Arama

Şeker Pancarı Yetiştiriciliği

Güncelleme: 19 Ocak 2017 Gösterim: 107.477 Cevap: 5
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
16 Kasım 2007       Mesaj #1
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı

Şeker pancarı

Ad:  Şeker pancarı.JPG
Gösterim: 7126
Boyut:  82.4 KB

Köklerinden şeker çıkarılan değerli tarım bitkisi.
Sponsorlu Bağlantılar

Dünya şeker üretiminde şeker kamışından sonra ikinci önemli kaynak olan bu bitki bir pancar çeşididir. Şeker pancarı, yalnızca tropik ve astropik bölgelerde yetiştirilebilen şeker kamışından farklı olarak, ılıman ve serin yörelerde üretilebilmektedir. Şekeri, şekerkamışından farklı olarak gövdesinde değil köklerinde biriktiren bu bitkinin tarımına, şeker kamışına göre çok daha yakın zamanlarda başlanmıştır.

Şeker kaynağı olarak değer kazanmadan çok önceleri şeker pancarı sebze ve hayvan yemi olarak yetiştirilirdi. Şeker pancarından ilk kez 1747’de Alman kimyacı Andreas Marggraf’ın çalışmalarıyla şeker elde edilmesine karşılık, ilk pancar şekeri fabrikasının kurulması ancak 1802’de Silezya’da gerçekleşti. 1811’de Fransa’nın İngiltere’nin ambargosu altındaki Batı Hint Adalarından ham şeker getirtememesi üzerine Napoleon’un desteğiyle Fransa’da şeker fabrikaları kurulmaya başladı. Daha sonraki dönemlerde pancar şekeri üretimi Avrupa’da hızla artış gösterdi ve 1880’e gelindiğinde kısa bir dönem için pancar şekeri üretimi kamış şekeri üretimini aştı.

Ispanakgiller (Chenopodiaceae) familyasının Beta vulgaris türünden gelişmiş iki yıllık bir bitki olan şeker pancarı, ilk yıl şeker içeren etli bir kazık kök ve kökün tepesinde demetler oluşturan iri yapraklar, ertesi yıl ise çiçek ve tohum verir. En çok derin, humusça zengin ve hafif toprakları sever. Tohumdan fide elde edilerek üretilir.

Günümüzde en çok şeker üreten ülkelerin başında Fransa, Almanya, ABD ve Türkiye gelir. Türkiye’de kıyı kesimleri ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi dışındaki tüm yörelerde, devlet denetimi altında üretilen şeker pancarı buğdaydan sonra en çok üretilen bitkisel üründür. 19. yüzyılda şeker pancarı ekimi denemelerinin yapıldığı bilinirse de Türkiye’de şeker pancan ilk kez 1906-07’de, Mollazade Nuri Bey tarafından Uşak’ta yetiştirildi. 1926’da ilk şeker fabrikası kuruldu.

Şeker pancarıyla ilk kez Cumhuriyet’in ilk yıllarında karşılaşan çiftçiler, bu bitkinin üretim tekniği karşısında bocalayınca uzunca bir süre üretim artışı olmadı. Fabrikaların tarım örgütlerinin kurulması, kredi, makine, gübre, ilaç ve tohumluk sağlanması gibi önlemler, ürünün fabrikalar tarafından anında satın alınması biçiminde pazar güvencesiyle birleşince şeker pancarı üretimi hızla arttı. 1926’da yalnızca 323 hektar olan şeker pancarı ekim alanı 1930’da yaklaşık 9 bin hektara, 1940’ta 41 bin hektara, 1960’ta 203 bin hektara, 1975’te 241 bin hektara ulaşmış, günümüzde ise 400 bin hektara yaklaşmıştır.

Devlet istatistik Enstitüsü (DİE) verilerine göre 1989’da yaklaşık 353 bin hektarlık bir alanda 11 milyon ton şeker pancarı üretimi yapılmıştır. Gene bu verilere göre en çok şeker pancarı üreten iller Konya, Eskişehir, Tokat, Afyonkarahisar, Amasya, Ankara, Sakarya ve Bursa’dır.

BAKINIZ
> Şeker Pancarı (Beta vulgaris var. saccharifera)
> Şeker Kamışı Yetiştiriciliği
> Şeker Nedir? Şekerin Özellikleri


Kaynak: Ana Britannica

Son düzenleyen Baturalp; 19 Ocak 2017 01:28
ener - avatarı
ener
Ziyaretçi
24 Şubat 2011       Mesaj #2
ener - avatarı
Ziyaretçi

PANCAR YETİŞTİRİCİLİĞİ VE ŞEKER TEKNİKERİ



Sponsorlu Bağlantılar
TANIM: Şeker endüstrisinde, pancar yetiştiriciliğinden şeker üretimi aşamasına kadar çeşitli kademelerde çalışan kişidir.

GÖREVLER: Ziraat Mühendisinin gözetimi altında, - Ekim alanlarının belirlenmesi, - Pancar bitkisinin ekiminin kontrolü, - Şeker Pancarı bitkisinin bakımında çiftçilerin teknik bakımdan desteklenmesi, - Şeker pancarı hasadının kontrolü, - Şeker pancarında verim ve kalite değerlerini yükseltmek için bilimsel çalışmaların yürütülmesi, kontrolü, - Yeni üretim teknikleri konularında çiftçileri bilgilendirilmesi, - Hastalık ve yabancı otlarla mücadele etmede çiftçilere gerek teknik, gerekse uygulama bilgilerinin verilmesi, - Şeker pancarının fabrika ortamında işlenme evrelerine ve şeker üretimi teknolojisi ile şeker pancarı yan ürünlerinin değerlendirilmesi çalışmalarına katılır.

KULLANILAN ALET VE MALZEMELER: - Pancar ekim makineleri, - Toprak işleme aletleri (traktör, pulluk vb.), - Pancar sökme makineleri, - Pancar boşaltma makineleri.

MESLEĞİN GEREKTİRDİĞİ ÖZELLİKLER: Pancar Yetiştirirciliği ve Şeker Teknikeri olmak isteyenlerin: - Fen bilimlerine ilgi duyan,(biyoloji, botanik, bitki besleme,bitki fizyolojisi) - Bedence sağlam ve dayanıklı, - Açık havada çalışmaktan hoşlanan, - Dışa dönük ve insanlarla rahat iletişim kurabilen, - Ekip çalışmasına yatkın, kimseler olmaları gerekmektedir.

ÇALIŞMA ORTAMI VE KOŞULLARI: - Pancar Yetiştiriciliği ve Şeker Teknikerleri; açık havada, şeker pancarının yetiştirildiği tarlalarda ve deneme üretimi yapılan sahalarda çalışırlar. Bunun yanı sıra pancarın fiziksel ve biyolojik değerlerinin saptandığı laboratuarlarda ve şeker fabrikalarında sıcak, kokulu ve kapalı ortamda görev yaparlar. - Ekim alanlarında çalışırken çamurlu, tozlu ve rüzgarlı, sıcak veya soğuk ortamda bulunabilirler. - Çiftçiler, Ziraat odaları, Ziraat Mühendisleri, Pancar Çavuşları ve meslektaşlarıyla diyalog içindedirler.

ÇALIŞMA ALANLARI VE İŞ BULMA OLANAKLARI: Pancar üretimi ve işlenmesi alanında teorik ve uygulamalı becerilere sahip meslek üyelerinin, ağırlıklı olarak üretime dönük çalışmaları söz konusu olabileceği gibi, fabrika ortamında şeker pancarının işlenmesi ve şeker elde edilmesine yönelik ara eleman olarak da iş piyasasında çok yönlü görevler üstlenmesi beklenmektedir. - İş bulma imkanı öncelikle İç Anadolu Bölgesinde olmakla birlikte, pancar ekimi yapılan diğer bölgelerde de istihdam imkanı vardır. - Pancar Yetiştiriciliği ve Şeker Teknolojisi programından mezun olanlar, Şeker Enstitüsü'nde, Pancar kooperatiflerinde, kamu ve özel şeker fabrikalarında pancar yetiştiriciliğinden şeker üretimine kadar tüm kademelerde görev alabilirler. - Gübre imalatı ve pazarlamasında teknik eleman olarak çalışabilirler, isterlerse kendi işini kurarak pancar yetiştiriciliği yapabilirler.

MESLEK EĞİTİMİNİN VERİLDİĞİ YERLER: Pancar Yetiştiriciliği ve Şeker Teknolojisi eğitimi sadece Konya Selçuk Üniversitesi Karapınar Meslek Yüksekokulunda verilmektedir.

MESLEK EĞİTİMİNE GİRİŞ KOŞULLARI: Meslek liselerinin Çay Teknolojisi, Genel Ziraat, Makine (Tarım Meslek Lisesi), Makine-Tarım Teknolojisi, Peyzaj, Tarım Teknolojisi, Makine Süs Bitkileri, Tarım, Ziraat, Boya Teknolojisi, Endüstriyel Boya ve Dekorasyon, Endüstriyel Boyacılık, Kimya, Lastik Teknolojisi, Petrokimya, Plastik İşleme, Plastik Teknolojisi, Proses, Sanayi Boyacılığı ve Uygulama Tekniği, Sınai Boya bölümlerinden mezun olanlar “Pancar Yetiştiriciliği ve Şeker Teknolojisi” ön lisans programına sınavsız geçiş için başvurabilirler. Gereken koşullara sahip oldukları takdirde yerleştirilebilirler. - Meslek liselerinin sınavsız geçiş için belirlenen bölümleri dışındaki bölümlerden ya da liselerden mezun olanlar/olacaklar ise sınavsız yerleştirme sonunda kontenjan kalırsa ek yerleştirme ile açık olan programlara isteklerine ve ÖSS puanlarına göre yerleştirilebileceklerdir.Bunun için bu kişilerin ÖSYM Başkanlığınca yapılan Öğrenci Seçme Sınavına (ÖSS) girmeleri ve yeterli “Sayısal (SAY)” puanı almaları gerekir.

EĞİTİMİN SÜRESİ VE İÇERİĞİ: Bu mesleğin eğitimi, lise eğitimi üzerine 2 yıldır. - Eğitim süresince; Temel derslerin yanı sıra tarım ekolojisi, toprak ve bitki analiz teknikleri, şeker pancarı yetiştirme tekniği, şeker üretim teknolojisi, şeker pancarı ıslahı ve tohumculuğu, şeker pancarı hastalıkları, şeker pancarı bakımında mekanizasyon, sulama, botanik, genetik, genel kimya, genel matematik, biyometri, gübreler ve gübreleme ile organizasyon ve mevzuat gibi dersler okutulur ve uygulama yaptırılır. - Dersler, teorik ve uygulamalı olarak verilmektedir. Ayrıca öğrencilere dördüncü yarıyıl sonunda Bitirme Ödevi (Seminer/Proje) verilmektedir.

