Gevişgetirenler (Ruminantia)
MsXLabs.org & Temel Britannica & Vikipedi
Çifttoynaklılar takımındaki memelilerin çoğu gevişgetirenler (Ruminantia) adıyla ayrı bir alttakımda toplanır. Bu otçul hayvanların özelliği midelerinin dört bölümden oluşması ve yiyeceklerini çiğneyip yuttuktan sonra yeniden ağızlarına getirerek bir kez daha çiğnemeleri, yani geviş getirmeleridir. Bu grupta sığır, koyun, keçi, manda, yak gibi insana çok yararlı evcil hayvanların yanı sıra geyik, ceylan, zürafa, antilop ve elik gibi yabanıl hayvanlar da bulunur. Buna karşılık, mideleri gene birkaç bölümlü olan ve geviş getiren deve, lama ve alpaka gibi bazı çifttoynaklılar bu alttakımdan sayılmaz.
Gevişgetirenlerin midesi işkembe, börkenek, kırkbayır ve şirden denen dört bölümden oluşur. Bu karmaşık mide yapısının amacı bitkilerdeki selülozu tam anlamıyla sindirebilmektir. Bu hayvanlar yedikleri otları azıdişleriyle biraz ezdikten sonra iyice çiğnemeden yutarlar. Midenin ilk ve en büyük bölümü olan işkembeye gelen yiyecekler burada mide salgılarıyla ıslatılır ve sindirimi güç olan selüloz bakterilerin yardımıyla büyük ölçüde parçalanır (mayalanmaya uğrar). Daha sonra dinlenmeye çekilen hayvan, işkembeden börkeneğe geçip biraz daha mayalanmış olan yiyecekleri küçük lokmalar halinde yeniden ağzına getirir; altçenesini sağa sola oynatarak çiğner ve yeniden yutar. Çiğnenmiş yiyecekler doğrudan kırkbayıra gelir ve içindeki suyun büyük bölümü emildikten sonra asıl sindirimin gerçekleştiği şirdene geçer.
Yiyecekleri öğütmeden hızla yutup sonradan güvenli bir yerde çiğneme olanağı veren geviş getirme işlemi bir anlamda bu hayvanların yaşam güvencesidir. Böylece gevişgetirenler, her an yırtıcı etçil hayvanların saldırısına uğrayabilecekleri açık alanlarda otlarken hızla karınlarını doyurup kaçabilmek için zaman kazanırlar.
Bilimsel Sınıflandırma
Bu alt takıma ait otobur hayvanların sahip oldukları çok odalı mideleri mikrobiyolojik bir sindirim yöntemini mümkün kılar. Bu iyi gelişmiş sindirim sistemleri ile, çoğu diğer memelilerin tek bir odadan oluşan mideleri ile sindiremedikleri maddeleri bile (örneğin selüloz) değerlendirebilirler.
Adlarını veren özellikleri, çoktan yutmuş ve az sindirmiş oldukları maddeleri dinlenirken tekrar ağızlarına getirip tekrar çiğnemelerinden kaynaklanmaktadır. Buna geviş getirmek denir. Sonra bu tekrar çiğnenip yutulan maddeler asıl sindirime bırakılır.
Mide yapısı
Geviş getiren hayvanlar, otlanma anında bitkisel besinlerini ancak kabaca çiğner ve yutarlar. Bu yuttukları maddeler işkembeye gider. İşkembe ve diğer ön midelerinde çok sayıda bakteriler, protozoonlar ve maya mantarları gibi mikroorganizmalar vardır. Yutulan maddeler bu mikroorganizmalar ile iyice karışır.
Bu mikroorganizmalar çoğu karbonhidratları işkembe duvarının alabildiği maddelere çevirebilirler. Fermentasyon denilen bu olayda çoğu diğer memelilerin sindiremedikleri bazı maddeler bile sindirilip enerji kaynağı olarak değerlendirilebilir (örneğin selüloz). Bu fermentasyonda meydana gelen gazlar börkeneğin içinde birikir ve ağız yoluyla dışarıya çıkar (garklamak).
