Arama


Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
22 Şubat 2009       Mesaj #2
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Antenler Ve Sistemleri
Frekans Modülasyonlu (F.M) alıcılarda kullanılan frekanslar (V.H.F) çok kısa dalga bandı içine girerler. Bu frekanslar 30 MHz- 300 MHz arasında değişir. V.H.F bandında yayın yapan (örn:TRT1) antenlerinden havaya yayılan dalgaların bir kısmı, iyonosfer tabakasında biraz kırılarak deler geçerler ve bir daha yeryüzüne bir daha dönmezler. Bu dalgaların diğer bir kısmı da verici antenin yüksekliğine göre yere paralel olarak hareket ederler. Bunlara ise direkt dalgalar adı verilir. Bu durumda alıcı anteninin maksimum sinyal yönüne mümkünse direkt görebilecek şekilde monte edilmelidir. Örneğin transistörlü portatif F.M. alıcılarda teleskopik anteni belli bir açı altında sağa sola eğmek suretiyle maksimum randıman alınabilir. Alıcı anteni, verici antenin durumuna göre düşey ya da yatay olarak kullanmak gerekebilir. Bir dipol anten ortadan beslemeli olup, yarım dalga antene eşdeğerdir.
Akım antenin ortasında maksimum, uçlarda minimumdur. Haberleşme mesafesini arttırmak için, antenden yayılan enerjiyi belirli bir yöne yöneltmek gereklidir. Yöneltilmiş bir dalgaya almak içinde, verici antene odaklanmış basit bir alıcı anten kullanmak yeterli olacaktır. Basit bir dipol anteni tam yöneltici olarak kullanmak için dipolün arkasında REFLEKTÖR arkasında ise DİREKTÖR adını verdiğimi çubukları kullanmak gerekir. Direktör adeti çoğaldıkça alıcı verici anten yönüne göre tam olarak yöneltildiğinde antenin kazancı maksimum olacaktır.
Günümüzde uhf ve vhf'yi içinde barındıran antenler piyasada satılmaktadır. Bundan en iyi şekilde faydalanmak için yapılması gerekenler;
anteni vericiye en uygun şekilde görecek şekilde yerleştirmek olmalıdır.Böylece sinyalin alınması için en iyi randıman yakalanmış olacaktır.
V.H.F ve U.H.F. alıcılarında anten frekansı çok yüksek olduğundan, alıcı çıkışında anten frekansının bu özellliğini taşıyan bir alçak frekans elde etmek gerekmektedir.

BÖYLE BİR DÜZENEK KURMAK İSTEYEN ARKADAŞLAR PİYASADAKİ MEVCUT ANTEN TİPLERİNDEN FAYDALANABİLİRLER. BİR KRİSTAL KULLANILARAK FREKANSI üç adet çoğullayıcıyla( ÜÇ AYRI FREKANS KATI) 130 MHz 'ye yükseltilmelidir. Bu devrelere anten adaptörü adıda verilmektedir. (Piyasada bulunan anten yükselteçleri...)