MESLEKTE İLERLEME: “Pancar Yetiştiriciliği ve Şeker Teknolojisi” ön lisans programını başarı ile bitirenler, ÖSYM tarafından açılan Dikey Geçiş Sınavı’nda başarılı oldukları taktirde, “Bitkisel Üretim” lisans programına dikey geçiş yapabilirler. - Kamuya ait şeker fabrikalarında tekniker olarak göreve başlarlar. Şeker fabrikaları bölge şefliklerinde ziraat teknikeri, bölge şef yardımcısı veya bölge şefi pozisyonlarına yükselebilirler.

BENZER MESLEKLER: Bağcılık Teknikeri, Seracılık Teknikeri, Endüstri Bitkileri Yetiştirme ve Değerlendirme Teknikeri, Tarımsal Laboratuar Teknikeri, Antepfıstığı Teknikeri.

BURS, KREDİ VE ÜCRET DURUMU: Eğitim süresince herhangi bir maddi kazanç söz konusu değildir. Öğrenciler Kredi ve Yurtlar Kurumu tarafından verilen öğrenim ve harç kredisinden yararlanabilirler. Ayrıca kamu ve özel kuruluşların sağladığı burs imkanlarından yararlanabilmektedirler. Eğitim sonrası mezunların ücret düzeyi işletmenin büyüklüğüne, kişinin deneyimlerine ve bölgesel arz-talep koşullarına göre değişmektedir.

DAHA AYRINTILI BİLGİ İÇİN BAŞVURULABİLECEK YERLER: İlgili Eğitim Kurumları, - Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü Meslek Danışma Merkezi, - Bünyesinde Meslek Danışma Merkezi bulunan Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü İl ve Şube Müdürlükleri.
Son düzenleyen Baturalp; 18 Ocak 2017 14:54
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
3 Mart 2011       Mesaj #3
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

Şekerin Üretim Dağıtım ve Tüketim Aşamaları


Şeker (sakaroz) çoğu bitkinin bünyesinde bulunur. Fakat bünyesinde ekonomik olarak şeker elde edilebilecek kadar şeker bulunduran iki bitki vardır: Şeker kamışı ve şeker pancarı.

Ad:  Şeker1.JPG
Gösterim: 2966
Boyut:  48.5 KB
Ana vatanı Hindistan ve Arap ülkeleri olan şeker kamışı dünyada tropikal ve yarı tropikal bölgelerde yetiştirilmektedir. Ülkemizde şeker kamışı tarımı yapılmamaktadır. Şeker kamışının bünyesinde yaklaşık olarak % 12 – 16 şeker bulunur ve dünyada üretilen şekerin % 60 kadarı şeker kamışından elde edilmektedir.

Şeker pancarı ise dünyada ülkemizi de kaplayan ılıman iklime sahip kuşakta yetiştirilmektedir. Şeker pancarının yapısında % 4 – 5 hücre dokusu, % 4 – 5 kimyasal bağlı su ve % 90 – 95 öz suyu vardır. Pancar öz suyunun bileşimi şu şekildedir: % 15 – 18 şeker (sakaroz), % 1,0 – 1,5 diğer şeker dışı organik maddeler, % 0,8 anorganik tuzlar.

ŞEKER ÜRETİM SÜRECİ :


Şeker pancarından şeker üretim süreci başlıca üç bölümden oluşmaktadır:
a) Meydan işleri ve pancarın işletmeye hazırlanması,
b) Ham fabrika işlemleri
c) Rafineri ünitesi
Meydan işleri ve pancarın işletmeye hazırlanması :
Şeker pancarı ekimi yapıldıktan sonra yılın belli aylarında sökülür. Söküm genellikle Eylül-Kasım ayları arasında yapılır ve sökümü yapılan pancarlar işlenmek üzere fabrikaya taşınır. Fabrikaya ulaşan pancarlar direk işletmeye veya daha sonra işlenmek üzere bir süre stoklanacağı yer silolarına alınır.

Ad:  Şeker3.JPG
Gösterim: 2673
Boyut:  29.6 KB
Günlük işletmeye yönlendirilen pancarlar önce fabrika sahasındaki beton silolara alınarak su yardımıyla yıkama tesisine sevk edilir. Bu tesiste pancarlar, suyla beraber kanallardan hareket ederken taş tutucular ağırlık farkından dolayı pancarla beraber gelen taşı ve kumu, ot tutucular da otu tutarak pancarı bu yabancı maddelerden temizlerler. Pancar daha sonra yıkama kısmına gelir ve burada suyla yıkanarak toprağından arındırılır. Nihai olarak bir durulama tesisinden geçen pancarlar bantlarla taşınarak günlük bunkere alınırlar.

HAM FABRİKA ÜNİTESİ :


Ham fabrika işlemleri:
Ham fabrika kısmında süreç şu bölümlerden oluşur:

a) Pancarın kıyılması,
b) Difüzyon işlemi,
c) Şerbetin arıtılması,
d) Filtrasyon,
e) Berrak şerbetin koyulaştırılması (Tephirler)
Pancarın kıyılması:
Pancar bıçakları, etrafındaki kasalara rende şeklinde özel yapıya sahip bıçaklar yerleştirilmiş döner tambur şeklindedir. Dönüş hareketi, tamburun iç bölümünden beslenen pancarı prizma şeklinde kıyım haline getirir. Bir bant kantarında ağırlık tartımının ardından bu kıyımlar difüzyon işlemi öncesi haşlama teknesine gönderilir.

Şeker Üretimi


ŞEKERİN HAMMADDESİ :

Şeker (sakaroz) çoğu bitkinin bünyesinde bulunur. Fakat bünyesinde ekonomik olarak şeker elde edilebilecek kadar şeker bulunduran iki bitki vardır: Şeker kamışı ve şeker pancarı.

Ana vatanı Hindistan ve Arap ülkeleri olan şeker kamışı dünyada tropikal ve yarı tropikal bölgelerde yetiştirilmektedir. Ülkemizde şeker kamışı tarımı yapılmamaktadır. Şeker kamışının bünyesinde yaklaşık olarak % 12 – 16 şeker bulunur ve dünyada üretilen şekerin % 60 kadarı şeker kamışından elde edilmektedir.

Şeker pancarı ise dünyada ülkemizi de kaplayan ılıman iklime sahip kuşakta yetiştirilmektedir. Şeker pancarının yapısında % 4 – 5 hücre dokusu, % 4 – 5 kimyasal bağlı su ve % 90 – 95 öz suyu vardır. Pancar öz suyunun bileşimi şu şekildedir: % 15 – 18 şeker (sakaroz), % 1,0 – 1,5 diğer şeker dışı organik maddeler, % 0,8 anorganik tuzlar.

ŞEKER ÜRETİM SÜRECİ :
Şeker pancarından şeker üretim süreci başlıca üç bölümden oluşmaktadır:
a) Meydan işleri ve pancarın işletmeye hazırlanması,
b) Ham fabrika işlemleri
c) Rafineri ünitesi
Meydan işleri ve pancarın işletmeye hazırlanması :
Şeker pancarı ekimi yapıldıktan sonra yılın belli aylarında sökülür. Söküm genellikle Eylül-Kasım ayları arasında yapılır ve sökümü yapılan pancarlar işlenmek üzere fabrikaya taşınır. Fabrikaya ulaşan pancarlar direk işletmeye veya daha sonra işlenmek üzere bir süre stoklanacağı yer silolarına alınır.

Günlük işletmeye yönlendirilen pancarlar önce fabrika sahasındaki beton silolara alınarak su yardımıyla yıkama tesisine sevk edilir. Bu tesiste pancarlar, suyla beraber kanallardan hareket ederken taş tutucular ağırlık farkından dolayı pancarla beraber gelen taşı ve kumu, ot tutucular da otu tutarak pancarı bu yabancı maddelerden temizlerler. Pancar daha sonra yıkama kısmına gelir ve burada suyla yıkanarak toprağından arındırılır. Nihai olarak bir durulama tesisinden geçen pancarlar bantlarla taşınarak günlük bunkere alınırlar.

HAM FABRİKA ÜNİTESİ :


Ham fabrika işlemleri:
Ham fabrika kısmında süreç şu bölümlerden oluşur:
a) Pancarın kıyılması,
b) Difüzyon işlemi,
c) Şerbetin arıtılması,
d) Filtrasyon,
e) Berrak şerbetin koyulaştırılması (Tephirler)
Pancarın kıyılması :
Pancar bıçakları, etrafındaki kasalara rende şeklinde özel yapıya sahip bıçaklar yerleştirilmiş döner tambur şeklindedir. Dönüş hareketi, tamburun iç bölümünden beslenen pancarı prizma şeklinde kıyım haline getirir. Bir bant kantarında ağırlık tartımının ardından bu kıyımlar difüzyon işlemi öncesi haşlama teknesine gönderilir.

Difüzyon işlemi :
Pancardaki şekerin kıyım içerisinden şerbete alındığı cihaza Difüzör adı verilir.Bıçaklarda kıyılan pancar, önce bir haşlama teknesine ve buradan da difüzöre gelir. Bu sistemde pancar hücrelerindeki şeker, ortamdaki sıcak suya geçer. Sıcaklık yaklaşık 70 C civarındadır. Buradaki olay demliğe konulan kuru çayın üzerine sıcak su koymaya benzer. Bilindiği gibi kısa süre içerisinde su çay rengini alacaktır yani çayın özü suya geçecektir. Benzer şekilde pancardaki şekerin de tamamına yakını difüzörün içerisinde suya geçmektedir. Bu işlem ters akım prensibine göre gerçekleşir. Yani difüzöre alttan kıyım girerken tam tersi yönden, üstten de sıcak su verilmektedir. Buradan ayrılan küspe, sistemden uzaklaşmadan önce preselerde sıkılarak suyu mümkün olduğunca geri alınır. Böylece küspe içerisinde giden su ve şeker kaybı azaltılmış olur. Kazanılan prese suyu tekrar sisteme döndürülür. Bu uygulama, enerji kazanımı açısından da gereklidir. Difüzörden alınan şerbet, içerisindeki şeker dışı organik ve anorganik maddelerden arındırılmak üzere arıtım istasyonuna gönderilir.

