Arama

Söz Nedir?

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 10 Kasım 2015 Gösterim: 21.587 Cevap: 1
Kral_Aslan - avatarı
Kral_Aslan
VIP MsXTeam
10 Aralık 2007       Mesaj #1
Kral_Aslan - avatarı
VIP MsXTeam
Söz

Sponsorlu Bağlantılar
İsim
1 .
Bir düşünceyi eksiksiz olarak anlatan kelime dizisi, lakırtı, kelam, laf, kavil
2 .
Bir veya birkaç heceden oluşan ve anlamı olan ses birliği, kelime, sözcük.
3 .
Bir konuyu yazılı veya sözlü olarak açıklamaya yarayan kelime dizisi:
"Yer yer birçok türküde rastladığımız beylik sözler de vardı içinde."-
B. R. Eyuboğlu.

4 .
Kesinlik kazanmayan haber, söylenti:
"Ortalıkta bir söz dolaşıyor."-
.

5 .
Bir işi yapacağını kesin olarak vadetme:
"O, sözünde duran bir adamdır."-
.

6 .
Müzik parçalarının yazılı metni, güfte:
"Şarkının sözleri çok anlamlı."-
.

Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
  • söz açmak
  • söz almak
  • söz altında kalmamak
  • söz anlamaz
  • söz anlatmak
  • söz anlayan beri gelsin
  • söz aramızda
  • söz atmak
  • söz ayağa düşmek
  • söz bir, Allah bir
  • söz çakmak
  • söz çıkarmak
  • söz çıkmak
  • sözde kalmak
  • sözden anlamak
  • söz dinlemek (veya tutmak)
  • söz düşmemek
  • söz düşürmek
  • söze atılmak
  • söze başlamak
  • söze boğmak
  • söze dalmak
  • söze karışmak
  • söze son vermek
  • söz etmek
  • söze yatmak
  • (birine veya bir şeye) söz geçirmek
  • (birine) söz gelmek
  • (birine) söz getirmek
  • söz götürmek
  • söz götürmez
  • söz gümüşse
  • sükût altındır
  • söz işitmek
  • söz kaldıramamak
  • söz kesmek
  • söz olmak
  • söz sözü açmak
  • söz taşımak
  • söz tutmak
  • sözü açılmak
  • sözü ağzınatıkamak
  • sözü ağzında bırakmak
  • sözü ağzında gevelemek
  • sözü ağzında kalmak
  • sözü ağzından almak
  • sözü bağlamak
  • sözü dağıtmak
  • sözü dolandırmak
  • sözü döndürüp dolaştırmak
  • sözü edilmek
  • sözü geçmek
  • sözü kesmek
  • sözü kısa kesmek
  • sözüm meclisten dışarı
  • sözü mü olur?
  • sözüm yabana
  • sözün ardı boşa çıkmak
  • sözünde durmak
  • sözünden çıkmamak
  • sözünden dönmek
  • sözüne gelmek
  • sözüne sadık kalmak
  • sözünü bağlamak
  • sözünü bilmek
  • sözünü bilmemek
  • sözünü esirgememek (veya sakınmamak)
  • sözünü etmek
  • sözünü geri almak
  • sözünü kesmek
  • sözünün eri
  • (birinin) sözünü tutmak sözünü tutmak
  • sözünü (veya sözünüzü) balla kestim (veya kesiyorum)
  • sözünü yabana atmamak
  • sözünü yedirmek
  • sözünü yemek
  • sözü sohbeti yerinde
  • sözü tartmak
  • sözü uzatmak
  • sözü (veya sözünü) çevirmek
  • söz var, iş bitirir; söz var, baş yitirir
  • söz vermek
  • söz yetiştirmek
  • söz yok!
Birleşik Sözler
  • söz başı
  • söz birliği
  • söz bölüğü
  • söz bölükleri
  • söz cambazı
  • söz dağarcığı
  • söz dalaşı
  • söz dizimi
  • söz düellosu
  • söz ebesi
  • söz ehli
  • söz gelimi
  • söz gelişi
  • söz gösterisi
  • sözgötürmez
  • söz hazinesi
  • söz karışıklığı
  • söz kesimi
  • söz konusu
  • söz meydanı
  • söz misali
  • söz rüşveti
  • söz sahibi
  • söz sırası
  • söz temsili
  • söz ustası
  • söz varlığı
  • söz yarışı
  • söz yazarı
  • söz yitimi
  • söz zinciri
  • sözüm ona
  • sözün kısası
  • sözüne sahip
  • acı söz
  • ağır söz
  • ara söz
  • beylik söz
  • eğri söz
  • iğneli söz
  • katı söz
  • kuru söz
  • lastikli söz
  • ön söz
  • pis söz
  • sav söz
  • son söz
  • tatlı söz
  • atasözü
  • namus sözü
  • şeref sözü

