MAHSUS sıt. (ar. husus'tan mahsus).
1. Bir kimseye, bir şeye, bir yere mahsus, yalnızca o kimseye, o şeye, o yere özgü olan şey için kullanılır: Düşünmek insanlara mahsustur. Bir ülkeye mahsus özellikleri bilmek. Doğu'ya mahsus gelenekler.
2. Bir kimseye, bir şeye mahsus, o kimse, o şey için ayrılmış, onun kullanımına sunulmuş bir şey, bir yer için kullanılır: Bahçenin bu bölümü aileye mahsustur. Özel otolara mahsus bir park yeri.
—Nümism. Mahsus vezin, OsmanlI döneminde 1697'de alınan bir kararla, ayarı bozuk sikkelere verilen ad.
♦ be.
1. Özellikle, bilhassa: Buraya mahsus bu iş için geldim ama, umduğumu bulamadım.
2. Bilerek, isteyerek: Işığı mahsus açık bıraktım.
3. Şaka olsun diye: Mahsus söyledim, sen de ciddiye alıyorsun.
MAHSUS sıt. (ar. hiss'ten mahsus). Esk.
1. Hissedilen, algılanan.
2. Açık, belli.
Kaynak: Büyük Larousse