NÜKTE a. (ar. nükte).
1. ince anlamlı, düşündürücü ve şaka niteliğindeki söz; espri.
2. Esk. Yazıda, resimde, sözde vb. ince ve derin anlam; espri.
3. Nükte yapmak, nükteli bir söz söylemek.
—Esk. Nükte-amiz, nükte yapan. || Nükte -bin, nükteden anlayabilen. || Nüktedar, nükteli. || Nükte-gû, nükteli söz söylemeyi beceren. || Nükte-perdaz, nükteli söz söyleyen. || Nükte-pira, iyi nükte yapan. II Nükte-seng, nükteyi değerlendirebilen. || Nükte-şinas, nükteden anlayan, nükteye vakıf olan. || Nükte-ver, her nükteyi anlayabilen.
—Ed. Divan edebiyatında her şairin kolayca söyleyemeyeceği, herkesin kavrayamayacağı kabul edilen ince anlamlı söz: "Nüktede âlem harif olmaz bana gûya benim / Her ne söylersem cevabı Lenterani'dir sözüm" (ince anlamlı söz söylemede dünya bana eş olamaz. Benim sanki her söylediğim söz Tanrı'nın Musa'ya verdiği “Sen beni göremezsin" yanıtı gibidir) [Nef'i]. || Bazen yalnızca söylenen kişinin ve dinleyenlerin gülmesine yol açan bazen de yöneltildiği kişiyi küçük düşürecek kadar ağır olan şakalı söz. (Genellikle hazırcevaplığa dayanır; cinas, kinaye, tariz, istiare, tecahüli arifane vd. gibi söz sanatlarından yararlanır. Nükte yapmayı başaran kişiler [nüktegû, nükteperdaz vd ] kadar nükteyi çabuk kavrayan kişiler [nüktebin, nüktevâr vd.] hüner sahibi sayılırdı.)
Kaynak: Büyük Larousse