KABADAYI sıf. ve a.
1. Gücüne güvenerek herkese meydan okuyan kimse için kullanılır: Akşam olunca mahallenin kabadayıları kahvenin önünde toplanırlardı. (Bk. ansıkl. böl.)
2. Güçlü kuvvetli, babayiğit: Kabadayı çocuktur, işi de iyi bilir.
3. Bir şeyin en iyisi, en önde geleni: Bunların en kabadayısı bile üç kiloyu geçmez.
—ANSİKL. OsmanlIlar döneminde hemen hemen her mahallenin bir kabadayısı vardı. Kabadayılar ağırbaşlı, saygılı, kötülüklerden kaçınan ve anlaşmazlıkları çözüme bağlayan kişiler olarak tanınırlardı. Kendilerini mahallenin düzeninden sorumlu sayar, mahalle sakinlerinin sorunlarını çözümlemek için çaba gösterir, genç kızları ve kadınları korur, delikanlıların kötü alışkanlıklar edinmelerini, yanlış davranışlarda bulunmalarını önlemeye çalışırlardı Genellikle tulumbalarda çalışır, tulumbacı reisi ya da ağası olurlardı. Mahallenin önde gelen kişileri tarafından da korunur ve kollanırlardı. Silah taşımaz, gerektiğinde yumruklarıyla dövüşürlerdi Bu özellikleriyle bıçkınlar, külhanbeyler vb. zorba takımından ayrılan kabadayılar zamanla silah taşımaya, kötü alışkanlıklar edinmeye, zorbalık yapmaya başladılar ve eski saygınlıklarını yitirdiler. Aralarında rekabet yüzünden çıkan kanlı kavgalar ve uygunsuz davranışları nedeniyle mahallenin huzurunu kaçırdılar ve çevreye korku saldılar. XIX. yy. sonlarına doğru sayıları azaldı ve ikinci meşrutiyetten sonra giderek ortadan kalktılar.
Kabadayıların kendilerine özgü bir giyinme biçimleri vardı. Bol paçalı pantolon, yelek giyer, yemenilerinin topuklarına basar, feslerini öne ya da yana yıkarlardı. Ceketlerini tek omuzlarına atar, bir omuzlarını öne eğerek yürürlerdi. Son dönemlerde “yumurta topuk" adı verilen yüksek ökçeli ayakkabılar ve "kırlangıç ense” denilen saç biçimi moda olmuştu Genellikle ellerinde bir tespih bulunurdu.
Kabadayı, Trakya yöresinde, özellikle Kırklareli ve çevresinde yalnız erkekler tarafından ya da kadın erkek birlikte oynanan, karşılama türü bir halk oyunu. (Kollarını birbirlerinin omzuna atarak karşılıklı bağlı dizi oluşturan oyuncular ilkin küçük adımlarla ağır ağır yürür, daha sonra diziyi bozmadan çökme ve dönme figürlerine geçerler. Ağır bir ritimle başlayan oyun, bundan sonra giderek hızlanır.)
Kaynak: Büyük Larousse