Sıkılmış pancar küspesi hayvan yemi olarak açık dökme şeklinde satıldığı gibi 1000 kg. lık ambalajlanmış şekilde veya sucuk tabir edilen tonlarca küspenin tek kapalı ambalaj şeklinde tüketim noktasında imali de mümkündür.

Ham Şerbetin Arıtılması :


Arıtım işlemi şu aşamalarda gerçekleşir:
a) Kireçlemeler,
b) Karbonatlamalar ve filtrasyon,
Kireçlemeler :
Elde edilen ham şerbetin içeride pancardan gelen şeker dışı maddeler kireç sütü ile parçalanarak çöktürülür (Kireç sütü: sönmemiş kirecin şekerli suyla veya suyla söndürülmesi ile elde edilen sulu sönmüş kireç). Arıtım maddesi olarak kirecin tercih edilmesinin nedeni, ucuz bir ham madde olması, her yerde kolayca bulunabilmesi, ekipmana zarar vermemesi, kullanımının kolay olması, süzme ile şerbetten ayrılabilmesi, çevreye zararsız bir madde olması … vs. dir.

Kireçleme dört kademede uygulanır. Bu kademelerden üçü kireç sütü ilavesiyle yapılır. İlk üç kireçleme 1.karbonatlamadan önce, son kireçleme de 2. karbonatlamadan öncedir. 1. kireçleme işlemi kademeli olarak uygulanır. Her kademede pH biraz daha yüksektir. Sıcaklık 50 – 55 C ‘dir. Soğuk ana kireçleme 1. kireçleme ile aynı sıcaklık aralığında fakat daha yüksek alkalitede yapılır. Sıcak ana kireçleme soğuk ana kireçleme ile aynı alkalitede yapılır. Şerbet sıcaklığı yaklaşık 85 C ‘ye yükseltilmiştir.

Karbonatlamalar ve filtrasyon :
Kireçleme işlemi tamamlanmış şerbet 1. karbonatlamaya gelir. Ortama verilen CO2 ‘in etkisiyle kalsiyum hidroksit yani Ca(OH)2 çökerek CaCO3 şeklinde katı faza geçer. Bu esnada ortamdaki diğer askıdaki maddeler de oluşan tortuya dahil olurlar.

Karbonatlamadan sonra şerbet, filtre istasyonuna gönderilerek önce yoğunlaştırma filtrelerinden süzülür. Ortaya çıkan yoğun çamurlu şerbet tekrar pres filtrelerden süzülerek tüm şerbet geri alınır.

Süzülen şerbet tekrar arıtım istasyonuna döndürülerek son kireçlemeye tabi tutulur. Son kireçlemenin ardından 2. karbonatlama işlemi uygulanır ve son kireçlemede verilen ve daha önce ortamda kalmış olan kireç tamamen CaCO3 şeklinde katı hale geçmiş olur. İkinci defa filtre dairesine gönderilen şerbet süzülerek berrak bir sulu şerbet elde edilmiş olur.

Arıtılmış Şerbetin Buharlaştırılması :


Sulu şerbetin buharlaştırılması buharlaştırma istasyonunda (tephirlerde) gerçekleştirilir:

Tephir İstasyonu :
Filtre edilen sulu şerbet ısıtıcılardan geçirilerek sıcaklığı 120-125 oC’ye çıkarılır. Ve kademeli tephir istasyonuna gönderilir. Tephir istasyonu fabrikaların kapasitesine göre 4 veya 5 kademeli, her kademede 2 yada üçüncü kademelerde buhar ihtiyacına göre bazen 3 tephir cihazından oluşmaktadır. Tephir cihazları silindirik, altı ve üstü bombeli, alt bölüme yakın yerde içerisinde dikey borular bulunan ısıtma kamaralı cihazlardır. Şerbetin ısıtılması için buhar kullanılır. Buhar ve şerbet biri birine karışmaz.

İşlem sırası şu şekildedir :
Isıtılan şerbet I. Kademe tephire gönderilir. Buhar kazanından gelen 2,5 atü basınçta 135 C’deki buhar, bu tephirin buhar kamarasını beslemektedir. Şerbet burada bir miktar yoğunlaşarak kendi akışıyla daha düşük basınçtaki bir sonraki kademeye geçer. Bu kademeye ısıtma buharı olarak birinci kademenin şerbet buharı beslenmektedir. İşlem bu şekilde devam ederek son kademede şerbet yoğunluğu % 65-70 KM (kuru madde)’ye ulaşır. Sıcaklığı ise 90-95 oC civarındadır. Böylece tephirlerde buharlaştırma işlemi gerçekleştirilmiş olur.

Tephirlerin çalışma prensibi süreklidir ve şerbet bu cihazlarda sürekli akış halindedir. Tephirlerde şerbet yoğunlaşırken rengi de bir miktar koyulaşabilir. Sulu şerbet zeytinyağ renginde iken koyu şerbet açık çay rengindedir.

RAFİNERİ ÜNİTESİ


Koyu şerbet kristalizasyon kademeleri için rafineri ünitesine gönderilir. Kristalizasyon kademeleri (pişirimler) üç aşamada gerçekleştirilir:
  • Kristal şeker pişirimi
  • Orta şeker pişirimi
  • Son şeker pişirimi
Şeker fabrikalarında işlem kademeleri birbirlerinden detayda farklılıkları gösterebilir. Konya ve Çumra Şeker Fabrikalarımızda kristal şekerde kesikli pişirim, orta ve son şeker kısmında ise sürekli pişirim sistemi uygulanmaktadır.
Son düzenleyen Baturalp; 18 Ocak 2017 15:27 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
4 Temmuz 2014       Mesaj #4
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

Şeker Pancarı Tarımı


MsXLabs.org

Ad:  Şeker pancarı1.JPG
Gösterim: 2000
Boyut:  64.8 KB

Tarihçe


Şeker pancarından şeker üretilmesi günümüzden yaklaşık 200 yıl kadar önceye dayanmaktadır. İnsanlığın faydalandığı en eski ve bol şekerli besin maddesi baldır. Balın, tarihin ilk çağlarında dahi çok sevilen bir tad maddesi olduğu kabul edilebilir. Daha sonraları doğuda onun yerini şeker kamışının şekerli özsuyu almıştır. Şeker kamışı kültürüne değinen en eski bilgilere, milattan yaklaşık dördüncü yüzyıl öncesine uzanan eski Hint yazılarında rastlanır.

İlkin salt şekerli özsuyu ile yetinilirken, milattan yaklaşık 300 yıl sonra kuzey Hindistan’da yani Bengal’de Sakara adıyla katı haldeki sakaroz da bilinmekteydi. Bugün kullanılan sakaroz kelimesi bu eski kökten gelmektedir. Kamış ziraatı ilerleyen yıllarda İran üzerinden batıya yayılmış ve M.S. 700 yıllarında Mısır’da da kamış ekilmiştir. Bu ülkede arapların kimya bilgilerinin desteğiyle büyükçe miktarlarda beyaz şeker elde edilmiştir. Daha sonraları Berberi’ler şeker kamışını Avrupa’ya iletmişler ve M.S. 750 yılında Sicilya ve İspanya’da ilk şeker kamışı ziraatı başlamıştır.

Orta Avrupa’ya şeker kamışının yayılması Venedik üzerinden ulaşmış, daha geniş kapsamda tanınması ise Haçlı Seferleri ile olmuştur. Şeker kamışının Amerika’ya ulaşması Colombus zamanına dayanır. Colombus 1494 yılında yaptığı ikinci Amerika seferinde şeker kamışı fidelerini San Domingo’ya götürmüştür. Kamış buradan Amerika’nın tropik ve subtropik bölgelerine yayılmış ve 17. yüzyılda geniş bir ham şeker üretimi gelişmiştir. Ham şeker buradan Avrupa’ya taşınır ve liman şehirlerindeki rafinerilerde arıtılırdı. Bu tür rafinerilerin 1750 yılında yalnız Hamburg’daki sayısı 365’ten az değildi.

Beyaz pancarda bulunan şekerin, şeker kamışından elde edilen şekere kimyasal yapı bakımından eşdeğer olduğu Berlinli bilgin Marggraf (1709-1782) tarafından tespit edilmesi ile ilk zamanlarda bilimsel bir önem kazanmıştır. O devirde yalnız hayvan yemi olarak kullanılan bu faydalı bitki Marggraf’ın öğrencisi ve sonradan halefi olan Achard’ın (1753-1821) ömrünü harcadığı çalışmaların sonucu olarak Prusya Kralı Friedrich Wilhelm III’ün (1770-1840) himayesini kazanması ile Achard sayısız sistematik ıslah çalışmaları ve amacına uygun elemeleri sonucu olarak, hayvan yemi beyaz pancarın şeker oranını arttırmayı başarmıştır. Bu günün modern şeker sanayisi yanında pek basit kalan bu çalışmaları ile bu sanayinin ilki olan Berlin şeker imalathanesinde şeker pancarından bol miktarda şeker elde etmeyi başarmışlardır. Şeker pancarı tohumu uzun yıllar Şlezya’dan ve Achard ile birlikte bol şeker ihtiva eden türdeki tohumun yetiştirilmesi için çalışan Baron von Koppy’den temin edilmiştir.

Bu suretle pancar ekimi 40 yıl içerisinde, yani 1836’dan 1876’ya kadar 1.040 hektardan 140 bin 874 hektara yükselmiştir. Artış devam ederek 1913-1914 yıllarında 532 bin 843 hektara ulaşmıştır. Şeker pancarı ekiminin gittikçe artan gelişmesi ile şeker sanayinin gelişmesi sıkı sıkıya ilgilidir.

İklim İstekleri (Ekimi yapılan iklim bölgeleri) :
Kuzey yarım kürede (36 ve 42 enlemleri arasında) yer alan Türkiye’de şeker pancarı üretim alanlarının iklim özelliklerini dikkate alarak üç iklim bölgesine ayırmak mümkündür.

1. Deniz iklim bölgesi :
Şeker pancarı tarımının yaklaşık yüzde 5’inin yapıldığı Marmara ve Karadeniz tipi deniz ikliminin hüküm sürdüğü Alpullu, Susurluk, Adapazarı ve Çarşamba şeker fabrikaları sahalarını içine alan bölgedir.

