PANCAR a. (ermenice pancar).
1. Ispanakgiller familyasından ikiyıllık otsu bitki (birinci yıl etli bir kök verir; ikinci yıl sap sürerek tohum yapar). [Bil. a. beta.] (Bk. ansikl. böl.)
2. Bu bitkinin şeker elde edilen kalın ve etli kökü.
3. Pancar gibi, çok kırmızı yüz için söylenir. || Pancar gibi olmak, pancar kesilmek, sıcaktan ya da utançtan yüzü kıpkırmızı olmak.
—İçit. san. Pancar şırası, ispirtoculukta şeker pancarı yongalarının sudan geçirilmesiyle elde edilen şıra. (Sonra bundan alkol elde edilir.)
—Mutf. Pancar salatası, tuzlu suda haşlanıp soyulduktan sonra dilimler halinde kesilen pancarların üzerine limon ya da sirke ve zeytinyağı dökülerek hazırlanan salata. (Çeşitli malzemeler ilave edilerek de yapılabilir. Daha jambonu, dil vb.'yi içine doğrayıp üzerine yumurta sarısı, zeytinyağı ve ketçaptan oluşan sos dökülerek ya da pancarlar rendelenip tahin, limon ve zeytinyağıyla karıştırılarak yapılan türleri de vardır.) || Pancar turşusu, sirkeli ya da tuzlu suda haşlanmış pancarları soyup dilimledikten sonra, suyuna sirke ve sarmısak katıp karıştırılarak yapılan turşu. (Hemen kullanılabileceği gibi bir iki gün kavanozda bekletilerek sarmısak ve sirkeyi iyice çekmesi sağlanabilir) || Pancar turşusu salatası, ufak doğranmış pancar ve biber turşusunu biraz kırmızı biberle karıştırıp üzerine mayonez dökerek hazırlanan salata.
—Tarım mak. Pancar temizleme makinesi, pancara yapışık kalan toprağı temizlemek için kullanılan makine. (Hayvan yemi olarak kullanılan pancarlar için, çiftliklerde, yatay bir eksen üzerinde dönen silindir biçimli bir ızgara, şeker fabrikalarında kuru olarak, sürtme ya da sallama ile pancarı temizleyen makineler kullanılır.)
—ANSİKL. Avrupa, Yakındoğu ve Kuzey Afrika kökenli olan bu cinsin bilinen 15 türünün en ünlüsü Beta vulgaris'tir. Beta vulgaris'in dört alttürü tarım bitkisi olarak yetiştirilir: pazı, yemeklik kırmızı pancar, yem pancarı ve şeker pancarı. (Bunlardan pazının yaprakları, öteki üçünün kökleri kullanılır.) Beşinci alttür, tarımsal alttürlerin atası olan ve Kuzey Avrupa kıyılarında bol miktarda yetişen yabani pancardır (B. mantıma). Ayrıca kırlarda kendiliğinden yetişen ve B. vulgaris'i andıran, hatta onun hastalık etkenlerine yataklık eden yabani türler de vardır (kazayağı, karapazı). Genetik ıslah, kışlama gereksinimlerini artırıp birinci yıl çiçek açma tehlikesini azaltarak, ayrıca hem yaprak, hem şeker yapma yetisini çoğaltarak şeker pancarının ikiyıllık karakterini güçlendirmiştir. Bitkisel çevrim, soğuktan etkilendiğinden, tohum ekim zamanı, çiçek açmaya neden olan düşük sıcaklık dönemlerine rast gelmeyecek biçimde ayarlanmalıdır. Ekimden yaklaşık 11 hafta sonra kök kalınlaşmaya (yumrulaşma) başlar ve şeker birikimi daha hızlanır ve bu durum eylül sonu, ekim başı olan hasat zamanına kadar sürer. Bitki fizyolojik olgunluk göstermediğinden şeker verimi, her şeyden önce, yaprakların aldığı ışık enerjisi miktarına bağlıdır. Bitkinin bu davranış özellikleri, şeker pancarının neden belirli bölgelerde yetiştirildiği konusuna açıklık kazandırır. Üretim bölgeleri şöyledir: ilkbahar ekimi ve yaz tarımı 30° kuzey enlemine kadar ılıman bölgeler, sonbahar ekimi ve kış tarımı sıcaklığı hiçbir zaman 10 °CTn altına düşmeyen sıcak bölgeler
Bir pancar tarlasının şeker verimi 3 bileşene göre çözümlenerek değerlendirilir:
1. ekim sıcaklığına, iklime, toprağın durumuna ve asalaklardan etkilenen filizlenme oranına göre bitki sayısı (m2’de 5 ila 10 pancar);
2. pancarın sıklığına, asalakların neden olduğu hastalıklara (serkospo- riyoz, sarılık), yaz kuraklığına ve toprağın tıkızlığına bağlı olarak olumsuz etkilene- bilen kök ağırlığı;
3. su oranıyla ters orantılı olarak taze kökün şeker zenginliği, işleme sanayisim, şeker veriminden başka kalite ölçütleri de ilgilendirir. Bunlar arasında hasadın değişik yöntemlerle yapılması, gübre bileşimi ve katkısı ile bağlantılı olanlar sayılabilir. Şeker pancarı üretiminde sağlanan teknik gelişmeler çalışma zamanını çok azaltmıştır: dakik ekim ve tek kök veren tohumların kullanılması sayesinde seyreltmeye hemen hemen gerek kalmamıştır; yabancı otları ilaçla yok etme ve makineyle hasat yapma da zamandan önemli ölçüde tasarruf sağlamaktadır.
Avrupa'da, şeker pancarı üretimi, Napolyon savaşları sırasında ingilizler'ce uygulanan abluka sırasında kamış şekerinin ithalindeki duraklama yüzünden gelişmiştir; aslında Marggraf’ın pancar kökünde sakkaroz bulunduğunu saptaması 1747'lerdedir; ama üretimdeki büyük gelişme ekim sistemlerindeki ilerlemeler sayesinde 1850'den sonra gerçekleşmiştir. Türkiye'de ilk iki şeker fabrikasının (Uşak ve Alpullu) kuruluşlarıyla başlayan (1927) pancar üretimi, 1950'den sonra hızlı bir gelişme gösterdi. 1970'lerden sonra ortaya çıkan aşırı üretim yüzünden pancar ekim alanları üretim kotaiarıyia ve taban fiyatlarla sınırlandırıldı. Dünya şekerpancarı üretiminin (1990'da 305,3 Mt) büyük bir kısmını başta Kazakistan olmak üzere eski sovyet cumhuriyetlerinden (1990'da 90 Mt) sağlanır. Onların ardından Fransa (29 Mt), Almanya (28,1 Mt), İtalya (13,3 Mt) ve Polonya (13,2 Mt) gelir. Türkiye'nin şekerpancarı üretimi, 1991'de 13 985 741 ton olarak gerçekleşmiştir.
Yem pancarı, şekerpancarından biraz daha önce yetiştirilmeye başlanmıştır. Avrupa'da sığırların beslenmesinde uzun süre temel eleman olan yem pancarı, tarımdaki yetersiz makineleşme, kuru madde oranındaki düşüklük gibi iki engel yüzünden, gelişen mısır karşısında gerilemiş, yerini ona bırakmıştır. Bir süreden beri genetik iyileştirmedeki ilerlemeler ve makineleşme sayesinde yeniden gelişme görülmektedir.
Kaynak: Büyük Larousse