V.H.F. adaptör çıkışı genelde 14-16 MHz arasındadır ve bu çıkış değeri 6-18 MHz arasında kısa dalga bandı olan (televizyonlarınızda 2-4 kanalları arası) normal bir alıcı girişine uygulanabilir.
Günümüzde zaten T.V'ler bu standarda göre yapıldıklarından bu sistemin direk olarak uygulanmasının bir sakıncası bulunmamaktadır.
Anten adaptörlerinin yapısı ise genelde NPN tip transistör kullanılarak yapılan, üç katlı 130 MHz frekansı görecek basit devrelerden oluşmaktadır. Bu devrenin montajı esnasında katlar birbirinden bakır kaplı bir plaket içine oturtulmalı ve bir blendajla diğer devrelerinin birbiriyle olan bağı kesilmelidir.
Ultra Yüksek Frekans (U.H.F.) bandı ise 300 Mhz (1 M) ile 30000 Mhz (1 cm) arasındadır. Bu dalgalara ise desimetrik dalgalar denir. Bu seviyedeki frekanslar net ve kaliteli veri iletişimi için kullanılmaktadır. Bunar normal radyo bandları dışında kalan frekans aralıkları olduklarından tercih edilmektedirler. Lise bilgilerimizden de hatırlayacağımız üzere güneşte meydana gelen patlamalar; atmosferde manyetik fırtınalar meydana getirmekte... Özellikle genlik modüleli radyo frekans dalgaları atmosferde meydana gelen bu değişikliklerden dolayı radyo yayınlarını parazitli olarak alırlar. İletişimin net ve kararlı olarak yapılabilmesi ve bu parazitlerin engenlenmesi için mantık olarak yukarda sözünü etmeye çalıştığımız frekans aralıklarında bu iletişimin yapılmasını gerektirmektedir.
Bu aralıkta yapılan yayınların sağlıklı olarak alınabilmesi için geniş band aralıklı alıcıların kullanılması gereklidir. Özellikle U.H.F. alıcılarında antene gelen sinyalin frekansı çok yüksek olduğu için alıcı içinde osilatör frekansını çoğaltan iki yada üç katlı frekans çoğaltıcı devreler kullanılması gereklidir. Buna müteakip ayrı bir karıştırıcı katı kullanmak suretiyle antene gelen ultra yüksek frekanslı sinyal kullanılabilecek duruma gelen alçak frekans haline dönüştürülür. Bu durum evimizde kullandığımız antenlerin üzerinde yazan kazanç ifadesiyle anlatılabilir. Aynı durum V.H.F. alıcılarda ise frekans çoğaltan katların devre dışı bırakılmasıyla olur. Bunun yerine bir yada iki katlı frekans karıştırıcı devreler kullanılabilir. Yarım yüzyıl öncesine kadar V.H.F. dalgalarının yeryüzüne paralel oarak gittikleri kabul ediliyordu. Bu haberleşmenin yapılabilmesi için alıcı antenle verici antenin birbirini görmesi gerektiği düşünülüyordu. Artık günümüzde bu düşünce çürütülmüş bu dalgaların atmosferden etkilenerek görüş mesafesinin çok uzağına gittiği anlaşılmıştır. Sonuçta U.H.F / V.H.F. dalgalarının yer dalgalarından etkilenmemektedir. Bu durum sinyallerin evlerimizin içine kadar rahatlıkla girmesiyle açıklanabilir... U.H.F / V.H.F. dalga bandında yayın yapan vericilerin kullandıkları dipol antenler yatay veya dikey olabilir.Bu vericilerin sinyallerini tam ve net olarak alabilmek için alıcı antenlerini yatay yada dikey olarak kullanmak gerekir. Bu tip antenlerde R.F kaybının en aza indirgenmesi için izalatör (yalıtıcı) olarak polyestren kullanmak gereklidir.İç geri beslemeden dolayı oluşacak osilasyon (dalgalanma) lara karşı kullanılacak transistörlü amplifikatör topraklı olmalıdır. Geçiş zamanının en az sürede olmasının transistör N.P.N. tipinde seçilmelidir. Bobinaj için kullanılacak teller ise bakır seçilirse yüksek frekanslı enerji telin biraz daha iç yüzünden gidecek; R.F. en az kayıpla görevini tamamlayacaktır. V.H.F. ve U.H.F. bobinajlarında bir yada iki spirlik bobin, piko farad mertebesinde çok küçük kapasite yardımıyla rezoransa getirilebilir. Bunun için genel kanı devre montajı esnasında kullanılacak bütün tellerin kısa seçilmesidir. Çünkü her telin yüksek frekansta bir endüktansı ve kapasitesi olduğu unutulmamalıdır.

YAYININ KÖTÜ ALINDIĞI BÖLGELERDE ANTENE EMPEDANS (DİRENÇ) UYDURMA

TV alıcısı ile anten arasındaki sistemde; her noktada empedans (direnç) uygunluğunun bulunması gerekmektedir. Aksi halde hem alınan TV sinyali zayıflayacaktır; hem de o iletim hattı üzerinde ileri geri yansıyan dalgalar oluşacaktır (TV’lerinizde oluşan S dalgalanmaları, balık sırtı, v.b...). Bu da istenilmeyen bir özellik olup; TV’nin yayını sıhhatli olarak alamamasıyla sonuçlanır. Burada biz böyle sorunlarla karşılaşıldığında; sorunun giderilmesi için kullanılacak yöntemleri aktarmaya çalışacağız.
Bildiğiniz üzere anten giriş terminalleriniz iki fiş (fiş basan) şeklinde tasarlanmıştır. Bu tip alıcılara 240 W ’ luk simetrik kablolar; doğrudan doğruya bağlanabilir. Eğer bu kablonuz kuaksiyel ise empedansınız 60 W olmalıdır. İşte bu verilere sahipken hale TV’nizi net olarak izleyemiyorsanız empedans eşleştirici (balun) kullanmanız gerekecektir. Burada empedans eşleştirici biraz açarsak; 60 ohm’dan 240 ohm’a geçiş için kullanılan bir transformatör (trafo) denilebilir. Dışardan hazır satın aldığınız TV anten yükselteçlerinde bulunan regülatörler...
İşte burada yapılan 60/240 dönüşüm işlemi bir tür empedans ekleme (transfer) işlemidir ve bu regülatörler iki yönlü olarak kullanılabilirler. Siz böyle bir regülatöre sahipken dahi yayını tam olarak alamıyorsanız; regülatörünüzün TV’ye giden kablo girişlerine 48 ohm’luk bir direnç atmalısınız... Böyle bir dönüşüme en iyi karşılık gelen direnç değeri ortalama olarak 48 ohm olarak bulunmuştur. Empedans ayarlamaları kazançınızı arttıracak; bu da zayıf gelen sinyalin bir miktar daha güçlenmesine sebep olacaktır. Bu anlatılanlardan ayrı olarak sinyali duruma göre (izlenen TV istasyonuna göre) arttırmak isteyenler ise sigara paketlerinden çıkan kalaylı kağıtları kullanabilirler. Simetrik kablo üzerine sarılıp ileri geri hareket ettirildiğinde; resmin biraz daha netlik kazandığı hemen farkedilecektir.

