Ziyaretçi
Biyolojik Mücadele ve Çevre Üzerindeki Etkileri
MsXLabs.org
Biyolojik olaylar doğa ile etkileşim durumundadırlar. Biyolojik Mücadele çok yalın ya da çok kapsamlı tanımlar yapılabilir. Yalın bir tanım olarak: Hastalıklarla savaşta canlı öğelerin kullanılmasıdır, denilebilir. Diğer bir tanımla Doğal düşmanlar( predatörler, parazitoidler, mikrobiyal etmenler vb.) kullanılarak, hastalık ve zararlı popülasyonlarının baskı altına alınması genel anlamda Biyolojik Mücadeleyi tanımlamaktadır.Bu doğal düşmanlar bazen patojenin etkisini azaltan ya da ona karşıt (antagonist) etki gösteren bir mikroorganizmadır. Bazende patojene karşı doğal olarak dayanıklı olan ya da dayanıklılığı biyotik ya da abiyotik olarak uyarılmış, kısacası bir biçimde dayanıklı olan konukçu bitkidir.Daha kapsamlı bir biyolojik savaş tanımını Cook ve Baker (1983) yapmıştır.Bu yazarlara göre Biyolojik Savaş; hastalık etmeninin inokulum niceliğinde ya da hastalandırma yeteneğinde,antagonist ya da konukçu dayanıklılığı yoluyla doğrudan,veya çevre etkenlerinin antagonist yada konukçu dayanıklılığı üzerinden olan dolaylı etkisiyle ortaya çıkan azalmadır. Görece olarak daha kapsamlı görünen bu tanımı birkaç örnek vererek biyolojik savaş kavramına biraz daha açıklık getirelim.Bir antagonistin bir patojene antibiyosis, hiperparazitizm ve yarışma yoluyla engelleyici etkide bulunması bir biyolojik savaştır.Yine,bir abiyotik ya da biyotik faktörün konukçu metabolizmasında savunma reaksiyonlarını uyarması sonucu ortaya çıkan konukçu dayanıklılığı olgusu da bir biyolojik savaştır.
Neden Biyolojik Çözümler?
Hemen hemen bütün meslektaşlarımız biyolojik savaşın popüler duruma gelmesi temelinde pestisit kullanımın yarattığı doğal denge bozulmasının, sağlık sorunlarının,çevre kirlenmesinin ve pestisitlere karşı giderek yaygınlaşan bağışıklık sorunun yattığını bilmektedir. Kısaca belirtmek gerekirse, biyolojik savaş kimyasal savaşın yarattığı olumsuzluklardan güç almaktadır. Baker ve Cook (1983)’un söyleyişi ile daha düne kadar hastalıklarla biyolojik savaş araştırmalarını “bitmeyen senfoninin prelüd çalışmaları diye önemsemez görünenler,bugün dünya ölçeğinde 50’ye yakın biyopreparatın kullanım izni alarak ilaç piyasasına sürülebileceğini düşünememişlerdir.Hatta bugün bile biyolojik savaşın bir gerçek mi fantezi mi olduğunu sorabilmektedirler.(Stewart,2001).Biyopreparatların bugünkü sayısını kimyasal preparatların çokluğu ile karşılaştırmak elbette doğru olmaz.Çünkü kimyasal preparatların ticari üretimleri günümüzden 150-160 yıl önce başlamışken,ilk biyopreparatın ticari boyutta piyasaya sürülmesi üzerinden henüz yirmi yıl kadar geçmiştir.Biyopreparatların bugün için %1-2 dolayında olan dünya pestisit pazarındaki payının (Ravensberg&Elad,2002) hızla artması beklenmelidir.Bu nedenle kimyasal mücadele yerine alternatif yeni teknikler araştırılmaktadır. Biolojik mücadele; kültürel önlemler, bioteknik mücadele ve entegre mücadele gibi alternatif mücadele yöntemlerinin başında gelmektedir.
Diğer Mücadele Yöntemlerine Göre Biyolojik Mücadelenin Avantajları Nelerdir?
●Yan ve art etkilerinin olmayışı : İnsan, hayvan, bitki ve faydalı organizmalarda herhangi bir zarar meydana getirmez.
●Zararlılarda dayanıklılık ve bağışıklığa yol açmaması : Biyolojik mücadelede önemli bir avantajdır.
●Devamlı-Etki(Etkinin İdame olması) : İlk tesisten sonra yok denecek bir masrafla kendi kendisini devam ettirebilme özelliği vardır. Mekanik ve Kimyasal mücadelede etki,ancak bilfiil yürütüldüğü zaman olur.
●En az masrafla en iyi sonucun alınabilmesi : Biyolojik mücadelede,nakil için başlangıçta önemli bir masraf olur,ilerki yıllarda bu masraf azalır.
