Arama

Kapı Nedir?

Güncelleme: 21 Şubat 2016 Gösterim: 1.178 Cevap: 1
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
21 Şubat 2016       Mesaj #1
Safi - avatarı
SMD MiSiM
KAPI a.
1. Açılıp kapanır, kapalı bir yerin dışına çıkmaya ve içine girmeye olanak veren bir kapama düzeneğiyle donatılmış açıt: Çalışma odasıyla salon arasına bir kapı açılsa iyi olurdu. Arka kapıdan çıkmak. (Bk. ansikl. böl. inş. ve Mim.)
Sponsorlu Bağlantılar
2. Eskiden bir kentin sur duvarlarında açılan ve geçidi sağlayan açıklık: Eski İstanbul'un yedi kapısı vardı. (Bk. ansikl. böl. Mim.)
3. Bir kentin eski girişlerinin bulunduğu yerlere verilen ad: Edirne kapı (Edirnekapı).
4. Dolu, kafesli ya da camlı bir ya da iki kanatlı ya da tablalı, bir duvar boşluğunun çeperlerine ya da kasaya tutturulan ve bir geçidin, bir mekânın, bir eşyanın, bir taşıtın vb. kapatılmasına yarayan hareketli öğe: Kapıyı kırmışlar. Dört kapılı bir otomobil. Yüklüğün kapısı açık kalmış. (Bk. ansikl. böl. inş. ve Mim.)
5. Bir yapının, kurumun, herhangi bir yerin ana girişi: Çocukları okul kapısında beklemek. Seni kapıya kadar geçireyim.
6. Bir kimseye kimi imkânlar yaratan yer ya da şey: Hareketimizin bir çıkar kapısı haline getirilmesine izin vermeyeceğiz. Herkese yükseköğrenimin kapılarını açmak.
7. Sıkıntılı bir durumda başvurulan yer: Bütün kapıları çaldım, kimse bana yardım etmedi.
8. İş, işyeri: Kaç kapı değiştirdi, bir türlü kendine uygun bir iş bulamadı.
9. Ev gezmesi için gidilen yer: Bugün yine kaç kapı gezdin?
10. Çok yakın gelecek: Kış kapıda, hazırlıklarınızı tamamladınız mı?
11. Bir yerin çok yakını: 2. Dünya savaşı'nda Paris kapılarına dayanan alman orduları.
12. (Bir şeyden) kapı açmak, konuşmayı bir konuya getirebilmek için konuyla ilgili bir şeyden söz etmek: Önce ev fiyatlarından kapı açıp, sonra sözü almak istediği eve getirdi; bir şeyin pazarlığını başlatmak için çok yüksek bir fiyat vermek: Arsa için on milyondan kapı açtı. || Kapı ağzı, kapının yanı, girişi. || Kapı almak, kapı yapmak, tavla oyununda bir haneyi en az iki pulla kapamış olmak. || Kapı aralığı, babası belirsiz, (arg.). || Kapı aramak, ziyaret edilecek, oturulup konuşulacak bir ev bulmayı düşünmek; kendine başka bir iş bulmaya çalışmak: Artık burada sana iş yok, kendine başka bir kapı ara. || Kapı baca açık, kolayca girilebilen, korumasız yer için kullanılır. || Bir kimseyi kapı dışarı etmek, dışarı atmak, kovmak. || Kapı duvar, çok çalışmasına karşın kapı açılmamak, içeriden bir ses gelmemek. || Kapı gibi, iriyarı kimse için kullanılır. || Kapı kadar, uzunlukça ve ence normalden çok büyük olan. || Kapı kapamaca, evde ne kadar kimse varsa, tüm ev halkı: Kapı kapamaca hasta yatıyorduk. || Kapı kapı aramak, her yere, her eve bakmak: Bütün köyü kapı kapı aradık, ama bulamadık. || Kapı kapı dolaşmak, gezmek, ev ev gezmek, çeşitli evleri ziyaret edip görüşmek, konuşmak: Kapı kapı dolaşır, şununla bununla yarenlik ederek zamanını öldürürdü; bir işini yaptırmak ya da sorununa çözüm yolu bulmak için birçok resmi yere başvurmak: Bakanlıktan bakanlığa kapı kapı dolaşıp sorunlarını anlatmak. || Kapı karşı, birbirine çok yakın oturan iki komşunun durumunu belirtmek için kullanılır. || Kapı (bir) komşu, evleri birbirine bitişik olan