal yaşama müdahale yollarını inceler.
Nihayet, üçüncü bir görüşe göre, kamu mâliyesinin konusu, daha geniş kapsamlıdır, çünkü maliye bilimi, yöneticilerin, toplum yönetiminin yol açtığı harcamaları çeşitli toplumsal gruplar arasında bölüştürmelerine yarayan yöntemleri inceler.
Bu üç görüş, uygulamada büyük ölçüde bir arada bulunurlar. Bütçe” konusunda birinci görüşün, bütçe yasası konusunda ikinci görüşün, ekonomik ve sosyal gelişme planı konusunda da üçüncü görüşün uygulandığı söylenebilir.

Yerel yönetimler mâliyesi. Merkezi iktidar, yerel otoriteyi bazı harcamalar yapmaya zorlayarak ve özellikle, ancak bazı gelir kategorilerini kullanmasına izin vererek, onu mali vesayeti altında tutabileceği gibi, böyle bir uygulamaya gitmeyebilir de. Federal biçimli devletlerde üyelerin mali konularda sahip oldukları haklar, anayasa tarafından geniş bir biçimde belirlenmiş olsa bile (İsviçre, ABD, Avustralya vb.), çoğu kez giderek merkezi iktidar yararına aşınmaya uğramaktadırlar. Gerçekten de, tutarlı bir iktisadi ve mali siyaset güdebilmek için gelir ve gider akışlarını merkezileştirmek gereksinimi yerel otoritelerin mali bağımsızlığını giderek azaltmaktadır. Yerel otoritelerin gelirleri, bağımsızlıklarının yavaş yavaş azalmasına yol açan şu üç sisteme göre belirlenir: a) bazı vergi alanları anayasayla onların tekeline verilir; b) devletçe toplanan vergilerin belli bir oranı onlara ayrılır; c) bazı sabit (okul çağındaki nüfus, yüzölçümü, ulaşım ağının uzunluğu) ya da değişken ve indi ölçütlere göre devletçe sübvansiyonlar yapılır.
Türkiye’de, merkezi yönetimle gelir bö- lüşümünde bir kısım vergiler doğrudan yerel yönetimlere tahsis edilmiştir. Bunlar
haberleşme vergisi, eğlence vergisi vb. beş tür vergiyle çeşitli harç ve resimlerden oluşmaktadırlar. Bunların dışında yerel yönetimler, merkezi yönetim vergi gelirlerinin toplamı üzerinden değişik oranlarda pay almaktadırlar. Yerel yönetimlerin, vergi gelirlerinin dışında öteki mali kaynakları kendilerine ait kamu iktisadi teşebbüsleriyle kamu mülklerinden elde edilen gelirler, para cezaları, borçlanma ve başka yönetimlerce sağlanan yardım ve bağışlardır.

—Kur. tar. OsmanlI devletinde maliye kuruluşu “merkez maliye örgütü” ve “eyaletler maliye örgütü" olarak iki ana bölüme ayrılırdı. Bunların birincisinde defterdar adıyla anılan görevlinin yönetiminde çalışan iki hazine vardı: "Hazinei birun" (dış hazine) ve "Hazinei enderun” (iç hazine). (HAZİNE.]
Eyaletler mâliyesi de üçe ayrılırdı:
a) dirlik düzeniyle yönetilen eyaletler mâliyesi;
b) salyaneli eyaletler mâliyesi;
c) tabi devletler mâliyesi.
d) Dirlik düzeniyle yönetilen eyaletler.

XVII. yy.’da OsmanlI devletinde bu düzenin geçerli olduğu 24 eyaletin toprakları da başlıca üç bölüme ayrılırdı:
1) havassı hümayun (padişah hasları);
2) havassı vüzera (devlet adamlarının hasları) [HAVAS.];
3) tımar ve zeamet.
e) Salyaneli eyaletler - SALYANELİ.
f) Tabi devletler. Kırım Hanlığı, Eflak ve Boğdan voyvodalıkları, Erdel (Transilvan- ya) prensliği ve Dubrovnik bu düzene bağlı osmanlı topraklarıydı. Bunlardan yalnız Kırım Hanlığı İstanbul'a vergi göndermez, tersine Kefe mukataası gelirinden Kırım hanlarına ödenek ayrılırdı. Ayrıca, savaş sırasında Kırım hanlarıyla kalgaylarına "çizme baha”, "tirkeş baha" adı altında İstanbul'dan para da yollanırdı. Eflak-Boğdan, Erdel ve Dubrovnik ise her yıl İstanbul’a "cizye” adıyla anılan bir vergi göndermek zorundaydı. XVI. yy. sonlarında Boğdan cizyesi 5 milyon, Dubrovnik cizyesi 4 milyon akçe olarak saptanmıştı. XVII. yy. ortalarında Eflak cizyesi 36 milyon akçe, Erdel cizyesi de 40 bin altın tutarındaydı. Ancak, Erdel Karlofça antlaşması’yla (1699) Osmanlı devletinden ayrılınca, doğal olarak cizyesi de kesildi.
XVI. yy. ortalarından başlayarak dünya ekonomisinde götürülen önemli değişimlerin osmanlı mâliyesini de etkilemesi sonucu türk parası sürekli değer yitirdiğinden, iltizam ve mukataa yöntemleri yaygınlaştı. Daha sonra uzun süren savaşlar, özellikle giderek artan yenilgiler, osmanlı mâliyesini tasarruf önlemleri almaya ve yeni vergi kaynakları aramaya zorladı. Böylece XVI. yy. sonlarında imdadiye adı verilen yeni bir vergi konurken, âyanla tüccar ve zenginlere de birtakım yükümlülükler getirildi.
XVIII. yy. sonlarında doğrudan malikâne sistemine geçilince, miri toprak düzeninden özel mülkiyete dönüşüm süreci de hızlandı. XIX. yy. başlarında dönemin gereksinimlerine ayak uyduramayan klasik osmanlı kurumlarının, özellikle Yeniçeri ocağı gibi köhnemiş askeri kurumların yeri yenileriyle doldurulunca (Nizami cedit, Asakiri mansurei Muhammediye vb.), bunlara subay yetiştirmek için yeni askeri okullar açılması gerekti. Bunların harcamalarını karşılayabilmek için iradı cedit ve sonra da mansure (1834) adı altında yeni mali kuruluşlar meydana getirildi. Sonunda Mansure hâzinesi yeni kurulan Maliye nezareti’ne devredilerek (1838) Türkiye'nin bugünkü mali sisteminin temelleri atılmış oldu. (MALİYE NEZARETİ.)

Maliye mahkemesi. “Miri kâtibi” denen bu mahkeme başhâkiminin verdiği kararları denetlemek ve adil olmadıkları takdirde bozmak Rumeli kazaskerinin yetkisindeydi. Baş bakikulu adıyla anılan vergi baş tahsildarı, mahkemede maliye temsilcisi olarak hazır bulunurdu. Maliye mahkemesi rüsumunun 1/5’ini miri kâtibi, geri kalanını da Rumeli kazaskeri alırdı.

Kaynak: Büyük Larousse

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.

Benzer Konular

10 Haziran 2007 / P.u.S.u Meslekler
31 Aralık 2009 / m.angel Cevaplanmış
21 Ağustos 2009 / Misafir Taslak Konular