Arama

Leb Nedir?

Güncelleme: 3 Şubat 2016 Gösterim: 1.298 Cevap: 1
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
3 Şubat 2016       Mesaj #1
Safi - avatarı
SMD MiSiM
LEB a. (fars. leb). Esk.
1. Dudak: "Sana aid lebimdeki bûse" (Baha Tevfik).
Sponsorlu Bağlantılar
2. Kıyı, kenar.
3. Leb-a-leb - LEBALEB. II Leb-be-leb, leb-ber-leb, dudak dudağa. || Leb-beste, konuşmayan, suskun: "Vechinde dururdu ayn-i şebnem / Leb-beste iken o şuhı güllem" (A. H. Tarhan). || Leb -cünban, dudak kımıldatan; konuşan. || Leb-kûşa, dudak açan; konuşan, söyleyen: "Olunca tıfl-ı melek-çehre leb-kûşayı figan" (Tevfik Fikret). || leb-riz, dolu, ağzına kadar dolu: "...isimlerini işitince neden yüreklerimiz lebriz-i şevk ve hamiyet oluyor" (İsmail Suphi, XIX. yy.). || Leb-teşne, susamış: "Leylin emerr emerr lebi şifinde toplanan/nûşâbe-i sükûnu leb -teşne-i türab" (Tevfik Fikret). || lebi âftâb,gölge. || Lebi cû, ırmak kıyısı. || Le-i cûybar, su kıyısı. || Leb-i derya - LEBİDERYA. || Lebi gülfam, gül renkli dudak: "Kim leb-i gül-fâmı dönmüş gonce-i nilüfere" (Nedim, XVII. yy.). || Lebi hadra. ufuk. || Lebi handan, gülen, gülümseyen dudak: "Hande sığmaz goncenin zira lebi handanına" (Nedim, XVII. yy.). || Leb-i keştigâh. ırmağın geçit veren kısmı. || Leb-i lâl, konuşmayan, dilsiz: "dönerim: penceremde bir leb-i lâl I bana vaz-ı pür iğbirâ- riyle / bahseder ta uzakta bir yerden" (Tevfik Fikret). || Leb-i sağar, kadehin kenarı. || Leb-i ierzan, titreyen dudak: "Lebiler- zanımdan / Ateşin pürfeveran / Elfazı perişani..." (C.S. ErozanL || Lebi şefkat, şefkat, acıma dudağı: "Önümde Göksu, yeşil sath-ı bîkarâriyle / beyaz köpük dökerek nazlı nazlı dalgalanan 7 denizde bir leb-i şefkat, bir incizâb arıyor" (Tevfik Fikret).
4. Kimi sözcüklerle birleşerek sıfat yapar: gorıce-leb (gonca dudaklı, küçük ağızlı), huşk-leb (dudakları kurumuş), şeker-leb (şeker dudaklı) vb.

—Ed. Leb değmez, içinde b, p, m, f, v gibi dudak ünsüzleri bulunmayan sözcüklerle yazılmış şiir. (Dudak değmez de denir.) [Bk. ansikl. böl ]

—ANSİKL. Leb değmez diye adlandırılan şiirlerde dudak ünsüzleri bulunmadığı için bunlar, dudaklar birbirine değdirilmeden okunur. Saz şairleri bu tür şiirleri okurken dudakların birbirine değmediğini göstermek için dudakları arasına dikine bir dikiş iğnesi yerleştirirlerdi. Remzi Dede’nin ' ’İariki aşka gir ehl-i Hûda ol / Gönül gel layık-ı heri'tila ol" matlaıyla başlayan gazeli bu türe örnektir.

Kaynak: Büyük Larousse

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
3 Şubat 2016       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
leb ingilizcesi
1. obs. lip.
Sponsorlu Bağlantılar
2. obs. edge; rim; shore.

– demeden leblebiyi anlamak to anticipate correctly what someone is going to say; to be able to read someone´s thoughts.