komşulardan her biri. || Kapı mandalı, önemsenmeyen, herhangi bir işe karıştırılmayan kimse. || Kapı tutmak, bir işe girmek ya da bir görevi üstlenmek. || Kapı yapmak, bir kimseden bir şey istemek ya da ona bir sorunu açabilmek için önceden hazırlayıcı sözler söylemek, zemin hazırlamak; birden çok eve uğramış olmak, ev gezmesi yapmak: Bugün üç kapı birden yaptık; tavla oyununda birden fazla pulu bir hanede toplamış olmak. || Kapı yoldaşı, aynı işyerinde çalışan ve aynı işi görenlerden her birinin ötekine göre durumu. || Kapıda, dışarıda, evin eşiğinde ya da içeri girme olanağı olmadan dışında: Onu kapıda bekletme, içeri al. Anahtarı almamışım, kapıda kaldım. || Kapıdan çevirmek, bir kimseyi içeri almamak, kabul etmemek. || Kapıdan kovsan, kovulsa bacadan düşer, girer, bir kimsenin yüzsüzlüğünü, arsızlığını vurgulamak için söylenir. || Kapılar yüzüne, üzerine, üstüne kapanmak, sözkonusu bir kimseyse, amacına ulaşmayı sağlayacak olanaklardan yoksun bırakılmak: Çok çalıştım, çabaladım ama bütün kapılar yüzüme kapandı, herkes önüme bir engel çıkardı. || Kapıları açık tutmak, anlaşma ve uzlaşma ortamını sürdürmek: Sen yine de kapıları açık tut, kestirip atma. || Kapıları kapamak, anlaşma ve uzlaşma ortamı bırakmamak, tüm ilişkileri kesmek. || Kapı + iyelik eki, evin çok yakınında, yanı başında: Otobüs beni kapımda bırakıyor. || (Şu kadar) kapının ipini çekmek — KIRK KAPININ İPİNİ ÇEKMEK. || Bir kimseyi kapının önüne koymak, ona yol vermek, onu kovmak. || (Birinin) kapısı açık, birinin konukseverliğini, herkesi evine konuk olarak kabul ettiğini belirtmek İçin kullanılır. || Kapısı açık, sofrası meydanda, bir kimsenin gizlisi saklısı bulunmadığını, konuksever olduğunu belirtmek için söylenir. ^(Birinin) kapısına düşmek, bir kimseye muhtaç olmak ondan yardım dileme gereğini duymak: Tanrı kimseyi kimsenin kapısına düşürmesin. || Kapısına kilit vurmak, bir yeri kapayarak oraya girip çıkmayı engellemek; bir işyerinin etkinliğine son vermek. || (Birinin) kapısında büyümek, bir kimsenin evinde hizmet görerek, ondan öğrenerek yetişmiş olmak. || (Birinin) kapısını aşındırmak, bir amaçla bir kimsenin yanına sık sık uğramak ya da evine gidip gelmek. || (Birinin) kapısını çalmak, bir kimseye bir iş için başvurmak, ondan yardım istemek: Ölürüm de yine onun kapısını çalmam. || Kapısının köpeği olmak, bir kimseye istediği her şeyi yapacak ölçüde bağlı olmak. || Kapıya bacaya çıkmamak, hep evde kalmak, dışarı çıkmamak. || Kapıya dayanmak, vakti gelmek: Sohbahar kapıya dayandı, hazırlıklara başlamak gerek; bir şey elde etmek ya da almak ereğiyle bir kimseyi zorlamak: Alacaklılar sabahı beklemeden kapıya dayandılar; yakınına gelmek, iyice yanaşmak: Üç kamyonu kapıya dayayıp eşyaları yükledik. || Kapıyı açmak. bir işe ilk başlayan olarak başkalarına örnek olmak, öncülük yapmak. || Kapıyı büyük açmak, bir işi yapmaya girişirken çok masraf gerektirecek bir yol seçmek ya da sonu nereye varacağını düşünmeden para harcamak. || (Bir kimseye) kapıyı göstermek, ondan gitmesini istemek, onu kovmak. || Kapıyı kırıp odun etmek. içine düşülen kötü ve sıkışık bir durumdan kurtulabilmek için çok değerli bir malı elden çıkarmak, feda etmek, || Kapıyı odun etmek, sıkıntıya, darlığa ve yoksulluğa düşmek.