2. Karasal iklim bölgesi :
Şeker pancarı tarımının yaklaşık yüzde 70’lik bölümünün yapıldığı Orta Anadolu ve Doğu Anadolu’yu içine alan Afyon, Eskişehir, Ilgın, Konya, Çumra, Ankara, Bor, Aksaray, Çorum, Elbistan, Ereğli, Erzincan, Kayseri, Boğazlıyan, Yozgat, Kırşehir, Ağrı, Erzurum, Erciş, Kars ve Muş şeker fabrikaları sahalarını içine alan bölgedir.

3. Geçit iklim bölgesi :
Şeker pancarı tarımının yaklaşık yüzde 25’inin yapıldığı (İç Anadolu – Karadeniz), (İç Anadolu – Ege), (İç Anadolu – Akdeniz) gibi yarı kara iklimi ve yarı deniz iklimi olan Amasya, Kastamonu, Turhal, Burdur, Kütahya, Uşak, Elazığ ve Malatya şeker fabrikaları sahalarını içine alan bölgedir. Türkiye şartlarında yağışlı, nemli, bulutlu, sıcak, çok sıcak olan ve gece – gündüz ısı farklarının çok az olduğu deniz iklim bölgelerinde bulunan ekim alanlarında pancarın kök verimi yüksek olup, şeker varlığı düşüktür. Buna karşılık az yağışlı, az nemli, az bulutlu, serin – sıcak ve günlük sıcaklık farklarının büyük olduğu karasal iklim bölgelerinde, şeker varlığı yüksek olup, kök verimi vejetasyon sürelerine göre düşük olmaktadır. En ideal ekim alanları Orta Anadolu karasal iklim bölgesi ile Ege tipi geçit iklim bölgesidir.

Toprak istekleri
Şeker pancarı tarımında toprak, arıtılmış şeker varlığını yüzde 20 – 22 oranında etkiler. Derin kök salan bir bitki olarak, kaymak ve kabuk bağlamayan, taban suyu seviyesi 1,0 metreden yakın olmayan, iyi havalanan, derin yapılı, iyi su tutan, toprak asitliliğini nötre yakın (PH 6,5 – 7,5) olduğu topraklarda yüksek verim alınmaktadır.

Toprak işlemesi
Şeker pancarı derin köklenen bir bitkidir. Derin, gevşetilmiş toprak ister. Aksi olunca kök çatallanmaları olur, büyüyüp gelişemez ve kök verimi düşer. Sürüm mutlaka sonbahar da yapılmalıdır. Sürümde en fazla aşağıdaki çiğ toprak katına kadar inilmelidir. Tarlada pulluk tabanı oluşumunu önlemek için sürümden önce 2 -3 yılda bir dip kazan çekilmelidir. Sürüm esnasında engebe ve sırtlar oluşmayacak şekilde sürüm yapılmalı sürülmemiş alan bırakılmamalı, sürümde tarla yüzeyinin düzgün olması sağlanmalıdır.

Besleme ve gübreleme
Şeker pancarının beslenmesinde azot ( N ), fosfor (P2O5) ve potasyum (K2O) önemlidir. Bitkiler hasada kadar kök ve yaprakları ile birlikte topraktan yüksek miktarda azot, fosfor ve potasyum kaldırır. Bundan dolayı tarladaki verimliliğin korunabilmesi için toprak ve bitkinin bu ana besin maddeleri ile desteklenmesi gereklidir. Toprakta bitki besin maddesi analiz sonuçlarına göre gübreleme yapılması en doğru yoldur. Ancak şeker pancarında 6 ton/da kök verimi beklendiğinde verilecek olan besin maddeleri,

N = 20-25 kg N/da
P = 15-20 kg P2O5 /da
K = 12-15 kg K2O /da şeklinde verilmelidir.

Azot gübresi iki aşamada verilir. Öngörülen azotun yarısı tohum yatağı hazırlamadan önce tırmık altına diğer yarısı da baş gübresi olarak en geç son ot çapası altına verilmelidir. Fosfor toprakta hareketsiz olduğu için, gübrenin ana kök bölgesi derinliğinde toprağa karıştırılması gereklidir. Ayrıca fidenin veya pancarın tohumdan ilk çıkısı sırasında ve sonrasında ilk büyüme ve gelişmenin hızlanmasında büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle fosfor gübresinin 2/3’ü sonbaharda sürümde taban gübresi olarak pulluk altına, 1/3’ü ise ilkbaharda tohum yatağı hazırlığında azot gübresi ile beraber verilmelidir. Potasyumlu gübreler de bitkilerin yüksek oranda faydalanabilmesi için sonbaharda taban gübresi olarak ön görülen miktarın tamamı pulluk altına verilmelidir.

Azot beslenmesi
Azot ( N ), bitkide fizyolojik önem taşıyan birçok bileşiğin (Aminoasitler, proteinler, enzimler, vitaminler, organik bazlar vb.) yapıtaşıdır. Azot şeker pancarında bitkiye yaşamı boyu canlılık veriri. Buna karşılık bitkilere verilecek toplam azot miktarının belirli bir sınırı bulunmaktadır. Görünüm olarak optimum düzeyde azot gübresi uygulanmış şeker pancarı tarlalarında ana renk açık yeşil-yeşil, yüksek düzeye azot gübresi verilmiş tarlalarda ise koyu yeşildir. Şeker pancarında optimum düzeyde verilen azot miktarları yaprağa kaçar başka bir deyişle kök büyümesi ve verimden daha çok yaprak büyümesi ve verimi teşvik eder. Bu da genelde kökün şeker varlığının düşmesine ve artılmış şeker varlığının azalmasına neden olur. Aşırı düzeyde azot ayrıca kökün hastalıklara ve silo dayanıklılığına karşı direncini azaltmasına yanında pancarın kıyım kaliteini de düşürür. Özet olarak şeker pancarına gereğinden fazla azot gübresi uygulanması hem çiftçinin, hemde şeker fabrikasının zararınadır. Azot noksanlığında yaprak ayaları damarlarla birlikte tek düze sararır.

Fosfor beslenmesi
Fosfor (P2O5), bitkilerdeki tüm biokimyasal olaylarda yer alır özellikle de, güneş enerjisinden yararlanmada, enerjinin dönüşümü ve iletiminde önem taşır. Fosfor, şeker pancarında yan ve kılcal kök oluşumunu teşvik ederek genç bitkilerin büyüme ve gelişmesini hızlandırır. Fosfor ayrıca aşırı miktarda verilen azot gübresinin pancarın teknolojik kalitesi üzerindeki olumsuz etkilerini azaltır. Yeterli düzeyde fosfor beslenmesi, şeker pancarında kök veriminin ve öncelikle de teknolojik kalitenin korunması için gereklidir.

Şeker pancarı ekim alanlarımızdaki topraklar, uzun yıllar düzenli olarak uygulanan fosfor gübrelemesi sonucu, fosfor bakımından oldukça zengindir. Diğer yandan, genelde kireç varlıklarıda yüksek olan ve alkali reaksiyon gösteren topraklarımızda gübre fosforu zamanla bitkilerce alınamaz şekle dönüşür. Bu bilgilerin ışığında fosforda, şeker pancarının hasatta tarladan kaldırdığı P2O5 düzeyinde fosforlu gübre uygulanması yeterli olacaktır. Ekim alanlarında genellikle fosfor noksanlığı görülmez. Fosfor noksanlığında önce yaprak kenarları ve sonra ayaları kırmızılaşır.

Potasyum beslenmesi
Potasyum (K2O), bitkide enzimleri aktifleştirir, su düzenini, don ve kuraklıklara karşı dayanıklılıkları ayarlar. Yaprak biti, hastalık ve silo dayanıklılığını arttırır. Potasyum ayrıca, yapraklarda şeker oluşumu ve şekerin depolanmak üzere yapraklardan köke iletimi sırasındaki metabolizma olaylarında önemli görevler yapar ve öncelikle şeker pancarının teknolojik kalitesini yükseltir, kök verimini ise çok değiştirmez. Buna karşılık potasyum yüksek miktarlarda verildiğinde fabrikasyonda melas oluşturucu şeker dışı madde olarak karşımıza çıkar. Gübre tavsiyesinde potasyumun, şeker pancarının teknolojik kalitesi üzerindeki olumlu ve olumsuz etkileri göz önüne alınır. Ekim alanlarımızda potasyum noksanlığı görülmemektedir. Potasyum noksanlığında önce yaprak kenarları kahverengileşip ölür ve doku ölümü zamanla yaprak ortasına doğru ilerler. Şeker pancarı tarımında kükürt ile çinko ve bor elementlerinin kullanımı da çok önemlidir. Pancarın genç döneminde sulama esnasında yapraktan verilmesi pancar kalitesini ve verimini iyi yönde etkiler.

Kükürt
Kükürt ( S ), bitkide protein, enzim ve vitaminlerin yapı taşı olup, alınan nitratın amid ve aminoasitlere dönüştürülmesi için gereklidir. Şeker pancarı 1 ton kök ve yaprağı ile birlikte topraktan toplam 0,6-0,7 kg kükürt kaldırır. Bu rakam, tarlanın 4-6 ton/da kök verimi düzeyinde en az 2,4-3,6 kg’a kadar ulaşır. Şeker pancarının kükürt gereksinimi genelde bitki analizleri ile belirlenir.

Çinko
Çinko (Zn), bitkide enzimleri aktifleştirir, klorofil oluşumu ile asimilasyonda yer alır ve hormon oluşumunu teşvik eder. Şeker pancarı 1 ton kök ve yaprağı ile birlikte topraktan toplam 2,9 g çinko kaldırır. Bu rakam tarlanın 4-6 ton/da kök verimi düzeyinde 11,6-17,4 grama ulaşır. Çinko noksanlığına daha çok kuvvetli güneş ışınımı altında pH 6’nın üzerindeki toprak reaksiyonunda ve alkali topraklarda rastlanır. Şeker pancarının çinko gübre gereksinimi, bitki ve toprak analizleri ile belirlenir.

