Zooloji Nedir?
Hayvanbilim olarak da bilinir, biyolojinin hayvanlarla ilgilenen ve bütün hayvansal yaşam biçimlerinin yapısını, özelliklerini, biyokimyasal süreçlerini, canlı cansız çevreyle olan ilişkilerini inceleyen dalı. Zoolojinin ulaştığı geniş ilgi alanı kapsamı giderek daralan bölümlere ayrılmasını zorunlu kılmıştır. Bunların başlıcaları sitoloji ya da hücrebilim, embriyoloji, morfoloji, fizyoloji, patoloji, paleontoloji ya da fosilbilim, genetik ya da kalıtbilim, takso- nomi, etoloji, ekoloji ve zoocoğrafyadır. Ama öte yandan tüm yaşamın ortak temellere dayandığının görülmeye başlaması, ekosistemi oluşturan bileşenler arasında kaçınılmaz etkileşimin ortaya çıkarılması, yapısal ve işlevsel özelleşmelerin genel biyolojik kurallar çerçevesinde açıklanabilmesi, günümüz zooloji çalışmalarını derinden etkilemiştir. Bu gelişmeler hem geleneksel zooloji bölümlerinin sınırlarını aşan yaklaşımlara yol açmakta hem de zoolojinin yalnız öbür yaşam bilimleriyle değil tüm bilimlerle arasında güçlü köprüler kurmaktadır.
Sponsorlu Bağlantılar
Zoolojinin bölümlerine bakış açısı da tarih boyunca önemli değişikliklere uğramıştır. Örneğin hayvanların yapısal özellikleri ve biçimleriyle yalnız tanımlama düzeyinde ilgilenen morfoloji 19. yüzyıldan başlayarak evrim sürecinin anlaşılmasında büyük önem kazanmıştır. İkili adlandırma sistemiyle taksonomide devrim yaratan Carolus Linnaeus sınıflandırmasını idealize edilmiş morfolojik yapılar üstüne kurarken, 20. yüzyılda uzmanlar aynı ortak atayı paylaşan canlıların bir araya getirilmesini hedefleyerek doğal sınıflandırmayı yansıtacak taksonomi çalışmalarına yönelmişlerdir. Hayvanların vücut işlevleriyle ilgilenen fizyolojinin çıkarımları ise eskiden beri tıp ve hayvancılık uygulamalarıyla iç içedir. İnsan fizyolojisi üstüne bilgilerin önemli bölümü hayvan fizyolojisinin araştırılması sırasında elde edilmiştir. Günümüzde hücre fizyolojisi konusunda yoğun araştırmalar yapılmakta, moleküllerin bireşimlenmesi, parçalanması ve bu işlemlerin düzenlenmesini de içeren hücre metabolizması ile hücre zarlarından maddelerin geçiş mekanizmalarının aydınlatılmasına çalışılmaktadır. Fizyolojik sistemlerin en karmaşığı olan sinir sistemine ilişkin araştırmalar da yoğunluk kazanmıştır. Bu araştırmaların çoğu hayvan davranışlarıyla bağlantılı olarak yürütülmektedir.
Tarih. Hayvanların sistematik olarak incelenmesi Antik Çağda başlar. Aristoteles, döneminin doğayı katı kurallara bağlayan yaklaşımını yansıtan canlılara ilişkin kapsamlı tanımlamalarıyla sonraki çalışmalara Öpcülük etmiştir. Roma döneminde Plinius öncüllerinden daha özgün bir yapıt ortaya koymamakla birlikte derin etkiler bırakan 37 ciltlik Naturalis historia (Doğa Tarihi) adlı ansiklopedisinin 7-9. ciltlerini zoolojiye ayırmıştır.
Zooloji • yüzyıllar boyunca Aristotelesçi geleneği sürdürdükten sonra doğa bilimciler gözleme dayalı bulgularından yola çıkarak eski yazılı kaynakları eleştirmeye başladılar. 15. yüzyılda baskı makinesinin kullanılması bilginin yaygın ve yanlışsız biçimde aktarıla- bilmesini sağladı. 18. yüzyılda C. Linnaeus geliştirdiği adlandırma sistemiyle, Georges- Louis Leclerc Buffon kapsamlı çalışmalarıyla zoolojiye damgasını vurdu. Bunları 19. yüzyılın başlarında Georges Cuvier’nin karşılaştırmalı anatomiye olan katkıları izledi.
Birçok hayvanın sindirim, boşaltım, solunum gibi fizyolojik işlevleri kolayca gözlenmekle birlikte, bu sistemlerin ayrıntılı çözümlemeleri yapılamıyordu. 17. yüzyılda “hücre” sözcüğünün ilk kez kullanılmasını 18. yüzyıl boyunca hücrelerin mikroskop altında incelenmesi izledi ve 19. yüzyılın ilk yansında hücre, Matthias Schleiden ve Theo- dor Schwann adlı bilim adamları tarafından canlıların ortak yapısal birimi olarak belirlendi. Hücre kavramı embriyoloji gibi birçok zoolojik çalışma alanını derinden etkilerken 19. yüzyılın ikinci yarısında geliştirilen mikroskoplar ve boyama teknikleri hücre yapısının daha iyi anlaşılmasını sağladı.
Bu dönemde Charles Darwin türlerdeki biyolojik değişikliklerin doğal seçme sürecinde oluştuğunu öne süren kuramıyla insanın doğaya bakışını köklü bir biçimde değiştirdi. Evrim kuramı canlıların çevreye daha iyi uyum sağlayabilmek için sürekli değişime uğradığını öne sürerek tüm türlerin özellikle yaratıldığı görüşünü dışladı ve Linnaeusçu tür kavramını yıktı. Darwin evrim sürecinin işleyişini anlamak için kalıtım ilkelerinin bilinmesi gerektiğini düşünüyordu. Gregor Mendel aynı dönemde kalıtım yasalarını ortaya çıkarmasına karşın Darwin ancak 1900’de önemi kavranan bu çalışmalardan yaşamı boyunca habersiz kaldı.
Genetik 20. yüzyılda gelişerek biyolojinin çeşitli alanlarındaki çalışmalara temel oluşturdu. Ekolojik araştırmalar insanın tüm canlı ve cansız maddeler arasında süre gelen karmaşık karşılıklı ilişki ve etkileşim ağından bağımsız olmadığını, insanın varlığını sürdürebilmek için bu ilişkileri anlayıp değerlendirmesinin zorunlu olduğunu gösterdi. Günümüzde zooloji ayrı bir bilimsel araştırma konusu olarak önemini yitirmekte ve zoolojinin geleneksel sınırlan ortadan kalkarken hayvanlara yönelik araştırmalar büyük ölçüde genel biyolojik sorunların çözümüne katkıda bulunmaktadır.
MsXLabs.org & Ana Britannica
Son düzenleyen Safi; 12 Mart 2018 04:38
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.