—Anat. Kapı damarları, kapı sistemi, sindirim sistemi kanını kapı toplardamarına boşaltan toplardamarların tümü. || Kapı toplardamarı, kanı karaciğere taşıyan toplardamar. (Bk. ansikl. böl.)

—Ask. denize. Kapı gemisi, eskiden bir limanın, bir koyun girişini korumakla görevli gemi.

—Balıkç. Trol ağındaki holların ağzını açmak için, ağın ön tarafına belli bir açıyla takılan dikdörtgen biçiminde levha. (Eşanl. UÇURTMA.)

—Dy. Kapıdan kapıya taşıma, mesajeri servislerince taşınan kolileri gruplandırma ve ilgili yerlere dağıtma işlemi. (Türkiye1 de on beş yıldır bu tür dağıtma yapılmamaktadır.)

—Elekt. uç ÇİFTrnin eşanlamlısı.

—Elektron. Çıkışı, girişlerin mantık fonksiyonu olan bir ya da birçok girişli devre.

—Havc. Kapı detektörü, silah taşıyan yolcuları saptamak için havaalanı terminallerine yerleştirilen manyetik düzenek.

—ikt. tar. Kapı altı hasılatı, Osmanlılar'da, Tanzimat'tan önce eyalet valileri ve sancak beylerinin aldıkları bazı hasılatlara verilen ad. ("Tayyarat"da denilen bu hasılat, voyvoda ve kürt aşiretlerinin verdiği vergi, resim ve armağanlarla cinayet işleyenlerden alınan cereme gibi vergilerden oluşurdu.)

—inş. ve Mim. Basküllü kapı, eklemli kollardan oluşan bir sistem (motorlu ya da karşıağırlıklı olabilir) yardımıyla yatay olarak tavana doğru kaldırılabilen, genellikle geniş kapı. || Çarpma kapı, giriş çıkışın fazla olduğu yapılarda, büyük mutfaklarda kullanılan, özel yaylı menteşelerle donatılmış, her iki yöne de açılabilen kapı. || Çift kapı. ısı ya da ses yalıtımının gerekli olduğu mekânlara takılan kapı. (Biri içe, öteki dışa açılan iki bağımsız kanattan ya da ortası çeşitli yalıtım gereçleriyle [camyünü, sünger, köpük] doldurulmuş tek bir kanattan oluşur.) || Kesik kapı, orta kesiminde yatay olarak ikiye ayrılan ve her bölümü birbirinden bağımsız olarak açılıp kapanabilen kapı. || Köşe kapısı, bir yapının pahlanmış köşesine açılan kapı. || Parmaklıklı kapı, alt kısmı ahşap ya da metal panolardan, üst kısmı parmaklıklardan oluşan kapı. || Sürme kapı, tekerlekler ya da raylar üzerinde yatay doğrultuda ötelene- rek açılıp kapanan bir ya da birkaç kanatlı kapı.

—Kur. tar. OsmanlI imparatorluğu’nda yönetimle ilgili dairelere verilen ad. (Bk. ansikl. böl.) || Kapı ağası - BABÜSSAADE AĞASI. || Kapı arası. Topkapı sarayı’nda Babüssaade’nin iç ve dış kapıları arasında kalan bölümü. (Buraya açılan ve aynı adla anılan odalarda kapıcılar kalır, önde gelen devlet adamları tutuklandıklarında bu odalara kapatılırlardı.) || Kapı çuhadarı. sadrazam, vezir gibi büyük devlet adamlarının konaklarında, genellikle konağın dış hizmetlerinde, özellikle de mektup getirip götürmede kulanılan görevli. (Sürekli olarak efendilerinin selamlık kapısı önünde emre hazır olarak otururlardı.) || Kapı halkı, sadrazam, vezir, beylerbeyi ve sancakbeyi gibi yüksek rütbeli devlet adamlarının yanlarında bulundurdukları görevlilerin tümüne verilen ad. (Bk. ansikl. böl.) || Kapı kethüdası. İstanbul dışında görev yapan yüksek rütbeli devlet görevlilerinin BabIâli’de bulundurdukları temsilcilerine verilen ad. (Bk. ansikl. böl.) || Kapı oğlanı, padişah saraylarında kapı hizmetlerini gören iç oğlanlarına verilen ad. (Ak hadımlar arasından seçilirler, olağan zamanda selimi kavuk, Divan toplandığında mücevveze kavuk giyerlerdi. Sayıları otuz kadar olup ayrıca büyük ve küçük odalardaki iç oğlanlarına nezamt ederler ve bunların yanında yatarlardı.) jj Kapı oğlanı kethüdası, kapı oğlanlarının amirine verilen ad. (Akağalardandı, terfi edenleri saray ağası olurdu.) || Kapıya çıkma -ÇIKMA.

—Mad. oc. Hava kapısı, bir galeride hava akımının geçmesini önlemek ve dışarı yöneltmek için açılan kapı. (Önemli sonuçlara yol açabilecek havalandırma kısa devrelerini önlemek için ocak kesimindeki kapılar aralarında bir boşluk kalacak biçimde çift olarak yapılır) || Hava ayar kapısı, galeri içindeki hava debisini kesmeden azaltmak için, yüzeyinde ya da çerçevesinde açılmış bir açıklıktan ya da "pencere"den havayı geçiren havalandırma kapısı.

—Marangl, Komple kapı, kanadı ve kasasıyla bir bütün olarak fabrikada üretilen, yerine takılmaya hazır kapı.

—Mim. Kapı revakı, bazı gotik kiliselerde, taçkapının önünde yer alan giriş bölümü.

—Oy. Tavlada pulların konduğu yer, hane. || Kapı almak ya da kapı yapmak, tavlada oynanan oyunun türüne göre en az bir ya da iki pulu üst üste getirerek bir haneyi tutmak. (Kapı almanın amacı, rakibin pullarının hareket alanını daraltmak ve kapı alan oyuncunun pullarının hareketini kolaylaştırmaktır.) || Dış kapı, tavlada pulların toplanması gereken bölüm dışında alınan kapı. || iç kapı, tavlada pulların toplanması gereken bölümde alınan kapı.