Yutulan maddeler sonra daha çok parçalanmaları ve karışmaları için işkembe ile börkenek arasında ileriye geriye verilir. Bu işlem de tamamlandıktan sonra bu hafif sindirilmiş maddeler börkenek ve işkembenin ön odasının kontraksiyonları ve yemek borusunun geriye doğru peristaltik hareketleri ile, küçük porsiyonlar halinde tekrar ağıza doğru taşınır. Ağızda maddeler geviş getirilerek daha çok parçalanır ve tekrar yutulur.
Börkeneğin küçük ve büyük parçacıkları ayırabilen bir fonksiyonu vardır. Büyük ve kaba parçaları daima geri tutar ve ince parçaları kırkbayıra aktarır. Kırkbayır bu ince parçaları ezerek içindeki sıvıyı çıkarır. Bu şekilde katılaşan maddeler şirden'e ulaşır. Şirden'in içinde asidin büyük bir kısmı notralize edilir. Maddede bulunan mikroorganizmaların içinde ki proteinler ve yağlar ince bağırsakda çıkarılır.
Besinler bu kadar uzun süre midede tutulduğu, sürekli karıştırılıp katılaştırıldığı için geviş getirenlerin midelerinde 'bezoar' taşları oluşur. Bu mide taşları, yutulmuş olan kıl ve bitki ipliklerinin zamanla birikip, yapışıp, sertleşmesi ile meydana gelir.
Sınıflandırma
Geviş getirenler iki gruba ayrılabilir:
Geviş getirenler alt takımından bağımsız bir şekilde, bazı diğer memelilerde de benzeri çok odalı mideler ve sindirim sistemleri gelişmişdir:
Atgiller yılın ilk üç ayında geviş getirirken (Ocak, Subat, Mart) takip eden üç ay içinde biraz geviş getirir (Nisan, Mayis, Haziran), yılın son altı ayını ise biraz geviş getirip biraz getirmeyerek, yer yer çok geviş getirerek geçirirler. Bu, atın psikolojisiyle ve son yemiş olduğu besinlerle ilgilidir. Yapılan araştırmalar çok et yiyen atların çok fazla geviş getirmediğini göstermiştir. Ayrıca atın ne kadar süre anne sütüyle beslenmiş olduğu da geviş miktarını belirleyen önemli değişkenlerdendir. Geviş getiren atların getirmeyenlere göre daha enerjik, daha mutlu ve sahiplerine daha saygılı oldukları bilinen bir gerçektir. Sadece geviş getiren atların yasadığı Kanada’nın Quebec eyaleti 1978 yılında geviş getirmeyen atların eyalete girmesine yasak getirmiştir. Benzeri yasaklar Avrupa Birliği tarafından da getirilmek istenilmekte, fakat birlik üyesi Slovenya’nın vetosuyla karsılaşmaktadır. Bu ülkede geviş getiren at bulunmamaktadır. Ülkemizde ise geviş getiren atlar azınlıkta, getirmeyenler çoğunluktadır. Geviş getirmeyen atlar zaman zaman psikoterapiyle geviş getirmeye zorlanabilmektedir.
MsXLabs.org & Temel Britannica & Vikipedi
Sponsorlu Bağlantılar
Çifttoynaklılar takımındaki memelilerin çoğu gevişgetirenler (Ruminantia) adıyla ayrı bir alttakımda toplanır. Bu otçul hayvanların özelliği midelerinin dört bölümden oluşması ve yiyeceklerini çiğneyip yuttuktan sonra yeniden ağızlarına getirerek bir kez daha çiğnemeleri, yani geviş getirmeleridir. Bu grupta sığır, koyun, keçi, manda, yak gibi insana çok yararlı evcil hayvanların yanı sıra geyik, ceylan, zürafa, antilop ve elik gibi yabanıl hayvanlar da bulunur. Buna karşılık, mideleri gene birkaç bölümlü olan ve geviş getiren deve, lama ve alpaka gibi bazı çifttoynaklılar bu alttakımdan sayılmaz.