Son düzenleyen Kral_Aslan; 1 Şubat 2008 10:58
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Hayatın ne anlamı var.. Yanımda sen olmayınca....
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
10 Kasım 2015       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
SÖZ a.
1. Bir düşünceyi, bir duyguyu dileı getirmek için söylenmiş bir sözcük, bir sözcük dizisi, bir cümle: Bir iki söz de ben ekleyebilir miyim? Ölümü yaklaşmış ttir kimsenin son sözleri. Bütün gün ağzından tek bir söz çıkmadı.
Sponsorlu Bağlantılar
2. Yazılı ya da sözlü anlatım yolu: Size heyecanımı anlatacak söz bulamıyorum.
3. Özellikle bir toplantıda, bir kurulda konuşma olanağı, konuşma olgusu: Söz istemek. Söz savunmanın. Düşüncelerini açıklaması için bir kimseye söz hakkı vermek.
4. Özdeyiş (genellikle bir belgisiz sıfatla): Atatürk'ün bir sözü. Oscar Wilde'ın ünlü bir sözü vardır.
5. Bir kimsece verilen güvence, vaat: Bana söz vermiştiniz. Sözünü unutmak. Sözünü tutmanı bekliyoruz.
6. Öğüt: Baba sözü. Söz dinlemek.
7. Söylenti: Bu sözün aslı var mı?
8. Bir melodinin genellikle manzum metni, güfte: Şarkı sözü. Bu parçanın sözleri olağanüstü. 'Söz yazan.
9. Söz, söz veriyorum: Geleceksin, değil mi T-Söz! // (Bir şeyden) söz açmak, o şeyden söz etmeye; onun üzerine konuşmaya başlamak: önce paradan söz açar, ne düşündüğünü anlarsınız. || Söz açılmışken, üzerinde konuşulan bir şeyin anımsattığı bir düşünceyi söylemek için kullanılır: Söz açılmışken şunu da söyleyeyim.
|| Söz ağzından dirhemle çıkmak, çok az konuşmak. || Söz almak, konuşmak için toplantıyı yöneten kimseden izin almak, konuşmaya başlamak; bir kimsenin bir işi mutlaka yapacağını belirtmesini sağlamak Söz aldım, cuma günü kendi sırasını bize verecek. || Söz altında kalmamak, kinci, incitici bir sözün karşılığını aynı biçimde vermek. )| Söz anlamak, doğru, akla yatkın sözleri kabul etmek, karşı çıkmamak Bunların içinde bir sen söz anlarsın. || Siız anlayan beri gelsin, "hiçbiriniz laf anlamıyo( neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayıramıyorsunuz" anlamında söylenir || Söz aramızda -LAF ARAMIZDA. || Söz arasında, konuşma sırasında, konuşurken. || Söz atmak - LAF ATMAK. || Söz ayağa düşmek, bir sorun ya da konu yetkisiz, sorumsuz kimselerin düşünce vs görüş belirttiklen duruma gelmek. || Söz bir Allah bir, verilen sözün kesinlikle yerine getirileceğine bir kimseyi inandırmak için söylenir. || Söz çatmak, konuşmak (esk.). || Söz çıkmak, bir şeyle ilgili olarak doğru olup olmadığı bilinmeyen bir haber dolaşmak: Böyle bir söz çıktı, biz be inandık. || Söz dinlemek, söz tutmak, söze yatmak, verilen bir öğüdü, söylenilen bir sözü benimseyerek davranışlarını ona göre düzenlemek: Söz dinlemezsen böyle o/uzj| Söz düellosu, iki kişi arasında yapılan ağız kavgası, söz yarışı, || (Bir kimseye) söz düşmek, herhangi bir konuda düşüncesini açıklaması gerekmek ya da böyle bir hakkı olmak: Babası