
Ziyaretçi
İĞNE

1. Bir ucu dikilecek malzemeden geçmesi için sivri olan, öbür ucunda dikiş ipliğini geçirmek için bir delik (iğne deliği ya da göz) taşıyan, su verilmiş çelikten küçük ince dikiş aleti. (Geçirilecek ipliğe göre iğne deliği yuvarlak ya da uzun olabilir; aynı şekilde iğnenin uzunluğu, çapı ve biçimi dikilecek malzemeye göre değişir: örme iğnesi uzun ve ince; halı iğnesi kısa ve kör uçlu; şilte iğnesi dç uzun ve eğridir.)
Sponsorlu Bağlantılar
3. Genellikle bir giysiye, başlığa, şapkaya iliştirilen başı bezemeli iğne: Kıravat iğnesi. Şapka iğnesi.
4. Altındaki iğne ile giysiye tutturulan süs eşyası: Platin iğne. Göğsüne elmas bir iğne taktı
5. Bazı aygıtların ucu sivri parçası: Pikap iğnesi. Pusula iğnesi. Tüfek iğnesi.
6. İlacı vücuda vermek için kullanılan araç; bu aracın oluklu, sivri metal ucu: iğneyi kaynatmak. Çok kasıldığı için iğne kalçasında kırılmış.
7. iğne olmak eylemi: Koca adam oldun, hâlâ iğneden korkuyorsun.
8. Şırıngayla vücuda verilen ilaç: Doktor, iki hapla bir iğne yazdı.
9. Oltanın ucundaki küçük, sivri, metal kanca: iğneye yem takmak.
10. Kimi böceklerin kendisini korumasını sağlayan sokucu organı: Arının iğnesi.
11. Rahatsız edici, incitici söz.
12. iğne atsan yere düşmez, bir yerin çok kalabalık olduğunu belirtmek için söylenir.
- iğne batırmak, bir kimseye laf dokundurmak, iğneleyici, dokunaklı sözler söylemek.
- iğne deliğinden Hindistan'ı seyretmek, önemsiz ve küçük olaylardan büyük gerçeklere ulaşacak ölçüde sezgili, kavrayışlı olmak. iğne ile kuyu kazmak, eldeki araç ve gereçlerin yetersizliğine karşın sürekli çalışarak, güç bir işi Sabırla başarmaya çalışmak ya da güçlükle sürdürülebilen bir işin içinde ve üzerinde olmak.
- iğne ipliğe dönmek, iğne iplik kalmak, aşırı ölçüde zayıflamak: Çocukcağız iki haftada iğne ipliğe dönmüştü.
- iğne üstünde oturmak, her an gideceğini belirtir bir hava içinde oturmak.
- (Birine) iğne yapmak, vurmak, vücuda iğneyle sıvı ilaç vermek: Hastaların kimine iğne yapar, kimine de ağızdan ilaçlar verirdi. iğne yurdu, iğne gözü, deliği (yörs.).
- İğne yutmuş maymuna dönmek, zayıf ve bitkin düşmeyi belirtmek için alay Kauar eşya varsa, eri önemsizlerini uııe anlamında kullanılır: iğneden ipliğe kadar ne gerekliyse evi donattık.
—Arkeol. Bir giysinin kanatlarını tutturmaya yarayan, kemikten ya da metalden sivri uçlu uzun çubuk. (Baş süslemelerinin çeşitliliği öntarih ya da ilk dönem ortaçağ tarihinin kronolojik dizilerinde kullanılan sınıflandırmalara olanak verdi. Tunç çağı iğneleri bu açıdan özellikle değerlidir; bunlar 70 cm’ye ulaşabilen gerçek mücevherlerdir.)
—Balıkç. Olta ipinin ucuna yerleştirilen ve balık tutmak amacıyla üzerine yem takılan damaklı madensel çengel. (Bk. ansikl. böl.)
- iğneden çıkarmak, olta iğnesini balığın boğazından çıkarmak. (Bazı ülkelerde iğneyi çıkartmak için özel bir alet de kullanılmaktadır.)
- iğneye balık takmak, avlanmak için bir balığı yem olarak olta iğnesine geçirmek.
—Cerr. Bir ilacı şırınga etmeye, bir organı delerek içindeki sıvıyı ya da herhangi bir vücut sıvısını çekmeye (ponksiyon) ya da dokuları dikmeye yarayan, ince uzun, içi boş ya da dolu, düz ya da eğri, ince metal aygıt. (Yara dikiş iğneleri çok değişik biçimlerde olur: deliği hareketli Reverdin iğneleri, kıvrık kenarlı iğneler.)
- iğne kıskacı, dikiş atmak için iğneyi tutmaya yarayan çelik pens.
- Ponksiyon iğnesi, bir delgi (mandren) ile donatılmış iğne, (iğne batırılacağı yere iyice yerleştirildikten sonra delgi çıkarılır; böylece iğne hareket ettirilmeden akıntının kontrolü sağlanabilir.)
- Radyum iğnesi, urlarla temas edecek şekilde ya da urların içine yerleştirilen ve radyoaktif maddeler içeren küçük ve ucu kapalı iğne.
- Şırınga iğnesi, ucu eğik olarak kesilip sivrileştirilmiş içi oyuk iğne. (Uzunluğu, çapı ve kesiliş şekli kullanıma göre değişir: toplardamar içi, kas içi, deri altı şırınga, vb.)
- iğne perdahı, tezhipte iğne perdahı demiri ile altın zemini noktalama.
- iğne perdahı demiri, iğne perdahı yapılan küt uçlu, kalınca iğne.
—Denize. Yelkenli teknelerde, ana direklerin gerisine, boylamasına yerleştirilen ince ağaç çubuk. (Yarım serenlerin çatalları bu çubukların üzerinde hareket eder.)
—Dy.
- iğne tarafı, bir yol ayrımının makas iğnesi tarafındaki ucu.
- Makasa iğneden girmek, bir tren ya da manevra söz konusu olduğunda makasa iğne tarafından yaklaşmak.
—Esk. sil. iğneli horozlu tüfek ve tabancalarda, horozun düşmesi ile mermiye hızla çarparak onun namlu yatağına gir, meşini sağlayan parça.
—Hidr. pnöm. Çembersel bir deliğe oranla, yer değiştirerek belirli bir sıvının geçmesi için gerekli açıklığı ayarlamaya yarayan konik parça, (iğneli lüleler üretimi düzenlemek için petrol kuyularında yaygın olarak kullanılır.)
—Isıl mot. Şamandıra iğnesi, benzinin hazneye girişini düzenleyen karbüratör parçası. (Şamandıraya bağlı olan iğne, haznede yakıt en yüksek düzeyine ulaştığında benzin girişini kapar.)
—Manyet. ve Jeomanyet. Mıknatıslı iğne, bir eksen çevresinde serbestçe dönen ve mıknatıslanma nedeniyle uçlarından biri sürekli kuzeyi gösteren, genellikle sapmayı, eğilmeyi ölçmeye yarayan mıknatıslı iğne.
Kaynak: Büyük Larousse
Son düzenleyen Safi; 24 Kasım 2016 21:32
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.