Bor
Bor ( B ), bitkide karbonhidrat esterleri ve hücre duvarının yapı taşı olup hormon etkisini düzenler. Şeker pancarı 1 ton kök ve yaprağı ile birlikte topraktan toplam 6,7 gram bor kaldırır. Bu rakam tarlanın 4,6 ton/da kök verimi düzeyinde 26,8-40,2 gram ulaşır. Şeker pancarının bor gereksinimi bitki ve toprak analizleri ile belirlenir. Alkali topraklar, pH 7,4’ün üzerinde olan ve kuraklık, şeker pancarında bor alınımını engelleyerek bor noksanlığına yol açar. Bor noksanlığı ve kuraklık bitkilerde göbek çürüklüğüne neden olur. Bor noksanlığında pancarın şeker varlığı 2,5 digestion ve daha fazla düşebilmektedir. Bor noksanlığı görülen topraklara ilkbaharda azot gübresi ile birlikte ekim öncesi tırmık altına 1-3 kg/da olarak Borax verilebilir. Eğer toprak daha az bor gereksinimi gösteriyorsa yaprakların tarlayı kapatmasına doğru 200-300 ml/da hesabı ile yaprak gübrelemesi olarak sıvı Pan-Bor (yüzde 11 B) dekara 30-40 l su ile birlikte verilebilir.

Tohum yatağı hazırlığı
Şeker pancarında emniyetli tohum çıkışını sağlamak için üst kısımlarda fındık ceviz büyüklüğünde toprak parçalarının bulunduğu tohuma oksijen ve ısı geçişi sağlayan 2 – 3 cm. kalınlığında gevşek toprak tabakasından, altta ise ilkbaharda işlem görmeyen, tohuma su ileten kılcal toprak yatağından oluşan kısım uygun tohum yatağıdır. Tohum yatağı hazırlanırken tarlanın tohum ekim yatağından daha derin işlenmemesi ve az sayıda olmak üzere yüzlek tırmık çekilmesi ile yetinilmelidir. Aksi halde toprak tavının kaçırılması söz konusudur.

Şeker pancarı ekimi
Şeker pancarı tarımında ekim zamanı, arıtılmış şeker varlığını ve kök verimini etkiler. Ekim zamanı geciktirilirse pancarın yetişme süresi kısalır, olgunlaşması gecikir, gübrelerden beklenen randıman alınamaz. Hastalık ve haşerelere karşı bitkilerin direnci azalır. Bu nedenlerden dolayı şeker pancarının uygun zamanda ekilmesi çok önemlidir.

Uzun yıllar sıcaklık ortalamalarına göre 30 – 35 yılda, 1 yıl içinde 2 – 3 defa görülen geç donların yol açtığı yüzde 15 – 20 oranlarında yapılan mükerrer ekimlerin korkusu ile ekim zamanını geciktirmek genelde kazanç yerine zarar da verebilir. Şeker pancarı tohumları 4 – 5 Cº’de intaş eder. Ekime başlama zamanı 0- 5 cm derinlikte, toprak sıcaklığının düzenli olarak 5 – 7 Cº’yi bulduğu, yağış durumuna göre toprak yüzeyinin tırmıkla işlenme durumuna geldiği yani ideal toprak tavının olduğu zamandır.

Türkiye de genelde ekime başlama zamanları:
  • Deniz iklimi bölgelerinde Şubat ortasından sonra,
  • İç Anadolu ve geçit bölgelerde Mart sonu Nisan ortası,
  • Doğu Anadolu’da Nisan sonu olarak belirlenebilir. Yağış ve sıcaklık seyrine göre 1- 2 hafta önce veya sonra yapılabilir.
Tohum şekli ve özellikleri
Türkiye’de ekilen şeker pancarı tohumlarının büyük çoğunluğu çıplak genetik monogerm tohumlardır. Değişik şeker pancarı çeşitlerine ait çıplak genetik monogerm tohumlar devlete ait şeker fabrikaları bölgelerinde şeker şirketince tohum işleme fabrikasında çimlenme gücü en az yüzde 90 olacak şekilde işlenerek, çapları 3,25 ile 4,5 mm yuvarlak elek ölçülerine göre kalibre edilir ve çiftçilere verilir. Ayrıca çiftçiler isterlerse serbest piyasadan özel tohum şirketlerince üretilen tohum çeşitlerinden de temin ederek ekim yapmaktadırlar. Bu durum kooperatif ve özel şeker fabrikalarında fabrikaların özel tohum firmalarından temin ettikleri tohumların çiftçilerine vermeleri veya isteyen çiftçilerin kendi imkanlarıyla tohum temin etmeleri şeklinde olmaktadır.

Son yıllarda kaplanmış ve ince kaplanmış genetik monogerm tohum ekimi ilgili şeker fabrikaları yönetimlerince özendirilmektedir. Ekimler genellikle şeker fabrikalarının elinde bulunan ve çiftçilere kullanım için verilen hassas ekim makineleri ile sıra arası 45 cm olarak, sıra üzeride 5-8 cm ile ekilebildiği gibi çiftçilerimizin elinde bulunan pnomatik ekim makineleri ile 45 cm sıra arası ve istenilen sıra üzeri mesafelere daha uygun şartlarla yapılabilmektedir.

Bakım işleri
Ekilen pancar tohumlarının çimlenmesinden sonra vejetasyon süresince çapalama, seyretme, yabancı otların kontrolü, gübreleme ve sulama gibi bitki isteklerine göre bakım işleri yapılır.

Hasat
Geleneksel olarak el ile sökümde hasat, söküm, baş kesimi, toprağın temizlenmesi ve taşıma aracına yükleme şeklinde olur. Makineli hasat ise giderek yaygınlaşmaktadır. Hasada başlama zamanı Türkiye genelinde beklenen pancar rekoltesi, fabrikaların günlük işleme kapasiteleri, ülkenin şeker gereksinimi ve pancarın teknolojik olgunluk düzeyi göz önüne alınarak 10 Eylül – 10 Ekim arasında yapılır. Türkiye genelinde hasat yaklaşık yüzde 50 el ile yüzde 50 makine ile yapılmaktadır. El ile hasat yüzde 30 aile iş gücü ve yüzde 25 yabancı iş gücü ile gerçekleştirilmektedir.

Aytuğ Sofuoğlu
Ziraat Mühendisi
Son düzenleyen Baturalp; 18 Ocak 2017 11:22 Sebep: başlık düzenlendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
Baturalp - avatarı
Baturalp
Ziyaretçi
17 Ocak 2017       Mesaj #5
Baturalp - avatarı
Ziyaretçi

Şeker Pancarı Tarımı



Şeker Pancarının Ülke Ekonomisindeki Yeri:
Ülkemizde Şeker Pancarı tarımı, şeker pancarı üretimiyle geçimini temin eden yaklaşık 500 bin çiftçinin, diğer bir ifadeyle 3 milyon insanın yanısıra; tarım, hayvancılık yani yem, ilaç, et, süt, nakliye ve hizmet sektörleriyle de iç içe geçmiş durumdadır. Konu, tarım, tarımsal sanayi, işlenmiş temel gıda ürünleri ve istihdam gibi değişik dal ve konularda bir bütünlük teşkil etmektedir.
Ad:  Şeker pancarı2.JPG
Gösterim: 3862
Boyut:  116.2 KB
Şeker pancarı üretimi; bitkisel ve hayvansal üretimin gelişmesine, azami derecede endüstriyel girdiler kullanılmasına, toprakların fiziki yapıları ve ekolojik dengenin iyileşmesine katkı sağlamakta, kendinden sonra ekilecek ürünlerin verimlerini azami ölçüde arttırmaktadır. Alternatif tarım ürünleri olan ayçiçeğine göre 5, Buğdaya göre 20 kat daha fazla istihdam oluşturmakta, buğday ve ayçiçeğine göre ise 2 kat daha makineli tarımın yapılmasına olanak sağlamaktadır.

Şeker sanayiinin GSMH olarak Türkiye genelindeki payı % 0.2, imalat sanayii içindeki payı ise % 0.8 düzeyindedir. Şeker alternatif ürünlere göre, dış pazar değeri ve tarıma dayalı sanayiler arasında verimlilik, kârlılık ve katma değer yönünden karşılaştırmalı üstünlüğe sahiptir. Tarım ve endüstri kesiminde yarattığı istihdam, alternatif ürünlerle kıyaslanamayacak kadar yüksek olup faaliyetine ayrıcalık ve etkin bir sosyal boyut kazandırmaktadır. Şeker fabrikaları, gelişmekte olan bölgelerimizde ve Doğu Anadolu da bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılması, kırsal kesimde ise istihdama katkısı bakımından da önemi büyüktür. Fabrikalarda yaklaşık 35 bin işçi çalışmakta, buda tüm sanayi kesiminde çalışanların % 1.2 sine tekabül etmektedir. Taşıma sektörüne ise yılda yaklaşık 25-30 milyon ton iş hacmi yaratmaktadır. Ülke ekonomisine toplam ekonomik katkı payı ise yaklaşık 1.2 milyar dolardır.

Dünyada şeker üretiminin % 70’şini pancar şekeri % 30’unu kamış şekeri oluşturmaktadır. Kamış şekerinin maliyeti pancar şekerine göre % 40-50 daha ucuzdur ve dünyadaki şeker fiyatları kamış şekerine göre belirlenmektedir. AB ülkelerinin tamamına yakınında yani % 95 oranında pancar şekeri üretimi yapılmaktadır. Bu Ülkeler % 40-50 daha ucuza kamış şekeri temin edebilecekleri halde pancar şekeri üretiminden vazgeçmemektedirler. Bununda nedeni pancar ziraatının ve sanayisinin üreticilere sağladığı katma değerdir. AB Ülkelerinden Almanya, dahili tüketiminin % 30’u, Fransa ise % 52’sinden fazla şeker üretmektedir. Bu rakam AB Ülkelerinde ortalama % 20’dir. Ülkemizde ise bu durum % 28 seviyelerindedir. Görüldüğü üzere AB Ülkelerinde üretim-tüketim oranları daima yüksek seviyelerde gerçekleşmektedir.

Ülkemizde ise halen şeker fabrikalarında otuz beş bin civarında işçi istihdam edilmekte ve yüz binlerce çiftçi ailesi pancar tarımı ile uğraşmaktadır. Ayrıca şeker pancarı ziraatı ilişkili olduğu pek çok sektöre ve milli ekonomiye yüksek miktarda katma değer sağlamaktadır. Şeker fabrikalarının rasyonel çalışmaları sadece ekonomik yönden değil sosyal yönden de geçimlerini pancar tarımına bağlamış üreticiler için önem taşımaktadır.