burada olunca kendisine söz düşmezdi, || Söz düşürmek, konuşmayı evirip çevirerek bir konuyu aktarmak, onun konuşulmasına olanak sağlamak, l| Söz ebesi LAFEBESİ || Söz ehli, güzel konuşan, konuşması zevkle dinlenilen kimse, || Söz eslemek, söylenilen bir söze, verilen bir buyruğa ya da öğüde uymak, onu yerine getirmek (esk,), || (Bir şeyden) söz etmek, o şeyle ilgili olarak, onun üzerine, onun hakkında konuşmak, || (Bir şeyi) söz etmek, onu beğenmemek, çekiştirmek, dedikodusunu yapmak, || (Bir kimseye) söz geçirmek, istediğini, söylediğim bir kimseye yaptırmak, || Söz gelişi -SÖZGELİŞİ, || (Bir kimseye) söz gelmek, bir davranışından ötürü eleştiriye uğramak ya da kınanmak: Yapamam, sonra bana söz gelir. || (Bir kimseye) söz getirmek, bir kimsenin eleştirilmesine ya da kınanmasına yol açacak bir (davranışta bulunmak. || Söz götürmek, bir şeyin yanlışlığı ya da doğruluğu konusunda değişik düşünceler ileri sürülmek. || Sıüz götürmez, doğruluğu herkesçe kabul edilmiş olan, kuşkuya yer vermeyen, tersi hiçbir biçimde savunulamayacak olan anlamında kullanılır. || Söz işitmek, bir davranışı yüzünden azarlanmak, paylanmak. || S'öz kaldırmamak, kendisini inciten, yaralayan sözlere katlanamayıp karşılık verecek bir karakteri olmak: Sakın ha, o bu tür sözleri kaldırmaz. || Söz kesmek, evlenmek için istenen kızın kesin olarak verildiği büyüklerince belirlenmek: Bizimkiler söz kesmişler, yakında düğün var. || Söz konusu - SÖZ KONUSU. || Söz olmak, hoş karşılanmayarak dedikodu konusu yapılmak : Bu saate gelirsen elbette söz olur. || Söz' sahibi, bir konu üzerinde bilgisi, görgüsü' ve söyleyecek sözü olan kimse. || Söz sahibi olmak, bir konuda konuşma yetkisi bulunmak, || Söz temsili, sözün gelişi, örneğin, mesela. || Söz tutmak, söz dinlemek. || Söz uzamak, konuşmanın sürdüğünü belirtmek için kullanılır. || Söz vermek, bir işin yapılacağını kuşkuya yer vermeyecek biçimde bildirmek. || Söz yok, "onun için hiçbir şey söylenemez, her şeyiyle kusursuzdur" anlamında kullanılır. || Sözde kalmak, sözkonusu bir durum, bir eylem, bir iş, bir karar vb. ise, yapılacağı, yerine getirileceği söylenmiş olmasına karşın gerçekleştirilmemek. || Sözü açılmak, tir şey üzerinde konuşulurken bir başka konuda konuşma olanağı doğmak. || Sözü ağzına tıkamak, bir kimsenin konuşmasını tamamlamasına fırsat vermeden onu susturup kendisi konuşmak. || Sözü ağzında bırakmak, sözü ağzından almak, söylemekte olduğu bir şeyi tam olarak belirtmesine, bitirmesine fırsat vermemek. || Sözü ağzında kalmak, konuşmasını sûırdürememek ya da herhangi bir nedenle söylemek istediğini belirtememek: Arka sıradakiier birden kalkınca sözü ağzında kalmıştı. || Sözü ağzında gevelemek - LAFI AĞZINDA GEVELEMEK. || Sözü bağlamak, konuşmayı sonuçlandırmak. || Sözü çevirmek. -LAFİ ÇEVİRMEK. || Sözü çiğnemek, gereksiz ayrıntılar içinde kalarak konuşmada yinelemelere düşmek.