ABDAL a. (ar. bedii in çoğl. abdâl) 1. Gezgin dervişlere eskiden verilen ad: Abdal tekkede, hacı Mekke'de (atasözü). - 2. Davul ya da zurna çalarak herkesi eğlendirmeyi sanat edinmiş çingene: Abdal düğünden, çocuk oyundan usanmaz (atasözü).—3.Üstü başı perişan,kılıksız, dilenci: Abdala "kar yağıyor" demişler, “.titremeye hazırım" demiş (atasözü).
— Ed. Kimi derviş şairlerin adlarının başına ya da sonuna getirilerek mahlas olarak kullanılır: Abdal Musa, Pir Sultan Abdal, Kaygusuz Abdal, Genç Abdal vb.
— Tar. Rum abdalları, Osmanlı devletinin kuruluşu sırasında Anadolu ve Rumeli’ de İslam dininin yayılması için çalışan dervişlere verilen ad. (Bk. ansikl. böl.)
— Tasav. Dünyanın manevi düzenine yön vermeleri için Tanrı'nın görevlendirdiğine inanılan kişiler. (Bk. ansikl. böl.) —ANSİKL.Tar.Başlangıçta siyasal ve toplumsal nitelikli Babai ayaklanmasının temeli olan görüşler, Anadolu ve Rumeli'de, Rum abdalları (Abdalan-ı Rum) tarafından yayıldı ve sürdürüldü. Bu terim Ye- sevi, Kalenderi, Hayderi gibi tarikat mensuplarını, Baba Resul isyanına katılan türkmen babalarını kendi bünyesinde eriten Babai geleneğine bağlı dervişleri kapsar. Rum abdallarının en ünlüleri, Geyikli Baba, Abdal Musa,Kumral Abdal, Abdal Murat vb’dir. ilk Osmanlı padişahları onlara birçok ayrıcalık tanımış, ancak hareketlerini de yakından izlemişlerdi. Rum abdalları arasında Şiilik düşüncesi ve inancı da yerleşti (XIV.yy.). Hacı Bektaş müritlerini belirtmek için Hacı Bektaş ve- layetnamesi’nde "abdal” terimi kullanılmıştır. Şair Vahidi’ye göre (XVI.yy.) Rum abdalları sırtlarında tennure, yalınayak, başı açık gezerlerdi. Bellerinde yün örgü kuşak, omuzlarında Ebu Müslim nacağı, ellerinde Baba Şüca çomağı taşırlardı. Tef ve kudüm çalarlardı. Nergisi, abdalların “dört vuruş"anlamına gelen "çardarb" (saç, sakal, kaş, bıyıklarını tıraş etme) uygulamasını sürdüren aleviler olduklarını ve Hacı Bektaş': pir tanıdıklarını anlatmıştır. Kendilerine Seyit Gazi Yetimleri adını veren abdallar, her yıl muharrem ayında, merkezleri olan Seyitgazi ilçesindeki Seyit Battal Gazi tekkesinde toplanırlar, eski türk şamanları gibi ateş çevresinde döner, çalgı çalarlardı. XV. yy.'dan başlayarak abdal tekkeleri, topluluk ve gelenekleri bektaşilik içinde erimiştir.
—Tasav. Tasavvuf inancına göre Tanrı, halkın tanımadığı bazı sevgili kullarını görevlendirmiştir. Bu görevlendirilmiş ermişlere ’Ricâl ül-gayb denir. Abdallar yedi ya da kırk kişidir. Abdallarla ilgili hadislere medreseli bilginler karşı çıkarken, mutasavvıflar bunları savunmuştur. Hz. Ali’ den kaynaklandığı ileri sürülen bir hadise göre abdalların kırkı da Şam’da bulunmaktadır. Kimi mutasavvıflar (ibn Arabi) abdal sayısını yedi olarak kabul etmekte, bunların her birinin bir iklimde (bölge) görevlendirildiklerini söylemektedirler. İslam ve Türk ülkelerindeki halk söylentilerinde geçen yedi abdal, yedi yıldızdaki tanrısal gizi belirler. Tasavvufa göre abdalın özellikleri az konuşmak, az yemek, halktan ayrı yaşamaktır. Görevleri insanlara yardım etmek, yağmur yağdırmak, İslama savaş kazandırmak, afetleri önlemektir. Abdal ile ilgili hadislerde, onların bu aşamaya namaz ve oruçla değil, iyilik ve cömertlikle ulaştıkları belirtilir. Birbirlerinin yerine geçtikleri, diledikleri an, kendi yerlerine birini bedel bırakarak istedikleri yere gidebildikleri söylenir.
