Büyükler paralarının çokluğuna göre kralsa, çocuklar da misketlerinin çokluğuna göre kraldır"
Büyülü Cam Küreler: MİSKETLER
İçlerinde renkli desenler olan, çocuklukta ceplerimizdeki en değerli hazinemiz küçük cam küreler' Meşe, gülle, canbalik, cicoz, bilye' Her yörede misket farklı isimler taşısa da bilinir, farklı kurallara sahip olsa da oynanır. Bu büyülü oyuncaklara En kötü ekonomik koşullarda dahi sahip olunabilecek kadar ucuz olması, cazibeli renk ve biçimlere sahip olması, birbirinden çok farklı oyunlar oynanabilmesi ve kazanıp kaybetme şansı veren bir oyun olması sebebiyle dünyanın pek çok ülkesinde en sevilen oyuncaklardan olmuştur.. Temel olarak elinizdeki misket ile bir rakibin misketini vurmak üzerine şekillenen oyunlar `Mors, Kuyu, Baş` gibi isimler taşımaktadır. Misketler boyut ve renk farklılıklarına sahiptir. Bu şekil farklılığı sebebiyle misketlere farklı işlevler yüklenip farklı isimler takılabilir. Hemen her misket oyuncusunun minik hazinesinde diğerlerinden daha büyük, daha renkli ya da kemik bir misket çocuklar tarafından hep kullanılan misket olarak ayrı bir değere sahiptir. Bu gözde misket "Gaflik veya Balyoz" gibi isimlerle adlandırılır.
Misket Tarihine Yolculuk
Cicoz, mile, bilye, gülle, cilloz, gazoz, cilli, zıpzıp gibi isimlerle de anılan çocukların renkli ve özgür dünyası misketlerin tarihi, antikçağın ilk dönemlerine kadar gider. Yunanlılar`ın kemik parçaları, zeytin taneleri ve meşe palamutlarıyla, Romalılar`ın ise ceviz ve fındıklarla misket oynadıkları bilinmekte. Romalılar pekçok oyunun atasına ev sahipliği yapan bir medeniyete sahipti, sosyal hayatın içinde oyunlar önemli yer tutuyordu. Özel günlerde birbirlerine içi yuvarlatılmış taşlar ve fındıklarla dolu keseler hediye ediyorlardı.
Dünyanın en eski misketi ise Mısırlı bir çocuk mumyasının yanında bulunan yuvarlatılmış taşlardır, MÖ 3000 tarihlidir.
İlk fabrikasyon, satış amaçlı cam misketlerin ise 1900 yılında Amerika`da bir oyuncak firması sahibi olan Christensen tarafından yapıldığı tahmin ediliyor. Bu ilk fabrikasyon misketler yukardaki resimde görülmektedir. Misketler doğal taşlara benzer görünümdeydi. Bugün hala cam misketler aynı teknik kullanılarak yapılmaktadır. Ancak bu ilk misket makinasinin planları Christein`in katibi olan Hill tarafından çalındı ve Hill bu makinanın patentini aldı. Cam misket yapan bu makinalar halen Hill makinası olarak adlandırılmaktadır.
Yukarda ise kemik, metal ve mermer gibi malzemelerden misket yapımında kullanılan basit bir makina görmektesiniz.
Tartışmalı Oyuncaklar
Belki de artık site- apartman yaşamına iyice alışmamız sebebiyle mahalleler, sokaklar hayatımızdan çalınıyor adeta. Artık ne önündeki kasalara oturulup gazoz içilen mahalle bakkalları kolay bulunabiliyor, ne de o bakkalda avuç hesabıyla satılan misketler... Çocukluğumuza dair anılarımız gittikçe azalıyor. Çocuklarımızın eline dijital oyuncaklar tutuşturup onları bir nevi "oyuna getiriyoruz". Geçen sayımızda tartışmalı oyuncakları listelemeye başlamıştık, misket de birçok sokak oyunu gibi "yasaklı oyunlar" listesinin baş sıralarında. Aslında çok masum görünen bu sevimli oyuncaklar toza toprağa karışarak oynamak gerektirmesi, rakibin misketini kazanma ya da elindekileri de kaybetme esasına dayandığı için kumar şeklinde algılanması, daha küçük yaştaki çocuklarca yutulma riski taşıması sebebiyle pekçok evde yasaklı bir oyuncak olmasına yol açmakta.. Geçtiğimiz yıllarda Tatilya`da "Dünya Cicoz Olsa" isimli bir misket sergisi açılmıştı. Dünyanın eğlenceli yanlarını keşfederek büyük mavi küremizin çok daha mavi olmasını, hatta mümkünse mavi cam bilyeye benzemesini isteyen iki misketsever açmış bu sergiyi. Yusuf Çağlar ve H. Salih Zengin`in kolleksiyonundan oluşan sergi, çocukluktan beri biriktirip toplayabildikleri çok farklı misketlerden oluşuyordu. Sergideki en eski parçalar Güneydoğu Anadolu`da bulunan taş ve ceviz misketlerdi. Bunu plastik, cam, kemik, lastik ve metal misketler izliyor. Yuvarlak dünyanın çocuklarını, yuvarlak misketlerin etrafında birleştiren sergiye bu anlamda Meksika, Almanya, Amerika, Çin, Türkiye ve Hollanda misketleri sergileniyordu.