|| Sözü dağıtmak, konuşmada asıl konuyu bir yana bırakarak birçok konuya değinmek: Derslerinde sözü dağıtır, bir türlü toplayamaz, bir sonuca varamazdı. || Sözü geçmek, saygınlığı olmak, kendisini çevresine kabul ettirmiş durumda bulunmak: Sözü geçen bir milletvekili bulursan bu iş olur; bir kimse ya da bir şeyden sö2 edilmek, adı anılmak: Onun sözü geçince ben de konuştum. || Sözü (bir şeye) getirmek, sözü, doğrudan, açıkça söylemek istemediği bir düşünceyi sezdlrtecek, anlatacak biçimde söylemek: Sonunda sözü paraya getirdi. || Sözü yere düşmek, sözüne uyulmamak, sözü dinlenmemek. || Sözüm meclisten dışarı, sözüm yabana, konuşma sırasında kullanılacak kaba, çirkin sözlerin dinleyenlerle bir İlgisi olmadığını belirtmek ve bunları kullandığı için özür dilemek amacıyla söylenir: Sözüm meclisten dışarı, birtakım itler bir araya gelmiş. || Sözüm ona -SÖZUMONA || Sözün kısası, sonuç olarak, kestirmeden || Sözünde durmak, verdiği sözü ne pahasına olursa olsun yerine getirmek, sözünden dönmemek. || (Bir kimsenin) sözünden çıkmamak, davranışlarını bir kimsenin isteklerine, söylediklerine göre yönlendirmek. || Sözü, sözünü kesmek, söyleyeceklerini tamamlamadan susmak; bir başkasının konuşmasını engellemek, durdurmak. || Sözü mü olur, “anılmaya, üzerinde durulmaya değecek kadar önemli değil" anlamında söylenir: Böyle bir günde paranın sözü mü olur? || Sözü sohbeti yerinde, neyi, nerede söyleceğini bilen, eğlendirici, oyalayıcı biçimde konuşan kimse için söylenir. || Sözü tartmak, söyleyeceklerini ölçüp biçmek, gelişigüzel konuşmamak. || Sözü uzatmak, gereğinden çok konuşmak. || (Bir kimsenin) sözüne gelmek, bir kimsenin söylediklerini önce doğru bulmazken sonunda bunun doğru olduğunu kabul etmek: Er geç benim sözüme geleceksiniz. || Sözüne sahip, söylediklerini tutan, onları yerine getiren kimse için söylenir. || Sözünü, sözünüzü balla kestim, bir şeyi anımsatmak ya da söylemek amacıyla karşısındakinin konuşmasını kesme durumunda bunun hoş görülmesini istemek için kullanılır, || Sözünü bilmek LAF’INI BİLMEK, || Sözünü bilmez, düşünmeden konuşan, patavatsız kimse için söylenir. || Sözünü esirgememek, sözünü sakınmamak, kimi incitirse incitsin, kime dokunursa dokunsun düşündüğünü açık açık söylemekten çekinmemek. || (Bir şeyin) sözünü etmek, bir şey hakkında konuşmak. || Sözünü gen atmak, söylediği kötü bir sözün yanlışlığını, yerinde olmadığını anlayıp söylenmemiş sayılmasını bildirmek; üstlendiği, yapacağını bildirdiği bir işten vazgeçtiğini belirtmek. || Sözünü sakınmamak, açık- sözlü, dolambaçsız konuşmak. || (Bir kimsenin) sözünü tutmak, söylediklerine uymak, onu yerine getirmek. || (Kendi) sözünü tutmak, verdiği sözden caymamak, onu yerine getirmekten kaçınmamak. || Sözünü yememek, verdiği sözden geri dönmemek, tükürdüğünü yalamamak. || Sözünün eri, verdiği sözü koşullar ne olursa olsun yerine getiren bir kimse için kullanılır: O sözünün eridir, kar, tipi dinlemez yine gelir.