—Spor. Kayak sporunun iniş dalında, izlenecek yönün belirtilmesinde kullanılan sopalardan (değişik renkte bayraklı) her ikisi arasındaki kayakçıların geçmek zorunda oldukları alan.

—Su yapı. Eklüz kapısı, kapalı konumdayken eklüz odasını kanalın diğer bölümlerinden ayıran ya da bu odayı ikiye bölen, açıldığında ise mavnaların geçişine olanak veren devingen öğe.

—Teknol. Kapı takozu, kapıyı durdurma aya yarayan düzenek. || Kapı yayı, kapı açılırken gerilen ve eski haline dönerken kapıyı otomatik olarak kapayan yaylı ya da pistonlu aygıt.

—ANSİKL. Anat. Kapı toplardamarı üç büyük toplardamarın birleşmesiyle oluşur: üst mezenter toplardamarı, dalak toplardamarı, alt mezenter toplardamarı; bu son ikisi daha önce mezenter kökünü oluşturmak üzere birleşir. Kapı toplardamarı, pankreas ve onikiparmak bağırsağının arkasında bulunur; sonra karaciğer atardamarının ve karaciğer-koledok kanalının arkasında bağırsakları çevreleyen küçük epiploona girer; karaciğerin göbeği hizasında, sağ ve sol olmak üzere iki dala ayrılarak son bulur. Kapı toplardamarı, ortalama 10 cm uzunluğunda, ve 15 mm çapındadır. Karaciğer, komşu organlardan ek kapı toplardamarları denen küçük toplardamarlar da alır.