Çocukları rüya alemine sürükleyen bu serginin hikayesini şu sözlerle anlatmış Salih Zengin: " Oyuncakların çocukları mutlu etmediği bir dünyaya geldik sonunda. Elektronik oyuncaklarla avutulmaya ve oyuna getirilmeye çalışılan çocukların gözlerini sokağa ve oyuna çekmek istedik. Çatısı olmayan sokaklarda oyunlardan tad alsınlar ve anlamsız oyuncaklarla sinirlerini bozmasınlar istedik. Çocukluğumdan beri anılarımın bir köşesini oluştursunlar diye ceplerimde taşıdığım misketlerimin yuvarlanarak Yusuf Çağlar`ın misketlerine karışmasıyla kendimi ister istemez bir oyunun içinde buldum. O da bütün afacanlığı ile oyun bozanlık etmeden dünyanın hakikaten mavi bir cam küre ve cicoz olduğunun, çocukların da bu yuvarlak halka içinde kendilerine bu anlamlı oyunu seçtiklerinin altını çizmiş oldu."
Dilerim önümüzdeki günlerde serginin bir tekrarı yapılarak biz her yaştan çocukların beğenisine tekrar sunulur.
Misket Oyunları
MORS:
Toprağa mors adı verilen bir üçgen çizilir ve her oyuncu üçgenin içine üçer ya da beşer misket yerleştirir. Üçgenin 2 metre ötesine bir çizgi çizilip sırayla oyuncular misketlerini çizgiye doğru atarlar. Misketi çizgiye en yakın düşen oyuna ilk olarak başlar. Çizgiden üçgene doğru herkes sırayla misketini atar. Amaç üçgenin içersinde misketleri çıkartmaktır. Oyuncunun attığı misket üçgen içersinde kalırsa sıra diğer oyuncuya geçer. Her oyuncunun üçgenden çıkarttığı misket onun olur.
KUYU:
Toprak bir alanda 5-6 cm çapında ve derinliğinde bir çukur kazılır, ama çoğu zaman sokak araları eski oyunlardan kalan çukurlarla doludur zaten. Oyuna kuyuya belirli bir uzaklıktan oyuncuların sırayla kuyuya birer el atış yapmasıyla başlanır. Eğer oyuncunun attığı misket kuyuya girerse puan alır ve bir atış hakkı daha kazanır. Eğer misket çukura girmezse sıra diğer oyuncuya geçer. Bir oyuncunun misketi kuyuya girdiğinde, kuyudan en fazla bir karış uzaklıktan ya yerden ya da diğer elini destek alarak diğer rakibin misketini vurmayı çalışır, bu şekilde ek puan alır. İkinci puan alma yolu ise oyuncu kuyudaysa ve diğer oyuncunun misketi kuyudan bir karıştan daha yakın mesafedeyse rakip oyuncunun misketini kuyuya alır, en fazla üç atışta rakibin misketini kuyunun dışına atarsa puan kazanır. belirlenen puana ilk gelen oyuncu oyunu kazanır.
BAŞ:
Misketle oynanan oyunlardan en çok tercih edileni olan `Baş`ın kuralları genel olarak şöyledir. Her çocuk belli miktarda misketi ortaya bir çizgi olacak şekilde dizer, bunun ardından belli bir uzaklığa geçilir ve sırayla misketlerden oluşan çizgiye atışlar yapılır. Kurallarla değişebilmekle beraber bu atışlarda önemli olan, öncelikle neresinin hedef alındığı söylenmek üzere sağ ya da sol baştaki misketlerin vurulmasıdır. Zor olduğu için ödüllü olan bu vuruş yine oyuncular tarafından belirlenen bir sayıda yanyana olan misketlerin birkaçının birden kazanılmasını sağlar. İyi atış yapan oyuncu diğerlerinin misketlerini de alır böylece kendi hazinesini yavaş yavaş artırır. Oyuncu zemine göre de taktikler belirlemek zorunda kalabilir. Oyunun esas tercih edilen zemini topraktır, ama oynanan yer oyuncuların keyif ve zorunluluklarına göre değişebilir.