●Dolaylı Faydalar Sağlaması:
MsXLabs.org
Sponsorlu Bağlantılar
Biyolojik olaylar doğa ile etkileşim durumundadırlar. Biyolojik Mücadele çok yalın ya da çok kapsamlı tanımlar yapılabilir. Yalın bir tanım olarak: Hastalıklarla savaşta canlı öğelerin kullanılmasıdır, denilebilir. Diğer bir tanımla Doğal düşmanlar( predatörler, parazitoidler, mikrobiyal etmenler vb.) kullanılarak, hastalık ve zararlı popülasyonlarının baskı altına alınması genel anlamda Biyolojik Mücadeleyi tanımlamaktadır.Bu doğal düşmanlar bazen patojenin etkisini azaltan ya da ona karşıt (antagonist) etki gösteren bir mikroorganizmadır. Bazende patojene karşı doğal olarak dayanıklı olan ya da dayanıklılığı biyotik ya da abiyotik olarak uyarılmış, kısacası bir biçimde dayanıklı olan konukçu bitkidir.Daha kapsamlı bir biyolojik savaş tanımını Cook ve Baker (1983) yapmıştır.Bu yazarlara göre Biyolojik Savaş; hastalık etmeninin inokulum niceliğinde ya da hastalandırma yeteneğinde,antagonist ya da konukçu dayanıklılığı yoluyla doğrudan,veya çevre etkenlerinin antagonist yada konukçu dayanıklılığı üzerinden olan dolaylı etkisiyle ortaya çıkan azalmadır. Görece olarak daha kapsamlı görünen bu tanımı birkaç örnek vererek biyolojik savaş kavramına biraz daha açıklık getirelim.Bir antagonistin bir patojene antibiyosis, hiperparazitizm ve yarışma yoluyla engelleyici etkide bulunması bir biyolojik savaştır.Yine,bir abiyotik ya da biyotik faktörün konukçu metabolizmasında savunma reaksiyonlarını uyarması sonucu ortaya çıkan konukçu dayanıklılığı olgusu da bir biyolojik savaştır.
Neden Biyolojik Çözümler?
Hemen hemen bütün meslektaşlarımız biyolojik savaşın popüler duruma gelmesi temelinde pestisit kullanımın yarattığı doğal denge bozulmasının, sağlık sorunlarının,çevre kirlenmesinin ve pestisitlere karşı giderek yaygınlaşan bağışıklık sorunun yattığını bilmektedir. Kısaca belirtmek gerekirse, biyolojik savaş kimyasal savaşın yarattığı olumsuzluklardan güç almaktadır. Baker ve Cook (1983)’un söyleyişi ile daha düne kadar hastalıklarla biyolojik savaş araştırmalarını “bitmeyen senfoninin prelüd çalışmaları diye önemsemez görünenler,bugün dünya ölçeğinde 50’ye yakın biyopreparatın kullanım izni alarak ilaç piyasasına sürülebileceğini düşünememişlerdir.Hatta bugün bile biyolojik savaşın bir gerçek mi fantezi mi olduğunu sorabilmektedirler.(Stewart,2001).Biyopreparatların bugünkü sayısını kimyasal preparatların çokluğu ile karşılaştırmak elbette doğru olmaz.Çünkü kimyasal preparatların ticari üretimleri günümüzden 150-160 yıl önce başlamışken,ilk biyopreparatın ticari boyutta piyasaya sürülmesi üzerinden henüz yirmi yıl kadar geçmiştir.Biyopreparatların bugün için %1-2 dolayında olan dünya pestisit pazarındaki payının (Ravensberg&Elad,2002) hızla artması beklenmelidir.Bu nedenle kimyasal mücadele yerine alternatif yeni teknikler araştırılmaktadır. Biolojik mücadele; kültürel önlemler, bioteknik mücadele ve entegre mücadele gibi alternatif mücadele yöntemlerinin başında gelmektedir.
Diğer Mücadele Yöntemlerine Göre Biyolojik Mücadelenin Avantajları Nelerdir?
●Yan ve art etkilerinin olmayışı : İnsan, hayvan, bitki ve faydalı organizmalarda herhangi bir zarar meydana getirmez.
●Zararlılarda dayanıklılık ve bağışıklığa yol açmaması : Biyolojik mücadelede önemli bir avantajdır.
●Devamlı-Etki(Etkinin İdame olması) : İlk tesisten sonra yok denecek bir masrafla kendi kendisini devam ettirebilme özelliği vardır. Mekanik ve Kimyasal mücadelede etki,ancak bilfiil yürütüldüğü zaman olur.
●En az masrafla en iyi sonucun alınabilmesi : Biyolojik mücadelede,nakil için başlangıçta önemli bir masraf olur,ilerki yıllarda bu masraf azalır.
●Dolaylı Faydalar Sağlaması:
- a)Konuk zararlıyı direk öldürür.
- b)Üreme gücünü azaltır.
- c)Gelişiminde dengesizlikler yaratır.
- d)Zararlının direncini kırma ve hassasiyet oluşmasını sağlar.
- Predatör: Zararlı böcekleri yiyenler.
- Parazitoid: Zararlı böceklerin yumurta,larva,pupa ve erginleri üzerine ya da içerisine yumurta bırakan ve ergin öncesi dönemini onların içerisinde beslenmek suretiyle devam ettiren ve böylece ölümlerine neden olan canlılar.
- Patojen: Zararlı böcekleri hastalandıranlar.
- Vektör: Genel olarak taşıyıcı anlamına gelir.Hastalığın taşınmasını sağlayan böcekler.
Son düzenleyen _Yağmur_; 1 Nisan 2013 14:12
Sebep: Sayfa düzeni.