—Arkeol. Yenitaş döneminden Çatalhöyük yerleşmesinde yapılara çatılardaki aralıklardan giriliyordu, ancak odalar arasında 70-80 cm yüksekliğinde kanatsız, dikdörtgen geçitler bulunuyordu. Hacılar’ın VI. katmanında (i.ö. VI. binyıl ortaları) tahta eşikti, yuvarlatılmış söveli, çift kanatlı dikdörtgen kapılar saptandı. Hacılar II' deyse duvarlarda sürme kapılar için açılmış yarıklara rastlandı. Alişar’da Bakır çağa tarihlendirilen bir kapıda, sövelerin ortasında, bir tahta pervazıyla ilgili olduğu sanılan dikey boşluklar vardır. Karataş -Semayük'te (İ.Ö. 2400'ler), sövelerinin bir yüzünde dikmeler bulunan bir m’den fazla genişlikte duvar açıklıkları vardır. Beycesultan XIV. ve XV. katmanlarında, tahta eşikli, ahşap dikmeli pervazları eşik ve sövelerle birlikte sıvanmış kapılar bulunuyordu. Buradaki bir ya da iki dikmeli kapı sövelerine, pervaz çakılmadan, sıvayla yuvarlak biçim verilmiştir. İ.Ö. II. binyıl kapılarının hemen hemen tümü dikdörtgen kesitlidir (bindirme tekniğinde kemerli Boğazköy, Tel Halef ve Hama kapıları dışında). En erken çağlardan başlayarak, kapı kanatlarının yerleştirilişine göre iki tür kapı kullanılmıştır. Birinci tür, düz kapı geçidinin yanlarına yerleştirilmiş bir ya da iki kanatlı kapılardan oluşur, ikinci grupsa, söve duvarlarına yerleştirilmiş pervazlı kapılardan meydana gelir. Büyük ve çift kanatlı kapılar çoğunlukla birinci türden, küçük ve tek kanatlı kapılarsa ikinci türdendi. Kapı eşikleri ahşaptan, küçük ya da orta boy taştan ve Boğazköy'de görüldüğü gibi büyük boy tek parça taştan yapılıyordu. Kapı sövelerinde çoğunlukla duvarla aynı gereç kullanılmıştır (yalnız Kültepe' de kerpiç söveler ahşap kaplıdır). Boğazköy'deki hitit yapılarında ahşap kapı çerçeveleri duvarlara yatay olarak çakılmış takozlara tutturuluyordu. Ahşap kapı kanatları kimi yerlerde hayvan derisi ya da tunç levhalarla kaplanıyordu (Balavat kapıları bunun güzel bir örneğidir). Büyük ve ağır kapı kanatlarının taşınabilmesi için reze delikleri toprağa derince gömülüyordu (Zincirli, Tel Halef). Önasya’da kapı kanatlarının ve kapı dikmelerinin içinde döndüğü mil yataklarının takılması birtakım törenlerle kutlanıyordu. Bu yapı parçalarının önemi, Babil'de ele geçen, değerli taşlardan yapılıp adak yazıtlarıyla donanmış mil yataklarından da anlaşılmaktadır. Kapı kanatları hemen hemen tüm örneklerde içe doğru açılmaktadır. Boğazköy' de kapılar odaya doğrudan bakışı önleyecek biçimde odaların köşelerine yerleştirilmiştir.
Anadolu’da kent kapılarının ilginç örnekleri bulunmaktadır. Bunlar arasında en eski sur kapısı, Hacılar II katmanında saptandı (İ.Ö. VI. binyıl). K. kapısı, bir duvar oyuğu içine kayan sürmeli kapıyla kapatılıyordu. G. kapısındaysa, kapı kanadı bir niş içine yerleşiyordu. Mersin Yümüktepe' de (İ.Ö. V. binyıl) dışa çıkıntı yapan iki kule arasında yer alan bir kapıdan sonra bir koridorla anıtsal kapıya ulaşılıyordu. Tarsus Gözlükule’deyse (İ.Ö. III. binyıl) düz geçitli bir kapı yerine, daha korunaklı olan L biçiminde bir kapı düzeni bulunuyordu. Truva l'in (İ.Ö. III. binyıl) kapısı çok köşeli bir hisarın köşelerinin birinde yer alıyordu. Kapı geçidinin korunması için yan duvarlar öne çıkma yapıyordu. Truva ll'deyse uzun ve üstü kapalı bir kapı yolunun yerini, geniş dikdörtgen biçiminde bir kapı odası alır. Truva VI kapıları kulesizdir, ancak bunlar uzun, kıvrımlı geçitler olarak düzenlenerek savunma güçlendirilmiştir. İlk Tunç çağa tarihlendirilen Alişar kenti kapılarında duvarlar kuleler biçiminde genişletilerek derinlik artırılmıştır. Boğazköy’ deki hitit sur kapılarıysa, mimarilerinin yanı sıra güçlü savunma düzenleriyle dikkati çeker. (Sfenksli kapı, Aslanlı kapı. Kral kapısı, Poternli kapı, Yer kapı, Batı kapısı). Bu kapılar surlardan daha yüksek olarak yapılmış, dikdörtgen planlı kule biçiminde bir odayla, bunun içe ve dışa bakan cephelerinde, büyük, tek parça taşlardan yapılmış kemerli girişlerden oluşur. Dışa bakan kemerli geçit biraz içe alınarak savunma güçlendirilmiştir. Kapı kanatlarının oturduğu mil yatakları ve sürgülerin yan duvarlardaki durumu, kapıların her iki yandan da odaya açıldığını gösterir. Dış kapıyı aşan düşman, içteki tapıyı açabilmek için geri çekilmek zorunda kalıyor, odanın içinde ve önünde doğan kargaşayla düşmanın yok edilmesi kolaylaşıyordu.
Geç hitit kentlerinin surlarında da çift kapılı anıtsal girişler vardı ve bunlar ortostatlarla bezeliydi, iki yüksek kule arasında dar bir odadan oluşan kapılar yanında, ana tapıdan sonra enine yerleştirilmiş bir odadan meydana gelen örnekler de vardı (Zincirli, Kargamış). Karatepe’deyse daha değişik kapılarla karşılaşılmıştır (İ.Ö. VIII. yy.). K. kapısı kare planlı iki yüksek kule arasında yer alan bir geçitle ulaşılan bir avlunun sonunda bulunan bir tapıdan oluşuyordu. G. tapısıysa, daha düzensiz ancak daha korunaklı bir görünüme sahiptir. iki sur duvarı arasından ilerleyen bir geçitle dış surdaki tapı kulesinin önünden geçiliyor, buradan dönemeçli bir merdivenle tapıya ulaşılıyordu, ikinci tapı kulesi iç surda ve dış surdakiyle bakışıksız bir düzendeydi. Yunan kent tapılarının bir bölümü Mykenai geleneğini sürdüren bindirme tekniğindeydi. Bir bölümüyse iki kuleli anıtsal tapılardı (Miletos Aslanlı tapı).

—Ed. Kapı, divan edebiyatında şairin (âşığın) Tanrı’ya, Hz. Peygamber’e din ve tarikat ulularına, padişaha, devlet büyüklerine, sevgiliye ulaşacağı, bağlılığını, sevgisini belirteceği yer olarak canlandırılır. Burada sevgilinin kokusu, ayak izleri, ayak tozu vardır. Aşık, sevgilinin tapısında kul olmak, bekçilik yapmak için yalvarır, canını verir. Gözyaşları ve kirpikleri her an burasını yıkayıp siler süpürür. Âşık dışında güneş, ay ve yıldızlar da sevgilinin tapısına kul olur. Yüceltmek amacıyla tapı ile devlet kavramı bir arada düşünülür Kapı ve eşikten mecazı mürsel yoluyla sevgilinin kendisi de kastedilir. Sevgilinin tapısı Kâbe, beytullah, kıble, secdegâh, pe- nâh diye adlandırılır. Cennette huriler bulunduğu için sevgilinin tapısı da cennete benzetilir. Güneş belirli zamanlarda kapı ve eşikte göründüğünden gök, asuman ve burç olarak düşünülür. Tanrı'nın insan önünde kapılar açtığı dile getirilir.