—Bilş. Sözün tanınması ve bireşimi, bir bilgisayara, kullanıcının söylediği sözcükleri tanıma ya da kendi yayımlaması gereken sözcükleri oluşturma olanağı vermek amacıyla kullanılan tekniklerin tümü. (Bk. ansıkl. böl.)

—Dilbil. Dilin konuşucular tarafından gerçekleştirilmesi, (Bk. ansikl. böl.). || Söz bölükleri - SÖZCÜK TÜRLERİ.

—Ed. Söz sanatları, edebiyat yapıtında sözcüklerin benzerliklerine (cinas), aynı kökten gelmelerine (iştikak), belirli kurallara göre yinelenmelerine (redd ül-acüz ale's-sadr, akis, tedvir), harflerinin sıralanışına (kalb), uyağa (seci) dayanan sanatlar. (Karşt. ANLAM SANATLARI.)

—Müz. Müziğe karşıt olarak, bir şarkının metni; güfte.

—Siyas. bil. Söz hakkı, yasama meclisinin tüm üyeleriyle bu meclise katılabilen hükümet temsilcilerine, iç tüzük kurallarının öngördüğü koşullarda tanınan hak. || Sözünü kesme, bir parlamenterin mecliste konuşurken başka bir parlamenter tarafından sözünün kesilmesi. (Sözün kesılebilmesi için meclis başkanının ve konuşmacı parlamenterin onayı gerekir.)

—ANSİKL. Bilş, Sözün tanınması ve bireşimi. 1960’tan bu yana bilişimde araştırma konusu olan bilgisayarla sözlü iletişimin, günümüzde artık sınai uygulamaları vardır; bu uygulamalarda, bir kullanıcının, telaffuz edilen sözcükleri tanıyabilecek bir bilgisayarla e şlenmiş bir mikrofon önünde konuşması ve bilgisayarın da, aynı şekilde, akustik bireşim sistemlerine kumanda etmesi söitkonusudur, Genellikle, sözün tanınması, her sözcük ayrı ayrı telaffuz edilmek koşuluyla, yaklaşık yüz söz cüklük bir söz dağarcığıyla sınırlıdır; bu durumda sözcükler sayısal olarak kodlanır ve bilgisayar tarafından, bir ön öğrenme evresinde Kaydedilmiş söz dağarcığı sözcüklerini içeren bir tabloyla karşılaştırılır; dolayısıyla tanıma, bu karşılaştırma söz dağarcığını kaydetmiş olan okuyucuyla sınırlıdır. Kesin tanıma olasılığı az gürültülü bir ortamda ve anlatımı düzgün bir konuşmacıyla, % 95 i aşabilir,
Söz tanımanın, daha şimdiden, bagaj, mektup vb'nin otomatik triajında uygulamaları vardır; otomobillerde, ek düzeneklerin kumandasına yönelik uygulamalar da ortaya çıkmaya başlamıştır. Telefon haberleşmelerinde de, bu yeni teknikler kullanılabilecektir.
Sözün bireşim , elektronik akustik bireşim devrelerine kumanda etmeye dayanır; bu kumanda telaffuz edilmesi gereken metnin çözümlenmesinden kaynaklanır: bilgisayar abecesel bir metinden yola çıkar ve kullanılan dilin kurallarını göz önüne alarak ve dil karmaşalarını çözmeye çalışarak, bir sesbılimsel çevriyazı oluşturur. Daha sonra, bilgisayar, telaffuz edilecek cümleyi düzgün biçimde seslendirmeye çalışır ve akustik devrelerin kumanda öğelerini hesaplar.

—Dilbil. Dilyetisiyle karışan bir insan yetisi olarak tasarlanan söz kavramı, F. de Saussure'ün çalışmalarıyla yerim, değerini dil ile karşıtlığından alan bir kavrama bırakmıştır. Dilin soyut bir dizge, dilsel birimlerin sınıflarıma ilkesi (başka bir deyişle bir kod) olarak tasarlanmasına karşın söz, bu dizgenin dilsel üretimlerde somut gerçekleşmesidir, Dilin toplumsal bir kurum, sessizce benimsenmiş bir tür anlaşma olarak ele alınmasına karşın söz bireylerin seçimlerinden, güdülenmelerinden, zekâlarından, kısacası yaratıcılıklarından kaynaklanır.

Kaynak: Büyük Larousse


Benzer Konular

20 Mayıs 2013 / Ziyaretçi Soru-Cevap
4 Mart 2015 / Misafir Cevaplanmış
4 Mayıs 2010 / 01 05 Edebiyat
10 Kasım 2015 / Safi X-Sözlük