Abdal sözcüğü XII. ve XIV yy.’da “abid, zahit, veli, sofu, derviş” anlamlarında kullanılmıştır. Kalenderi dervişleri arasında cezbe halinde bulunan meczub- lara da serseri derviş anlamında abdal denilmiştir. Abdal, arapça “mecnun, meczub, divane”, türkçe "tilbe” (deli) sözcükleriyle eşanlamlı olarak kullanılmıştır. Sonraki yüzyıllarda türkçede "ahmak, şaşkın" anlamında kullanılması da bunun sonucudur. Osmanlı kaynaklarında XV.yy.'dan başlayarak abdal, "ışık, torlak, hayderi, kalenderi" terimleri birbirinin yerine kullanılmış, bu da tarih araştırmalarında karışıklıklara yol açmıştır.
Kaynak: MsXLabs & Büyük L.abdal
isim, eskimiş Arapça abd¥l
1 . Gezgin derviş:
"Varıp yaslanayım Hacı Bektaş'a / Abdalın olayım çullar içinde."- Gevheri.
2 . Dilenci kılıklı, üstü başı perişan kimse.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
abdala "kar
yağıyor" demişler, "titremeye hazırım" demiş
abdala malum olur
abdal ata binince bey oldum sanır,
şalgam aşa girince yağ oldum sanır
abdal düğünden, çocuk oyundan usanmaz
abdalın dostluğu köy görününceye kadar
abdalın karnı doyunca gözü pabucundadır (veya yolda olur)
abdal tekkede, hacı Mekke'de bulunur
Abdal (II)
özel, isim, tarih Arapça abd¥l
1 . Safeviler devrinde İran'da yaşayan Türk oymaklarından biri.
2 . Anadolu'da yaşayan oymaklardan bazısı:
"Geygel Abdalları."- .
— Ed. Kimi derviş şairlerin adlarının başına ya da sonuna getirilerek mahlas olarak kullanılır: Abdal Musa, Pir Sultan Abdal, Kaygusuz Abdal, Genç Abdal vb.
Sponsorlu Bağlantılar
— Tasav. Dünyanın manevi düzenine yön vermeleri için Tanrı'nın görevlendirdiğine inanılan kişiler. (Bk. ansikl. böl.) —ANSİKL.Tar.Başlangıçta siyasal ve toplumsal nitelikli Babai ayaklanmasının temeli olan görüşler, Anadolu ve Rumeli'de, Rum abdalları (Abdalan-ı Rum) tarafından yayıldı ve sürdürüldü. Bu terim Ye- sevi, Kalenderi, Hayderi gibi tarikat mensuplarını, Baba Resul isyanına katılan türkmen babalarını kendi bünyesinde eriten Babai geleneğine bağlı dervişleri kapsar. Rum abdallarının en ünlüleri, Geyikli Baba, Abdal Musa,Kumral Abdal, Abdal Murat vb’dir. ilk Osmanlı padişahları onlara birçok ayrıcalık tanımış, ancak hareketlerini de yakından izlemişlerdi. Rum abdalları arasında Şiilik düşüncesi ve inancı da yerleşti (XIV.yy.). Hacı Bektaş müritlerini belirtmek için Hacı Bektaş ve- layetnamesi’nde "abdal” terimi kullanılmıştır. Şair Vahidi’ye göre (XVI.yy.) Rum abdalları sırtlarında tennure, yalınayak, başı açık gezerlerdi. Bellerinde yün örgü kuşak, omuzlarında Ebu Müslim nacağı, ellerinde Baba Şüca çomağı taşırlardı. Tef ve kudüm çalarlardı. Nergisi, abdalların “dört vuruş"anlamına gelen "çardarb" (saç, sakal, kaş, bıyıklarını tıraş etme) uygulamasını sürdüren aleviler olduklarını ve Hacı Bektaş': pir tanıdıklarını anlatmıştır. Kendilerine Seyit Gazi Yetimleri adını veren abdallar, her yıl muharrem ayında, merkezleri olan Seyitgazi ilçesindeki Seyit Battal Gazi tekkesinde toplanırlar, eski türk şamanları gibi ateş çevresinde döner, çalgı çalarlardı. XV. yy.'dan başlayarak abdal tekkeleri, topluluk ve gelenekleri bektaşilik içinde erimiştir.