Ad:  Şeker5.JPG
Gösterim: 7571
Boyut:  11.3 KB
Şeker pancarı ülkemizde daha çok iç bölgelerde üretilir. Üretimin büyük bir kısmını iç Anadolu Bölgesi karşılar. Kıyı bölgelerimizde tarımının yapılmamasının nedeni, buraların şeker pancarından daha fazla gelir getiren ürünlere ayrılmış olmasıdır.

Şeker pancarı tarladan söküldükten sonra kısa sürede işlenmesi gereken bir ürün olduğu için şeker fabrikaları üretim alanlarına yakın yerlere kurulmuştur. Şeker pancarının küspesi önemli bir hayvan besinidir. Bu nedenle şeker pancarı tarımının yapıldığı yerlerde besi hayvancılığı da gelişmiştir.

Şeker Pancarı’nın İstekleri:
Ülkemizde ve Dünyada insan yaşamının her döneminde bu kadar önemli bir temel besin maddesi olan şekeri ve şeker pancarını daha bol, kaliteli ve ekonomik üretmek, ve üretici gelirlerini arttırmak için; Anız bozma ve sonbahar sürümünden, ilk baharda toprak hazırlığı, gübreleme, ekim, bakım, mücadele, sulama, hasat ve silolamaya kadar tüm işlemlerin nasıl ve ne zaman yapılması gerektiğinin üretici tarafından çok iyi bilinmesi gerekir.
  • Pancar tohumu küçük ve çıkan filiz hassas olduğundan çimlenme ve ilk gelişme döneminde korunmalıdır.
  • Toprağın sıkıştırması ( kaymak tabakası ), don haşereler yabancı ot ilaçları, filiz mantar’ i hastalıkları dikkatle takip edilmelidir.
  • Toprak işlemesi derin olmalı, kök derinliğine su tabakası birikmemelidir.
  • İlk gelişmede yeterli sıcaklığın mevcut olması gereklidir.
  • Olgunlaşma döneminde pancar yüksek ısıdan olumsuz etkilenir ( özellikle gece sıcaklıkları )
1) İklim ve Hava Faktörleri : Kök verimi ve pancardaki şeker varlığı bakımından iklim faktörleri çok önemlidir. Ülkemizde değişik iklim bölgelerinde yapılan üretimler değişik özellikler gösterir.
  • Denize yakın bölgelerde pancar verimi yüksek, buna karşın şeker varlığı düşüktür.
  • Doğu Anadolu da sert kara iklimi hüküm süren bölgelerde kök verimi düşük şeker varlığı yüksektir.
  • Geçit Bölgelerinde kök verimi ve şeker varlığı normaldir.
  • İç Anadolu gibi iklimin çok sert olmadığı bölgelerde hem kök verimi hem de şeker varlığının yüksek olduğu en iyi pancar bölgeleridir.
2) Işık ve Sıcaklık : Pancar bir uzun gün bitkisidir. Kök ve şeker meydana gelmesinde güneş ışığı çok önemlidir. İlk çıkışta ısı ışıktan daha önemli gözükse de ısı arttıkça ışık ihtiyacı da artmaktadır. Gelişme ve şeker yapımı için ideal hava sıcaklığı 23 – 25 ° C dir. Hasattan birkaç hafta önce şeker teşekkülü için sıcaklık çok önemlidir.

3) Su : Tohum yatağının yeterli rutubete sahip olması gerekir. Nisan – Mayıs aylarında hafif kuraklık köklerin daha derinlere inmesine ve böylece bitkinin su ve besin maddesi yönünden daha iyi beslenmesini sağlar. Yaprakların gelişimi ile pancarın su ihtiyacı artar. Gelişme dönemlerinde su ihtiyacı fazladır ve yağmuru az olan bölgelerde mutlaka sulama yapılmalıdır.

4) Toprak : Pancar tarımı yapılacak toprakların su ve besin maddelerini tutma kapasitelerinin çok iyi olması, kaymak bağlamaması, iyi bir toprak derinliğine sahip olmaları gereklidir. Pancar tarımı için en ideal toprak, organik maddece zengin, derin, kolay ısınan tınlı ve tınlı kireçli topraklardır.

Tarla Hazırlığı:
Ad:  Şeker pancarı4.JPG
Gösterim: 1882
Boyut:  42.5 KB

Şeker pancarı tarımında ülkemiz için tavsiye edilen ön bitki hububattır. Toprak hazırlığında ilk işlem ön bitki hasadı sonrası bitki artıklarının toprağa gömülerek organik maddece zenginleşmesini sağlayan (anız bozma) işidir. Anız bozma ve ilk sürümün mutlaka sonbaharda yapılması gerekir. İlk sürümün sağlıklı yapılabilmesi için hububat hasadından hemen sonra gölge tavı “ toprak rutubeti “ kalkmadan toprağın sürülmesi ve anızın karıştırılması gerekir. Bu konuda en pratik ölçü pulluğun devirdiği toprağın kalıp şeklinde değil, devrildiği anda dağıla bilen yapıda olmasıdır.

Anızın asla yakılmaması gerekir. Anızın kolay parçalanması için toprağa sürümle birlikte bir miktarda üre gübresi karıştırılır ve gerekirse toprak ıslatılır. Böylece anızın çürümesi hızlanacaktır. Tarlanın kesik ve engebeli durumda kalmaması için derin sürümden önce mutlaka çizel kullanılmalı, derin sürümden sonra ise tırmık veya sürgü çekilmelidir. Pulluk tabanı varsa buna karşı 2 ila 3 yılda bir ilk sürümden önce bir dip kazan pulluğu çekilmelidir. Anız bozma işleminden sonra güz sürümüne geçmeden önce tarla kendi haline terk edilir. Kıştan önce yapılacak güz sürümüne kadar ( son sürüm ) tarlanın otlanması halinde yüzlek olarak tırmık çekilmelidir. Böylece toprağın su tutması sağlanmış ve yabancı otlarda öldürülmüş olacaktır. Kıştan önce yapılacak bu son sürümle birlikte toprak analiz sonuçlarına göre tavsiye edilen son bahar gübrelemesi de aynı zamanda yapılır.

2) Gübreleme :
Gübreleme yapılmadan önce toprakta mevcut ve bitki tarafından alınabilir bitki besin maddelerinin ne düzeyde olduğunun bilinmesi gerekir. Bunun için mutlaka usule uygun olarak alınan toprak numune analizlerinin yaptırılması ve dekara tavsiye edilecek gübre miktar ve cinslerinin belirlenmesi gereklidir.

Şeker pancarının yetişmesinde üç ana besin maddesi Azot, Fosfor ve Potastır. Gübrelemede dikkat edilmesi gereken en önemli husus, bitkinin ihtiyacı kadar gübreyi, usulüne uygun olarak, zamanında toprağa verebilmektir. Eksik veya fazla gübre kullanımı verim ve kalitenin düşmesine neden olacaktır.

a) Azotlu Gübreler : Pancar tarımında kullanılan başlıca azotlu gübreler (Amonyum Sülfat, Amonyum Nitrat, Kireçli Amonyum Nitrat ve Üre) dir. Dikkat edilmesi gereken en önemli husus, ihtiyaçtan fazla azotlu gübre kullanılması hususudur. Azotlu gübrenin gerektiğinden fazla kullanılması halinde fabrikasyon aşamasında verim düşmekte ve çevre kirliliği yaratmakta, gereksiz ve fazla miktarda kullanılması halinde kök verimini az bir miktarda yükseltmekle birlikte, aşırı yaprak gelişimini teşvik ettiği gibi pancardaki şeker oranını da önemli ölçüde düşürmektedir. Bu nedenlerden dolayı azotlu gübre uygulamasına hasattan en az 2,5 ay önce son verilmelidir. Azotlu gübrelerin kurak bölgelerde 2/3’ü ekimden önce ilkbaharda tarla hazırlığından esnasında, geriye kalan 1/3’ünün ise birinci çapadan önce kullanılması ideal bir uygulama olmaktadır. Şeker pancarı için dekara 10-15 Kg saf azot verilecek şekilde gübre kullanılması gerekmektedir.

b) Fosforlu Gübreler : Pancar tarımında kullanılan başlıca fosforlu gübreler (Triple Süper Fosfat ve Süper Fosfat) tır. Bitkiler için mutlaka gerekli olan bir bitki besin maddesidir. Toprakta yetersiz olduğu durumlarda bitkiler normal gelişmelerini tamamlayamadıkları için verim düşüklüğü meydana gelmektedir.

Fosforlu gübrelerin 2/3’ü sonbaharda son sürüm ile pulluk derinliğinde toprağa karıştırılmalı, 1/3’ü ise ilk bahar tarla hazırlığında azotlu gübre ile birlikte tırmık altına verilmelidir. Pancar için dekara 10 – 11 Kg saf fosfor gelecek şekilde fosforlu gübre kullanılması yeterli olacaktır.

c) Potaslı Gübreler : Pancar tarımında kullanılan başlıca potaslı gübreler (Potasyum Sülfat, Potasyum Nitrat ve Potasyum Klorür) dür. Genel olarak sonbaharda fosforlu gübreler ile birlikte, son sürümden önce, pulluk derinliğinde toprağa karıştırılmalıdır.

d) Kompoze Gübreler : Çeşitli besin maddelerinin bir defada atılarak işçiliği azaltmak için kullanılan, Azot, Fosfor ve Potasyum sıralamasıyla % olarak (15.15.15) gibi ifade edilirler. Toprak analiz sonuçlarına göre belirlenecek oranlarda çiftçilerin kullanımı gereklidir.

e) Ahır Gübreleri : Ahır gübresinin yerini hiçbir ticari gübre tutmaz. Ahır gübresi, yeşil gübre, kompost ve anız artıkları kullanılarak toprak yapısını iyileştirici ve toprakların organik maddece zenginleşmesi sağladığı için tavsiye edilmektedir. Başta Azot, Fosfor, Potasyum gibi makro besin maddeleri olmak üzere önemli miktarda mikro besin maddeleri de ihtiva eder. Organik madde ile toprakların, sağlam bir yapı kazanması sağlanır, kaymak bağlamaları önlenir, su tutma kapasiteleri artar, tava gelmeleri kolaylaşır ve erozyon önlenmiş olur.

3) İlk Baharda Toprak Hazırlığı :

İlk baharda toprak hazırlığı, şeker pancarı tarımının en hassas işidir. Ekim öncesi yapılan toprak hazırlığının zamanı, bu işte kullanılan ekipmanın kullanılış biçimi, tohum yatağının derinliği, tohumun üstünde kalacak toprağın kalınlığı ve yapısı vb. üretilecek şeker pancarının verimini ve kalitesini, dolayısıyla üretim ekonomisini önemli ölçüde etkiler.