—inş. Kapılar iki bölümden oluşur: bunlardan kasa sabittir, kanat (ya da kanatlar) ise hareketlidir. Kanat düz ya da camlı olabilir; kasaya özel parçalarla (menteşe, po- mel, menteşe mili) açılıp kapanacak biçimde tutturulur.
• Dış kapılar, işlevleri bakımından çok çeşitlidir: araba kapısı, avlu kapısı, konut kapısı vb.; tek ya da çift kanatlı olabilirler En basit kanatlar birbirine tamamen bitişik tahta levhalardan oluşur. Genellikle bunlar çerçeveli ve tablalıdır.
• iç kapılar iki türe ayrılır: düz kapılar (pres kapılar) ve tablalı kapılar. Düz kapılar, bir iskeletin iki yanına tutturulmuş düz levhalardan oluşur ve fabrikada üretilir.

—Kur. tar. Kapı, ikinci meşrutiyettin ilanına (1908) değin devletin başı olarak padişahın sarayı ve yönetimin merkezi olarak sadrazamın görev yerini tanımlamak için kullanılırdı. Ancak, türkçe olan bu sözcüğün yerine çoğunlukla arapça “bâb” (Babıâli gibi), farsça "dar" sözcükleri kullanıldı.
Kapı halkı. OsmanlI devlet adamları sahip oldukları dirliklerin zenginliği oranında kapı halkı denilen hizmetliler topluluğu beslerlerdi. Bunların askeri hizmetlerle görevli olanlarına ağa (bunların bir bölümü "levent” diye de anılırdı), memuriyetle görevli olanlara hademe, yardımcı hizmetlere bakanlara “müteferrika” denirdi. Dirlik sisteminin bozulmasından sonra masrafların artmasına karşılık, kapı halkı sayısının çoğalması devlet adamlarını yasal olmayan gelir kaynaklan bulmaya itti. 1827'de kapı halkının askeri bölümü, ertesi yıl da kalan bölümü resmen kaldırıldı.
Kapı kethüdası. Vezir; beylerbeyi ve sancakbeyi gibi görevlilerin İstanbul’daki kethüdaları, onların resmi işlerini görürler onlar adına dilekçelerini verirler ve taahhüt altına girerlerdi. Barış dönemlerinde İstanbul’dan ayrılmazlar, savaştaysa sadrazamın yanında bulunurlardı. 1863'e kadar atamaları bağlı oldukları kimselerce yapılır, onlar görev değiştirince ya da azledilince kapı kethüdalarının işi de son bulurdu. Yeni atanan ve İstanbul’da bulunmayan efendileri yerine hilat giyerlerdi. Teşrifat defterlerinde beylerbeyleriyle sancak beylerinin adlarının yanına kapı kethüdalarınınki de yazılırdı.
Devlet adamlarının dışında Eflak, Boğdan, Erdel beylerinin, Rum patrikliğinin, Avusturya ve Çarlık Rusyasinın da kapı kethüdaları vardı ve bunların gereksinimleri de elçilerinki gibi OsmanlI İmparatorluğunca karşılanırdı. 1863'te yapılan bir düzenlemeyle kapı kethüdalarının görevine son verildi, bunların işlerini yapacak bürolar kuruldu.

—Mim.
Kent kapıları. Bu tür kapılar Doğu’da her zaman önemli bir rol oynamıştır: bunlar, adaletin dağıtıldığı, ticari değiş tokuşların yapıldığı yerlerdi. Kervan yollarının varış noktası da kent kapılarıydı. Babylonia ve Asur’da, İ.Ö. I. binyıl'da kapılar, sur duvarına göre çıkıntı yapan iç avlulu bir burç biçimindeydi; iç avlunun ön ve arka tarafında kimi kez daha küçük avlular bulunur bu dar bölümler, surlar üzerindeki savunucuların, saldırganlara ok, taş vb. yağdırmasına olanak verirdi. Giriş dehlizi, Hursabâd'da olduğu gibi, koruyucu cin kabartmaları ve insan başlı, kanatlı boğa figürleriyle süslenirdi. Büyük bir bölümü günümüze ulaşmış olan Babil’deki iştar kapısı görkemli bir yapıydı. Anadolu'da da (Zincirli kalesi) benzer bir düzen kullanılıyordu. II. binyıl’ın ikinci yarısında, Hititler kentlerin girişine, oymalı kabartmalarla süslü anıtsal kapılar inşa ettiler: Alacahöyük'te Sfenksli kapı, Boğazköy’de Kral kapısı. Filistin'de, kapıların iki yanında büyük kuleler vardı; payanda ayakları birçok dar geçit oluşturur (Şhem, Megiddo) bazen de giriş dehlizi dirsek biçiminde olurdu (Lakiş).
Yunanistan’da, kutsal yapılar surlarla çevrili bir tepenin üzerinde yükselirdi; buraya anıtsal bir kapıdan geçilerek girilirdi (Mykenai, Tiryns, Atina). Romalılarda, karargâhların kapıları ana yolların uçlarında yer alırdı. Kent kapılarında ise tonozlu bir ya da birçok giriş dehlizi bulunurdu; girişler, kuleler tarafından sıkıca korunurdu. Kent kapılarına bağlı büyüsel nitelikli bir dizi kural vardı; zafer takları bunların izlerini taşır. Roma’daki Aurelianus surunun birçok kapısı (San Sebastiano kapısı, Latin kapısı, Maggiore kapısı) günümüze ulaşabilmiştir. Başlıca Roma dönemi kapıları arasında. İtalya’da, Aosta kapısı ile Torino’daki Palatina kapısını. Roma provin- cialarında da, Autun, Reims kapıları ile Trier'deki Porta Nigra'yı saymak gerekir. İstanbul'da ise, Theodosios II suru üzerindeki muhteşem bir biçimde süslenmiş Altın kapı (yun. Khrysai Pyle, lat. Porta Au- rea) bugün hâlâ ayaktadır. Ortaçağda müstahkem kentlerin kapıları önemli bir savunma sistemiyle donatılırdı.