—Tasav. Tasavvuf inancına göre Tanrı, halkın tanımadığı bazı sevgili kullarını görevlendirmiştir. Bu görevlendirilmiş ermişlere ’Ricâl ül-gayb denir. Abdallar yedi ya da kırk kişidir. Abdallarla ilgili hadislere medreseli bilginler karşı çıkarken, mutasavvıflar bunları savunmuştur. Hz. Ali’ den kaynaklandığı ileri sürülen bir hadise göre abdalların kırkı da Şam’da bulunmaktadır. Kimi mutasavvıflar (ibn Arabi) abdal sayısını yedi olarak kabul etmekte, bunların her birinin bir iklimde (bölge) görevlendirildiklerini söylemektedirler. İslam ve Türk ülkelerindeki halk söylentilerinde geçen yedi abdal, yedi yıldızdaki tanrısal gizi belirler. Tasavvufa göre abdalın özellikleri az konuşmak, az yemek, halktan ayrı yaşamaktır. Görevleri insanlara yardım etmek, yağmur yağdırmak, İslama savaş kazandırmak, afetleri önlemektir. Abdal ile ilgili hadislerde, onların bu aşamaya namaz ve oruçla değil, iyilik ve cömertlikle ulaştıkları belirtilir. Birbirlerinin yerine geçtikleri, diledikleri an, kendi yerlerine birini bedel bırakarak istedikleri yere gidebildikleri söylenir.
Abdal sözcüğü XII. ve XIV yy.’da “abid, zahit, veli, sofu, derviş” anlamlarında kullanılmıştır. Kalenderi dervişleri arasında cezbe halinde bulunan meczub- lara da serseri derviş anlamında abdal denilmiştir. Abdal, arapça “mecnun, meczub, divane”, türkçe "tilbe” (deli) sözcükleriyle eşanlamlı olarak kullanılmıştır. Sonraki yüzyıllarda türkçede "ahmak, şaşkın" anlamında kullanılması da bunun sonucudur. Osmanlı kaynaklarında XV.yy.'dan başlayarak abdal, "ışık, torlak, hayderi, kalenderi" terimleri birbirinin yerine kullanılmış, bu da tarih araştırmalarında karışıklıklara yol açmıştır.
Kaynak: MsXLabs & Büyük L.
isim, eskimiş Arapça abd¥l
1 . Gezgin derviş:
"Varıp yaslanayım Hacı Bektaş'a / Abdalın olayım çullar içinde."- Gevheri.
2 . Dilenci kılıklı, üstü başı perişan kimse.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
abdala "kar
yağıyor" demişler, "titremeye hazırım" demiş
abdal ata binince bey oldum sanır,
şalgam aşa girince yağ oldum sanır
abdal düğünden, çocuk oyundan usanmaz
abdalın dostluğu köy görününceye kadar
abdalın karnı doyunca gözü pabucundadır (veya yolda olur)
abdal tekkede, hacı Mekke'de bulunur
Abdal (II)
özel, isim, tarih Arapça abd¥l
1 . Safeviler devrinde İran'da yaşayan Türk oymaklarından biri.
2 . Anadolu'da yaşayan oymaklardan bazısı:
"Geygel Abdalları."- .
abdal [xi] dilenci derviş, kalender, meczup ~ Ar abdāl [#bdl çoğ.] 1. bedeller, 2. sufi düşüncesinde rical-i gaybın bir rütbesi < Ar badal karşılık olarak verilen şey, bedel " bedel
———————
• Esasen esoterik sufi öğretisine ait bir kavram iken, 13. yy'da Anadolu'da heterodoks İslami tarikatler bünyesindeki meczup dervişler için kullanılmıştır.

pir sultan abdal
———————
• Esasen esoterik sufi öğretisine ait bir kavram iken, 13. yy'da Anadolu'da heterodoks İslami tarikatler bünyesindeki meczup dervişler için kullanılmıştır.

pir sultan abdal
Son düzenleyen ahmetseydi; 27 Mayıs 2015 08:54
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
ѕнσω мυѕт gσ ση ツ