• UYDU NEDİR?

Dünya çevresinde ekvatorun 36.000 Km üzerinde (Clark Belt) denilen kuşakta, dönüş hızı dünya ile aynı olan ve enerjilerini güneşten alarak bataryaları vasıtalarıyla kullanan; içeriğinin çok büyük bir bölümünü elektronik cihazların oluşturduğu uzaydaki araçlardır.
Uyduların ömürleri yörünge sabitleştirici füzelerdeki yakıt süresi ile orantılıdır. Uyduların ömürleri ise genel olarak 10-15 yıl arasında değişmektedir. Bu dönem sonunda uydu ya uzay çöplüğüne gönderilmekte yada güvenilir bir biçimde düşürülmektedir. Genellikle çok katlı bir füzeyle yerden fırlatılıp yörüngelerine sabitlenirler. Kapalı yörüngeler çizerek dünya etrafında dolaşan uydular; son halleriyle komplike yapıdan ayrılmaları için son hız (yatay hız) yönünün uydu-yer doğrultusunda dik olamsı gerekmektedir.
Böyle bir çalışma ilk kez 4 ekim 1952’de SSCB tarafından uzaya fırlatılan SPUTNİK 1 uydu aracı ile gerçekleştirilmiştir.

• UYDU TV BANT YAYINLARI
• 1-) X Bant Yayınları
• 2-) KU Bant Yayınları
• 3-) C Bant Yayınları
Bu bantların frekans aralıkları ise 3- 11.8 GHZ arasında değişmektedir.

UYDULARIN YERYÜZÜNDEKİ İZLERİ

Bir uydu ortalama olarak 30 TV yayınını verebilmektedir. Bu yayınlar uydu üzerindeki transporter (aktarıcılar) ile dünyaya gönderilmektedir. Bu şekilde gönderilen sinyallerin yeryüzüne her bölgede aynı güçte ulaşmaları mümkün olmayabilir. Gönderilen sinyal hangi alana doğru yönlendirilmişse o tarafa doğru yayının kuvveti daha da artacaktır. Yayın sinyallerinin dünyaya düştüğü kısımlara (alanlar) ayak izi tanımlaması yapılmaktadır.
Antenler, yüksek frekanslı enerjiyi elektromagnetik dalgalar halinde yayan veya gelen elektromagnetik dalgaları alan ve elektrik akımına çeviren sistemlere verilen genel addır. Alıcı ve verici antenleri çalışma prensipleri bakımından tamamen birbirlerinin zıttı olmalarına rağmen temel yapı olarak birlikte incelenebilirler.
Temel olarak iki tip anten bulunmaktadır. Bunlar Hertz ve Markoni antenleri olarak ayrılabilirler. Hertz anteni yarım dalga boyunda (X/2) olup; diğer bir adları da dipol antenlerdir. Markoni antenler ise; çeyrek dalga (X/4) boyunda antenlerdir. Bu tip antenler yere dik olarak kullanılmakta; sinyalin yarısı toprakta diğeri ise anten üzerinde meydana gelir. Bu tip antenler alçak frekanslarda çalışmaktadırlar ve dalga boyları çok uzun olan istasyonlarda kullanılırlar...
Evlerimizde kullandığımız t.v. antenleri dipol antenlere güzel bir örnek teşkil ederken; çoğunuzun rastladığı telsiz antenleri ise markoni tip antenlere emsal teşkil etmektedirler. Bütün telsiz antenlerinin yere dik olarak monte edildiğine dikkat edin...
Temelde gerekçe olarak dalga boyunun düşmesi (x/2, x/4, x/8 ....) bant aralığınının da daralması anlamındadır. Bunun sonucunda da dalga boyu yükselecektir.( radyolarınızda kullandığınız kısa, uzun, orta dalga boyları...)