Gevişgetirenlerin midesi işkembe, börkenek, kırkbayır ve şirden denen dört bölümden oluşur. Bu karmaşık mide yapısının amacı bitkilerdeki selülozu tam anlamıyla sindirebilmektir. Bu hayvanlar yedikleri otları azıdişleriyle biraz ezdikten sonra iyice çiğnemeden yutarlar. Midenin ilk ve en büyük bölümü olan işkembeye gelen yiyecekler burada mide salgılarıyla ıslatılır ve sindirimi güç olan selüloz bakterilerin yardımıyla büyük ölçüde parçalanır (mayalanmaya uğrar). Daha sonra dinlenmeye çekilen hayvan, işkembeden börkeneğe geçip biraz daha mayalanmış olan yiyecekleri küçük lokmalar halinde yeniden ağzına getirir; altçenesini sağa sola oynatarak çiğner ve yeniden yutar. Çiğnenmiş yiyecekler doğrudan kırkbayıra gelir ve içindeki suyun büyük bölümü emildikten sonra asıl sindirimin gerçekleştiği şirdene geçer.
Yiyecekleri öğütmeden hızla yutup sonradan güvenli bir yerde çiğneme olanağı veren geviş getirme işlemi bir anlamda bu hayvanların yaşam güvencesidir. Böylece gevişgetirenler, her an yırtıcı etçil hayvanların saldırısına uğrayabilecekleri açık alanlarda otlarken hızla karınlarını doyurup kaçabilmek için zaman kazanırlar.
Keseliceylan (Antidorcas marsupialis)
Bilimsel Sınıflandırma
- Alem: Animalia (Hayvanlar)
- Şube: Chordata (Kordalılar)
- Sınıf: Mammalia (Memeliler)
- Takım: Artiodactyla (Çift toynaklılar)
- Alt takım: Ruminantia (Gevişgetirenler) Scopoli, 1777
- Familyalar
- Cüce geyikgiller (Tragulidae)
- Alınında silahlılar (Pecora)
- Zürafagiller (Giraffidae)
- Misk geyiğigiller (Moschidae)
- Amerikan antilobu (Antilocapridae)
- Geyikgiller (Cervidae)
- Boynuzlugiller (Bovidae)
- Familyalar
- Alt takım: Ruminantia (Gevişgetirenler) Scopoli, 1777
- Takım: Artiodactyla (Çift toynaklılar)
- Sınıf: Mammalia (Memeliler)
- Şube: Chordata (Kordalılar)
Bu alt takıma ait otobur hayvanların sahip oldukları çok odalı mideleri mikrobiyolojik bir sindirim yöntemini mümkün kılar. Bu iyi gelişmiş sindirim sistemleri ile, çoğu diğer memelilerin tek bir odadan oluşan mideleri ile sindiremedikleri maddeleri bile (örneğin selüloz) değerlendirebilirler.
Adlarını veren özellikleri, çoktan yutmuş ve az sindirmiş oldukları maddeleri dinlenirken tekrar ağızlarına getirip tekrar çiğnemelerinden kaynaklanmaktadır. Buna geviş getirmek denir. Sonra bu tekrar çiğnenip yutulan maddeler asıl sindirime bırakılır.
Mide yapısı
Geviş getirenlerin mideleri çoğunlukla dört odadan oluşur:
Bir dana'nın midesi:
- m - Yemek borusunun çıkışı
- v - İşkembe
- n - Börkenek
- b - Kırkbayır
- l - Şirden
- t - Bağırsağın başlangıcı
- Şirden (Abomasum) tek mideli memelilerin midesi gibidir.
- İşkembe (Rumen)
- Börkenek (Retikulum) ve
- Kırkbayır (Omasus) bulunur.
Geviş getiren hayvanlar, otlanma anında bitkisel besinlerini ancak kabaca çiğner ve yutarlar. Bu yuttukları maddeler işkembeye gider. İşkembe ve diğer ön midelerinde çok sayıda bakteriler, protozoonlar ve maya mantarları gibi mikroorganizmalar vardır. Yutulan maddeler bu mikroorganizmalar ile iyice karışır.