Kamu yapılarının kapıları. Dinsel mimarlıkta birçok oymalı kapı (kanat) örneği vardır: Roma'daki Santa Sabina'nın sedir ağacından kapıları (V. yy.) Eski ve Yeni Ahit'ten alınma kabartma sahnelerle süslüdür; Verona'daki S. Zeno'nun bronz kapılarında (XI. yy.) Kutsal Kitap’tan sahneler bulunur; Floransa vaftizhanesi'nin kapılarındaki oymalar Andrea Pisano ve Ghiberti tarafından gerçekleştirilmiştir.
Ev kapıları. Eski Yunanda kapılar yamuk biçiminde olurdu (Attike açıtı). Romalılar’ da kapılar ağaçtan, iki ya da daha fazla kanatlıydı; kanatlar çivili panolar biçiminde olur, tokmak kilit ve sürgülerle donatılırdı.
Ortaçağda önceleri beşikkemerli kapılar, sonra da çoğu kez dikdörtgen biçiminde olan ya da kemer taşlarıyla örülmüş hafif kavisli bir lentoya sahip kapılar görüldü. XV. yy.da kaşkemer biçiminde len- tolar ve oyma bezekler (figürler, armalar) ortaya çıktı.
Rönesans dönemine ait birçok yapının da zarif bir biçimde süslenmiş kapıları vardır. Klasik dönem konaklarının önünde çoğu kez arabalara özgü anıtsal kapılar yer alır.
Ortaçağ konutlarının iç kapıları yalın, alçak ve dardır. Kabul ya da tören salonla rının kapıları dışında bunlar, duvar halıları tarafından gizlenen, genellikle tek kişinin geçebileceği açıtlardır. Ancak Louis XIV döneminden başlayarak yüksekliği 2,50 m'yi aşan daire kapıları yapıldı.
En eski Ortaçağ kapı kanatları, çivilerle tutturulmuş, her biri yanlamasına tamamen bitişik iki kat tahta levhadan oluşur. XIII. yy.’ın ortalarına doğru, dikmeleri birbirine bağlayan başlıklardan oluşan kanatlar yapılmaya başlandı; başlıklar, kanadın tüm ağırlığını menteşe miline iletir. XIII. ve XIV. yy.Tarda bu sistem çok yaygındı; hafif, sağlam ve demir düzeninin tutturulmasına elverişliydi. Tablalı kapılar (dikme ve başlıklar arasına zıvanayla birleştirilmiş kayıtlara açılan kirişlere yerleştirilmiş tablalardan oluşan iç ve dış kapılar), ancak XIV. yy.'ın sonunda yapılmaya başlandı. O zamana kadar çok yalın olan kanatlar, bir süs öğesi haline geldi.
Türk mimarlığında kapı. Türk mimarlığının önemli öğelerinden olan kapıların bir bölümü küçük, yalın açıklıklar biçimindeyken, bir bölümü de anıtsal yapıların cephelerini süsleyen taçkapı'lardır. Özellikle Selçuklu cami, medrese, kervansaray, vb. yapılarında taçkapılar büyüklükleri ve zengin bezemeleriyle görkemli bir görünüş kazanmıştır. OsmanlI taçkapılarıysa daha yalın, olgun örneklerdir. Türk kapı kanatları da ahşap işçiliğinin önemli örnekleridir. Bunlar sağlamlıklarının yanı sıra, zengin süslemeleriyle birer sanat eseri niteliğindedir. Havadan etkilenmeyecek ve çalışmayacak biçimde hazırlanan ahşap ka natlar, ince marangozluk ürünleriydi. Anıtsal yapıların kapı kanatları, çoğunlukla kündekâri tekniğindeydi. Kapıların üstü kemerli olmakla birlikte, kanatların üstü düz atkılıdır ve üstü yuvarlak kanatlardan kaçınılmıştır. Selçuklu ve Beylikler dönemi kapı kanatlarının önemli örnekleri müzelerde korunmaktadır. Bunlar arasında Ankara Etnoğrafya müzesi'ndeki Kayseri Ulu cami'si, Ankara Hacıhasan camisi ve Alaettin camisi kapıları belirtilebilir. Kastamonu'daki ibnineccar camisi'yle, Niğde’ deki Sungurbey camisi’nin ve Kastamonu Kasaba köyü camisi’nin kapıları da ahşap işçiliğinin dikkati çeken örnekleridir. OsmanlI döneminin zengin süslemeli ilk kapıları arasında Ankara Karacabey camisi, Amasya Bayezitpaşa camisi. Bursa Yeşil cami ve türbesi, Ulu cami, Edirne Üçşerefeli cami belirtilebilir. XIV. yy. ve XV. yy. ilk yarısına tarihlenen bu yapılarda tek renk ağaç kullanılmıştır. Daha sonraki yapılardaysa yeni teknikler ve gereçlerle karşılaşılır. Ankara Hacıbayram türbesi'nin ahşap kakmalı kapısı kemik ve yeşim taşlarıyla süslüdür (XV. yy.). Üsküdar’daki Mihrimahsultan camisi’nin kapısıysa, dönemin kapıları içinde değişik tekniği ve bezemeleriyle tek örnektir (XVI. yy.). Kapı kanatlarının ayna bölümleri kündekâri tekniğinde; bini, başlık ve kuşak bölümleriyse farklı renkte ağaçlarla kakma tekniğinde bezenmiştir. XVII. yy. başlarında değişik renklerde ahşabın yanı sıra kakma tekniğinde sedef, bağa, fildişi, kemik, vb. de kullanılmıştır. (İstanbul Yenivalide külliyesi camisi [Yeni cami], Sultanahmet camisi, Topkapı sarayı vb.).