BİR DİPOL ANTENİN OLUŞTURULMASI

Kullandığınız herhangi bir iletkenin sonuna bir iletim hattı için yer bırakın...Toplam iletken uzunluğunun dörtte bir kadar bir mesafe (X/4); hesaplayarak o yerden 90 derece açı altında ikiye kıvırın; böylece çok basit bir Hertz tipi antene kavuşmuş olursunuz. İletim kayıplarından ötürü anteniniz pek kuvvetli olmayacaktır ama; yukarıda anlatmaya çalıştığımız prensipler bu şekilde işlemektedir. İşte bu prensiple yapılan antenlerde kazanç (desibel) kazanması için regülatörler eklenmekte ve antenler alıcı t.v. linkini görecek şekilde yerleştirilmektedir.

ÇALIŞMA PRENSİPLERİ

Her iki antenin de çalışma prensipleri aynıdır. Yüksek frekansta gelen elektrik enerjisi antenin ortasından beslenmektedir. Açık olan anten uçlarında gerilimler maksimum fakat birbirlerine zıt yöndedirler. Her alternansta kutuplar değişir. Yön değiştiren zıt elektrik kutupları arasında değişen bir elektrik alanı oluşur. Enerjinin beslendiği giriş uçlarında akım en büyük durumdadır. Açık olan hat ucuna doğru antenden geçen akım yavaş yavaş azalır ve hattın sonunda akım sıfır değerindedir. Böylece akımın değişkenliği her durumda iletken üzerinde manyetik çizgiler oluşturacaktır. Çok yüksek frekans değerleri için magnetik alan yaratmanın zaruri bir şart olduğu düşünülürse t.v. yayınlarının seyredilmesinde dipol antenlerin neden kullanıldığı şimdi daha iyi anlaşılacaktır.

RADYOFREKANS DALGALARI

Günümüzde cep telefonlarının yaygınlaşmaya başalamasıyla daha da önemli bir hala alan radyofrekans dalgaları getirdiği yararların yanısıra bir çok tartışmayada ana konu olmaya başlamıştır.
radyofrekans dalgalarının tartışma konusu olmaya başalamsının sebebi insan sağlığı üzerine olan olumsuz etkileridir. Klinik bulgularla kanıtlanmamış olmasına rağmen özellikle ülkemizde son günlerde konu manşetlere taşınmıştır. Bizde naçizane bilgilerimizle burada hem işin teknik kısmına hem de bu vesileyle yararları-zararları konularına değinmeye çalışacağız.
Canlı dokuların radyofrekans dalgalarıyla etkileşmeleri adı geçen frekans kaynağının hertz cinsiyle tanımlanan frekans değerine bağlıdır. Örneği evlerimizde kullandığımız elektrik 50-60 Hz; ** radyo dalgaları 1 MHz(MegaHertz); FM radyo dalgaları 100 MHz; mikrodalga frınlar 2450 MHZ; cep telefonları ise 860-1800 MHz; X-ışınlar ise 10^12 MHz değerleri arasındadır. Cep telefonları tarafından düşük frekanslı radyosyona mikrodalgalar; radyofrekanslar ve radyo dalgaları adı verilmektedir. bu dalgaların insan vücuduna etkileri bakımından; 3000 Hertz ile 300 Ghz arasındaki değerlerin olumsuz etki göstermedikleri varsayılmaktadır. X ve gamma ışınları gibi yüksek frekanslı elektromanyetik radyasyonun kanser ve genetik bozukluklara yol açmasının sebebinin; taşıdıkları yüksek enerji ile kimyasal bağları parçalaması (iyonizasyon) ve hücrenin genetik metaryalini etkilemesi olarak kabul edilmektedir. Taşıdığı yüksek enerji nedeniyle insan sağlığına zarar verdiği düşünülen bu dalgaların zararlarının en aza indirgenmesi özel düzeneklerin kurulmasıyla sağlanabilir. Burada ilk akla gelen düzeneğin filtreler olacağı akala gelmektedir. radyasyonun sadece cep telefonlarında olmadığı radyo ve televizyon dalgalarının; bir çok alanda kullanılan telsiz ağlarınında da bu radyasyonun bulunduğu bilinmektedir.Radyasyonun incelenirken gözönünde tutulması gereken bir önemli noktada etkini radyasyon kaynağına olan uzaklıklıktır.Dolayısıyla kulağa dayalı bir cep telefonuyla; uzak bir yerde bulunan R-L istasyonun etkileri farklı olacaktır.
kaynak
Quo vadis?