Bu mikroorganizmalar çoğu karbonhidratları işkembe duvarının alabildiği maddelere çevirebilirler. Fermentasyon denilen bu olayda çoğu diğer memelilerin sindiremedikleri bazı maddeler bile sindirilip enerji kaynağı olarak değerlendirilebilir (örneğin selüloz). Bu fermentasyonda meydana gelen gazlar börkeneğin içinde birikir ve ağız yoluyla dışarıya çıkar (garklamak).
Yutulan maddeler sonra daha çok parçalanmaları ve karışmaları için işkembe ile börkenek arasında ileriye geriye verilir. Bu işlem de tamamlandıktan sonra bu hafif sindirilmiş maddeler börkenek ve işkembenin ön odasının kontraksiyonları ve yemek borusunun geriye doğru peristaltik hareketleri ile, küçük porsiyonlar halinde tekrar ağıza doğru taşınır. Ağızda maddeler geviş getirilerek daha çok parçalanır ve tekrar yutulur.
Börkeneğin küçük ve büyük parçacıkları ayırabilen bir fonksiyonu vardır. Büyük ve kaba parçaları daima geri tutar ve ince parçaları kırkbayıra aktarır. Kırkbayır bu ince parçaları ezerek içindeki sıvıyı çıkarır. Bu şekilde katılaşan maddeler şirden'e ulaşır. Şirden'in içinde asidin büyük bir kısmı notralize edilir. Maddede bulunan mikroorganizmaların içinde ki proteinler ve yağlar ince bağırsakda çıkarılır.
Besinler bu kadar uzun süre midede tutulduğu, sürekli karıştırılıp katılaştırıldığı için geviş getirenlerin midelerinde 'bezoar' taşları oluşur. Bu mide taşları, yutulmuş olan kıl ve bitki ipliklerinin zamanla birikip, yapışıp, sertleşmesi ile meydana gelir.
Sınıflandırma
Geviş getirenler iki gruba ayrılabilir:
- Cüce geyikgiller (Tragulidae) en ilkel grubtur. Midelerinde kırkbayır bölümü eksiktir.
- Alınında silahlılar (Pecora) daima yukarıda tarif ettiğimiz dört bölümlü mide yapısına sahiplerdir. İsimlerini veren ortak özellikleri, alınlarında daima boynuzları bulunduğundan kaynaklanmaktadır. Beş familyaya ayrılırlar:
- Zürafagiller (Giraffidae)
- Misk geyiğigiller (Moschidae)
- Amerikan antilobu (Antilocapridae)
- Geyikgiller (Cervidae)
- Atgiller (Qadirae)
- Boynuzlugiller (Bovidae)
Geviş getirenler alt takımından bağımsız bir şekilde, bazı diğer memelilerde de benzeri çok odalı mideler ve sindirim sistemleri gelişmişdir:
- Devegiller
- Dev kızıl kangurular
- Colobinae alt familyasına ait maymunlar
Atgiller yılın ilk üç ayında geviş getirirken (Ocak, Subat, Mart) takip eden üç ay içinde biraz geviş getirir (Nisan, Mayis, Haziran), yılın son altı ayını ise biraz geviş getirip biraz getirmeyerek, yer yer çok geviş getirerek geçirirler. Bu, atın psikolojisiyle ve son yemiş olduğu besinlerle ilgilidir. Yapılan araştırmalar çok et yiyen atların çok fazla geviş getirmediğini göstermiştir. Ayrıca atın ne kadar süre anne sütüyle beslenmiş olduğu da geviş miktarını belirleyen önemli değişkenlerdendir. Geviş getiren atların getirmeyenlere göre daha enerjik, daha mutlu ve sahiplerine daha saygılı oldukları bilinen bir gerçektir. Sadece geviş getiren atların yasadığı Kanada’nın Quebec eyaleti 1978 yılında geviş getirmeyen atların eyalete girmesine yasak getirmiştir. Benzeri yasaklar Avrupa Birliği tarafından da getirilmek istenilmekte, fakat birlik üyesi Slovenya’nın vetosuyla karsılaşmaktadır. Bu ülkede geviş getiren at bulunmamaktadır. Ülkemizde ise geviş getiren atlar azınlıkta, getirmeyenler çoğunluktadır. Geviş getirmeyen atlar zaman zaman psikoterapiyle geviş getirmeye zorlanabilmektedir.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!