İlk baharda tarla tava gelir gelmez vakit kaybetmeden tohum yatağı hazırlığına başlanmalıdır. Normal bir ( İntaş ) çıkışın sağlana bilmesi için;
  • Tohum yatağının taş, kesek ve bitki artıklarından mutlaka temizlenmiş olması gerekir.
  • Ağır tavda kesinlikle tohum yatağı hazırlığı, gübre ve ( herbisit ) yabancı otlara karşı zirai mücadele ilacı uygulaması yapılmamalıdır.
  • İlkbaharda tohum yatağı hazırlığı esnasında azotlu gübrenin 2/3 ‘ü atılmalı ayrıca yağışlarla birlikte çıkması muhtemel yabancı otlar için eğer kullanılacaksa seçilen yabancı ot ilacı atıldıkta sonra tırmık veya kombi kürümler çekilerek tarla ekime hazır hale getirilmelidir. İhtiyaç duyulan yerlerde merdane çekilmesi de faydalı olmaktadır.
  • İlk bahar tarla hazırlığında toprağın fazla çiğnenmesini önlemek için ekim öncesi işlem sayısı mümkün olduğu kadar azaltılmalıdır.
İdeal tohum yatağı hazırlığı, toprak ve iklim şartlarına göre değişmekle birlikte bunlardan en önemlisi, ilk baharda 2,5 – 3 cm kalınlığında, homojen, ince, havalanması kolay, fırda yapıda gevşek bir tabaka ile bunun altında, ilkbaharda işlenmiş, bitkinin almasına elverişli yaklaşık % 10 su taşıyan nemli bir tabakanın varlığıdır. Bu işlenmiş tabakanın üst yüzeyi arzulanan tohum yatağıdır. Tüm bu hazırlıklar yapıldıktan sonra toprak ekime hazırlanmış olur.

Çeşit Secimi :
Şeker pancarı üretiminde verim ve kaliteyi etkileyen en önemli faktörlerden biride çeşit secimidir. Çeşit seçilirken aşağıdaki özeliklere dikkat etmek gerekir. Seçilen çeşit ;
  • Ekilen yörenin iklim ve toprak yapısına uygun olmalıdır,
  • Hastalıklara ve tohuma kalkmaya dayanıklı olmalıdır,
  • Kök ve yaprak verimi yüksek olmalıdır,
  • Çimlenme gücü ve tarla çıkışı iyi olmalıdır,
  • Standartlara göre hazırlanmış ve gerekli ilaçlarla ilaçlanmış olmalıdır,
  • Sağlıklı, güvenilir ve ucuz olmalıdır,
5) Ekim:
Şeker pancarının verim ve kalitesi ile çiftçi gelirini etkileyen önemli bir faktörde ekim tekniğidir. Don tehlikesinin büyük çapta atlatıldıgı bir dönemde yapılan erken ekim, pancarın gelişme süresini uzattığı ve verimi arttırdığı için her zaman tercih edilmelidir.

Ekimin kusursuz olması açısından ekimde kullanılacak mibzerlerin secimi ve gerekli ayar ve bakımlarının yapılması gerekir. Ekimde sıra araları ile sıralar üzerindeki pancarlar arasındaki mesafe, kök ve şeker verimini önemli ölçüde etkilemektedir.
  • Ülkemizde şeker pancarı 45 cm sıra arası mesafeye ekilmekte ve genel olarak 20 – 25 cm mesafede teklenmektedir. 1 dekarda 8000 – 9000 adet bitki denemelerde en iyi sonucu vermektedir.
  • Ekim hızı ekim kalitesini etkileyen önemli faktörlerdendir. Hassas mibzerlerle yapılan ekimde mibzeri çeken traktörün hızı 4 km/saati geçmemelidir. Aşırı hız tohumların gayri muntazam dökülmesine, derinlik ayarlarının bozulmasına, tohumların toprak yüzeyinde kalmasına neden olmaktadır.
  • Ekim derinliği de verim ve kalite açısından önemli bir husustur. Pancar tohumu 2 ila 5 cm derinliğe ekilmeli ekim esnasında sürekli kontrol edilmeli, toprağın tavı iyileştikçe daha yüzlek, tav aşağı indikçe daha derin yapılmalıdır.
  • Ülkemizde genel olarak hassas mibzerle 5-8 ve 15 cm sıra üzeri aralıklara ekim yapılmaktadır.
Pancar ekiminin düzgün olarak yapılması çapa ve hasat makinelerinin kullanımında büyük kolaylıklar sağlamaktadır. Normal ekimden sonra doğal faktörler, tohum çeşidi, haşere ve hastalıklardan doğan tahribatlardan dolayı pancar sayısında % 40 dan fazla azalma olduğu takdirde tarla ikinci defa ekilmelidir.

6) Bakım :
Pancarın ekiminden hasadına kadar gelişmesini, yabancı otlardan, hastalık ve haşerelerden korunmasını sağlayan mücadele ve sulama dışında kalan tüm işlemlere bakım denir.

Bakım işlemlerini söyle sıralamak gerekir ;
a) Seyreltme / tekleme,
b) Çapalama,
c) Yabancı otlarla mücadele,
d) Hastalık ve Haşerelerle mücadele.
a) Seyreltme ve Tekleme : Bir pancar tarlasında birim alandaki bitki sayısı, bu bitkilerin yüzeye iyi bir şekilde dağılış olması, verim ve kaliteye etki eden önemli bir faktördür. Pancarların 4-5 yapraklı döneme ulaştıklarında seyreltme tekleme işlemi yapılır. Sıra üzeri aralıkların 20-25 cm olması yeterlidir. Tekleme yapılırken pancarların zedelenmemesine dikkat etmek gerekir.

b) Çapalama : Yabancı ot mücadelesi ilaçla yapılıyorsa pancarın sadece toprağının havalandırılması için çapalama yapılır. Çapalama buharlaşmanın önlenmesi, toprağın daha çabuk ısınmasını, yağmur sularının düzenli bir dağılımla toprağa işlemesini sağlar. Ülkemiz şartlarında 1 veya 2 çapa yeterlidir. Elle veya makine ile yapılmaktadır. Çapalamada pancarların yan köklerinin zedelenmemesine, fazla kesek çıkartılmamasına ve pancarların çiğnenmemesine dikkat edilmelidir.

c) Yabancı Otlarla Mücadele : Şeker pancarının topraktan kullandığı besin maddelerinin en büyük rakibi yabancı otlardır. Bu nedenle pancarın çimlenmesinden hasadına kadar olan dönemde yabancı otlarla mücadele etmek gerekir. Yabancı otlar pancarın besinine, suyuna, havasına ve güneşine ortak olur.

Yabancı ot mücadelesi çapalama ile ve ilaçlama ile yapılır. İlaçlı ot mücadelesi ekim ve öncesi ve ekim sonrası olmak üzere iki dönemi kapsar ve bu amaçla kullanılan ilaçlara Herbisit adı verilir. Çiftçilerimizin ağır maiyetlerden korunması için ekim sonrasından daha etkili olan, ekim öncesi ot mücadelesi tercih edilmeli ve yapılmalıdır.

Herbisitlerle yabancı ot mücadelesinde başarılı oluna bilmesi için;
  • Tarla hazırlığının çok iyi yapılmış olması ve tavının uygun olması,
  • İlacın atılma zamanı ( çok sıcak ve rüzgarlı havada ilaçlama yapılmaz ) ve uygun dozda kullanılması,
  • Tarladaki yabancı otların çok iyi bilinmesi ve ilacın buna göre seçilmesi,
  • Kullanılacak pülverizatörün temizliği, meme ayarları,
d) Hastalık ve Haşerelerle Mücadele : Ekim sonrası görülen Verim ve kalite ancak sağlıklı bitkilerden elde edilir. Bu nedenle gözümüzün devamlı tarlamızda olması hastalık ve haşere zararlarını takip ederek gerekli mücadelenin yapılması gerekir. Bu nedenle de pancarın zararlılarının ve hastalıklarının çok iyi tanınması gereklidir.

Hastalıkları genel olarak ; ( Cercospora, Ramularia, Phoma ) Yaprak Leke Hastalıkları, Külleme, Sarılı virüsleri, ( Curly Top ) Pancar Kıvırcık Baş Virüsü, Pancar Pası, ( Rhizomania ) Pancar Kök Hastalığı ’dır. Bunlarla en iyi mücadele şekli, dayanıklı çeşitlerin ekilmesi, Fungusit kullanımı, en az üç yıllık ekim nöbeti ve dengeli gübreleme şeklinde sıralayabiliriz.

Zararlıları ise genel olarak ; Tel Kurdu ( Agriotes ), Pancar Piresi ( Chaetocnema ), Danaburnu ( Gryllotalpa ), Toprak Kurdu ( Agrotis ), Yaprak Kurtları ( Caradrina ), Pancar Sineği ( Pegomyia ) dır. En iyi mücadele şekli ise ilaçlamak suretiyle kimyasal mücadele, tohum ilaçlaması ve toprağın çapa ile havalandırılmasıdır.

Toplu mücadeleyi gerektiren durumlarda ise belirtiler görüldüğünde ise vakit geçirilmeden bağlı bulundukları Pancar Bölge Şefliklerine zamanında haber verilmeli ve en az 3-4 defa ilaçlı mücadele yapılarak hastalık önenmelidir.

7) Sulama :
Şeker pancarı su ihtiyacı fazla olan bir bitkidir. Ekimden hasat dönemine kadar belirli aralıklarda ve miktarlarda suya ihtiyaç duyan bir bitkidir. Sulama dönemleri ;

a) Çıkış ( İntaş ) Sulaması : Ekimde sonra yağış alınmaması ve toprağın tavını kaybetmesi halinde yapılır.
b) Gelişme dönemi Sulama : Haziran sonu ile Eylül ortalarına kadar yapılmalıdır.
c) Hasat öncesi Sulama : Toprağın tavlı duruma getirilerek, hasadı kolaylaştırmak ve kök kırılmalarını önlemek amacıyla yapılan sulamalar olmak üzere üçe ayrılır. Sulama sayısı bitkideki gelişme gözlenerek 4-6 defa yapılmalıdır.