Kaynak: Büyük Larousse

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
21 Şubat 2016       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
kapı
isim
Sponsorlu Bağlantılar

1 . Bir yere girip çıkarken geçilen ve açılıp kapanma düzeni olan duvar veya bölme açıklığı.
2 . Bu açıklıktaki açılıp kapanan kanat:
"Evlerin kapılarında kocaman yeşil bronz tokmaklar vardı."- S. F. Abasıyanık.
3 . Gelir, geçim, kısmet sağlayan yer, kaynak veya imkân:
"Onların başvuracağı her kapıya gitmiş."- S. F. Abasıyanık.
"Benim ve benim çoluk çocuğumun da bu kapıdan yiyeceğimiz ekmek artık temiz bir ekmek olamaz."- R. N. Güntekin.
4 . Gidere yol açan ihtiyaç.
5 . (tavla oyununda) İki pul üst üste getirilerek karşı oyuncunun o haneyi kullanmasına engel olan yer.
6 . mecaz Ev gezmesi için gidilen yer.
7 . Devlet dairesi.

Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
(bir şeyden) kapı açmak
kapı almak (veya yapmak)
kapı aralamak
kapı aramak
kapı baca açık (veya kilitli)
kapı (bir) komşu
kapıda kalmak
kapıdan çevirmek
kapıdan kovsan bacadan düşer
kapı dışarı etmek
kapı gibi
kapı kadar
kapı kapı aramak
kapı kapı dolaşmak (veya gezmek)
kapı karşı
kapıları açık tutmak
kapıları kapamak
kapılar yüzüne (üzerine, üstüne) kapanmak
kapının ipini çekmek
kapısına kilit vurmak
(birinin) kapısını aşındırmak
(birinin) kapısını çalmak
kapısını yapmak
kapıya dayanmak
kapı yapmak
kapıyı açmak
kapıyı büyük açmak
kapıyı göstermek

Birleşik Sözler
kapı ağası
kapı ağzı
kapı çuhadarı
kapı duvar
kapı halkı
kapı kâhyası
kapı kapamaca
kapı kethüdası
kapı kolu
kapı komşu
kapıkule
kapı kulu
kapı mandalı
kapı oğlanı
kapı perdesi
kapısı açık
kapı tokmağı
kapı yoldaşı
ana kapı
ara kapı
çakma kapı
çarpma kapı
çelik kapı
çift kapı
demir kapı
döner kapı
sağır kapı
yağlı kapı
yavru kapı
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

30 Ağustos 2013 / Ziyaretçi Soru-Cevap
26 Ocak 2010 / _KleopatrA_ X-Sözlük
14 Temmuz 2015 / Safi X-Sözlük
3 Ocak 2010 / _KleopatrA_ X-Sözlük
8 Haziran 2012 / buz perisi X-Sözlük