SOMUN a. (yun. psomion, ekmek parçasından).
1. Yuvarlak ve şişkin ekmek.
2. Somun pehlivanı, iriyarı ama güçsüz, kof bir kimse için söylenir.
SOMUN a. Mak. san. Uygun nitelikte diş açılmış bir parçaya (vida, saplama vb.) vidalanmaya yarayan, dış biçimi, sıkıştırma ya da çalışma sırasında, elle ya da bir takımla tutulmaya elverişli, kılavuz açılmış parça. (Bk. ansikl. böl.) || Somun sökücü. yalama olmuş, paslanmış ya da yıpranmış bir somunu sökmeye yarayan takım. || Sevk somunu, içinden geçen vidanın dönüşü sırasında, üzerine tespit edildiği öğenin ötelenmesini sağlayan, dişi dış açılmış parça.
—ANSİKL. Mak. san. Sabitlenmiş olup, olmamalarına bağlı olarak somunlar, bir sıkma ya da bir hareket iletimi sağlamak için kullanılır.
• Sıkma somunları. Bir vida üzerinde sıkılan somun, bir araya getirilmiş parçaları birleştirmeye olanak verir; bu durumda bir somun-cıvala çifti oluşur. Çoğu kez altıgen şekilli somunlar kullanılır. Öte yandan, özel anahtarların kullanımını gerektiren, tırnaklı ya da kancalı, ya da hiç anahtar gerektirmeyen (kelebek somunlar) çeşitli somun tipleri de vardır. Bir sızdırmazlık contasıyla birlikte kullanılan kör somunlar, vida dişleri arasından kaynaklanabilecek kaçaklan durdurur Gevşemelerini önlemek için, somunlara bir somun freni (karşı somun, pim, esnek pul vb.) uygulanabilir.
• ilerleme somunları. Bir vidanın dönüşüyle ötelenen bu somunlar, bağlı oldukları takım tezgâhı tablalarına bir ilerleme hareketi iletir (hareketi avaraya almak gerekiyorsa, somun iki yarı-somundan oluşabilir ve bu durumda sevk somunu adını alır). Öbür durumlarda, ötelenme hareketi yapamayacak biçimde sabitlenmiş bur somunun döndürülmesi, bir vidanın ilerlemesini (vidalı kriko) ya da tamamen sabit bir somun içinde, bir vidanın döndürülmesi ise bir ötelenme hareketi sağlar (tabure, vidalı pres).
Kaynak: Büyük Larousse