Tarlaya suyun verilmesi( sulama metotları ) ülkemizde üç ana grupta toplanmaktadır :
1) Salma Sulama
2) Yağmurlama Sulama
3) Damla Sulama
Salma sulamada, sulama masrafları düşüktür. Ancak çok fazla su gerektirir ve yağmurlama sulamaya göre etkisi azdır. Salma sulama ile sulanan tarlaların çoraklaşmasının önlenmesi için drenajlarının çok iyi yapılmış olması gerekir. Hangi sulama metodu olursa olsun, şeker pancarı sulamasında aşırı veya yetersiz sulamadan kaçınılması en önemli husustur. Aşırı sulama, kaynak ısrafının yanında kök çürüklüğü ve bazı hastalıklara neden olmakta, yetersiz sulama ise, bitki gelişiminde ve verim kayıplarının artmasına neden olmaktadır.

8) Hasat :
Pancar köklerinin sökülmesi, temizlenmesi ve pancarın yapraklarının kesilmesi işlemine HASAT denir. Ülkemizde pancar ekiminin başlamasından günümüze gelinceye kadar aşamalar kaydeden pancar hasat işlemleri, günümüzde modern tarım teknikleri ve makineleri ile yapılmaktadır.

Ad:  Şeker pancarı7.JPG
Gösterim: 1810
Boyut:  33.2 KB
Ülkemizde normal iklim şartlarında pancarın olgunlaşması Eylül sonu ile Ekim ayı ortalarına kadar devam etmektedir. Hasat işlemleri büyük çoğunlukla el değmeden yapılmaktadır. Ülkemizde ise elle hasad daha yaygındır. Pancar hasadı sökme beli, bir iki veya üç sıraya yalnızca söken sökme düzenleri, baş kesimini yapıp yalnızca söken makineler, baş kesimi, söken, depolayıp yükleme yapabilen makinelerle yapılmaktadır. Makineli hasadın elle yapılan hasada göre olumlu ve olumsuz yönleri vardır. Kısa sürede az masrafla geniş alanların hasadı, makineli hasadın olumlu yönleridir. Makine temin masraflarının yüksek olması, hasat esnasında daha çok pancarın kırılması, zedelenmesi e dolayısı ile kayıpların artması da olumsuz yönleridir.

Hasat toprağın tavı, pancarın sıklığı ve dağılımı, hasat makinesinin tipi ve kullanıcının becerisi ve tarlanın tesviyesi ile yabancı otların bulunmaması makineli hasadı kolaylaştıran etmenlerdir.

9) Silolama ve Fabrikaya Teslim :
Hasadının yapılmış olmasına rağmen bir program dahilinde sökülen pancarların aynı anda işlenmesi mümkün olmadığından ve bir süre beklemesi gerektiğinden fazla pancarların fiziksel özelliklerini kaybetmeden yığınlar halinde korunması gerekmektedir. Siloya alına pancarların bozulmadan uzun süre korunmalarında en önemli görev çiftçilerimize düşmektedir. Silo ve nakliye kayıplarını önlemek, pancardaki kırılma ve ezilmeleri azaltmak için çiftçiler tarafından hasat edilen pancarların direk fabrika merkezlerine getirilmeleri arzu edilen bir durumdur. Tarladan direkt fabrika merkezlerine getirilen pancarların nakliye bedelleri Şeker Şirketi tarafında ödenmekte, bunun dışında her yıl değişen şartlara ve koşullara göre nakliye prim ve tazminatları ödenerek fabrika merkezlerine daha fazla pancar getirilmesi teşvik edilmektedir.

İşletme ve Şeker Üretimi :
Ülkemizde 25’i Devlet 2 si Bağlı Ortaklık ve 3’üde Özel Olmak üzere ki Bunlar Pancar kooperatifleri ve ortaklarına ait olan ( Amasya, Kayseri ve Konya ) toplam 30 adet Şeker Fabrikası mevcuttur. Bu fabrikalarda 2000- 2001 kampanya döneminde 3.587.592 dekar alanda pancar ekimi yapılış, 16.750.000 ton pancar tesellüm edilmiş, 14.350.000 ton pancar işlenerek 1.975.000 ton şeker üretilmiştir. Şeker Pancarından şeker üretiminin fabrikasyon aşamalarını ise kısaca şu şekilde özetleye biliriz.

1- Meydan İşleri :
Ağustos ayı sonlarında hasadına başlanıp işlenmek üzere peyderpey fabrikalara getirilen pancarlar tartılarak ön bir temizleme işleminden geçirilerek toprak ve çamurlarından büyük ölçüde ayrıldıktan sonra silolara alınır. Pancarın silolardan fabrikaya ulaşması kanallar vasıtasıyla yapılır. Pancarlar kanallardan basınçlı suyla sevk edilirken toprağından tamamen temizlenmesi yıkama tesislerinden geçirilirler.

2- Pancarın Yıkanması :
Kanallardan basınçlı suyla fabrikaya sevk edilerek toprağından ve kumunda tamamen arınması için yıkama tesisinden geçirilir. Toprağıyla birlikte tüm taş ve kumundan da ayrılan pancarlar, bir sevk bandıyla fabrikaya alınarak pancar (bunkerlerine) doldurulur.

3- Pancarların Kesilmesi :
Pancar Bunkerlerine alınan pancarlar kesme makinelerinde 4 – 8 mm. Kalınlığında ve 10 cm uzunluğunda kıyımlara dönüştürülür. Buradan da altında bir tartım kantarı bulunan banttan geçirilip haşlama teknesine alınır.

4- Şerbet Üretimi :
Kıyım işleminden sonra ilk olarak dönüş şerbetiyle muamele gören şekerli kıyım, diffüzyona sevk edilir. ( Kıyımlardan şerbet üreten sistemlere diffüzör denir. ) Diffüzörlerde sıcak su ile belirli bir süre işlem gören kıyımdan, şeker ve bir miktarda yabancı madde suya geçer. Sonuçta şekerce zenginleşmiş kıyımlar ham şerbet olarak işletmeye alınır. Şekeri azalmış kıyımlar ise diffüzörlerden sulu pancar posası olarak çıkartılır.

Şekerden ayrılmış olan kıyım sulu pancar posası, (Küspe) preslerden geçirildikten sonra hayvan yemi olarak değerlendirilir. Kıyımlarda şekeri alınması 70° C sıcaklıkta ve 1 saatlik bir zamanda gerçekleşir. Koyu renkli şekerli su ( ham şerbet ) ise haşlama teknesinden çekiş yapılarak işlem görmek üzere arıtım tesislerine gönderilir.

5- Şerbetin Arıtımı :
Arıtım tesislerine gelen ham şerbet içinde şeker dışında bazı yabancı maddelerde bulunmaktadır. Son aşamada üretilecek olan Beyaz şekerin kalitesi ve verimin arttırılması amacıyla ham şerbetin içerisinde bulunan yabancı maddelerden arıtılmak üzere yapılan işlemlere şerbet arıtımı denir ve bu işlemler arıtım tesislerinde gerçekleştirilir.

Şerbet arıtımı ham şerbetin kireç sütü ve karbondioksit gazıyla bir dizi işleme tabi tutulmasıyla gerçekleştirilir. Daha sona süzülerek % 12 – 15 şeker içeren sulu şerbet elde edilir. Şerbetin arıtımıyla şerbetin kristalizasyonunu engelleyen maddeler şerbetten uzaklaştırılmış olur. Şerbet, arıtımının tamamlanması için iki defa daha karbonhidrat lamaya tabi tutulur.

6- Şerbetin Koyulaştırılması :
Arıtılan şerbetin içerisinde fazla miktarda su bulunmaktadır. Bu suyun (Buharlaşma istasyonunda) bir kısmı kaynatılarak uçurulur ve içerisinde yaklaşık % 60 şeker bulunan ve içerisinde daha çok kuru madde içeren koyu bir şerbet elde edilir. Daha sonra bu şurup son defa filitrasyon işleminden geçirilerek pişirim istasyonuna sevk edilir.

7- Rafine Süzme ve Eritme :
Pişirimden önce koyu şerbet şeker ihtiva eden diğer ara ürünlerle karıştırılarak belli şeker içeriğinde standart bir şurup haline getirilir. İçerisinde kristal halinde şeker ve şeker dışı maddeler bulunan bu şurup kristal vakum kazanlarında pişirilir ve kristal haldeki bu ürüne de ( Lapa ) denir.

8- Lapanın Santrifüjlenmesi ve Şekerin Ambalajlanması :
Bol kristalli bu lapa, santrifüjlerde işlenerek kristalleşmiş şeker şurubundan ayrılır. Santrifüjler, dikey eksen etrafında dönen delikli silindirik tamburlardan oluşmaktadır. Hafif rutubetli olan bu şeker, kurutuculara alınarak burada buharla ısıtılmış sıcak havayla ısıtılarak kurutulur ve kuru kristal elde edilir. Kurutula bu şeker eleklerden geçirilerek temizlenir. Temizlenmiş ve kurutulmuş bu şekerin bir kısmı küp şeker ünitesine gönderilerek döner kalıplı tamburlarda sıkıştırılmak suretiyle küp şeker elde edilir ve ambalajlanır. Diğer kısmı ise 50 Kg’lık torbalara doldurularak piyasaya verilmek üzere ambara teslim edilir.

9- Melas ve Melaslı Kuru Küspe Üretimi :
Santrifüjde ayrılan ve pişirimin son kademe ürünü olan koyu kahverenginde, akıcı, pekmez kıvamındaki tatlı maddeye ise (Melas) denir. İçeriğinde şeker ve azot, protein, vitamin vb. organik maddelerce zengin Melas hayvan beslenmesinde kullanılan değerli bir sanayi hammaddesidir. Şeker fabrikalarının iki önemli yan ürünü olan Melas ve Küspe, belirli oranlarda karıştırılarak yine değerli bir hayvan yemi olan (Melaslı Kuru Küspe) elde edilir. Ülkemizde halen 8 Şeker Fabrikasında küspe kurutma tesisi mevcuttur.
Son düzenleyen Baturalp; 18 Ocak 2017 19:47
Baturalp - avatarı
Baturalp
Ziyaretçi
18 Ocak 2017       Mesaj #6
Baturalp - avatarı
Ziyaretçi
Şeker Pancarı Yetiştiriciliği

Benzer Konular

24 Şubat 2011 / Misafir Cevaplanmış
25 Ekim 2010 / _Yağmur_ Botanik
2 Şubat 2010 / Misafir Soru-Cevap
20 Şubat 2017 / Misafir Cevaplanmış